KAYALAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KAYALAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ocak 2024 Cuma

MÜBADELEDEN ÖNCE YAŞANILAN YER "MEMLEKET"

 


Benim memleketimde bütün sohbetler nerelisin? kimlerdensin diye başlar.
Ben Selanik Kozana Üsküpler köyünden mübadele ile gelen Niğde Hasaköy'e yerleştirilen Hacı Rüstem oğullarından Nail Öztepe'nin torunu Sertaç Öztepe Cihan'ım...... diyerek başlamak istiyorum.

Aşağıda "memleket" kelimesi üzerine önemli bir araştırma yazısı okuyacaksınız. Sevgilerimle


....Araştırma kapsamında alan çalışması yapılan diğer bir çok mübadil yerleşiminde gözlemlenenlere benzer olarak ister köy, isterse kent ya da kaza adı zikredilsin gelinen yer "memleket" olarak anılır. Fakat şehir veya kaza adının ikinci nesillerden itibaren daha belirginleştiği ve kökleri belirten bir unsur haline getirildiği söylenebilir. Çünkü ikinci nesiller, birinci nesillerin söylediklerini aktarırken konuşmalarında onlar gibi Nasliç ve Drama yerine "memleket" ifadesini kullanmaktadırlar.

    Memleket birinci nesiller için " göçten önce yaşanılan yer" olmanın ötesindedir. İkinci nesiller içinse memleket, birinci nesil büyüklerinin geldiği köklerini oluşturan yerdir. 1915 doğumlu babasını 1993 yılında eşiyle birlikte arabayla Nasliç'e götüren ikinci nesil bir görüşmecinin şu sözleri bu nesiller arası farkı örneklemektedir:

Arabayla giderken bir anda;

-İşte benim mahallem! dedi ve kapıyı açtı. Az kalsın arabanın altında kalıyordu.

Siz ne hissettiniz o anda?

O halini görünce nutkum tutuldu, asabım bozuldu. Bir vatanın kaybedilmesi kolay mı? Her şeyini terkedip gidiyorsun kolay mı? Evlenip giderken o bile etkiliyor da bir de vatanını bırakıyorsun, geri gitme yasağı da konuluyor.

Dolayısıyla birnci neslin vurgusuyla, ikinci neslin vurgusu örtüşüktür. Ancak üçüncü nesille birlikte memleket "göçten önce yaşanılan yer" olarak değerlendirilen yani keşfedilmesi,öğrenilmesi,kaydedilmesi,arşivlenmesi,sergilenmesi,önemsenmesi ve aktarılması gereken bir uzamı ifade eder.

Mübadillerin çiftçilik faliyetleri ve ektikleri ürünler onların Türkiye'de hangi şehirlere yerleştirileceklerini büyük oranda belirlemiştir. 

Birinci nesil mübadillerin kendilerinden sonraki nesillere kültürel aktarımında  "yolculuk anlatıları" önemli bir yer tutar. Yolculuk anlatıları göçün gerçekliğini bellekte tutan bir işleve sahiptir. Bu anlatıyı sonraki nesillerle paylaşmak aynı zamanda nereden geldiğini de bildirmektir. Fakat görüşmecilerin bir kısmı gemi yolculuğundan bahsetmemiştir. Bazı görüşmeciler ise birinci nesillerin gemi yolculuğundan kesinlikle söz etmediklerini, tüm göçü (bir görüşmeciye göre Karaferye'den bindikleri) trenle yaptıklarını dile getirmişlerdir.

*100.yılında mübadele adlı kitapta yer alan Makbule Uysal ve Zeliha Nilüfer Nahya nın kaleme aldığı "mübadil mahallesi"nde kimlik, tarih ve söylem adlı makaleden 











1 Ağustos 2022 Pazartesi

SELANİK'TE MÜBADELE ZAMANINDA YAŞANANLAR


Gidiyoruz bilinmeze,  gidiyoruz, elveda köyüm, atalarım, evim......




Mübadele haberini; ilk önce Yunan hükümetini ve Yunan ordusunu destekleyerek çeteler kuran, müslüman Türk köylerine saldıran, Yunan ordusunun yenilgisi üzerine, yaptıklarının cezasız kalmayacağını anlayarak Anadolu’dan kaçan ve Jerveni köyüne yerleşen Pontuşçu Rumlardan almışlardı. 
-Buradan gideceksiniz, gitmezseniz sizi keseceğiz. tehditlerine maruz kalan Jerveni köylüleri çaresiz Anadolu’dan gelecek haberleri beklemeye başlamışlardır. Zor günler geçirmektedirler.  Yunan hükümeti; Balkan Savaşı sonrasında mallarının bir kısmına el koymuş, daha sonra gelen rumlarla evlerini mal ve  mülklerini  paylaşmalarını istemiş, evleri geniş olanların evlerini, diğerlerinin odalarını muhacirlere tahsis etmişti. Gelenleri ağır kış şartlarında doyurmak için seferber olan köy halkı, yemek pişirme işini işbölümü yaparak hallederken, tarlalarının yarısını ekip dikmeleri için rumlara bırakmışlardı. Bütün iyi niyetlerine rağmen Anadolu’dan gelenlerin eşyalarını, tavuklarını çalmalarını ve tarlalarına gittiklerinde de;
-Buraya giremezsiniz bizim bunlar siz gidin buradan diye üzerlerine saldıran rumlarla  çatışmaya başlamışlardı. 
-Kuzum 15 tavuğum vardı 2 tanesini kesip muhacirlere yedirdim kalanından da 5 tanesini verdim,  birkaç gün sonra sabah kalktık ki hepsini çalmışlar tavuksuz kaldım. diyen Makbule kadından başka
 -Bize bir anne-kız verdiler, odamızı verdik her gün odanın kapısına yemek koyduk yediler-içtiler boş kaplarını kapının önüne koydular, bir gün olsun size yardım edelim demediler diyen köylüler ağır geçen kış şartları yanında; çetelerin baskınlarından korunmak amacıyla tarlalarını ekememiş, odun kesip satamamışlardı. Bunu da 
-Zaten elimizde yiyecek azdı, tohumluk ayırdığımız mısır baklaları bile pişirdik, tavuk, koyun, dana kestik onları doyurduk kendimiz bile yiyemedik, bizimkiler yine de  en zararsızlarıydı sözleriyle anlatmaktadır..

Nihayet zorunlu göç olacağı anlaşılmıştı. Söylentiler gerçekleşmiş, tedirgin bekleyiş sona ermişti. Herkes sahip oldukları mal ve mülk sayımnı yaptırmakta, köy ihtiyar heyeti başkanı  Bayram Himmet hoca ve azalar mümkün mertebe köy halkını mübadele hakkında bilgilendirmekteydi.

Belgeleri incelediğimizde: Anadolu’dan mübadele ile gidecek olan Rumlara, Yunan hükümeti ve Fener Rum Patrikhanesi öncülüğünde zengin rumların katkılarıyla, mübadelede göçmenlerin neler yapması gerektiği bir kılavuz kitapta anlatılmaktaydı.  Çoğunluğu varlıklı ve eğitimli Rumlar bilinçli hareket ederek taşıyabildikleri bütün taşınmazlarını çeşitli şekillerde götürmeye veya paraya çevirmeye çalışmıştır. Yunanistan’daki müslüman köylerinin çoğuna hala mübadelenin boyutlarını anlatacak heyetler gidememekte, kulaktan dolma haberler söylentiler yayılmakta,  müslümanların mallarını bedava üzerlerine geçirmeye çalışanlar tarafından “yakında geri döneceksiniz geldiğinizde size tekrar veririz” diyerek kandırılmaktaydılar. Eşyalar, hayvanlar, evler, tarlalar çok ucuza ya Yunanlılara ya da Anadolu Rumlarına veya Makedonlara satılmaktaydılar. Kesriye’ye gelen Uluslararası komisyon yetkilileri tarafından; Jerveni köyünün ve köylülerinin mal beyanlarına dayalı tesbitler yapılmış, günler süren yazılımlar bittikten sonra köyü terk etmeleri bildirilmiştir. Çıkılacak yol ulaşım güçlükleriyle doludur. Yayan ve At arabalarıyla yola çıkılacaktı, taşıma parası fazla hesaplanmaktaydı. Yunan hükümeti vergi ve taşıma ücretini oldukça yükseltmiş gayri resmi yollardan Anadolu’ya gideceklerin soyulmasına göz yummaktaydı.

               Türk hükümetinin bütün itiraz ve misilleme yapacakları açıklamasına rağmen; “Öküz, inek ve koyun-keçilerimizi tavuk fiyatına satmak zorunda kaldık, yol paramızı denkleştirelim istedik. Hayvanları yollarda beslemek, barındırmak, vapurla taşımak olmaz dediler. Ne yapalım telef olmasınlar yollarda diye sattık. Bir şey almanıza gerek yok, acil ihtiyaçlarınızı alın gideceğiniz yerlerde bıraktığınız eşyaların karşılığı var denildi, pişirdiğimiz yemekleri, kap kacaklarımızı ambarımızda ne varsa onları bıraktık, halılarımızı bıraktık, yastıklarımızı bıraktık…" 
-Bunlar ne ki çupçe mezardaki ölülerimizi, annemizi-babamızı, evlatlarımızı bıraktık, eşya nedir ki geçmişimizi atalarımızı bıraktık..”
-Az biraz ekmek aldık yanımıza birde tava, bir gömlek, akıl edenler yatak ve yorganlarını da aldılar yanlarına , almayanlar sonra çok zahmet çektiler ben bakla ve mısır tohumu aldım kuşağıma sardım. Bilseydik tavukları da alırdık keser yerdik aç kalınca çok zahmet çektik çok…Denkler sarıldı, eşyaların bir kısmı arabalara yüklendi. Komşu köylerden arkadaşlarımızla helalleşildi, sıra mezarlarımızı ziyaret edip ayrılmaya geldi. İşte o zaman bir kıyamet koptu ağıtlar, ağlamalar evladının, annesinin-babasının mezarından ayrılmak  istemeyip hemen oracıkta ölmek için yakaranlar…Artık anladık gidiyoruz …son ana dek bir  mucize beklemiştik olmadı. Tırnaklarımız kaldı mezarlarda öyle söküp aldılar bizi, yürüttüler. Yunan askerleri bize saldırı olmasın ve de kafileden kaçanlar olmasın diye önden ve yanımızdan yürüyorlardı. 
Gidiyoruz bilinmeze,  gidiyoruz, elveda köyüm, atalarım, evim......
 Daha düne kadar bahçesinde çocuklarımızın kahkahalarla oyunlar oynadığı evim, saklandığımız orman, meşe ağaçlarım, gürül gürül akan dere, değirmen, cami, mektebim, durmadan öten kuşlar elveda..          
Dönecek miyiz sağ salim, görecek miyiz bir daha bilinmez!.. Bilinmeze doğru çıktık yola.. Hastaları, çocukları, bebekli kadınları at arabalarıyla taşımaya çalıştılar, kimini sırtında, kimini kucağında çocuğuyla..... 
Kafile Jerveni’den yayan olarak Florina (Soroviç) istasyonuna ulaşır. Buraya  diğer köylerden gelenlerle birlikte trene bindirilerek, hayvanlarla aynı vagonlarda istif edilen mübadiller  Selanik şehrine taşınır.
Üstleri başları perişan, Selanik şehrine ulaşan göç kafilesi; sokakta yürüyüp barınılacak yer olarak ayrılan yere doğru giderken bazı evlerden Yunan ve Rum kadınları ”gidin gidin, gittiğiniz yerde açlıktan öleceksiniz. Kendi pisliğinizi yiyeceksiniz” diye bağırarak pis sular dökmektedir üzerlerine....
Kıyafetlerimiz, malka bağladığımız örtülerimiz kir içerisinde kaldı üstümüz başımız sidik koktu..Korkumuz arttı, iyice sesimiz kesildi, sızlanmalarımız bitti.. Selanik’te      Hilal-i Ahmer tarafından kurulan çadır ve barakalarda, açık alanlarda, güneş altında günlerce kendilerini ANADOLU’YA GÖTÜRECEK GEMİYİ beklediler. Başarabilenler, hamile kadınlar ile  küçük çocuklar bir çadırın altına sığındılar. Hilal-i Ahmer’in dağıttığı yiyeceği –yemeği alabilenler olduğu gibi alamayanlar da  oldu. 
- Aşı olduk, yapabilenler banyo yaptılar bu amaçla kurulan yerlerde. 
Bu ve benzeri anlatımlar bütün mübadillerin ortak anlatımıdır!.. Ayrıca aç kaldıkları için yıkıntılarda yiyecek arayan Müslüman kadın ve erkeklere yapılan saldırılardan da bahsedilmektedir. Saldırılar muhacirlere yapılmakla kalmamış onlara hizmet etmek için Selanik ve diğer merkezlerde bulunan Hilal-i Ahmer görevlilerine de yapılmıştır. Bu saldırılar  dönemin belgelerinde ve gazete haberlerinde yer almıştır.
Anadolu’ya gidecekleri günü beklerken, her yerde olduğu gibi Selanik’te de yiyecek fiyatları çok artmış, biraz olsun açlıklarını bastırmak için pahalıda olsa satılan yiyecekleri almak zorunda kalmışlardır.. 
-bir simit aldık  20 para istediler geri vermek istedik almayıp Yunan polisi ile gelip zorla aldılar parayı elimizden.... Sattıkları mal ve mülklerinin karşılığı olarak aldıkları üç kuruş hızla erimekte, ellerindeki gittikçe azalan paranın bir kısmını  taşıma parasını olarak muhafaza etmeye çalışarak beklemektedirler kendilerini taşıyacak gemiyi.


Mübadeleden hemen sonra Selanik köylerinden biri arkada Türklerin evleri

    Yunanlılar çeteler kurarak; Vapur bekleyenleri polis kıyafetleriyle dolandırdıkları, tartaklayıp paralarını gasp ettikleri şikayetleri kadar eşyaların aranarak değerli eşyaların alınması şikayetleri dikkat çekicidir. “Bebeğin kundağına birikimlerimizi ve altın saklamıştık kundağı açıp aldılar!.. Yorgana dikip sakladık altın ve paralarımızı aldılar. üstümüzü ararken çaldılar paramızı… Sizi göndermeyeceğiz şu kadar para vermezseniz gidemezsiniz dediler.. Şikayetler saymakla bitmiyor….

Çekilen acılar bir daha yaşanmasın diyerek noktalamak istiyorum. Sevgilerimle

Bu yazısını  benimle paylaşan Sevgili Hocam Leyla Kaplan'a en kalbi duygularımla




22 Mayıs 2021 Cumartesi

SUŞEHRİ, ŞARYERİ,KAYALAR,KIRIMŞA HİKAYELERİ.......

    



Suşehri Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri 1950


Selam 

İhsan Tevfik'in Mübadele kitabı Sivas ve yöresine yerleşen her iki ülke mübadilleri için eşsiz bir kitap....anılar, fotoğraflar, röportajlar.......okurken çok büyük keyif almıştım o yüzden ara ara yayınlarımda kitaptan alıntılar yapıyorum. Bu arada İhsan Tevfik'in kitabında hemşehrisi Osmanlı Arşivi uzmanı Levent Kürşat Kırca'nın çalışmalarından da alıntılar yapmış. Çok değerli bilgiler mevcut. Sivas tarihi açısından bulunmaz bir eser....tavsiye ederim. Aşağıda ki makalede kendinizden bir şeyler bulmanızı dilerim.

                                                                      Sevgilerimle



Şaryeri'nde kış


Güzel, demli çay eşliğinde harika bir öğleden sonra kahvaltısından sonra köyün ortasına ve ilerdeki diğer mahalleye gitmek üzere hocadan izin isteyip ayrıldık. Köyün meydanına doğru ilerlerken meydanda yaz için İstanbul'dan, şurdan burdan gelmiş köylülere rastladık. Selamlaşma ve hoşgeldin faslından sonra ayaküstü sohbete başladık.

    Şaryeri köyü Rumeli ve Kafkas muhacirlerinin bir arada yaşadığı ilginç bir yer....köye daha sonraları İmranlı'dan ve çeşitli yerlerden gelen Kürt aileler de yerleşmiş az miktarda Alevi nüfusu barındırıyor. Bu yönüyle toplumun değişik kesimlerinin buluştuğu huzurlu köylerden biri....

    Büyükşehirlerde çalışmaya giden Şaryerliler zamanla köye dönüp, güzel evler yapmışlar. Köylülerden biri İlya'yı tanıyor ve gülerek 

-" Bu arkadaş su yolu etti burayı, birkaç kez oldu rastlıyorum ben ona, burayı çok seviyor" diyor.

-"Muhtarı arıyoruz zaten, yer verse yerleşecek buraya" diyorum, gülüyorlar.

Muhtar köyde değilmiş 

İlya'ya 

-şansın yok diyorum, bir daha ki sefere....muhtar Suşehri'ne gitmiş. İlya'da yine gülerek

-O yeri verecek olsun ben Suşehri'nde bulurum onu, kulubeyi de tez ce yaparım." diyor.

Bu arada elinde baltasıyla, pantolonunun paçaları çoraplarının içinde yaşlıca bir amca yaklaşıyor yanımıza. Selam veriyor, meydandakiler takılıyor yeni gelene 

-"Bak Mustafa emmi, memleketten hemşehrilerin gelmiş, seni ziyaret etmeye..bak bu arkadaşın büyükleri buradan gitmiş, siz oaradan gelmişsiniz, asıl hemşehri sizsiniz" deyince yanımıza gelen yaşlı amcanın mübadil olduğunu anlıyorum.


Şaryeri'nde harman yapan köylüler

Soruyorum nereden mübadil olduklarını konuklara

-Hemşehriler hoşgeldiniz be! dedikten sonra adının soyadının Mustafa İşçi olduğunu babasının Kayalar'a bağlı Frankoca köyünden mübadil olduğunu, annesinin de yine Kayalar'a bağlı Voyvodina köyünden olduğunu söylüyor.

Mustafa amcanın memleketlisi insanları görünce gözleri parlıyor ve bu arkadaşlar nereden tam olarak? diye soruyor. Onlar da Kayalarlı Mustafa amca, Kayalar'ın Kırımse yani bizim muhacirlerin deyimi ile Kırımşa köyünden konuklarımız diyorum.

"Duydum o köyü Suşehri'ne ve köylere oaradan muhacir geldi, bize çok uzak diilmiş" diyor

Mustafa amca 80 yaşındaymış. Mübadeleden 8 yıl sonra (1932) burada doğmuş ama o da birçok mübadil gibi anasından babasından oraları dinleyerek büyümüş: Dinleyecek insanları bulmanın coşkusuyla ve heyecanla anlatıyor;

-"Kuvvetli erazisi varmış Kayalar'ın babam öyle derdi. Adam eksen bitermiş be, bağlık, bahçelik herşey yetişirmiş orada. sulama bile yokmuş. Ey gidinin memleketi be, demek siz oradan geldiniz, uzaktır be kim bilir ne kadar orası. Safa getirdiniz, ne ikram edeyim size?




Suşehri merkezi

Sivas caddesi

Mustafa amcaya teşekkür ederek gitmek zorunda olduğumuzu söyledik. Gözleri parlıyordu ve sohbete devam etmek istiyordu aslında.....konuklara 

-"Bizim köyü de bilir misiniz orada? Şimdi nasıl var mı gene oralar? diye sorup duruyordu.

-"Köyler aynen duruyor Mustafa amca ama insanlar artık yok. Bak bu arkadaşların dedeleri buradan oraya, bizimkiler oradan buraya.......savrulup gitmiş herkes bir tarafa" diyorum. O da özlemle ve gıptayla

-"Ne güzel söyledin be evladım ama helal olsun bu adamlara çıkıp dedelerinin yerlerini görmeye gelmişler ya, bi tâ (daha) köyün dışına zor çıkarız buradan.....gitmek görmek ziyaret etmek ne güzel şey be, bu gariplerde üle yapmış, helal olsun valla kendi payıma" diyor."

Darısı tüm ata topraklarını göremeyen, kişisel tarihini hiç bilmeyen mübadillere.....

Şaryeri'nde çiğdem ve nevzur çiçekleri

Aşağıda 1914 Alman haritasında Suşehri ve Şaryeri

21 Aralık 2020 Pazartesi

SELANİK KAYALAR'DAN SİVAS ZARA'YA DURGUTLAR KÖYÜ HİKAYESİ



Kuzey Yunanistan'da şu dağların yamaçlarına sıralanmış Türk köyleri........

Biraz  İskender Özsoy'dan, biraz İhsan Tevfik'ten

  Durgutlar köyünde doğan Adil Turgut'un, 2006 yılında köyüne yaptığı geziyi ve Sayın İskender Özsoy'a  anılarını anlattığı  satırlar aşağıda..... 

Adil Turgut, 1912 yılında Kayalar'ın Durutlar köyünde doğmuş, aile Hocaoğulları diye anılıyor. Adil Turgut, Hocaoğullarından Süleyman beyin oğlu..İskender Özsoy'a verdiği röportajında; 

"Durutlar'da doğmuşum ama daha çok Kayalar'da oturan dedem Hüseyin'in yanında kalırdık. Çünkü babam Rum çetecilerle girdiği bir çatışmadan sonra sık sık ölüm tehditleri almaya başlayınca Amerika'ya kaçmış, bizi dedeme emanet etmişti. Kaçmadan önce onun Selanik'te Beyaz Kule'de hapis yattığını hatırlıyorum. Beyaz Kuleye bizimle helalleşip gitmişti. Onun için çocukluğumun büyük bölümünü Kayalar'da geçirdim. Doğduğum köy Durutlar Türk ve Bulgarların yaşadığı bir köydü. 30 hane Türk, 30 tane Bulgar vardı. Ama mahallemiz ayrı ayrıydı. Durutlar Kayalar'a yakındı. Yolumuzun üstünde çayırlık vardı. Çayırlığı geçtin mi köye gelirdin. Köyde Karaaliş adında Bulgar çocuğu vardı. Onunla arkadaşlık ederdim daha çok. Çocuklarla aşık oyunu oynardık. Bulgarlarla münasebetlerimiz fena değildi. Aramızda kavga dövüş olmazdı. Köyün zenginlerinden olan babam, hapisten çıktıktan sonra beraber iş yaptığı Miço Bilaro tarafından kaçırıldı. Hollanda ve İngiltere üzerinden Amerika'ya gitti. Babamın Türkiye'ye geldikten sonra bir ara Miço'yla mektuplaştığını hatırlıyorum.....




"Köyün adı Osmanlıca harflerle tam olarak " Durgutlar" diye okunuyor. "Turgutlar" diye söyleniyor. Muhacirlerde kısaltma eğilimi olduğu için köyün adının Durutlar şeklinde söylendiğini düşünüyorum" diyor İhsan Tevfik Mübadele adlı kitabında

Peki Adil amca doğduğu  köy Durutlar'ı  gördüğü zaman ne hissetmişti.

".........Kayalar'dan sonra çayırlığı geçip Durutlar'ı uzaktan gördüğümde neler hissettim bir bilseniz. Anlatamam. Kavuşmuştum çocukluğuma....rüya gibiydi köyümde geçirdiğim saatler..doğduğum köyün havasını soludum, suyunu içtim,20 yıl gençleştim. Doğduğum yeri dünya gözüyle bir kere daha görmüştüm şükürler olsun"

Durutlar'dan Sivas- Zara'ya ortak kader

Doğduğun yer midir, yoksa bir ömür boyu yaşadığın yer midir memleket? Neresi ağır basar terazide tartsan? Rumeli'de ki 12 pırıl pırıl çocukluk yılı mı? Zara ve İstanbul'da geçirilen 84 yılın getirdiği ağırlık mı? Durutlar mı? Zara mı?

.........

Zara'nın yetiştirdiği büyük halk ozanı Zaralı Halil o güzelim türküde demişti ki

"Kösedağ dediğin ulu bir manzara

Bir yanı Suşehri bir yanı Zara"

Sanırım Adil amca o türküyü şöyle yorumlardı;

"Kösedağ dediğin ulu bir manzara

Bir yanı Durutlar bir yanı Zara"

 Nereden ayrılırsan ayrıl, ister Durutlar ister Zara olsun, şair doğru söylemiş

"Evet doğru ama gitmek biraz değil, hayli ölmektir şairim!"

Durutlar  ile ilgili Osmanlı arşivlerinde rastladığımız en eski belge 1671 tarihli Durali dede adlı bir zatın yaptırmış olduğu caminin Cuma müezzinliğini görevini tevcihiyle ilgili bir belge.1671 yılında Cuma namazı için müezzin tahsis edildiğine göre orada mescit değil, cuma namazı kılınabilen büyük bir cami var demektir ve bu durum Durgutlar'ın daha o yıllarda büyük bir köy olduğunu gösterir denilebilir.

Vakıf eseri olarak Durgutlar camii; Cumapazarı kazasına tabi Durgutlar karyesinde Durali dedenin bina eylediği camidir. 1673'den önce yapılmıştır. 


Kaleden bir  Selanik fotoğrafı bırakayım buraya.....

Durgutlar köyünden gelenlere ait tasfiye talepnameleri aşağıda..nereye iskân edildikleri çoğu mübadilin belgelerinde  yazılmamış ama Mübadele adlı kitapta okuduğumuz anılardan da anlaşılan yerleştirildikleri yerler Sivas ve köyleridir.
                                                                                      Sevgilerimle

1-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hocazade Zennun oğlu Mehmet

2-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yusuf oğlu Mahmut

3- Durgutlar köyünden gelen çiftçi Ali Behzat oğlu Mürüvvet

4-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Seyfettin

5-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Veli oğlu Abdurrahman

6-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bayram oğlu Kerim

7-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yahya oğlu Osman

8-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yahya oğlu Mustafa

9-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdül oğlu Mustafa

10-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mustafa oğlu Hasan

11-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mürüvvet oğlu Süleyman

12-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Abidin

13-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İsmail oğlu Kazım

14-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Halil oğlu Süleyman

15-Durgutlar köyünden gelen imam Bayram oğlu Saldin

16-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Halim oğlu Bekir

17-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bekir oğlu Salim

18-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Hayrettin

19-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bayram oğlu Hasan Ali

20-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdurrahman oğlu Salim

21-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Abdurrahman

22-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Necip

23-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Cemal oğlu Zekman

24-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdullah oğlu Hacı Hüseyin

25-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hacı Hüseyin oğlu Hayrettin

26-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hacı Hüseyin oğlu İdris

27-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Nurettin

28-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Bayram

29-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Mahmut

30-Durgutlar köyünden gelen İsmail oğlu Muslih

31-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdullah oğlu Sadullah

32-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Zekeriya oğlu Demir

33-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdurrahman oğlu Kasım

34-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Şahin

35-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Veli oğlu Mustafa

36-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mustafa oğlu Süleyman'a ait tasfiye talepnamesi.

37-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Tenos (Şarkışla) kazası Lisanlı köyünde iskan edilen çiftçi Muhtaroğullarından Cemal oğlu Zekman

38-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen Bayram oğlu Emin

39-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen Zeki oğlu Salih

40-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Tuzhisar köyünde iskan edilen Elizoğullarından Süleyman oğlu Yusuf

15 Nisan 2020 Çarşamba

SELANİK KAYALAR'A BAĞLI DURGUTLAR KÖYÜ İSİM LİSTESİ



Benden Durgutlar köyüne ait isim listelerini, köyün şimdiki sakini  Sevgili Panagiotis Stavretes istemişti. Bu yayın onun için.......

Durgutlar köyüne ait eski ve yeni fotoğraf yine ona ait....Teşekkürler Panagiotis....





İnsanların arkalarında görülen evler mübadele Anadolu'ya dönen Türklere ait.....








Mübadillerin Türkiye'ye gelişlerinden, geçimlerini temin edecek güce ulaşıncaya kadar çözülmesi gereken en önemli konu beslenme sorunu idi. Göçmenlerin iaşesi ilk önce 15 Haziran 1921 tarihli Muhacirin Nizamnâmesine göre düzenleniyordu. Bu nizamnâmeye göre göçmenlere gıda yardımı olarak üç ay süresince on yaşından büyük olanlara yarım okka ve on yaşından küçük olanlara 250 gram ekmek bedeli mahali rayice göre yevmiye olarak verilmekteydi. Bu ise göçmenlerin iaşe ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktı. Beslenme sorununu çözümlemek amacıyla 25 Kasım 1923 tarihinde İaşe Talimatnamesi yayınlandı. Bu talimatname ile yardıma muhtaç göçmenlerin beslenme süresi verilecek gıda maddelerinin cinsi ve miktarı belirleniyordu.Buna göre, iskân edilmek üzere Türkiye'ye getirilen göçmenlere tahaffuzhanelerde sabahları ekmek ve çay,akşamları ise etli ekmek verilecekti. Aydınlatma ve yakacak malzemesi olarak misafirhanelerde nüfus başına 30 gram gaz ve bir kg.odun verilecekti. İhraç iskelesinden iskân mahaline varıncaya kadar yaptığı yolculuk esnasında ekmek ve katık, nihayet iskân mıntıkalarında iki ay süreyle yalnız ekmek veya un veyahut bunların bedelleri verilecekti. Emzikli kadınlara ve üç yaşına kadar çocuklara iki günde bir bir kutu teksif edilmiş şekerli süt verilecekti.Göçmenlere verilecek gıdanın cinsi ve miktarı ise şu şekildeydi;
Ekmek : Yemeksiz ve katıksız olarak verildiği zaman büyükler için 900 gram, on yaşından küçükler için 450 gram; sıcak yemek ile çay verildiği zaman büyükler için 500 gram, küçükler için 250 gramdır.
Katık: Nüfus başına 160 gram zeytindir.
Sıcak yemek : Nüfus başına 100 gram et, 10 gram fasulye ve benzeri kuru yiyecekler, 5 gram sade yağ, 8 gram tuz, 1 gram çay, 10 gram şeker, 700 gram taam odunu olarak hesaplanıyordu.



Aşağıdaki 40 aileye ait liste Manastır vilayeti Kozana Livası Kayalar kazasına bağlı Durgutlar köyünden gelen 40 kişiye ait. Göçle birlikte gelen  açlıkla imtihan.....
İşte yukarıdaki satırları bizzat yaşayanların adları 

Sevgilerimle




1-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hocazade Zennun oğlu Mehmet

2-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yusuf oğlu Mahmut
3- Durgutlar köyünden gelen çiftçi Ali Behzat oğlu Mürüvvet
4-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Seyfettin
5-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Veli oğlu Abdurrahman
6-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bayram oğlu Kerim
7-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yahya oğlu Osman
8-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yahya oğlu Mustafa
9-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdül oğlu Mustafa
10-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mustafa oğlu Hasan
11-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mürüvvet oğlu Süleyman
12-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Abidin
13-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İsmail oğlu Kazım
14-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Halil oğlu Süleyman
15-Durgutlar köyünden gelen imam Bayram oğlu Saldin
16-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Halim oğlu Bekir
17-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bekir oğlu Salim
18-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Hayrettin
19-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bayram oğlu Hasan Ali
20-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdurrahman oğlu Salim
21-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Abdurrahman
22-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Necip
23-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Cemal oğlu Zekman
24-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdullah oğlu Hacı Hüseyin
25-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hacı Hüseyin oğlu Hayrettin
26-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hacı Hüseyin oğlu İdris
27-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Nurettin
28-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Bayram
29-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Mahmut
30-Durgutlar köyünden gelen İsmail oğlu Muslih
31-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdullah oğlu Sadullah
32-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Zekeriya oğlu Demir
33-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdurrahman oğlu Kasım
34-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Şahin
35-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Veli oğlu Mustafa
36-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mustafa oğlu Süleyman
37-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Tenos (Şarkışla) kazası Lisanlı köyünde iskan edilen çiftçi Muhtaroğullarından Cemal oğlu Zekman
38-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen Bayram oğlu Emin
39-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen Zeki oğlu Salih
40-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Tuzhisar köyünde iskan edilen Elizoğullarından Süleyman oğlu Yusuf

7 Nisan 2020 Salı

KAYALAR HASANKÖY'DEN GELENLERİN İSİM LİSTESİ




KAYLAR



Karadeniz kökenli Yunanlılar, Yunan camiasında espri konusudur. Canlı, ters tabiatlı, her kalıba giren, yaratıcı ve inatçı olarak nam salmışlardı. İngiltere'de İrlandalılar ya da Amerika'da Polonyalılar  gibi fıkralara konu olurlar ya da durgun zekalı ya da çarpık bir zekanın sahibi kişiler olarak çok da acıtmayan fıkraların baş kişisidir. Ama onlar, itibarlarını zedeleyen insanlardan çok daha zeki olduklarına inanan insanların özgüveniyle bu laflara hiç aldırmadan yollarına devam ederler. Ancak şunu belirtmek gerekir ki, Yunanistan'da Karadenizlilere yakıştırılan her türlü özellik Türkiye'deki Karadenizliler içinde geçerlidir.
.............
Yerel mirastan Yunan ve Hırıstiyan tarihi buhar olup gitmiş aynı şekilde de mesela kuzeydoğudaki Drama şehrinde olduğu gibi, Yunanistan'da bir zamanlar Müslümanların ağırlıklı olarak yaşadığı yerlerden Müslüman inancı tamamen silinip gitmiştir.
Drama bugün farklı bir hikaye anlatmaktadır ziyaretçilerine.....Müslümanların bir zamanlar orada yaşadığı gerçeği saklanmakta ama Samsun gibi yörelerden gelenleri bağrına basmış olması övünç
kaynağı olarak dillendirilmektedir şehirde..........

1911'de yani bu yöreyi Osmanlı denetiminden çıkaran Balkan savaşlarının patlak vermesinden hemen önce, Drama'da 11.000 Müslüman, buna karşılık 2.500 Ortodoks Hırıstiyan yaşıyordu. Bu sayıların gösterdiği gibi Osmanlı döneminde burada yaşayanların büyük çoğunluğu nüfus mübadelesiyle ayrılmak zorunda bırakılmış Müslümanlardır.

"Bruce Clark "İki kere yabancı" adlı kitabından"


Aşağıdaki listeler 1924 mübadeleden hemen önce Muhtelit Komisyona adını yazdıran Kayalar'a bağlı Hasanköy'de yaşayan müslüman nüfusa ait. Hasanköy'den gelenlerin neredeyse tamamının aile lâkaplarının tasfiye talepnamelerine yazılmış olması geçmişini arayan torunları için büyük bir şans....
                                                                                 Sevgilerimle



1-Afyon ili Sincanlı ilçesinde iskan edilen çiftçi İbrahim oğlu Recep'e ait tasfiye talepnamesi.
2- çiftçi Musacıkzade Cemil kızı Mehdiye ve Miriye
3- Mümin kızı Hamide
4- çiftçi Keyvanzade Zekeriya oğlu Musa
5- saatçı Yusuf oğlu Yusuf
6- çiftçi Salih Çavuş oğlu Mustafa
7- Kenanzade Bayram oğlu Halim
8- Hasim oğlu Kenan
9- çiftçi Heybetzade Salih oğlu İbrahim
10- çiftçi Topal Bayramzade Zekeriya oğlu Süleyman
11-çiftçi Yusuf oğlu Mustafa
12- çiftçi Musacıkzade Kamil oğlu Eşref
13- çiftçi İboşzade Bayram oğlu İbrahim
14- çiftçi Hüseyin oğlu Rıza
15- çiftçi Zülfikar oğlu Adil
16- çiftçi Kadir oğlu Nasuh
17- çiftçi Çavuşzade Mustafa oğlu Ahmet
18- çiftçi Salihzade Emin oğlu Kazım
19- çiftçi İbişzade Bayram kızı Gülistan
20-çiftçi Fevzizade Hüseyin kızı Mürüvvet
21- çiftçi Fevzizade Yanoş oğlu Mustafa kızı Hanife
22- çiftçi Kadir oğlu Kadem
23- çiftçi Hacı Hasanzade Abdülkerim oğlu Bayram, İrfan ve Kemal
24- çiftçi Hacı İslamzade Osman oğlu Yunus
25- çiftçi Abuşzade Salih oğlu Tahvil
26- çiftçi Rıdvan oğlu Sait ve Raif
27- çiftçi Hamzazade Ali oğlu Salahattin
28- çiftçi Kara Abdizade Fettah oğlu Harun
29-çiftçi Abuş oğlu Abdül
30- Salih oğlu Cemal
31- Himmet oğlu Bayram ve Nedim
32- çiftçi Gani oğlu Zülfikar
33- çiftçi Çavuşzade Mehmet oğlu Şevki
34- çiftçi Yaşar oğlu Mustafa
35-çiftçi Ömer oğlu Yakup
36- çiftçi Mümin oğlu Osman
37- çiftçi Hüseyin oğlu Hasan
38- çiftçi Karabaş Timur oğlu Sefer
39- çiftçi Hüseyin oğlu Mikail
40-çiftçi Ömer oğlu Ayvaz'
41- gelen çiftçi Muslihzade Selim oğlu Hayrettin, Maksut ve Şefik
42- çiftçi Muslihzade Maksut oğlu Selim
43- çiftçi Muslihzade Şemsettin oğlu Salim
44- çiftçi Muslihzade Şemsettin oğlu Bayram ve Kamil
45- çiftçi Kara Ali oğlu Alyus
46- çiftçi Celozade İsmail oğlu Celil, Bayram ve Salim
47- çiftçi İbişzade Salih oğlu Şehabettin
48- çiftçi Hacı Hasanzade Mehmet kızı Vahide ve Timur kızı Saliha
49-çiftçi Hacı Hasanzade Mehmet çocukları Bayram, İrfan, Kemal, Vahide ve Naile
50- çiftçi Ahmet oğlu Tevfik
51- Hacı Hasanzade Mehmet kızı Hacere ve Vahide
52-çiftçi Hacı Hasanzade Hurşit oğlu Veli
53-çiftçi Halkozade Bekir oğlu Hayrullah
54-çiftçi Halkozade Mümin oğlu Bekir
55- çiftçi Hacı Hasanzade Hamit oğlu Amil
56-Çamzade Halit oğlu Ahmet
57-çiftçi Musacıkzade İsa oğlu Musa
58-çiftçi İsa oğlu Aziz
59-çiftçi Mümin Ali kızı Fehmiye
60- çiftçi Musacıkzade Kerim oğlu Mustafa
61-çiftçi Kerim oğlu Besim, Kani ve Rasim
62-çiftçi Emoşzade Emrullah oğlu Halim
63-çiftçi Emoşzade Abdurrahman oğlu Mevlüt
64- çiftçi Tahvil oğlu Nabi
65-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Hasanköy mera ve baltalığına ait tasfiye talepnamesi.
66- çiftçi Yaşar oğlu Mustafa
67- çiftçi Mustafa oğlu Nurettin
68- çiftçi İbişzade Ali oğlu Maksut
69- çiftçi İbişzade Ahmet oğlu Fazıl
70- çiftçi Zekeriya oğlu Nurettin
71- Halim oğlu Bayram
72- çiftçi Kalkanlızade Yusuf oğlu İbrahim
73- çiftçi Kalkanlızade Hasan oğlu Recep, Muharrem ve Abdurrahman
74- çiftçi Halil kızı Fatma
75- çiftçi Kalkanlızade Hacı Salih oğlu Mehmet ve Osman
76- çiftçi Kalkanlızade Abdurrahim oğlu Kerim
77- çiftçi Rüstem oğlu Veli
78-çiftçi Kalkanlızade Veli oğlu Halil
79- çiftçi Osman oğlu Kazım
80-çiftçi Emoşzade Mustafa oğlu Emrullah
81- çiftçi Bayram oğlu Şaban
82- çiftçi Emoşzade Emrullah oğlu Mehmet
83- çiftçi Mustafa oğlu Osman
84- Kalkanlızade Salih oğlu Mehmet Ali
85-çiftçi Hamit oğulları Rıfat ve Tevfik
86-çiftçi Abidin oğlu Nurettin
87- çiftçi Hamzazade Nurettin oğlu Sadullah
88-çiftçi Hamzazade Muharrem oğlu İsmail ve Hayrettin
89-çiftçi Davut oğlu Mümin
90-çiftçi Hacı İslamzade Halil oğulları Timur Ali ve Ramazan
91-çiftçi Ömer oğlu Hüseyin
92- çiftçi Ömer oğlu Tahsin
93- çiftçi Ahmet oğlu Muharrem
94- çiftçi Kara Abdizade Heybet oğlu Elmas
95- çiftçi Ferhat oğlu Timur Ali
96- çiftçi Abdurrahman oğlu Arslan
97-çiftçi Mümin oğlu Ali
98- çiftçi Yüzbaşızade Şakir oğlu Nurettin
99- çiftçi Heybet oğulları Recep ve Abidin
100- çiftçi Hasan oğlu Murat
101- çiftçi Hasan oğlu İzzet
102-çiftçi Çavuşzade Numan oğulları Mümin, Rasim, Salim
103- çiftçi Çavuşzade Mustafa oğlu Eyüp
104-çiftçi Necip oğlu Behzat
105-çiftçi Necip oğlu Sadullah ve Feyzullah
106-çiftçi Halil oğulları Hüseyin ve Hasan
107- çiftçi Bekir oğlu Veli
108- çiftçi Ömer oğlu Selim
109-çiftçi İsmail oğlu Mehmet
110- çiftçi Hüseyin oğlu Bekir
111- çiftçi Kara İsmail oğulları Yakup, İbrahim, Bayram ve Ali
112- çiftçi Yusuf oğlu Nazmi
113-Yusuf oğlu Mezaim ve kızı Hayriye
114-çiftçi Kara Bayramzade Hurşit oğlu Halil
115- çiftçi Kara Bayramzade Süleyman oğlu Kahraman
116-çiftçi Hacı İslamzade Halil oğlu Faik
117-çiftçi Kara Bayramzade Bayram oğulları Mustafa ve Seyfettin
118- çiftçi Emin oğlu Tevfik
119- çiftçi Hacı Hasanzade Hurşit oğlu Hilmi, Niyazi ve Kadir
120-çiftçi Karacazade Veli oğlu Rıfat
121-çiftçi Malkoçzade Mümin oğlu Resul
122- Çiftçizade Zekeriya oğlu Hayrettin ve Salahattin
123- İslam Hasan kızı Seniye, Şirin ve Sevdiye
124-çiftçi Rüstem oğlu Salim
125- çiftçi Raşit oğlu Hurşit
126- çiftçi İdris oğlu Kamil ve Ali oğlu İdris
127-çiftçi Muslih kızı Zenişah
128-çiftçi Yaşar oğlu Hüseyin
129-çiftçi Mustafa oğlu İlyas
130-çiftçi İdris kızı Gülizar
131- çiftçi İsmail oğulları Mürüvvet, Ali ve İbrahim
132-çiftçi Zekeriya oğulları Sakıp, Ömer ve Şaban
133-çiftçi Fettah oğulları Heybet ve Mümin
134-çiftçi Aziz oğulları Nazmi, Rüstem ve Ömer
135-çiftçi Abdül oğlu Abdül
136-çiftçi Ömer oğlu Zekeriya
137- çiftçi Hacı Salih oğlu Ali
138- çiftçi Veli oğlu Salim
139-çiftçi Hüseyin oğlu Mikail
140- çiftçi İdris oğlu Feyzullah
141-Salih oğlu Kamil
142-İzmir ili Tire kazasında iskan edilen çiftçi İsmail oğulları Ali ve İbrahim
143-Bursa ilinde iskan edilen çiftçi Hacı Selim kızı Zeliha
144-Amasya ilinde iskan edilen Halil kızı Afiye


BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...