GÖÇ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GÖÇ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Eylül 2021 Perşembe

BALKAN KAPLANLARI KARAMANOĞULLARI VE SELANİK HASILAR KÖYÜ FOTOĞRAFLARI


*Karamanoğulları Beyliği adını kurucusu Karaman Bey'den alır. Devlet yapısını 13.yüzyılın ikinci yarısından itibaren kurmuşlardır. 16.yüzyıla kadar aralıklarla idari yapılarını koruyabilmişlerdir.


*Karamanoğulları Beyliğini kuranlar, Avşar boyundan Türkmen aşiretlerdir.


*Kuruldukları bölge, Toros Dağlarının kuzey yamaçlarıdır. (Mut-Karaman arasındaki bölge)

*Bu bölgeye Moğol istilasından kaçarak yurt edindikleri Sivas-Kars ekseninden gelmişlerdir.

*Son derece savaşçı-mücadeleci ve başkalarının hükümranlığını reddeden bir felsefeleri bulunmaktadır. Anadolu Selçukluları, Moğollar, Ermeniler ve son olarak Osmanlılarla sürekli mücadele yürütmüşlerdir.

*Göçebe bir toplumdur. Yerleşik hayata geçmeleri çok sonralara rastlar.



*Avşarlar, İslamiyetle geç dönemde tanışan ve Anadolu'ya yerleşme döneminde İslamı seçen, Şaman inanışlarını uzun süre kaybetmeyen bir boydur.

*Anadolu'da Selçuklu ve Osmanlılarla mücadelelerinin bir boyutu da tarikat farklılığındandır. Anadolu'yu kasıp kavuran Babai ayaklanmasında Avşarların önemli bir rolü vardır.

*Başlangıçta Şamanizm'den izler taşıyan bir İslam tarikatı olan Babaizme tabi olan Avşarlar, daha sonra tarihin akışı içinde farklı inanışlara bölünmüşlerdir.


*Timur İmparatorluğu  döneminde Osmanlılara karşı yakın ilişki içine girdikleri Şiiliğin etkisine giren Avşarlar olmuştur. Ancak Anadolu'ya hakim olan Osmanlılar Şii Avşarları doğuya sürmüşlerdir.



*Osmanlı hakimiyetiyle birlikte Konya-İçel-Antalya-İç Batı Anadolu'da kalan Avşarlar zamanla sünnileşmiştir.
 

*Avşarların bir bölümü Anadolu merkezli bir İslam inanışı olan Aleviliğe geçmiştir.

*Hırıstiyanlaşmış Karaman Türkmenleri Niğde-Kayseri-Nevşehir civarında ikamet ederken sonradan mübadele ile Yunanistan'a gönderilmiştir.


*Balkan Türklerinin önemli bölümünün Karamanoğulları kökenli olduğuna dair bir genel kanaat olmakla beraber bu düşünce tam olarak doğru değildir.
*Avşar Türklerinin Balkanlara yerleşmesi çoğunlukla Cem Sultan olayı ile birlikte Osmanlının sabrının taşması ve buralara zorunlu iskan edilmeleri ile olmuştur.
Çoğunluğu Tuna ırmağı boylarında Kosova'ya ve Makedonya'ya yerleştirilmişlerdir.
  


*Erken dönemde Balkanlara yerleştirilen Türkmenlerin çoğu Osmanlı topraklarına geçerken belki bir nesil kadar Anadolu'da yer arayan obalardan oluşur. Bunların önemli bölümü Avşar olmadıkları halde Karaman topraklarında göçerlik yaptıktan sonra Rumeli'ye geçmişlerdir. Bu nedenle üzerlerinde Karaman tesiri vardır.
*Rumeli'de yerleşen Türkmenler çoğunlukla derviş kültürüyle yaşayan göçerlerdi. Babaizmlikten  beslenen bir inanışları vardı. İran üzerinden geçtikleri için Şiiliğinde inanç sistemlerinde izleri vardır. Bu nedenle gerek Rumeli Türkleri arasında gerekse sonradan müslüman olan Arnavut, Boşnak ve Pomaklar'da Bahailikten gelişen bir inanç sistemi olan Bektaşiliğin önemli etkisi yadsınamaz.

*Samsun bölgesindeki mübadil Türkler daha ziyade Sarışaban-Drama bölgesinden gelmişlerdir. Burası Rumeli'ye geçiş yolu üzerinde kaldığı içim birçok değişik etnik Türkmen aşiretinden izler taşıyor olabilir.
Ancak erken dönemde fethedilmiş bölgeler olduğu için Karamanoğullarının Cem Sultan olayı nedeniyle zorla iskan ettirilmiş kollarından olması ihtimalinden çok Rumeli'ye ilk yerleşen göçer Türkmenlerden olma ihtimali daha güçlüdür.




*Ayrıca Sarışaban-Drama bölgesinin büyük çoğunlukla Sünni inanışa sahip olduğu dikkate alınırsa Bahai-Bektaşi çizgisinden beslenen Avşarlar'dan çok diğer Türkmen boyları (Örneğin Kayı Türkmenleri) akla gelmektedir.







Fotoğraflar Hasılar/Hacılar/Hasallar/Haşlar olarak da bilinen köye ait....köy Kozana'ya bağlı olarak gözüküyor. 1915 yılına ait kayıtlarda köyde yaşayan toplam 53 erkek yaşıyor. Aile lakaplarından bazıları ise;
Muçu oğulları
Kara oğlu
Celah oğlu
Kise oğlu 
........ 
Sevgilerimle








29 Mayıs 2021 Cumartesi

AKSAKLILI HAYDAR GİBİ SESSİZLİK YEMİNİ EDENLERİN HİKAYESİDİR BU.......




Haydar..... Aksaklılı Haydar...1912 Yunanistan Kozana doğumlu....
Baba adı Mustafa, anne adı Ayşe...Köyün isminin halk arasında birçok söyleniş şekli vardı.İsaklı, Ağsaklı, Aksakallı...şimdiki ismi ise Lefkara.....Rumeli'de huzursuzluk başlamadan önce tek katlı, iki odalı, iki ara hayatı, dört ara saman hanesi, iki ara ahırı olan, iki merkebi, üç keçisi, bir koyunu ile 34 dönüm arazisinde çavdar, mısır,arpa ve 4 dönüm bağında her çeşit üzümü yetiştiren bir çiftçi......
Vatanları Rumeli'yi terk etmeyi hiçbir zaman düşünmemişler.  Taa ki yüzyıllardır birlikte yaşadıkları Osmanlı tebaası Yunan-Bulgar-Arnavut çeteler onları öldürmeye başlayana kadar....
Bu huzursuz dönemde Haydar'ın babası Mustafa; köyde ki diğer aranan erkeklerle birlikte dağlara çıkar. Yaklaşık 10 yıl dağlarda çetelere karşı savaşır. Bir gece karısı Ayşe ve oğlu Haydar'ı görmek için köye indiği sırada, yakın akrabası tarafından Yunan çetecilere ihbar edilir, tuzağa düşürülüp öldürülür.
Bu olaydan birkaç yıl sonra annesi Ayşe'de ölür.
Bu kargaşa durumu 1912 Balkan Savaşları ile başlayıp, 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşmasına kadar sürdü. Ondan sonra sancılı yıllar...
Büyük göç mübadele.....



Haydar hem öksüz, hem yetim tek başına kalakalır.
Bu sırada 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalanır. Din esaslı olarak yapılan mübadele antlaşma kurallarına göre; Batı Trakya hariç, Yunanistan sınırları içerisinde kalan Müslüman Türklerle, İstanbul hariç Anadolu'da yaşayan Ortodoks Rumların yer değiştirmesine karar verilir.
Mayıs 1924'de tasfiye talepnameleri kişilerin beyanlarına göre doldurulmaya başlanır ve Temmuz 1924'de Rumeli'de Anadolu'ya göç başlar. 
Mübadelenin ne olduğunu bilmeden -Gazi Paşa çağırmış diyerek yola çıkarlar.
Bir hafta boyunca sefalet içinde yürüyerek Selaniğe varırlar. Yaklaşık  bir ay Selanik'te  Beyaz (Kanlı) Kule'nin orada kendilerini Anadolu'ya götürecek gemiyi beklerler. On gün süren gemi yolculuğundan sonra Haydar; Aliye ile Samsun'a ayak basar. 
Mübadele başladığında Haydar 12 yaşında ve kimsesiz....
O zamanlar kimsesiz çocukları aynı veya yakın köyden yalnız bir kadının yanına vererek Türkiye'ye göndermişler. Haydar'ı da  Aliye isimli bir kadınla birlikte Türkiye'ye göndermişler. Burada Nevşehir-Derin kuyu-Su vermez köyüne yerleştirmişler. Aile de hiç kimse Aliye'yi tanımıyor. Ama Su vermez köyü muhtarlığında Haydar'ın annesi olarak kayıtlı....Daha sonra Haydar Adana'ya, sonra da Ceyhan'a gidiyor. 17 yaşında askere alınıyor. Üç kez askere çağrılıyor ve toplamda 7 yıl askerlik yapıyor. Bu arada Fatma ile evleniyor, dört çocukları oluyor. Yıllarca yokluk içinde göç yollarında hayata tutunmaya çalışırlar. Tam her şey yoluna girdi derken Haydar ortağı tarafından sırtından bıçaklanarak öldürülür.
Bundan sonrası ise dört çocukla kalakalan Fatma için tam bir felaket...Yıl 1945 dul kalan genç bir kadın....kadınların çalışmasını ayıplayan bir zihniyet....başında durulması gereken ama durulamayan bir otel....elinden kayıp giden malları, sahte altınlarla ellerinden alınan mübadil tapuları....arkasından gelen derin fakirlik ve tekrar küllerinden doğmaya çalışma hikayesi.....

Yunanistan'da doldurulan tasfiye talepnameleri mübadil çocukları için çok değerli... Karanlıkta kalan geçmişlerinin belgeleri.... Dört suret olarak doldurulmuş. Suretler  Yunanistan'a,  Türkiye'ye, Mübadele Komisyonuna (büyük ihtimalle Lozan'da) ve mübadillere verilmiş.
Mübadele sırasında mübadillerin taşınması için Yunan hükümeti gemiler tahsis etmiş, seyahat için bir değer biçmiş ama bunu kabul etmeyen Türk mübadillere Türk Hükümeti kendi vapurlarını göndereceğini bildirmiş. Bu yolla zaten yoksul olan Türkiye Cumhuriyetinin parasını içerde tutmayı istemişler. İstanbul ve çevresine getirilecek göçmenler için kişi başı 300 kuruş, Karadeniz,Mersin ve çevresi için kişi başı 600 kuruş bedel alınmış. Bu parayı ödeyemeyeceğini belirten mübadillerin parasını Vapurcular Birliği öder. Haydar'ın tasfiye talepnamesinde ücretli yolculuk yazıyor.

Nesiller boyu kulaktan kulağa aktarılan hikayeler tasfiye talepnameleri ile belgelenir. Dedeler, nineler, lakapları, babalarının isimleri, geldikleri köyler, yaptıkları işler, evlerinin özelliği gibi birçok bilgi tasfiye talepnamelerinin okunması ile torunlarının eline geçmiş oluyor.

İşte böyle....Annanem Fatma ile Dedem Haydar'ın hikayesi.....

Bu hikaye, tasfiye talepnamesinin çevirisi sonucu orta çıkmıştır. Haydar dedeme ait çevirisi yapılmış orijinal tasfiye talepnameleri küçük bir güncelleme yazımı okuduktan sonra aşağıda...


GÜNCELLEME




4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 

Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır. 

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"



















10 Nisan 2021 Cumartesi

NEA SELANİK, NEA KOZANA............

    

Merhaba 

Atalarımız geldikleri köylerin adını yeni yerleştikleri köylere veremediler ama bazı köylerin adlarına  ek yaptırabildiler. Mesela Çorum Çarşıdere köyüne, Selanik Cumaköylü mübadiller yerleştirildikten  sonra, adı Çarşıcuma köyü olarak değiştirilmiş. Yunanistan'a gönderilen Anadolu Rumları  ise; Türkiye'de ki köylerinin adlarının başına"nea" yani  "yeni"  kelimesini getirerek köylerinin adını yaşatmışlar.

Aşağıda paylaştığım yazı Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın Hürriyet pazar buluşması sayfasından 2017 yılına ait  bir mübadele gerçeği yazısı






"Biz çok büyük bir deprem geçirdik. Bazı tarihi olaylar kalıcı izler bırakır. Bu depremin adı Birinci Cihan Harbi'dir. Bu harbin en mühim sonuçlarından biri ise mübadele olmuştur. Bu mübadelenin, her şer olayda olduğu gibi hayırlı tarafları da olmuştur. Ama nüfus değişimi genelde büyük bir dramdır; yaradır ve izleri kalır.

    Şu gerçektir 1924 mübadelesi Venizelos tarafından getirildi. Türkiye'de moda bir saldırı başladı.

"Cumhuriyetçiler etnik temizlik yapmak için mübadeleyi ortaya çıkardılar" deniyor. Bir kere mübadele iki taraflı bir anlaşmadır. Tek taraflı olmaz. Nitekim Venizelos giriştiği büyük macerada acı gerçeği görünce bu sefer doğruya döndü ve elindeki mevcut Yunanistan'ı kalabalıklaştırmak için Anadolu'da ki Helen nüfusu istedi. Büyük Devletleri de buna ikna etti ve Türkiye'de bunu kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü bizim artık bazı konularda daha fazla direnecek halimiz yoktu. Trablus'tan beri on sene aralıksız harp etmiş bir millettik. Birinci Cihan Harbi başkaları için dört yıl sürmüşse de bizim için on yıl sürmüştür. Bu konularda bizim yeni Devletimiz beynelmilel konsorsiyuma karşı koyabilecek güçte değildi. Dolayısıyla mevcut şartlar iki ülke arasında nüfus mübadelesini zorunlu kılmıştır diyebiliriz.

    Mübadele ile birlikte Anadolu'dan bir buçuk milyon kadar insan karşı tarafa göç etmiştir. Bunlar muhtelif şehirlerden gitmişlerdir ve bugünkü Yunanistan'da göç ettikleri şehirlerin adlarını "nea" yani "yeni" diye anarak yeniden yaşatmışlardır. Nea Fokea, Nea Samson, Nea Arteka gibi....Türkiye'ye ise o topraklardan beşyüz bin kadar insan geldi. Mevcut yerleşkelerine iskân edildiler.

    Bu sayılara dikkat edelim. Mesela Yunanistan, sigara tabakaları için tütünü bile dışardan almak zorunda kaldı çünkü tütün tarımı bitti. Mübadele hiçbir zaman akıllı bir ekonomik tedbir değildir. Öyle ki, ekonomik faliyetler belli toplumlarda belli grupların içinde yapılır. Kuyumculuk belli bir grubundur, tütüncülük belli bir grubundur. Siz onları atarsanız o sektör çöker. Bu durumun farkında olanlar vardı elbet...mesela Kayseri'de, Niğde'de esnaf toplanıyor ve "Lütfen bu insanları göndermeyin. Biz burada aynı dükkânı bile açamayız" diyorlardı.

Biz muhacir kabul etmeye alışkın bir memleketiz.1877-78 Osmanlı-Rus Harbinden (93 Harbi) beri Balkanlardan muhacir kabul ediyoruz.1856 Kırım Savaşı dönemindeki muhacirleri ise Bulgaristan vilayetlerimize yerleştirmiştik. Anadolu'ya pek gelmemişlerdi. Ancak 93 harbinden itibaren gelmeye başladılar.

    Mübadele ile Türkiye'ye gelen nüfus için özel çalışmalar yapılmıştır ve bu kitle büyük ölçüde memnun kalmıştır. "Tam memnun kaldılar" demiyoruz, kalamazlardı da. Çünkü dünyada hiçbir  göçmen geldiği memleketi tamamen sevemez, eskisini özlemeye devam eder. Kendisine verilenler ilk anda durumunu düzeltmesini sağlamaz. Bu bir genel vakıadır.

    Yine de bizim göçmen kabul etme alışkanlığımızın etkisiyle Yunanistan'a göre sorunları daha çabuk hallettik. Rumeli'den, Kafkasya'dan, Kırım'dan, Rusya'dan göçmen alma geleneğimiz sayesinde büyük sosyal krizler çıkmadığı gibi "iç evlilikler"dediğimiz evlilikler de vuku buldu, yerlilerle akraba olundu ve Anadolu bu göçlerden yararlandı.

    Ama şunu unutmayalım ki, muhaceret ya da mübadele çok sıkıntılı bir süreçti. Sanatlar yok olur, kabiliyetler yok olur. Siz Romanya-Bulgaristan hududundaki Dobruca'dan bir aileyi alıp, Elazığ'a yerleştireceksiniz. Zor bir süreç.......milyonlarca Anadolu Helen'i nin Yunanistan'da çok mutlu zamanlar yaşamadıklarını da söylemek gerekir.Örneğin Anadolu'da sosyalizm gibi bir derdi olmayan bu insanlar oraya gidince sosyalizme meylettiler. Çünkü burada tuzu kuru sayılırlardı. Ancak orada başka dertlerle ve sınıf ayrışmalarıyla uğraşmak zorunda kaldılar. Buraya gelenler ise kısmen bazı şeylere intibak edemedilerse de Türkiye'nin değişim ve gelişiminde çok büyük faydalar yarattılar.

    Kısacası biz coğrafyayı bilmek zorundayız. Türkiye'nin etnik temizlik için mübadele yaptığı iddiası ne tarihidir ne de ahlakidir.


OĞUZ TÜRK'Ü KARAMANLI TÜRKLER MÜBADELEDE NASIL GÖNDERİLDİ?

Bu mübadele esasen Türk-Yunan mübadelesi değildi. Peki neydi? Müslüman-Ortodoks mübadelesi idi. Bu sebeple tek kelime Rumca bilmeyen Karamanlı Ortodoks Türk nüfus da Yunanistan'a gönderildi. Karamanlı Türkler  Oğuzlardı. Ortodokslardı ancak Türklerdi. Türkçeleri bizim Türkçemizden daha temizdi. Yunan alfabesiyle Türkçe yazarlardı. İncilleri dahi böyleydi. Yunancayı hiç bilmezlerdi. Bu topluluğun gitmesiyle birlikte Türkiye önemli bir grubunu kaybetti. Göndermek mecburiyetindeydik çünkü Yunanistan ve büyük devletler grubu onları da mübadeleye dahil ettiler. Bize gelen nüfus ise Selanik'ten, Yanya'dan, Batı Trakya'dan, adalardan ve özellikle Girit'ten gelen Müslümanlardı. Girit'ten gelenler orada Türkçeyi epeyce unutmuşlar ve mektepte de hiç öğrenmemişlerdi. Yani Müslümanlardan Türkçeleri zayıf olanlar vardı."

Sevgilerimle

    


21 Aralık 2019 Cumartesi

LANGAZA SARI YAR KÖYÜNDEN GELENLERİN İSİM LİSTESİ






Selaniğin bir köyünden  Abdo,Besim ve Talha adında 3 bekçinin fotoğrafı 23.12.1325


Kısmet olursa gidecek........

"o ölene dek "Ahh Yunanistan kapıları bir açsa da doğup büyüdüğüm toprakları bir görsem" diye sayıklayan Recep Kırdar 1923 yılında Langaza'nın Hacıbayramlı köyünde doğan kızı Ümmüş Kırdar...
Buraya geldiğimizde ben 1,5 yaşındaymışım o yüzden memleketten hatırladığım hiçbirşey yok.Size duyduklarımı anlatayım o zaman...daha kundakta bebeğiyken birgün evimizi gavur çeteciler basmış. Annem çetecilerin geldiğini görünce beni yatak odasındaki dolaba saklamış ama mızmızlanıp sesim duyulunca kamayla öldürmeye kalkmış çeteciler.
.......
Annem babam doğduğum köyün güzel bir köy olduğunu söylerdi.Köyde Türk-Rum karışık yaşıyormuş. Halleri vakitleri iyiceymiş. Buraya gelince çok bocalayıp,zorluk çekmişler..köyden ayrılmamıza yakın Türkiye'den Rumlar gelmiş köyümüze......Anadolu'ya dönmek için ilk önce Selaniğe gitmişiz. Oradan vapurla Mimarsinan'a....oturacağımız yerler tesbit edilince bizim kısmetimize Tepecik düşmüş. 10 dönüm araziyle yıkık dökük bir Rum evi vermişler bizimkilere..Tepecik'e bizden sonra Nasliç'ten patriotlar gelmiş.Ama Langazalılar ve Dramalılar bir olup onları köye sokmamış. Sonra 3 grubun ileri gelenleri toplanıp tatsızlığı halletmiş. Babam Hacıbayramlı'yı çok özlüyordu.Ölene kadar hep orayı sayıkladı.
"Ahhh kapılar bir açılsa da Hacıbayramlı'ya gitsem! diyordu sık sık...... "

Yukarıdaki paragraf Sayın İskender Özsoy'un Selanik'te sela sesi adlı kitabında yer verdiği Ümmüş Kırdar röportajından....


Aşağıdaki 166 kişilik liste Selanik Vilayeti Langaza kazası 
Sarı yar  köyünden gelenlere ait.....Bazılarında yerleştirildikleri yerlerde yazılı..Sarı yar 1320 tarihli Selanik salnamesinde  Langaza'ya bağlı bir karye olarak gözüküyor.Yanlarındaki tarihler beyanların doldurulduğu tarihtir.

Sarıyar köyünün şöyle bir önemli tarafı daha vardır. 

Ali Güler'in "Benim Ailem-Atatürk'ün Saklanan Ailesi" adlı kitabında Langaza'da Mustafa Kemal'in kargaları kovaladığı çiftliğin adı "Tarihi Rabla Çiftliği" olarak belirtilmektedir. Bahsedilen bu çiftliğin Sarıyar köyü sınırları içinde olduğu (kesin olmamakla birlikte) Sayın Sefer Güvenç'in 2000 yılında Kuzey Yunanistan köy gezisi yaptığı sırada, yerli halk tarafından kendisine iletilmiştir. 

Bakalım kimler bulacak Atalarının izlerini.....
                                                                                  Sevgilerimle

1- İstanbul ili Çatalca kazasında iskan edilen çiftçi Ahmet oğlu Hasan    26.06.1926
2- İstanbul ili Çatalca kazası Çanta köyünde iskan edilen çiftçi Kadri oğlu Ramazan  26.06.1926
3- İstanbul ili Çatalca ilçesi Celaliye mahallesinde iskan edilen çiftçi Osman oğlu Ali 17.02.1926
4- Tekirdağ ilinde iskan edilen Hüseyin oğlu Recep  06.02.1929
5- İstanbul ili Beyoğlu kazasında iskan edilen polis Molla Ömer oğlu Musa Kazım  09.06.1925
6- İzmir ili Bergama kazasında iskan edilen Mustafa oğlu Halil  12.08.1925
7- Bursa ili Karacabey kazasında iskan edilen Ali oğlu Mecit 29.05.1926
8- Hüseyin kızı Nadire ve kardeşi Hüseyin oğlu Bekir 29.05.1924
9- Berber Hüseyin oğlu Ali 29.05.1924
10-Bursa ili Karacabey ilçesi Çamlıca köyünde iskan edilen Ali oğlu Cafer 29.05.1926
11-Çiftçi Hüseyin kızı Safiye'ye ait tasfiye talepnamesi  16.10.1924
12-Çiftçi Hasan kızı Ümmüş  04.08.1924
13-Çiftçi Hakkı oğlu Hasan  04.08.1924
14-Çiftçi Ali oğlu Yakup  20.04.1924
15-Berber Ramazan oğlu Yetim Osman  20.04.1924
16-Nasuh kızı Emine  20.04.1924
17-Nasuh kızı Hanife  20.04.1924
18-İmam Halil Ağa oğlu Hacı Salih  20.04.1924
19-Ali kızı Hanife  20.04.1924
20-Çiftçi Halil ağa oğlu Timur 20.04.1924
21-Tosun Pehlivan kızı Zehra  20.04.1924
22-Horos Ahmet oğlu Pehlivan Hasan  29.05.1924
23-Uzun Halil oğlu Bayram  20.04.1924
24-Çiftçi Uzun Halil oğlu Memiş 20.04.1924
25-Çiftçi Mehmet oğlu Halil  20.04.1924
26-Malik oğlu Ali  20.04.1924
27-Hasan ağa kızı, Ömer ağa eşi Kerime 20.04.1924
28-Ali oğlu Ali varisleri Osman ve Zübeyde  20.04.1924
29-Nalbant Onbaşı Ahmet oğlu İskender
30-Hüseyin oğlu Ali  16.01.1924
31-Ali kızı Emine 14.01.1924
32-İsmail kızı Hatice  12.01.1924
33-Çiftçi Ahmet oğlu Hasan  04.01.1924
34-İmam Veli oğlu Hafız Mustafa  01.01.1924
35-Çiftçi Mehmet oğlu Abdullah 31.12.1923
36-Çiftçi Salih oğlu Hüseyin 31.12.1923
40-Çiftçi İbroş oğlu Mustafa 31.12.1923
41-Çiftçi Süleyman oğlu İbrahim 31.12.1923
42-Çiftçi Veli oğlu Süleyman 31.12.1923
43-Çiftçi Hüseyin kızı Kerime 31.12.1923
44-Bursa ili Karacabey ilçesi Çamlıca köyünde iskan edilen çiftçi Durmuş oğlu Mustafa 29.05.1926
45-Bursa ili Karacabey ilçesinde iskan edilen Çiftçi Ali oğulları Mecit,Safer,Osman ve Mustafa 29.05.1926
46-Bursa ili Karacabey ilçesi Çeşnigir köyünde iskan edilen çoban Yusuf oğlu İsa ve Salih 29.05.1926
47-Bursa ili Karacabey ilçesi Çeşnigir köyünde iskan edilen çiftçi Hacı Osman oğlu Celalettin Ağa 29.05.1926
48-Bursa ili Karacabey ilçesi Çeşnigir köyünde iskan edilen çiftçi Hacı İsa oğlu Salih 29.05.1926
49-Çiftçi Ahmet oğlu Halil 30.12.1923
50-İbrahim oğlu Mehmet 30.12.1923
51-Timur oğlu Osman 30.12.1923
52-Çiftçi Mümin kızı Nadiye 30.12.1923
53-Çiftçi İskender oğlu Suat 30.12.1923
54-Çiftçi Veli oğlu Nasuh 30.12.1923
55-Çiftçi Yahya oğlu İlyas 30.12.1923
56-Çiftçi Ali oğlu Cafer 30.12.1923
57-Çiftçi Ömer oğlu Bayram 30.12.1923
58-Çiftçi Ahmet oğlu Halil 30.12.1923
59-Çiftçi Hayruş oğlu Ali 30.12.1923
60-Çiftçi Çakır Salih oğlu Bayram 30.12.1923
61-Çiftçi Hacı Hüseyin oğlu İbrahim 31.12.1923 
62-Çiftçi İskender kızı Huri 31.12.1923
63-Yahya kızı Hanife 30.12.1923
64-Mehmet kızı Ayşe 30.12.1923
65-Hasan kızı Nadiye 30.12.1923
66-Çiftçi Mustafa oğlu Mısırlı Ali 30.12.1923
67-Çiftçi Ömer oğlu Necip 30.12.1923
68-Çiftçi Ali oğlu Ömer  30.12.1923
69-Çiftçi Halil oğlu Ali 30.12.1923
70-Çiftçi Hayruş oğlu Ramazan 30.12.1923
71-Çiftçi Yusuf oğlu Nasuh 30.12.1923
72-Çiftçi Mehmet Ali oğlu Halil 30.12.1923
73-Çiftçi Mümin oğlu Demir 30.12.1923
74-Çiftçi Demir oğlu Necip 30.12.1923
75-Çiftçi Mustafa oğlu Ali 30.12.1923
76-Çiftçi Kınacı Yahya oğlu Halil 30.12.1923
77-Çiftçi Mehmet oğlu Mustafa 30.12.1923
78-Çiftçi İbrahim oğlu Hüseyin 31.12.1923
79-Çiftçi Hasan oğlu Amiş 31.12.1923
80-Çiftçi Hüseyin oğlu İbrahim 31.12.1923
81-Çiftçi İbrahim oğlu Ali 31.12.1923
82-Çiftçi Hacı Hasan oğlu Recep 30.12.1923
83-Çiftçi Timur Ali oğlu Abdurrahman 30.12.1923
84-Çiftçi Hasan oğlu Ali 30.12.1923
85-Çiftçi Dereli Halil oğlu Hacı Hasan 30.12.1923
86-Ramazan oğlu Hüseyin 30.12.1923
87-Çiftçi Memiş oğlu Hacı Mehmet 30.12.1923
88-Çiftçi Emin oğlu Ömer 30.12.1923
89-Bayram oğlu Mehmet 30.12.1923
90-Çiftçi Hasan oğlu Recep 30.12.1923
91-Çiftçi Mehmet Ali oğlu Veli 30.12.1923
92-Çiftçi Ahmet oğlu Mustafa 30.12.1923
93-Çiftçi Halil oğlu Yahya 30.12.1923
94-Çiftçi Musa oğlu Ali 30.12.1923
95-Çiftçi Demir Ali oğlu İbrahim 30.12.1923
96-Çiftçi Hasan oğlu Bayram 30.12.1923
97-Çiftçi Mümin oğlu Halil 23.11.1923
98-Hasan oğlu Üzeyir 30.12.1923
99-Çiftçi Seyit Ali oğlu Hacı Feyzi 30.12.1923
100-Çiftçi İbrahim oğlu Hüseyin 30.12.1923
101-Esnaf Hamdi oğlu Hasan 20.04.1924
102-Çiftçi Mehmet oğlu Mustafa 16.12.1923
103-Çiftçi Dereli Hüseyin oğlu Halil 30.12.1923
104-Çiftçi Hasan oğlu Recep Hoca 30.12.1923
105-Çiftçi Mustafa oğlu İlyas 30.12.1923
106-Çiftçi Hasan oğlu Rasim 30.12.1923
107-Çiftçi Hasan oğlu Salih 30.12.1923
108-Çiftçi Hasan oğlu Kazım 30.12.1923
109-Çiftçi Ahmet oğlu Hüseyin 30.12.1923
110-Çiftçi Feyzi oğlu Salih 30.12.1923
111-Çiftçi Hasan oğlu Muharrem 30.12.1923
112-Çiftçi Bekir çocukları Ömer, Hızır ve Sıdıka 30.12.1923
113-Çiftçi Salih oğlu Ramazan 30.12.1923
114-Çiftçi Ali oğlu Abdurrahman 30.12.1923
115-Çiftçi Timur kızı ve Mehmet eşi Fatma 30.12.1923
116-Çiftçi Hacı Bayram oğlu Mehmet 30.12.1923
117-Çiftçi Bayram oğlu Mustafa 30.12.1923
118-Çiftçi Ali oğlu Ömer 30.12.1923
119-Çiftçi Hüseyin oğlu Mahmut 30.12.1923
120-Çiftçi Salih oğlu Mehmet 30.12.1923
121-Çiftçi Ahmet oğlu Recep 30.12.1923
122-Çiftçi Dereli Hüseyin oğlu İzzet 30.12.1923
123-Çiftçi Hüseyin oğlu Halil 30.12.1923
124-Çiftçi Halil oğlu Timur 30.12.1923
125-Çiftçi İbrahim eşi Hanife ve çocukları Mustafa,Mahmut,Recep ve Salih 30.12.1923
126-Çiftçi Salih oğlu Feyzi 30.12.1923
127-Çiftçi Ali oğlu Salih 30.12.1923
128-Çiftçi Salih oğlu Mustafa 30.12.1923
129-Çiftçi Salih oğlu Recep 30.12.1923
130-Recep kızı Hatice 30.12.1923
131-Çiftçi Ahmet oğlu Mehmet 30.12.1923
132-Çiftçi Hasan oğlu Salih 30.12.1923
133-Çiftçi Ahmet oğlu Mehmet 30.12.1923
134-Çiftçi Mehmet oğlu Üzeyir 30.12.1923
135-Çiftçi Ramazan oğlu Mustafa 30.12.1923
136-Çiftçi Ramazan kızı Fatma 30.12.1923
137-Çiftçi Hamdi oğlu Mustafa 30.12.1923
138-Çiftçi Recep oğlu İbrahim 30.12.1923
139-Çiftçi Hüseyin oğlu Şaban 30.12.1923
140-Çiftçi Hasan oğlu Mustafa 30.12.1923
141-Çiftçi Salih oğlu Hüseyin 30.12.1923
142-Çiftçi Salih oğlu Hasan 30.12.1923
143-Çiftçi İbrahim oğlu Bayram 30.12.1923
144-Çiftçi Hasan oğlu Nuri 30.12.1923
145-Çiftçi Hasan oğlu Musa 30.12.1923
146-Çiftçi Osman oğlu Kerim 30.12.1923
147-Çiftçi Ahmet oğlu Salih 30.12.1923
148-Değirmenci Hüseyin oğlu Hamza 30.12.1923
149-Değirmenci Hüseyin oğlu Seyfullah 30.12.1923
150-Çiftçi Salih oğlu Hasan 30.12.1923
151-Çiftçi Halil oğlu Kadri 30.12.1923
152-Çiftçi Salih oğlu İskender  30.12.1923
153-Çiftçi İbrahim oğlu Süleyman 30.12.1923
154-Çiftçi Ahmet oğlu Aşir 30.12.1923
155-Çiftçi Ahmet oğlu Hasan 30.12.1923
156-Çiftçi Hasan oğlu Mustafa 30.12.1923
157-Çiftçi Süleyman oğlu Mustafa 30.12.1923
158-Çiftçi Kadri oğlu Mahmut 30.12.1923
159-Çiftçi Selim kızı ve Hüseyin eşi Hatice 30.12.1923
160-Çiftçi Ahmet oğlu İsmail 30.12.1923
161-Çiftçi Zeynel oğlu Ramazan 30.12.1923
162-Çiftçi Hasan oplu Rasim ve annesi Emine 30.12.1923
163-Marangoz Demir oğlu Mehmet 16.01.1924
164-Hüseyin oğlu Ali 16.01.1924
165-Tekirdağ ili Barbaros nahiyesinde iskan edilen Çiftçi Veli oğlu Ali 28.01.1925
166-Selanik vilayeti Langaza kazası Sarı yar köyü Camii Vakfına ait tasfiye talepnamesi 30.12.1923


  

8 Ekim 2019 Salı

MİDİLLİ'YE BAĞLI TÜRK KÖY MAHALLE ADLARI VE BİR RODOS HİKAYESİ


 Babası Celalettin Rodoslu'nun kaleme aldığı, kendi hikayesi eşliğinde Rodos'u, Rodos'ta yaşayan Devlet büyüklerini, sürülen sadrazamları, Kırım hanlarını da anlattığı "Rodos ve İstanköy adalarında gömülü tarihi simalar" adlı  kitabı bana ulaştıran sayın Nuri Rodoslu'ya en derin saygılarımla...

Kitabın önsözünde;

"Elinizde bulunan bu kitap 1912 yılından 1947 yılına kadar İtalya egemenliğinde bulunan  Rodos adamızdan 1938 yılında İtalya da sürgünde bulunduğu zaman Anadolu'ya kaçarak gelen Babam Celalettin Rodoslu'nun Rodos ve Oniki adalılara armağınıdır. İlk defa 1945 yılında Ankara da Çankaya matbaasında bastırılmıştır. Anadolumuza kaçarak gelmiş veya zorla göç ettirilmiş bütün dış Türklerin ortak yazgısı bir derlemedir. Nelerimizi orada bıraktığımızın yazılı vesikasıdır." diyor Sayın Nuri Rodoslu.


.............................

Talia ve Nuri'den olma Celalettin; 1912 yılının 13 Mayısında Rodos'ta dünyaya gelmiş. Dört çocuğun en büyüğü...babalarını erken kaybetmeleri sonucu aileyi korumak görevi de ona düşmüş. Çok genç yaşında almış olduğu bu görev neticesinde bir taraftan eğitimini sürdürürken diğer taraftan ise ailesinin geçimini sağlamaya çalışmış. O zamanlar İtalyan egemenliğindeki adada İtalyanca da öğrenmiş. Türkiye'den getirttiği kitapları sahibi olduğu Nur kitap evinde satmış. Okul sonrası genç Türkiye'nin Rodos Başkonsolosluğunda görev almış. İtalyan hükümranlığı döneminde istihbarat bilgilerini Ankara Hükümeti'ne gönderdiği için sürgün ile cezalandırılmış. 2 seneye yakın İtalya'da sürgün hayatı yaşamış. 1938 yılında sürgün cezası çekerken kaçıp Türkiye'ye gelmiş.

İşte o İtalya'da sürgün cezasını çekerken kaleme aldığı şiir aşağıda
Midilli fotoğrafları eşliğinde, Rodos bir Türk olan Celalettin Rodoslu'nun duygu dolu şiiri ve ardından Midilli'den gelen Türklerin nerelere yerleştirildikleri ve Osmanlı Hakimiyetinde iken Midilli'nin mahalle ve köylerinin adları.....

Tanrı Türkü korusun!

Sevgilerimle




SÜRGÜNDE

İki değil, seksen yılda sürgünlerde kalırsam;
Hiçbir zaman değişmez benim büyük adağım.

Ölüm beni bu yerlerde pençesine alırsa,
Mümkün değil kırılmaz benim çelik kanadım.

Uçar uçar bu dağları denizleri aşar da
Ana yurdun bağrına ben mezarımı kazarım.

Atalarım Altaylardan göğreyip akmışsa da,
Tarsuslardır benim asıl, benim sosyal kaynağım..

Ben bir Türküm, Türk oğluyum, Türk yaşarım.
Hangi Sinyor bana aşı vuracakmış şaşarım.

Evet TÜRKÜM. Oh ne büyük, ne yüksektir bu adım.
Selam sana benim güzel, benim ulu bayrağım..

Bugün için bağlı ise iki elim ayağım,
Kayalardan da sert olacaktır yarın savaşım..

Yurttan ırak, yad illerde sessiz sessiz yaşarken,
Harlamayan vulkan gibi için için kaynarım.

Dört rüzgara haykırarak and içerim tınmadan,
Anamdan emdiğim süt, kan-irin aksın burnumdan

Kararsın, koksun,şişsin leşim
Ateş yakmasın, toprak örtmesin,sular yutmasın..

Karanlıklarla lanetler olsun leşim.
Eğer TÜRK olarak ölmesini bilmezsem.......

Celalettin Nuri
İtalya (Gallicchıo) Ağustos 1937






Mandamados sokakları ve Baş Melek Mikail'e adanmış Taksiarhis Manastırı...Hıristiyanlar için önemli bir hac merkezi...
ayrıntılı yazı burada





ve Molivos kasabası sokaklarında kalesinde çeşmelerinin kitabelerinde hala Osmanlının izleri var.




Sarlıca palas'ın ayrıntılı hikayesi burada  




Yerleştirildikleri yerler

Ayvalık Fethiye-Edremit-Sakarya-Zeki bey-Kemalpaşa-Kazım paşa-İsmet paşa-Vehbi bey-Alibey (Cunda) mahalleleri
İstanbul Gedikpaşa-Kadırga-Beyoğlu
Edremit Turhan bey-Cami vasat-İsmet paşa-Orta Cami-Gazi İlyas mahalleleri-Küreköy- Zeytinliköy-Havran- Tahtacı köy-Papazlık köyü-Turhan bey köyü-Narlı
İzmir- Foça-Tepecik-Bayraklı-Dibekbaşı-Darağacı-Bergama- Bergama Rahmi bey mahallesi-Eşrefpaşa
Burhaniye Cami Kebir mahallesi- Gömeç-Dere-i Kebir-
Çanakkale- Ayvacık-Eceabad Seddülbahir köyü





MİDİLLİ
KÖYLER
NAHİYELER
Sarlıca
Aryana
Katırtoz
Kalonya
Komi
Fesleke
Afteronda
Mandamanda
Müstefna
Simorya
Dafiya
Yere
Herse
Kızıltoprak
Kalapoza
Ayasu
Cumalı
Pelye
Filya
Molova
Göle
Polihnet
İşlemetopu
File
İpyoz
Misetyo
Sağrı
Pilmar
Kapya
İstematyo
Petre
Polihnet
Balçık
Ayasu
Çömlekköy
İlkoplu
Katırtoz
Yayla
Aryana

Bolonik
Kukla
Hedre

Balçık
Haymenişin
Anamutya

Kokmide
Görye
Praşle

Masagra
Almotya
Misetopu

Ağra
Pela
Pelye

Vasyapot
Vakya
Eskemya

Saferi
Kilaparo
Rafine

Halka
Kabliya
Ostilmut

Petrecik
Lotra
Demistiğna

Lotra
Vasilçot
Ayani

Arino
Ağripa
Kışla

Taç
Lezgor
Miravro

Lipkada
Aya Paraşkova
Potra

Mestina
Moriye
Yukarı İskele

Sukopolo
Gargor
Hisarlıca

Oktarunda
Mülük
Kablabodu

Sakari



MAHALLELER

Balizade
Bacızade
Kale-i Bâlâ
Aşağı Kale
Bâlâ
Minareli Cami
Debbağhane
Pariszade
Ağra
Aziziye
Hüdaverdi
Şukufe
Kale-i Süfla
Hasan Reis
Ağakapı
Kızıltoprak
Pervezzade
Kalender Çeşmesi
Kumluk
Muhittin
Çınarlı
Hamam
Kanlıdere
Payzade
Süfla
Pazarzade
Meşrutiyet
Parszade
Yukarı Kale
Mektep
Turunçlu
Üç çeşme
Koru







BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...