KAVALA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KAVALA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ağustos 2022 Pazartesi

SELANİK'TE MÜBADELE ZAMANINDA YAŞANANLAR


Gidiyoruz bilinmeze,  gidiyoruz, elveda köyüm, atalarım, evim......




Mübadele haberini; ilk önce Yunan hükümetini ve Yunan ordusunu destekleyerek çeteler kuran, müslüman Türk köylerine saldıran, Yunan ordusunun yenilgisi üzerine, yaptıklarının cezasız kalmayacağını anlayarak Anadolu’dan kaçan ve Jerveni köyüne yerleşen Pontuşçu Rumlardan almışlardı. 
-Buradan gideceksiniz, gitmezseniz sizi keseceğiz. tehditlerine maruz kalan Jerveni köylüleri çaresiz Anadolu’dan gelecek haberleri beklemeye başlamışlardır. Zor günler geçirmektedirler.  Yunan hükümeti; Balkan Savaşı sonrasında mallarının bir kısmına el koymuş, daha sonra gelen rumlarla evlerini mal ve  mülklerini  paylaşmalarını istemiş, evleri geniş olanların evlerini, diğerlerinin odalarını muhacirlere tahsis etmişti. Gelenleri ağır kış şartlarında doyurmak için seferber olan köy halkı, yemek pişirme işini işbölümü yaparak hallederken, tarlalarının yarısını ekip dikmeleri için rumlara bırakmışlardı. Bütün iyi niyetlerine rağmen Anadolu’dan gelenlerin eşyalarını, tavuklarını çalmalarını ve tarlalarına gittiklerinde de;
-Buraya giremezsiniz bizim bunlar siz gidin buradan diye üzerlerine saldıran rumlarla  çatışmaya başlamışlardı. 
-Kuzum 15 tavuğum vardı 2 tanesini kesip muhacirlere yedirdim kalanından da 5 tanesini verdim,  birkaç gün sonra sabah kalktık ki hepsini çalmışlar tavuksuz kaldım. diyen Makbule kadından başka
 -Bize bir anne-kız verdiler, odamızı verdik her gün odanın kapısına yemek koyduk yediler-içtiler boş kaplarını kapının önüne koydular, bir gün olsun size yardım edelim demediler diyen köylüler ağır geçen kış şartları yanında; çetelerin baskınlarından korunmak amacıyla tarlalarını ekememiş, odun kesip satamamışlardı. Bunu da 
-Zaten elimizde yiyecek azdı, tohumluk ayırdığımız mısır baklaları bile pişirdik, tavuk, koyun, dana kestik onları doyurduk kendimiz bile yiyemedik, bizimkiler yine de  en zararsızlarıydı sözleriyle anlatmaktadır..

Nihayet zorunlu göç olacağı anlaşılmıştı. Söylentiler gerçekleşmiş, tedirgin bekleyiş sona ermişti. Herkes sahip oldukları mal ve mülk sayımnı yaptırmakta, köy ihtiyar heyeti başkanı  Bayram Himmet hoca ve azalar mümkün mertebe köy halkını mübadele hakkında bilgilendirmekteydi.

Belgeleri incelediğimizde: Anadolu’dan mübadele ile gidecek olan Rumlara, Yunan hükümeti ve Fener Rum Patrikhanesi öncülüğünde zengin rumların katkılarıyla, mübadelede göçmenlerin neler yapması gerektiği bir kılavuz kitapta anlatılmaktaydı.  Çoğunluğu varlıklı ve eğitimli Rumlar bilinçli hareket ederek taşıyabildikleri bütün taşınmazlarını çeşitli şekillerde götürmeye veya paraya çevirmeye çalışmıştır. Yunanistan’daki müslüman köylerinin çoğuna hala mübadelenin boyutlarını anlatacak heyetler gidememekte, kulaktan dolma haberler söylentiler yayılmakta,  müslümanların mallarını bedava üzerlerine geçirmeye çalışanlar tarafından “yakında geri döneceksiniz geldiğinizde size tekrar veririz” diyerek kandırılmaktaydılar. Eşyalar, hayvanlar, evler, tarlalar çok ucuza ya Yunanlılara ya da Anadolu Rumlarına veya Makedonlara satılmaktaydılar. Kesriye’ye gelen Uluslararası komisyon yetkilileri tarafından; Jerveni köyünün ve köylülerinin mal beyanlarına dayalı tesbitler yapılmış, günler süren yazılımlar bittikten sonra köyü terk etmeleri bildirilmiştir. Çıkılacak yol ulaşım güçlükleriyle doludur. Yayan ve At arabalarıyla yola çıkılacaktı, taşıma parası fazla hesaplanmaktaydı. Yunan hükümeti vergi ve taşıma ücretini oldukça yükseltmiş gayri resmi yollardan Anadolu’ya gideceklerin soyulmasına göz yummaktaydı.

               Türk hükümetinin bütün itiraz ve misilleme yapacakları açıklamasına rağmen; “Öküz, inek ve koyun-keçilerimizi tavuk fiyatına satmak zorunda kaldık, yol paramızı denkleştirelim istedik. Hayvanları yollarda beslemek, barındırmak, vapurla taşımak olmaz dediler. Ne yapalım telef olmasınlar yollarda diye sattık. Bir şey almanıza gerek yok, acil ihtiyaçlarınızı alın gideceğiniz yerlerde bıraktığınız eşyaların karşılığı var denildi, pişirdiğimiz yemekleri, kap kacaklarımızı ambarımızda ne varsa onları bıraktık, halılarımızı bıraktık, yastıklarımızı bıraktık…" 
-Bunlar ne ki çupçe mezardaki ölülerimizi, annemizi-babamızı, evlatlarımızı bıraktık, eşya nedir ki geçmişimizi atalarımızı bıraktık..”
-Az biraz ekmek aldık yanımıza birde tava, bir gömlek, akıl edenler yatak ve yorganlarını da aldılar yanlarına , almayanlar sonra çok zahmet çektiler ben bakla ve mısır tohumu aldım kuşağıma sardım. Bilseydik tavukları da alırdık keser yerdik aç kalınca çok zahmet çektik çok…Denkler sarıldı, eşyaların bir kısmı arabalara yüklendi. Komşu köylerden arkadaşlarımızla helalleşildi, sıra mezarlarımızı ziyaret edip ayrılmaya geldi. İşte o zaman bir kıyamet koptu ağıtlar, ağlamalar evladının, annesinin-babasının mezarından ayrılmak  istemeyip hemen oracıkta ölmek için yakaranlar…Artık anladık gidiyoruz …son ana dek bir  mucize beklemiştik olmadı. Tırnaklarımız kaldı mezarlarda öyle söküp aldılar bizi, yürüttüler. Yunan askerleri bize saldırı olmasın ve de kafileden kaçanlar olmasın diye önden ve yanımızdan yürüyorlardı. 
Gidiyoruz bilinmeze,  gidiyoruz, elveda köyüm, atalarım, evim......
 Daha düne kadar bahçesinde çocuklarımızın kahkahalarla oyunlar oynadığı evim, saklandığımız orman, meşe ağaçlarım, gürül gürül akan dere, değirmen, cami, mektebim, durmadan öten kuşlar elveda..          
Dönecek miyiz sağ salim, görecek miyiz bir daha bilinmez!.. Bilinmeze doğru çıktık yola.. Hastaları, çocukları, bebekli kadınları at arabalarıyla taşımaya çalıştılar, kimini sırtında, kimini kucağında çocuğuyla..... 
Kafile Jerveni’den yayan olarak Florina (Soroviç) istasyonuna ulaşır. Buraya  diğer köylerden gelenlerle birlikte trene bindirilerek, hayvanlarla aynı vagonlarda istif edilen mübadiller  Selanik şehrine taşınır.
Üstleri başları perişan, Selanik şehrine ulaşan göç kafilesi; sokakta yürüyüp barınılacak yer olarak ayrılan yere doğru giderken bazı evlerden Yunan ve Rum kadınları ”gidin gidin, gittiğiniz yerde açlıktan öleceksiniz. Kendi pisliğinizi yiyeceksiniz” diye bağırarak pis sular dökmektedir üzerlerine....
Kıyafetlerimiz, malka bağladığımız örtülerimiz kir içerisinde kaldı üstümüz başımız sidik koktu..Korkumuz arttı, iyice sesimiz kesildi, sızlanmalarımız bitti.. Selanik’te      Hilal-i Ahmer tarafından kurulan çadır ve barakalarda, açık alanlarda, güneş altında günlerce kendilerini ANADOLU’YA GÖTÜRECEK GEMİYİ beklediler. Başarabilenler, hamile kadınlar ile  küçük çocuklar bir çadırın altına sığındılar. Hilal-i Ahmer’in dağıttığı yiyeceği –yemeği alabilenler olduğu gibi alamayanlar da  oldu. 
- Aşı olduk, yapabilenler banyo yaptılar bu amaçla kurulan yerlerde. 
Bu ve benzeri anlatımlar bütün mübadillerin ortak anlatımıdır!.. Ayrıca aç kaldıkları için yıkıntılarda yiyecek arayan Müslüman kadın ve erkeklere yapılan saldırılardan da bahsedilmektedir. Saldırılar muhacirlere yapılmakla kalmamış onlara hizmet etmek için Selanik ve diğer merkezlerde bulunan Hilal-i Ahmer görevlilerine de yapılmıştır. Bu saldırılar  dönemin belgelerinde ve gazete haberlerinde yer almıştır.
Anadolu’ya gidecekleri günü beklerken, her yerde olduğu gibi Selanik’te de yiyecek fiyatları çok artmış, biraz olsun açlıklarını bastırmak için pahalıda olsa satılan yiyecekleri almak zorunda kalmışlardır.. 
-bir simit aldık  20 para istediler geri vermek istedik almayıp Yunan polisi ile gelip zorla aldılar parayı elimizden.... Sattıkları mal ve mülklerinin karşılığı olarak aldıkları üç kuruş hızla erimekte, ellerindeki gittikçe azalan paranın bir kısmını  taşıma parasını olarak muhafaza etmeye çalışarak beklemektedirler kendilerini taşıyacak gemiyi.


Mübadeleden hemen sonra Selanik köylerinden biri arkada Türklerin evleri

    Yunanlılar çeteler kurarak; Vapur bekleyenleri polis kıyafetleriyle dolandırdıkları, tartaklayıp paralarını gasp ettikleri şikayetleri kadar eşyaların aranarak değerli eşyaların alınması şikayetleri dikkat çekicidir. “Bebeğin kundağına birikimlerimizi ve altın saklamıştık kundağı açıp aldılar!.. Yorgana dikip sakladık altın ve paralarımızı aldılar. üstümüzü ararken çaldılar paramızı… Sizi göndermeyeceğiz şu kadar para vermezseniz gidemezsiniz dediler.. Şikayetler saymakla bitmiyor….

Çekilen acılar bir daha yaşanmasın diyerek noktalamak istiyorum. Sevgilerimle

Bu yazısını  benimle paylaşan Sevgili Hocam Leyla Kaplan'a en kalbi duygularımla




16 Şubat 2018 Cuma

MÜBADELE ÖNCESİ VE SONRASI ESKİ-YENİ KÖY İSİMLERİ




Selam

E-Devlette alt ve üst soy bilgileri açıklanmaya başladıktan sonra Atalarının doğduğu köylerin isimlerine ulaşanlar, şimdiki Yunanca isimlerini bilemedikleri için benden yardım istemeye başladılar.
Bu durumla ilgili olarak benimde kaynak ve  başucu kitabım olan İstanbul Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Sekreteri Sevgili Sefer Güvenç'in derlediği Mübadele öncesi ve sonrası Eski ve Yeni adları ile "Kuzey Yunanistan Yer Adları Atlası"nın kapağını burada paylaşmak istedim.

Atlasda 19 il için ayrı ayrı il haritaları yapılmış, yerleşim yerlerinin eski ve yeni adları haritalarda birlikte gösterilmiştir. Her il haritasının arkasında eski ve yeni adların fihristleri vardır. Atlasta yer alan vilayetler Preveze, Thesprotia, Yanya, Grebene, Kozana, Kesriye, Florina, Alasonya, Pieria, İmathia, Pella, Kılkış, Halkidikya, Selanik, Serez, Kavala, Drama, İskeçe, Rodop ve Meriç illerine ait 3739 yerleşim yerinin eski ve yeni adları yer almaktadır.

Çok değerli bir kaynak kitap olduğunu belirtmek isterim. Atlası İstanbul Lozan Mübadilleri Vakfından temin edebilirsiniz. Ayrıca  0 212 245 61 55 nolu telefon numarası ile irtibata geçerek kargo ile isteyebilirsiniz.

GÜNCELLEME



4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 

Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır.

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"
Sevgilerimle 
               

22 Kasım 2017 Çarşamba

KAVALA KÖY ADLARI VE DÜNYACA MEŞHUR RUMELİ BASMASI TÜTÜNÜ





1923 yılında başlayan ve 1940'lı yılların sonuna kadar geçen dönem içerisinde ülkenin her alanında kalkınması ile buna bağlı ar-ge çalışmalarının yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir. O yıllarda ülkenin en önemli ihracat ürünlerinden biri tütündür. 1924 yılında İzmir'de toplanan İktisat Kongresinde alınan kararlardan birisi de; rejinin kaldırılması ve tütünün millileştirilmesi oldu. 
Atatürk 1938 tarihinde yaptığı konuşmada tütün hakkında şunları söylemiştir:
"Çok değerli ve çok güzel ürünlerimizden biri  olan tütünün tarım yöntemlerini düzeltmek, çiftçilerin ürününü işletmek ve değer fiyatıyla satmak bakımından aydınlatmak ve korumak, tütünlerimizi dünya piyasalarına daha çok tanıtarak dış satımını en yüksek dereceye çıkarmak yolundaki çabalar iyi sonuçlar vermektedir"  sözleriyle tam destek verirken, ilerleyen yıllarda  sonuç ne  oldu?

Yeni Türkiye'de birçok aile tütünden geçinirken, ülke yavaş yavaş ayakları üzerinde durup zenginleşmeye başladığında, gereken değeri ve önemi göstermeyen  yöneticiler, ilerki yıllarda da; ürünün bolluğundan ambarların kapılarının kapatılamadığı ve dünya liderliğini elimizde bulundurduğumuz  bir anda  haşhaş dikimini yasakladıkları gibi, tütünü de sömürü düzeninin çarkları arasında öğüterek yok etmişlerdir.

 Bu dönem İstanbul Maltepe'de kurulan Tekel Enstitüleri, Ziraat ve Fen Şubesi çalışanları bizzat sahada yaptıkları çalışmalar neticesinde, kazandıkları tecrübeleri kitap ve makale haline getiırmişlerdir. O dönem tütüncülüğü hakkında elimizde kaynak olarak sadece bu çalışmalar mevcuttur. O dönemden sonrada zaten böyle bir disiplin ve çalışma estetiğini görmek zaten mümkün olmamıştır. 
1940 yılında İnhisarlar İdaresi tarafından bastırılan "Karadeniz Çevresi ve Tütünleri" adlı yayında; mübadillerin Rumeli'den gelirken yanlarında "basma" ve "başıbağlı" tohumlarını getirdikleri belirtilmektedir.  O yıllarda Bursa hinterlandı içinde çok fazla tütün yetiştiren İnegöl, Yenişehir, İznik, Orhangazi, Mustafa Kemalpaşa'da bulunan tütün çiftçilerine de dağıtılarak, Bursa tütüncülüğünün tek tip üzerinden yapılması temin edilmiştir. Ama devam eden yıllarda bu tohumlar tamamen ortadan kalkmıştır.




Yine bu yayından edindiğimiz bilgiye dayanarak,

"Gümüşhacıköy'de, Türkiye'nin en iyi kalite de kokulu,basma tütünleri yetişir. Bunlar açık kırmızı renkte,ufak bir kıta da basma tütünlerdir. Kavala ve Drama tütüncüleri olan halkın iskânından önce Gümüş nahiyesi ile Maden köyü tütüncülerini teşkil eden Rum ve Ermenilerin yetiştirdikleri bir çeşit çıplak baş tütün tohumundan kalan mahsul Samsun ve çevresinin en düşük kalitede tütünleri idi. Buraya iskân edilen muhacirlerin memleketlerinden getirdikleri "basma" tohumlarını kullanmak suretiyle elde ettikleri basma tütün mahsulü İskeçe'de yetişenlerin ayarındadır" denilmektedir.

Halen Samsun'da bulunan İl Tarım Müdürlüğü "Rumeli basması" tohumunun üretimin tekrar canlanması için çalışmalarına hızla devam etmektedir.

Kavala'dan Türkiye'ye gelen aile sayısı 6282'dir. Aralarında birkaç tane Pomak aile bulunmaktadır. Kavala, o zamanlar Dünyanın en kaliteli tütününün yetiştirildiği bölge....
Bu yüzden meslek gruplarını çoğu tütün yetiştirme ve işçiliği üzerine......
Meslekler tütün tüccarı, tütün işçisi, kıyıcı, tütün denkçisi, tütün amelesi, tütün mübaya memuru, öğretmen, berber, gemici, rençber, çiftçi ve şimdiye kadar hiç rastlamadığım şekilde bir tane de profesör.....

Yerleştirildikleri yerler ise şöyle.... 

İZMİR
Urla,Kemalpaşa, Dibekbaşı, Kızılcabala köyü,Bayraklı,Karataş Karantina adası, Göztepe,Tire, Alsancak, Ödemiş, Karşıyaka

İSTANBUL
Aksaray, Şehzadebaşı, Beyazıt, Beşiktaş, Kartal, Beyoğlu,Eyüp Sultan, Fener, Balaban köyü, Maltepe, Kadırga, Kocamustafapaşa, Bakırköy/ Mahmutbey köyü, Fener/Cafer mahallesi,Tophane, Ortaköy, Fatih, Beyoğlu/Kamer Hatun mahallesi, Üsküdar, Silivri

BALIKESİR
Edremit, Bandırma,Ayvalık, Gönen

ZONGULDAK
Ereğli, Alaylılı Köyü

MANİSA
Akhisar, Kavaklı köyü, Hamidiye köyü

BURSA
Hisar, Gemlik

ÇANAKKALE
Arslanca mahallesi, Biga, Karapınar,Gelibolu, Ezine

SAMSUN
Reşadiye,Çiftlik köyü

Denizli, Tekirdağ, Aydın/Kırkağaç, Kocaeli/Mustafakemalpaşa, Eskişehir/Seyitgazi, Amasya/Merzifon,Gümüşhacıköy Adana/Kozan, Konya/Ilgın, Afyon/Çivril/Cami mahallesi




Drama Livası Kavala Kazası Köy ve Mahallelerine ait isim listesi

KÖYLER

1-Karacalı                                                    2-Mohal
3-Kınalı                                                        4-Selyan
5-Karamanlı                                                6-Naibli
7-Horaşe                                                      8-Kızıllı
9-Nedirli                                                      10-Zigoş
11-Söğütcük                                                12-Prançova
13-Örendere                                               14-Köse İlyas 
15-Çınar                                                     16-Sepetçiler
17-Sarışaban                                              18-Kokala
19-Kıpti                                                       20-Sagir Kaloş köyü
21-Rahça                                                    22-Kırlar
23-Eski Kavala                                          24-Bereketli
25-Leftere                                                   26-Süleyman
27-Kırlar Himmetli                                   28-Kozcağız
29-Köseler Zir                                           30-Meşteban
31-Racme                                                   32-Kara Orman 
33-Özbek                                                    34-Karagöz
35-Korita                                                    36-Carı
37-Selbiyan                                                38-Korucu
39-Pınarbaşı                                              40-Bük
41-Uzunkapı                                              42-Kocalar
43-Kurtlu                                                    44-Kavala köyü
45-İlhanlı                                                   46-Nedirli
47-Kırk Merdiven                                      48-Morlu
49-Raşova                                                  50-Cami Kaloş köyü
51-Zilhova                                                 52-Ulucak
53-Demirören


MAHALLELERİ

Eski Kıpti mah.
Su yolu mah.
Ahmet subaşı mah.
Kıpti mah.
Varoş mah.
Haceriye mah.
Kırlar Urgancı mah.


TAŞOZ NAHİYESİ
3 köy ve 1 mahalleden oluşan Taşoz adasından 11 aile gelmiş ama tasfiye talepnamelerine nereye yerleştirildikleri yazılmamış.

1- Liman İskelesi Köyü
2-Toloy köyü
3-Teologos köyü

MAHALLESİ
Kadı Ahmet Efendi mahallesi

                                                                                 Sevgilerimle


4 Temmuz 2014 Cuma

KAVALA- Καβάλα)


KAVALA

Kavala Kavala güzel Kavala......
 Eski sokaklarında avare avare gezmekten, kokusunu hissetmekten mutluluk duyduğum şehir..
Şehrin güzelinden anlayan  Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın kenti...Mehmet Ali Paşa'nın izleri her yerde...  

İMARET HOTEL


Yukarıdaki Mehmet Ali Paşa medresesi.... 
Şu anda  İmaret adı altına lüks bir otele dönüştürülmüş..
Mehmet Ali Paşa adına yaptırılan eserlerde,  bir kıvrım çok zarif bir şekilde ortaya çıkmış. Aynı zerafet annesinin mezar taşında da kendisini gösteriyor...Çok hoşuma gitti.
Bu eserleri yapan mimarın önünde saygıyla eğiliyorum.


SU KEMERLERİ

Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı, şehrin ortasında kalan
 su kemerleri 
 Kavala'nın imzası gibi


KAVALA GECE

Otel penceresinden su kemerlerinin gece görüntüsü


KAVALA KALESİ

Kavala kalesinin mahzeninin içindeki güzellik


GALAXY HOTEL
Evetttt şimdi size Kavala'nın en güzel kızını gösterip,  enn güzel otelini tanıtmak istiyorum.
Galaxy Otel 
4 yıldızlı yenilenmiş bir otel. Odaları tertemiz..ilk defa  kendi yatağım dışında bir yataktan belim ağrımadan kalktım. Odalarında halı yok.Bu benim için çok çok önemli. Çünkü halı kaplı odaların yeterince temizlenemeyeceğini düşünüyorum.Duvara monte edilmiş küçük bir ütü masası ve ütüsü var.Görünce sevindirik oldum..4 gündür linga linga gezip, her gece bir otelde konaklayınca artık  kıyafetlerim kırış buruş olmuştu.Hemen küçük çapta bir ütü işi yaptım...

 Yurt dışında öyle bizdeki gibi; açık büfe  iki kilometre kahvaltı masaları, serpme köy kahvaltıları, onlarca çeşit zeytin, peynir gibi ye ye bitmez  kahvaltılar yok. İki çeşit peynir,zeytin bulursan ne ala...Ama Galaxy Otelin kahvaltısı gayet güzeldi. Özellikle kaymaklı böreği....Ben bunu Yunanistan'a son yıllarda çok Türk gelmesine bağlıyorum.Biz 19 Mayıs tatilinde oradaydık...Otel de kalanların neredeyse tamamı Türk'tü. 
Bir de demleme çay yapsalar ohh ne ala memleket..olacak :)

KAVALA KALESİ

Kavala kalesinde öz çekim :)


KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA

Yunanistan'da heykelini gördüğüm tek Osmanlı paşası... Belli ki Yunanlılar tarafından çok seviliyor. Sokaklara ismi verilmiş, heykeli dikilmiş, evi müze haline getirilmiş, annesinin mezarı koruma altına alınmış bir Osmanlı paşası....

Kimilerine göre Osmanlı'ya isyan etmiş  hain Paşa, kimilerine göre ise; Mısır'da yaptığı reformlardan  dolayı 2.Mahmut'u bile etkilemiş Paşa...Ama şu bir gerçek ki çıkardığı isyanla Osmanlıyı bayağı uğraştırmış...
Bu durumun zamanın şartlarına göre değerlendirilmesi gerekiyor bilemiyorum artık...
Ama şu bir gerçek ki;  Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın şu an  Kavala'da bulunan ziyarete açık evinin  girişinde, Yunan-Mısır bayrakları dalgalanmakta...:(

Ayrıca bademli Kavala kurabiyeleri de çok leziz..

Kavala görülmesi gereken  güzel bir şehir..Tavsiye ederim. Herkese mutlu, sağlıklı hafta sonu diliyorum. 
                                                     Sevgilerimle





BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...