Selam
İhsan Tevfik'in Mübadele kitabı Sivas ve yöresine yerleşen her iki ülke mübadilleri için eşsiz bir kitap....anılar, fotoğraflar, röportajlar.......okurken çok büyük keyif almıştım o yüzden ara ara yayınlarımda kitaptan alıntılar yapıyorum. Bu arada İhsan Tevfik'in kitabında hemşehrisi Osmanlı Arşivi uzmanı Levent Kürşat Kırca'nın çalışmalarından da alıntılar yapmış. Çok değerli bilgiler mevcut. Sivas tarihi açısından bulunmaz bir eser....tavsiye ederim. Aşağıda ki makalede kendinizden bir şeyler bulmanızı dilerim.
Sevgilerimle
Güzel, demli çay eşliğinde harika bir öğleden sonra kahvaltısından sonra köyün ortasına ve ilerdeki diğer mahalleye gitmek üzere hocadan izin isteyip ayrıldık. Köyün meydanına doğru ilerlerken meydanda yaz için İstanbul'dan, şurdan burdan gelmiş köylülere rastladık. Selamlaşma ve hoşgeldin faslından sonra ayaküstü sohbete başladık.
Şaryeri köyü Rumeli ve Kafkas muhacirlerinin bir arada yaşadığı ilginç bir yer....köye daha sonraları İmranlı'dan ve çeşitli yerlerden gelen Kürt aileler de yerleşmiş az miktarda Alevi nüfusu barındırıyor. Bu yönüyle toplumun değişik kesimlerinin buluştuğu huzurlu köylerden biri....
Büyükşehirlerde çalışmaya giden Şaryerliler zamanla köye dönüp, güzel evler yapmışlar. Köylülerden biri İlya'yı tanıyor ve gülerek
-" Bu arkadaş su yolu etti burayı, birkaç kez oldu rastlıyorum ben ona, burayı çok seviyor" diyor.
-"Muhtarı arıyoruz zaten, yer verse yerleşecek buraya" diyorum, gülüyorlar.
Muhtar köyde değilmiş
İlya'ya
-şansın yok diyorum, bir daha ki sefere....muhtar Suşehri'ne gitmiş. İlya'da yine gülerek
-O yeri verecek olsun ben Suşehri'nde bulurum onu, kulubeyi de tez ce yaparım." diyor.
Bu arada elinde baltasıyla, pantolonunun paçaları çoraplarının içinde yaşlıca bir amca yaklaşıyor yanımıza. Selam veriyor, meydandakiler takılıyor yeni gelene
-"Bak Mustafa emmi, memleketten hemşehrilerin gelmiş, seni ziyaret etmeye..bak bu arkadaşın büyükleri buradan gitmiş, siz oaradan gelmişsiniz, asıl hemşehri sizsiniz" deyince yanımıza gelen yaşlı amcanın mübadil olduğunu anlıyorum.
Soruyorum nereden mübadil olduklarını konuklara
-Hemşehriler hoşgeldiniz be! dedikten sonra adının soyadının Mustafa İşçi olduğunu babasının Kayalar'a bağlı Frankoca köyünden mübadil olduğunu, annesinin de yine Kayalar'a bağlı Voyvodina köyünden olduğunu söylüyor.
Mustafa amcanın memleketlisi insanları görünce gözleri parlıyor ve bu arkadaşlar nereden tam olarak? diye soruyor. Onlar da Kayalarlı Mustafa amca, Kayalar'ın Kırımse yani bizim muhacirlerin deyimi ile Kırımşa köyünden konuklarımız diyorum.
"Duydum o köyü Suşehri'ne ve köylere oaradan muhacir geldi, bize çok uzak diilmiş" diyor
Mustafa amca 80 yaşındaymış. Mübadeleden 8 yıl sonra (1932) burada doğmuş ama o da birçok mübadil gibi anasından babasından oraları dinleyerek büyümüş: Dinleyecek insanları bulmanın coşkusuyla ve heyecanla anlatıyor;
-"Kuvvetli erazisi varmış Kayalar'ın babam öyle derdi. Adam eksen bitermiş be, bağlık, bahçelik herşey yetişirmiş orada. sulama bile yokmuş. Ey gidinin memleketi be, demek siz oradan geldiniz, uzaktır be kim bilir ne kadar orası. Safa getirdiniz, ne ikram edeyim size?
Suşehri merkezi
Mustafa amcaya teşekkür ederek gitmek zorunda olduğumuzu söyledik. Gözleri parlıyordu ve sohbete devam etmek istiyordu aslında.....konuklara
-"Bizim köyü de bilir misiniz orada? Şimdi nasıl var mı gene oralar? diye sorup duruyordu.
-"Köyler aynen duruyor Mustafa amca ama insanlar artık yok. Bak bu arkadaşların dedeleri buradan oraya, bizimkiler oradan buraya.......savrulup gitmiş herkes bir tarafa" diyorum. O da özlemle ve gıptayla
Aşağıda 1914 Alman haritasında Suşehri ve Şaryeri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ....
HEPİNİZE ÇOKK TEŞEKKÜRLER...