SİVAS etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SİVAS etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2021 Pazar

SELANİK KIRÇOVA-KURÇOVA FOTOĞRAFLARI İLE KÜLTÜR AKTARIMI



İlk kez Kuzey Yunanistan sınırları içinde bulunan eski köylerimizi tanımaya, ziyaret etmeye gittiğimizde çok karmaşık duygular içindeydim. Nail dedemin köyü Üsküpler'i ziyaret ederken, hayatımda ilk kez gördüğüm   o topraklara yabancı olmadığım duygusu benliğimi sarmıştı. Dimitris köyün kuru otlarla kaplı eski mezarlığını bize gösterdiğinde tüm grubun eli ayağı birbirine karıştı. Başını örtenler, elini açıp dua etmeye çalışanlar, ağlayanlar, gülenler ne yapacağımız bilemedik bir an.......Selaniğin 500 yıllık Türk tarihinde şimdi kuru ottan gözükmeyen mezarlığında Atalarım yatıyor ve ben bunu şimdi öğreniyorum. Benim doğduğum topraklardan kilometrelerce uzakta aynı kanı taşıdığım ama bilmediğim insanların yattığı toprakların başında onlara bakıyordum. 
Hayatımda yaşamadığım hiçbir duygu kalmadı Allaha şükür derken, hopp bir sürpriz duygu daha........ 
Mutlaka Atalarınızın doğduğu toprakları görmenizi tavsiye ediyorum. Yaşayacağınız duyguları anlatamıyorum çünkü.......
Aşağıda da benimle aynı duyguları Sivas Suşehri'ne geldiğinde yaşayan İlya'nın hikayesinden kısa bir bölüm okuyacaksınız. İhsan Tevfik'in Mübadele adlı kitabından......


Bir Ortodoks- Bir müslüman 
Namaz ve bavulunda Kemençe
Öğle ezanı okunurken camiye doğru yürüdük. Caminin imamına kendimizi tanıttık tanıtmasına ama yine de bizi bir çekince ile karşıladı. Bizim İlya tutturdu: 
-Biz namaz kılacağız bir Müslüman namaz, sonra bir Ortodoks namaz
Abdestlerimizi aldık girdik içeri, o da çıktı bizimle beraber....bize bakarak yattı, kalktı ve içinden birşeyler okudu. Namazın bitiminde Hoca efendi başta Peygamberimiz  olmak üzere bütün Peygamberlere ve geçmişlerine dua etti. Sonra İlya doğu yönüne dönerek Rumca dua ile ilahi okudu.

İlya'nın samimi tavrı imamında gözünden kaçmadı ve daha sıcak davranmaya başladı. Bizi evine davet etti. Evin küçük kızı güzel bir sofra hazırladı. Yemeğinin üstüne İlya kemençe çaldı. İlya fena kemençe çalmıyor. Hem de dedelerinin buralarda çaldığı havaları çalıyor. Çok sevilen bir Karahisar oyun havası olan Tamzara'yı hem çaldı hem söyledi. Bir kez daha anlıyordum ki kültür denen olgu, gerçekten su gibi akan, neredeyse genlere sirayet eden  bir şeydi. Ataları 1924 sonbaharında buralardan giden bir Rum mübadil torunu bize kemençe ile buraların havalarını çalıyordu, bizlerde dinliyorduk. Geçmişte kaldığı hatta unutulduğu zannedilen bir kültüre sımsıkı yapışma, sahip çıkma, onu her yerde yaşatma ancak böyle olurdu. Yani bavulunda kemençe taşıyarak......sazına sözüne bir asır sonra sahip çıkarak..... 






Fotoğraflar Kozana'ya bağlı Kurçova köyünün günümüz fotoğrafları...
Keseleroğullarının, Çiloğullarının, Suftaoğullarının köyü......
Memleketten Vatana Sessizlerin Hikayesi adlı kitabımda Kırçova köyüne ait 1915 yılına ait kayıtlar mevcut 
Sevgilerimle.....























21 Aralık 2020 Pazartesi

SELANİK KAYALAR'DAN SİVAS ZARA'YA DURGUTLAR KÖYÜ HİKAYESİ



Kuzey Yunanistan'da şu dağların yamaçlarına sıralanmış Türk köyleri........

Biraz  İskender Özsoy'dan, biraz İhsan Tevfik'ten

  Durgutlar köyünde doğan Adil Turgut'un, 2006 yılında köyüne yaptığı geziyi ve Sayın İskender Özsoy'a  anılarını anlattığı  satırlar aşağıda..... 

Adil Turgut, 1912 yılında Kayalar'ın Durutlar köyünde doğmuş, aile Hocaoğulları diye anılıyor. Adil Turgut, Hocaoğullarından Süleyman beyin oğlu..İskender Özsoy'a verdiği röportajında; 

"Durutlar'da doğmuşum ama daha çok Kayalar'da oturan dedem Hüseyin'in yanında kalırdık. Çünkü babam Rum çetecilerle girdiği bir çatışmadan sonra sık sık ölüm tehditleri almaya başlayınca Amerika'ya kaçmış, bizi dedeme emanet etmişti. Kaçmadan önce onun Selanik'te Beyaz Kule'de hapis yattığını hatırlıyorum. Beyaz Kuleye bizimle helalleşip gitmişti. Onun için çocukluğumun büyük bölümünü Kayalar'da geçirdim. Doğduğum köy Durutlar Türk ve Bulgarların yaşadığı bir köydü. 30 hane Türk, 30 tane Bulgar vardı. Ama mahallemiz ayrı ayrıydı. Durutlar Kayalar'a yakındı. Yolumuzun üstünde çayırlık vardı. Çayırlığı geçtin mi köye gelirdin. Köyde Karaaliş adında Bulgar çocuğu vardı. Onunla arkadaşlık ederdim daha çok. Çocuklarla aşık oyunu oynardık. Bulgarlarla münasebetlerimiz fena değildi. Aramızda kavga dövüş olmazdı. Köyün zenginlerinden olan babam, hapisten çıktıktan sonra beraber iş yaptığı Miço Bilaro tarafından kaçırıldı. Hollanda ve İngiltere üzerinden Amerika'ya gitti. Babamın Türkiye'ye geldikten sonra bir ara Miço'yla mektuplaştığını hatırlıyorum.....




"Köyün adı Osmanlıca harflerle tam olarak " Durgutlar" diye okunuyor. "Turgutlar" diye söyleniyor. Muhacirlerde kısaltma eğilimi olduğu için köyün adının Durutlar şeklinde söylendiğini düşünüyorum" diyor İhsan Tevfik Mübadele adlı kitabında

Peki Adil amca doğduğu  köy Durutlar'ı  gördüğü zaman ne hissetmişti.

".........Kayalar'dan sonra çayırlığı geçip Durutlar'ı uzaktan gördüğümde neler hissettim bir bilseniz. Anlatamam. Kavuşmuştum çocukluğuma....rüya gibiydi köyümde geçirdiğim saatler..doğduğum köyün havasını soludum, suyunu içtim,20 yıl gençleştim. Doğduğum yeri dünya gözüyle bir kere daha görmüştüm şükürler olsun"

Durutlar'dan Sivas- Zara'ya ortak kader

Doğduğun yer midir, yoksa bir ömür boyu yaşadığın yer midir memleket? Neresi ağır basar terazide tartsan? Rumeli'de ki 12 pırıl pırıl çocukluk yılı mı? Zara ve İstanbul'da geçirilen 84 yılın getirdiği ağırlık mı? Durutlar mı? Zara mı?

.........

Zara'nın yetiştirdiği büyük halk ozanı Zaralı Halil o güzelim türküde demişti ki

"Kösedağ dediğin ulu bir manzara

Bir yanı Suşehri bir yanı Zara"

Sanırım Adil amca o türküyü şöyle yorumlardı;

"Kösedağ dediğin ulu bir manzara

Bir yanı Durutlar bir yanı Zara"

 Nereden ayrılırsan ayrıl, ister Durutlar ister Zara olsun, şair doğru söylemiş

"Evet doğru ama gitmek biraz değil, hayli ölmektir şairim!"

Durutlar  ile ilgili Osmanlı arşivlerinde rastladığımız en eski belge 1671 tarihli Durali dede adlı bir zatın yaptırmış olduğu caminin Cuma müezzinliğini görevini tevcihiyle ilgili bir belge.1671 yılında Cuma namazı için müezzin tahsis edildiğine göre orada mescit değil, cuma namazı kılınabilen büyük bir cami var demektir ve bu durum Durgutlar'ın daha o yıllarda büyük bir köy olduğunu gösterir denilebilir.

Vakıf eseri olarak Durgutlar camii; Cumapazarı kazasına tabi Durgutlar karyesinde Durali dedenin bina eylediği camidir. 1673'den önce yapılmıştır. 


Kaleden bir  Selanik fotoğrafı bırakayım buraya.....

Durgutlar köyünden gelenlere ait tasfiye talepnameleri aşağıda..nereye iskân edildikleri çoğu mübadilin belgelerinde  yazılmamış ama Mübadele adlı kitapta okuduğumuz anılardan da anlaşılan yerleştirildikleri yerler Sivas ve köyleridir.
                                                                                      Sevgilerimle

1-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hocazade Zennun oğlu Mehmet

2-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yusuf oğlu Mahmut

3- Durgutlar köyünden gelen çiftçi Ali Behzat oğlu Mürüvvet

4-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Seyfettin

5-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Veli oğlu Abdurrahman

6-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bayram oğlu Kerim

7-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yahya oğlu Osman

8-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yahya oğlu Mustafa

9-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdül oğlu Mustafa

10-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mustafa oğlu Hasan

11-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mürüvvet oğlu Süleyman

12-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Abidin

13-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İsmail oğlu Kazım

14-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Halil oğlu Süleyman

15-Durgutlar köyünden gelen imam Bayram oğlu Saldin

16-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Halim oğlu Bekir

17-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bekir oğlu Salim

18-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Hayrettin

19-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bayram oğlu Hasan Ali

20-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdurrahman oğlu Salim

21-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Abdurrahman

22-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Necip

23-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Cemal oğlu Zekman

24-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdullah oğlu Hacı Hüseyin

25-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hacı Hüseyin oğlu Hayrettin

26-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hacı Hüseyin oğlu İdris

27-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Nurettin

28-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Bayram

29-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Mahmut

30-Durgutlar köyünden gelen İsmail oğlu Muslih

31-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdullah oğlu Sadullah

32-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Zekeriya oğlu Demir

33-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdurrahman oğlu Kasım

34-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Şahin

35-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Veli oğlu Mustafa

36-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mustafa oğlu Süleyman'a ait tasfiye talepnamesi.

37-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Tenos (Şarkışla) kazası Lisanlı köyünde iskan edilen çiftçi Muhtaroğullarından Cemal oğlu Zekman

38-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen Bayram oğlu Emin

39-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen Zeki oğlu Salih

40-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Tuzhisar köyünde iskan edilen Elizoğullarından Süleyman oğlu Yusuf

15 Nisan 2020 Çarşamba

SELANİK KAYALAR'A BAĞLI DURGUTLAR KÖYÜ İSİM LİSTESİ



Benden Durgutlar köyüne ait isim listelerini, köyün şimdiki sakini  Sevgili Panagiotis Stavretes istemişti. Bu yayın onun için.......

Durgutlar köyüne ait eski ve yeni fotoğraf yine ona ait....Teşekkürler Panagiotis....





İnsanların arkalarında görülen evler mübadele Anadolu'ya dönen Türklere ait.....








Mübadillerin Türkiye'ye gelişlerinden, geçimlerini temin edecek güce ulaşıncaya kadar çözülmesi gereken en önemli konu beslenme sorunu idi. Göçmenlerin iaşesi ilk önce 15 Haziran 1921 tarihli Muhacirin Nizamnâmesine göre düzenleniyordu. Bu nizamnâmeye göre göçmenlere gıda yardımı olarak üç ay süresince on yaşından büyük olanlara yarım okka ve on yaşından küçük olanlara 250 gram ekmek bedeli mahali rayice göre yevmiye olarak verilmekteydi. Bu ise göçmenlerin iaşe ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktı. Beslenme sorununu çözümlemek amacıyla 25 Kasım 1923 tarihinde İaşe Talimatnamesi yayınlandı. Bu talimatname ile yardıma muhtaç göçmenlerin beslenme süresi verilecek gıda maddelerinin cinsi ve miktarı belirleniyordu.Buna göre, iskân edilmek üzere Türkiye'ye getirilen göçmenlere tahaffuzhanelerde sabahları ekmek ve çay,akşamları ise etli ekmek verilecekti. Aydınlatma ve yakacak malzemesi olarak misafirhanelerde nüfus başına 30 gram gaz ve bir kg.odun verilecekti. İhraç iskelesinden iskân mahaline varıncaya kadar yaptığı yolculuk esnasında ekmek ve katık, nihayet iskân mıntıkalarında iki ay süreyle yalnız ekmek veya un veyahut bunların bedelleri verilecekti. Emzikli kadınlara ve üç yaşına kadar çocuklara iki günde bir bir kutu teksif edilmiş şekerli süt verilecekti.Göçmenlere verilecek gıdanın cinsi ve miktarı ise şu şekildeydi;
Ekmek : Yemeksiz ve katıksız olarak verildiği zaman büyükler için 900 gram, on yaşından küçükler için 450 gram; sıcak yemek ile çay verildiği zaman büyükler için 500 gram, küçükler için 250 gramdır.
Katık: Nüfus başına 160 gram zeytindir.
Sıcak yemek : Nüfus başına 100 gram et, 10 gram fasulye ve benzeri kuru yiyecekler, 5 gram sade yağ, 8 gram tuz, 1 gram çay, 10 gram şeker, 700 gram taam odunu olarak hesaplanıyordu.



Aşağıdaki 40 aileye ait liste Manastır vilayeti Kozana Livası Kayalar kazasına bağlı Durgutlar köyünden gelen 40 kişiye ait. Göçle birlikte gelen  açlıkla imtihan.....
İşte yukarıdaki satırları bizzat yaşayanların adları 

Sevgilerimle




1-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hocazade Zennun oğlu Mehmet

2-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yusuf oğlu Mahmut
3- Durgutlar köyünden gelen çiftçi Ali Behzat oğlu Mürüvvet
4-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Seyfettin
5-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Veli oğlu Abdurrahman
6-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bayram oğlu Kerim
7-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yahya oğlu Osman
8-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Yahya oğlu Mustafa
9-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdül oğlu Mustafa
10-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mustafa oğlu Hasan
11-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mürüvvet oğlu Süleyman
12-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Abidin
13-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İsmail oğlu Kazım
14-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Halil oğlu Süleyman
15-Durgutlar köyünden gelen imam Bayram oğlu Saldin
16-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Halim oğlu Bekir
17-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bekir oğlu Salim
18-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Hayrettin
19-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Bayram oğlu Hasan Ali
20-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdurrahman oğlu Salim
21-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Abdurrahman
22-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Necip
23-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Cemal oğlu Zekman
24-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdullah oğlu Hacı Hüseyin
25-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hacı Hüseyin oğlu Hayrettin
26-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Hacı Hüseyin oğlu İdris
27-Durgutlar köyünden gelen çiftçi İbrahim oğlu Nurettin
28-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Bayram
29-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Mahmut
30-Durgutlar köyünden gelen İsmail oğlu Muslih
31-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdullah oğlu Sadullah
32-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Zekeriya oğlu Demir
33-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Abdurrahman oğlu Kasım
34-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Salih oğlu Şahin
35-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Veli oğlu Mustafa
36-Durgutlar köyünden gelen çiftçi Mustafa oğlu Süleyman
37-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Tenos (Şarkışla) kazası Lisanlı köyünde iskan edilen çiftçi Muhtaroğullarından Cemal oğlu Zekman
38-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen Bayram oğlu Emin
39-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen Zeki oğlu Salih
40-Durgutlar köyünden gelip, Sivas ili Hafik kazası Tuzhisar köyünde iskan edilen Elizoğullarından Süleyman oğlu Yusuf

22 Mayıs 2019 Çarşamba

SELANİK KAYALAR'A BAĞLI KÖYLER ve SİVASLI KUZMAN USTA


Sivas'da eski bir konak
Kuzman usta Sivas Şaryeri doğumlu  yaşamış bir karakterdir. Efsane gibi anlatılan bir taş ustasıdır. Sivas'ın Suşehri ilçesindeki tarihi hamamı onun yaptığı söylenir. Zarif bir yapıdır. Kuzman ustanın torunu 2008 yazında dedesinin köyü olan Şaryeri' ni ziyaret etmiş ve dedesinin yaptığı hamamın fotoğraflarını çekmiştir. Zamanında tamamı Rum olan Şaryeri köyü, Rumların Ebeşinde dağları dediği Kösedağ'ın eteklerindedir. Bir zamanlar yakınında simli kurşun madeninin de olduğu ilginç bir köydür.

                                                                              UÇANA



DEBRE
Kuzman ustanın anası Ersaia ana köyün uluanasıydı, bilge kadınıydı.Herkes ondan çekinirdi. Sözüne güvenilir, saygıda kimse ona kusur etmezdi.
Doğanın gizini bilirdi Ersaia Ana...çiçeklerin dilinden en iyi o anlardı. Ebeşinde dağlarının kendilerine armağan ettiği otları, türlü çiçekleri hastaları iyileştirmede kullanılırdı.Civardaki Ermeni köyleriyle, Müslümanlar ona gelir şifa arardı.
............


Ersaia ana Ebeşinde'nin eteklerindeki Evliyaoğlu yaylasına her çıktığında çeşit çeşit şifalı otlar toplardı. Nadir bulunan Tutya çiçeği Evliyaoğlu yaylasının yanındaki "gemalmaz" denen otlaklarda çok olurdu.Her derde deva idi tutya çiçeği.....Ersaia Ana tutya çiçeğini karabaşla, limon otuyla ve dahasını söylemediği  birçok bitkiyle bazı otlarla karıştırır, ölüyü diriltecek iksirler yapardı.
............ tutya çiçeğini daha tazeyken koparıp, gözlerinin üstüne sürer, öylece bir müddet gözleri kapalı kalır, gelmişi geçmişi düşünürdü.

AŞAĞI YUKARI KAYLAR MERKEZ YANI


Kuzman Ersaia ananın biricik evladıydı. Dünya ahiret İlya'sını biricik emanetiydi. Ersaia ana İlya'sını kaybettikten sonra bir daha evlenmemişti. Akçalıyandon köyüneki sahipsiz mezarı sıkça düşünür, evinin içinde tütsüler yakar, uzun uzun ağlardı İlya için......
......tanışmalarını düşünürdü bazı bazı daha ilk gördüğünde tutya demeti vermişti ona İlya....kıpkırmızı olmuştu ama utana sıkıla o taç yapraklı, hoş kokulu çiçekleri almıştı İlya'nın elinden...geldikleri Akçalıyandon köyünde tutya çiçeği çok olurdu. Oradaki Akçadağ'ın daha da ulusuydu Ebeşinde .....ahh bir kerecik bir tutya çiçeği verecek kadar karşısına geçseydi ya İlya'sı belki sımsıkı sarılır, bırakmazdı onu gitsin başka diyarlara.......
Gümüşhane'de köylerinin yakınındaki maden ocağında çalışan İlya'yı çok kötü bir kaza sonucu yitirmişti Ersaia.......kazadan sonra aynı kazada eşlerini kaybeden aileler ile birlikte oturdukları Akçalıyandon'dan kalkıp bu köye gelmişlerdi. Güya madenden, o lanet olası madenden kaçmışlardı hep birlikte ama Şaryeri'nin biraz ilerisinde de bir simli kurşun madeni vardı. Kuzman'ı o madene göndermeyeceğine kendi kendine söz verdi. Ne iş yaparsa yapsındı oğlu, ama kocasından sonra tutuğu tek dalı madene gömmemeye kararlıydı.

SULPOVA

Ersaia ana Şaryeri'ne geldikten sonra uzun yıllar evini kendi çekti çevirdi. Adına "düzen" dedikleri ağaçtan yapılma küçük bir dokuma tezgahı edindi. O düzende yıllarca çok güzel çoraplar,peşkirler dokudu. Heybeler yaptı. Evliyaoğlu yaylasındaki bitki köklerinden çıkardığı boyalarla renklendirdi. Çaput kilimler yaptı,yerlere yaygı olsun diye...el emeği göz nuru yaptığı bütün işler kasabada, Endires pazarında oğlu Kuzman tarafından satıldı.....
Kuzman bir taraftan anasının ürettiklerini sattı, bir yandan da Çakır usta adlı bir Ermeni ustanın yanında duvarcı çıraklığına başladı. Kendisini işe öyle verdi ki Kuzman, tez zamanda kalfalığa geçti. Çakır usta titiz adamdı, öyle yapılan her işi beğenmezdi. Ama bu yetim Kuzman öyle gayretli bir çocuktu ki, adeta kendini kaybediyordu çalışırken....Çakır usta'ya göre işini gönül rahatlığı ile miras bırakacağı kişi artık Kuzman'dı.
Çakır ustayla,Kuzman birlikte çok yapılar kurdular. Endires hamamını birlikte yaptılar. Yaptıkları işler her yerde duyuldu, övüldü.İş yetiştiremez oldular.
...............


ÇALCILAR

Avlulu ve genellikle iki katlı evler çatıyorlardı.Muhakkak sofalı olurdu yaptıkları evler.....sokağa penceresi olmazdı evlerin...ama avluya bakan pencereleri sıkça koyarlardı.Evlerin sırtını kuzeye sağır yaparlardı, avlu ne kadar güneş alırsa o kadar iyiydi.Onların yaptığı ev düzeninde evin içinden ahşap bir merdivenle yukarı çıkılırdı.Evin alt katını depo,mutfak gibi kullanılacak tarzda yaparlardı. Odaların genişliğini sofanın durumuna göre ayarlanırdı.Genellikle sofanın yan tarafında ikişer oda yer alırdı ve binanın arka tarafına yapışmış olurdu bu odalar....tuvaleti merdiven altına koyarlardı, bahçeye yakın olsun diye....
....





HASANKÖY


KATRANSA


Kuzman'ın hayatı  köy ve kasaba arasında anasının istediği gibi maden ocağının olabildiğince uzağında geçti. Ana-oğulun canını sıkan tek şey uzaktan uzağa gürültüsünü duydukları savaştı. Barut kokuları her ne kadar Endires'e ulaşmamışsa da insanların tedirginlikleri günden güne artıyordu. Yollarda göçünü almış giden kalabalıklar görüyordu.
Tebaası oldukları Osmanlı, doğu cephesinde yenilmiş, ordu merkezi Endires yakınlarına taşınmıştı. Kuzman artık çok daha fazla asker görüyor, ovadaki Ermeni köylerinin etrafında daha sıkı tertibat alındığını görüyordu. Müşeknis ve Pürk köylerindeki bazı Ermenilerin huzursuzluk çıkardığını hatta Karahisar-ı Şarki'de ki isyana yardıma gittiklerini söylüyorlardı. Doğru muydu? Yalan mıydı? düşünüyordu, ama gerçek olan birşey vardı artık insanlar birbirlerine güvenmez olmuşlardı.
........ birgün kalkıp baktılar ki Çakır ustalar gitmiş.Ermeniler gidecek demişlerdi, epeydir duyuyorlardı bu sözleri.....bir sabah baktılar ki kimse yok.....
Savaşın iyiyi kötüyü suçluyu suçsuzu ayırmadığını herkesin gittiğini gördü Kuzman o gidişte..yapılar bozuldu birden, ahşap merdivenler çöktü, yüzünü güneşe dönük yaptıkları sofalar karardı. Taştan havuzların suyu çekildi. Güneşler odaların içini, avlular yüzünü aydınlatmaz oldu.
Diğer bir sabahta Kuzman usta, Ersaia Ana ve Şaryerliler denklerini yüklediler.Ersania Ana bu topraklarda bıraktığı İlya'sını düşündü, kadınlar mezarlarını düşündüler. Güzdü, savaş bitmişti ama gideceklerdi. Ferman böyle söylüyordu. Ersaia Ana bir Ebeşinde'ye, bir önünde bağrışan kadınlara bakıyordu. Onca yılın Uluanası ne diyeceğini bilemez olmuştu gayrı.....
Birden elini havaya kaldırıp "Kadınlar!" diye sertçe ünledi."Dinleyin beni hele...yapacak birşey yok, bağrışıp çocukları azdırmayın. Kendi kendimize bir ferman yazabilseydik, başka türlü yazacaktık ama yazımızı yazanlar,çizenler bize git dediler. Gideceğiz....bize soran olmadı.Ama size deyeceğim o ki; Ebeşinde'yi unutmayın. Gemin deresinde çimdiğimizi, çamaşır yuduğumuzu, dereye çocukladığımızı unutmayın"
Kuzman şose yoldan köyün altındaki ana yola inelerken yaptığı yapılara baktı.Binalar sanki ağaçlar gibi devrilip devrilip kalkıyordu. Anasına dayandı.Başı iyice ağırlaşmıştı. Biraz uzaktaki Tülüdere'den tuhaf sesler geliyordu.İyice kararmış bir sonbahar bulutu köyü iyice ıslattı. Durdular, bürümcüklerin ardındaki köyü seyrettiler, maden ocağına baktılar. Ana yolun kıyısından Gemin deresinin çağıltıları içinde Sarıca'ya doğru kaybolup gittiler........yağmur dindi.......

Yukarıda yazdığım hikaye İhsan Tevfik Kırca'ya ait..Lozan Mübadilleri Vakfının düzenlediği "Mübadelenin 85.yılı Öykü Yarışmasından"
Ayrıca Kayalar köylerine ait fotoğraflar için Sevgili Nikos'a çok teşekkürler.....
Ayrıca Kayalar'a bağlı Çor köyü fotoğraflarını görmek isterseniz aşağıda linkini verdiğim yayınıma bakabilirsiniz. 


Link burada ----ÇOR KÖYÜ

                                                                        Sevgilerimle




KAYALAR'A BAĞLI KÖYLER
Yukarı Kayalar köyü
Katranca
Otuzlar
Koçana
Kolarca
Hacılar Çiftliği köyü
Cuma köy
Cami
Komana
Trepeşte
Linga
Kayalar köyü
İneoba
Salpova
Garamık
Çalcılar
Haydarlı
Albanköy
Kanof
Arine
Cumalı
Gramatik
Celelli
Solope
Evcane
Lenife
Konuk
Köseler
Kırımça
Bayraklı
Ögelemez
Voyvodina
Yapraklı
Moralar
İğneli
Karapınar
Şeyh
Langa
Kırımşah
Karmişe
Erdoğmuş
Ayranlı
Palihor
Durgutlar
Hacılar
Debre
Çor
Keçeler
Kozlu
Pazarköy
Üsküpler ?
Anburye
Nalbant
Çukuranbar ?
Hasanköy
Karaağaç
Hayderaki
Arnebe
Sarayçeşme
Rodnik
Hasanoba
Karamık
Küçükmatlı ?
İspançe
Gavriçko
Nolyan-ı Zir
Frankoca
Balhor
Matla
İğne
Hamit
Sararlar
MAHALLELER

Emirhan
Çakır
Kepçe
Şeyh
Urfa
Orta
Saray
Aşağı
Bala
Hüdaverdi
Pazar
Camlı
Yukarı
Yala


4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından  ulaşmanız  yeterlidir. 

BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...