1 Haziran 2021 Salı

SELANİK KOZANA TOROSLAR- KÖYÜ 1915 YILI SEÇMEN KAYITLARI ile ZÜLFİKÂR BEY'E AĞIT


"Bu ovanın bir geçmişi var bunu bileceksin."
                                                         "Susuz yaz"
                                                       Necati Cumalı


MÜBADİL

Selam
 Osmanlı zamanında Küçük Matlı'ya bağlı Toroslar mahallesinin seçmen kayıtları aşağıda...Küçük Matlı'ya ait yayınım ve seçmen listeleri tık tık BURADA
 Küçük Matlı'nın şimdi adı Nea Nikopoli ...Nikopolis, Şebinkarahisarın eski ismi.."nea" yeni anlamında Anadolu'dan gelen Rum mübadillerin Şebinkarahisar'ı hatırlamak için, adını değiştirdiği köy  "Yeni Nikopoli"

Necati Cumalı'da mübadil bir aileye mensup..Cumaköylü..

 ödüllü kitabı Viran Dağlar'da Rumeli beyi Zülfikâr beyin hikayesini anlatır. O kadar yalın ve akıcı bir dille anlatır ki; kitabı yaşarsınız....
Zülfikâr bey; Birinci Dünya Savaşında Batı Trakya'yı işgal eden düşman kuvvetlerine karşı dağa çıkmış, savaşın sona ereceği günlerde bir gece evinde konakladığı eski kâhyası Uçanalı İsmail tarafından uykusunda mavzerle öldürülmüş.

Bir de "Zülfikâr beye ağıt" yazar.. Dokunaklı bir şiir...Okudukça yüreğinize dokunur, hissedersiniz...Necati Cumalı sizi dizeleriyle sarıp sarmalar.
 Hiçbir iyiliğin cezasız kalmayacağını bir kez daha anlarsınız.

SABRİ ÖZTEPE MÜBADELE

Zülfikâr beye ağıt

Sağlığında yüzüne gülenler
Sofrasında ekmeğini yiyenler
Uykusunda pusu kurdular
Zülfikâr beyi vurdular.

Zülfikâr beyi vuran Uçanalı İsmail
Cellat olmasına cellat, çingene değil

Zülfikâr bey mertti,yiğitti
Fakir ağlatmadı, mazlum ezmedi
Hile nedir, kuşku nedir bilmezdi
Korkusuz uyudu, korkusuz gezdi


Var git İsmail var git namert kişisin
Hem sen düşün, hemde sana yol gösteren düşünsün

Varmayın üstüme yeter beni söyletmeyin
Ben bilirim dost kim düşman kim
Bilirim kim sinsi adımlarla peşimizde gezerde
Gözgöze gelince başını eğer

Nolaydın Zülfikâr bey nolaydın
İsmaile güvenmeyip teslim olaydın

Bu dağlar Uçana dağlarıdır
Manastır'dan Florina'ya kadar uzanır
Uçana dağlarında akan sular, uçan kuşlar
Zülfikâr bey diye ağlaşır.
Gayri İsmail netse neylese
İçine korku düşmüştür, yüzü karadır.
Uçana dağlarına gözü pek, yüreği pek
Zülfikâr bey gibi adam yaraşır.

Toroslar 26 kişilik çiftçilik yapılan küçük bir mahalle...
                                                                 Sevgilerimle

GÜNCELLEME




4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. O köylerden biri de Toroslar.......Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 

Kitapta ayrıca Küçükmatlı Toroslar mahallesine ait kayıtlarda bulunmaktadır.

Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır.

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"










TOROSLAR
SIRA NO
ADI
LAKABI
BABA ADI
DOĞUM TARİHİ
İŞİ
7464
Aziz
Sali Oğlu
Sali
1892
Çiftçi
7465
Ali
Pabor Oğlu
Mimin
1892
Çiftçi
7466
Ahmet
Sinan Oğlu
Amet
1843
Çiftçi
7467
Abedin
Küçük Oğlu
Elias
1876
Çiftçi
7468
Arslan
Kustu Oğlu
Elias
1843
Çiftçi
7469
Emurla
Zinel Oğları
İsuin
1869
Çiftçi
7470
Zekirya
Koca Sali Oğlu
Amza
1879
Çiftçi
7471
İbraim
Sinan Oğlu
Alil
1871
Çiftçi
7472
İbraim
Koca Omer Oğlu
Veli
1864
Çiftçi
7473
İzuir
Koca Omer Oğlu
İbraim
1892
Çiftçi
7474
Kerim
Moslah Oğlu
Asan
1851
Çiftçi
7475
Mımun
Koca Omer Oğlu
Elmas
1879
Çiftçi
7476
Mımun
Sinan Oğlu
Alil
1886
Çiftçi
7477
Mımun
Pabor Oğlu
Ali
1875
Çiftçi
7478
Mımun
Sinan Oğlu
Amet
1893
Çiftçi
7479
Murat
Omer Oğlu
Halil
1849
Öğretmen
7480
Bairam
Sinan Oğlu
Ali
1876
Çiftçi
7481
Bezat
Sinan Oğlu
Alil
1872
Çiftçi
7482
Osman
Pamisor Oğlu
Amet
1879
Jandarma
7483
Rusen
Zinel Oğları
Sulüman
1888
Çiftçi
7484
Sali
Bustanci Oğlu
Asan
1852
Çiftçi
7485
Sabedin
Zinel Oğları
Musa
1892
Çiftçi
7486
Sabedin
Sinan Oğlu
Alil
1892
Çiftçi
7487
Sadet
Kustu Oğlu
Memetali
1876
Muhtar
7488
Salim
Sinan Oğlu
Amet
1875
Çiftçi
7489
Serfidin
Sali Oğlu
İsmail
1888
Jandarma
7490
Suliman
Zinel Oğları
Rusen
1888
Çiftçi





29 Mayıs 2021 Cumartesi

AKSAKLILI HAYDAR GİBİ SESSİZLİK YEMİNİ EDENLERİN HİKAYESİDİR BU.......




Haydar..... Aksaklılı Haydar...1912 Yunanistan Kozana doğumlu....
Baba adı Mustafa, anne adı Ayşe...Köyün isminin halk arasında birçok söyleniş şekli vardı.İsaklı, Ağsaklı, Aksakallı...şimdiki ismi ise Lefkara.....Rumeli'de huzursuzluk başlamadan önce tek katlı, iki odalı, iki ara hayatı, dört ara saman hanesi, iki ara ahırı olan, iki merkebi, üç keçisi, bir koyunu ile 34 dönüm arazisinde çavdar, mısır,arpa ve 4 dönüm bağında her çeşit üzümü yetiştiren bir çiftçi......
Vatanları Rumeli'yi terk etmeyi hiçbir zaman düşünmemişler.  Taa ki yüzyıllardır birlikte yaşadıkları Osmanlı tebaası Yunan-Bulgar-Arnavut çeteler onları öldürmeye başlayana kadar....
Bu huzursuz dönemde Haydar'ın babası Mustafa; köyde ki diğer aranan erkeklerle birlikte dağlara çıkar. Yaklaşık 10 yıl dağlarda çetelere karşı savaşır. Bir gece karısı Ayşe ve oğlu Haydar'ı görmek için köye indiği sırada, yakın akrabası tarafından Yunan çetecilere ihbar edilir, tuzağa düşürülüp öldürülür.
Bu olaydan birkaç yıl sonra annesi Ayşe'de ölür.
Bu kargaşa durumu 1912 Balkan Savaşları ile başlayıp, 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşmasına kadar sürdü. Ondan sonra sancılı yıllar...
Büyük göç mübadele.....



Haydar hem öksüz, hem yetim tek başına kalakalır.
Bu sırada 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalanır. Din esaslı olarak yapılan mübadele antlaşma kurallarına göre; Batı Trakya hariç, Yunanistan sınırları içerisinde kalan Müslüman Türklerle, İstanbul hariç Anadolu'da yaşayan Ortodoks Rumların yer değiştirmesine karar verilir.
Mayıs 1924'de tasfiye talepnameleri kişilerin beyanlarına göre doldurulmaya başlanır ve Temmuz 1924'de Rumeli'de Anadolu'ya göç başlar. 
Mübadelenin ne olduğunu bilmeden -Gazi Paşa çağırmış diyerek yola çıkarlar.
Bir hafta boyunca sefalet içinde yürüyerek Selaniğe varırlar. Yaklaşık  bir ay Selanik'te  Beyaz (Kanlı) Kule'nin orada kendilerini Anadolu'ya götürecek gemiyi beklerler. On gün süren gemi yolculuğundan sonra Haydar; Aliye ile Samsun'a ayak basar. 
Mübadele başladığında Haydar 12 yaşında ve kimsesiz....
O zamanlar kimsesiz çocukları aynı veya yakın köyden yalnız bir kadının yanına vererek Türkiye'ye göndermişler. Haydar'ı da  Aliye isimli bir kadınla birlikte Türkiye'ye göndermişler. Burada Nevşehir-Derin kuyu-Su vermez köyüne yerleştirmişler. Aile de hiç kimse Aliye'yi tanımıyor. Ama Su vermez köyü muhtarlığında Haydar'ın annesi olarak kayıtlı....Daha sonra Haydar Adana'ya, sonra da Ceyhan'a gidiyor. 17 yaşında askere alınıyor. Üç kez askere çağrılıyor ve toplamda 7 yıl askerlik yapıyor. Bu arada Fatma ile evleniyor, dört çocukları oluyor. Yıllarca yokluk içinde göç yollarında hayata tutunmaya çalışırlar. Tam her şey yoluna girdi derken Haydar ortağı tarafından sırtından bıçaklanarak öldürülür.
Bundan sonrası ise dört çocukla kalakalan Fatma için tam bir felaket...Yıl 1945 dul kalan genç bir kadın....kadınların çalışmasını ayıplayan bir zihniyet....başında durulması gereken ama durulamayan bir otel....elinden kayıp giden malları, sahte altınlarla ellerinden alınan mübadil tapuları....arkasından gelen derin fakirlik ve tekrar küllerinden doğmaya çalışma hikayesi.....

Yunanistan'da doldurulan tasfiye talepnameleri mübadil çocukları için çok değerli... Karanlıkta kalan geçmişlerinin belgeleri.... Dört suret olarak doldurulmuş. Suretler  Yunanistan'a,  Türkiye'ye, Mübadele Komisyonuna (büyük ihtimalle Lozan'da) ve mübadillere verilmiş.
Mübadele sırasında mübadillerin taşınması için Yunan hükümeti gemiler tahsis etmiş, seyahat için bir değer biçmiş ama bunu kabul etmeyen Türk mübadillere Türk Hükümeti kendi vapurlarını göndereceğini bildirmiş. Bu yolla zaten yoksul olan Türkiye Cumhuriyetinin parasını içerde tutmayı istemişler. İstanbul ve çevresine getirilecek göçmenler için kişi başı 300 kuruş, Karadeniz,Mersin ve çevresi için kişi başı 600 kuruş bedel alınmış. Bu parayı ödeyemeyeceğini belirten mübadillerin parasını Vapurcular Birliği öder. Haydar'ın tasfiye talepnamesinde ücretli yolculuk yazıyor.

Nesiller boyu kulaktan kulağa aktarılan hikayeler tasfiye talepnameleri ile belgelenir. Dedeler, nineler, lakapları, babalarının isimleri, geldikleri köyler, yaptıkları işler, evlerinin özelliği gibi birçok bilgi tasfiye talepnamelerinin okunması ile torunlarının eline geçmiş oluyor.

İşte böyle....Annanem Fatma ile Dedem Haydar'ın hikayesi.....

Bu hikaye, tasfiye talepnamesinin çevirisi sonucu orta çıkmıştır. Haydar dedeme ait çevirisi yapılmış orijinal tasfiye talepnameleri küçük bir güncelleme yazımı okuduktan sonra aşağıda...


GÜNCELLEME




4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 

Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır. 

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"



















22 Mayıs 2021 Cumartesi

SUŞEHRİ, ŞARYERİ,KAYALAR,KIRIMŞA HİKAYELERİ.......

    



Suşehri Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri 1950


Selam 

İhsan Tevfik'in Mübadele kitabı Sivas ve yöresine yerleşen her iki ülke mübadilleri için eşsiz bir kitap....anılar, fotoğraflar, röportajlar.......okurken çok büyük keyif almıştım o yüzden ara ara yayınlarımda kitaptan alıntılar yapıyorum. Bu arada İhsan Tevfik'in kitabında hemşehrisi Osmanlı Arşivi uzmanı Levent Kürşat Kırca'nın çalışmalarından da alıntılar yapmış. Çok değerli bilgiler mevcut. Sivas tarihi açısından bulunmaz bir eser....tavsiye ederim. Aşağıda ki makalede kendinizden bir şeyler bulmanızı dilerim.

                                                                      Sevgilerimle



Şaryeri'nde kış


Güzel, demli çay eşliğinde harika bir öğleden sonra kahvaltısından sonra köyün ortasına ve ilerdeki diğer mahalleye gitmek üzere hocadan izin isteyip ayrıldık. Köyün meydanına doğru ilerlerken meydanda yaz için İstanbul'dan, şurdan burdan gelmiş köylülere rastladık. Selamlaşma ve hoşgeldin faslından sonra ayaküstü sohbete başladık.

    Şaryeri köyü Rumeli ve Kafkas muhacirlerinin bir arada yaşadığı ilginç bir yer....köye daha sonraları İmranlı'dan ve çeşitli yerlerden gelen Kürt aileler de yerleşmiş az miktarda Alevi nüfusu barındırıyor. Bu yönüyle toplumun değişik kesimlerinin buluştuğu huzurlu köylerden biri....

    Büyükşehirlerde çalışmaya giden Şaryerliler zamanla köye dönüp, güzel evler yapmışlar. Köylülerden biri İlya'yı tanıyor ve gülerek 

-" Bu arkadaş su yolu etti burayı, birkaç kez oldu rastlıyorum ben ona, burayı çok seviyor" diyor.

-"Muhtarı arıyoruz zaten, yer verse yerleşecek buraya" diyorum, gülüyorlar.

Muhtar köyde değilmiş 

İlya'ya 

-şansın yok diyorum, bir daha ki sefere....muhtar Suşehri'ne gitmiş. İlya'da yine gülerek

-O yeri verecek olsun ben Suşehri'nde bulurum onu, kulubeyi de tez ce yaparım." diyor.

Bu arada elinde baltasıyla, pantolonunun paçaları çoraplarının içinde yaşlıca bir amca yaklaşıyor yanımıza. Selam veriyor, meydandakiler takılıyor yeni gelene 

-"Bak Mustafa emmi, memleketten hemşehrilerin gelmiş, seni ziyaret etmeye..bak bu arkadaşın büyükleri buradan gitmiş, siz oaradan gelmişsiniz, asıl hemşehri sizsiniz" deyince yanımıza gelen yaşlı amcanın mübadil olduğunu anlıyorum.


Şaryeri'nde harman yapan köylüler

Soruyorum nereden mübadil olduklarını konuklara

-Hemşehriler hoşgeldiniz be! dedikten sonra adının soyadının Mustafa İşçi olduğunu babasının Kayalar'a bağlı Frankoca köyünden mübadil olduğunu, annesinin de yine Kayalar'a bağlı Voyvodina köyünden olduğunu söylüyor.

Mustafa amcanın memleketlisi insanları görünce gözleri parlıyor ve bu arkadaşlar nereden tam olarak? diye soruyor. Onlar da Kayalarlı Mustafa amca, Kayalar'ın Kırımse yani bizim muhacirlerin deyimi ile Kırımşa köyünden konuklarımız diyorum.

"Duydum o köyü Suşehri'ne ve köylere oaradan muhacir geldi, bize çok uzak diilmiş" diyor

Mustafa amca 80 yaşındaymış. Mübadeleden 8 yıl sonra (1932) burada doğmuş ama o da birçok mübadil gibi anasından babasından oraları dinleyerek büyümüş: Dinleyecek insanları bulmanın coşkusuyla ve heyecanla anlatıyor;

-"Kuvvetli erazisi varmış Kayalar'ın babam öyle derdi. Adam eksen bitermiş be, bağlık, bahçelik herşey yetişirmiş orada. sulama bile yokmuş. Ey gidinin memleketi be, demek siz oradan geldiniz, uzaktır be kim bilir ne kadar orası. Safa getirdiniz, ne ikram edeyim size?




Suşehri merkezi

Sivas caddesi

Mustafa amcaya teşekkür ederek gitmek zorunda olduğumuzu söyledik. Gözleri parlıyordu ve sohbete devam etmek istiyordu aslında.....konuklara 

-"Bizim köyü de bilir misiniz orada? Şimdi nasıl var mı gene oralar? diye sorup duruyordu.

-"Köyler aynen duruyor Mustafa amca ama insanlar artık yok. Bak bu arkadaşların dedeleri buradan oraya, bizimkiler oradan buraya.......savrulup gitmiş herkes bir tarafa" diyorum. O da özlemle ve gıptayla

-"Ne güzel söyledin be evladım ama helal olsun bu adamlara çıkıp dedelerinin yerlerini görmeye gelmişler ya, bi tâ (daha) köyün dışına zor çıkarız buradan.....gitmek görmek ziyaret etmek ne güzel şey be, bu gariplerde üle yapmış, helal olsun valla kendi payıma" diyor."

Darısı tüm ata topraklarını göremeyen, kişisel tarihini hiç bilmeyen mübadillere.....

Şaryeri'nde çiğdem ve nevzur çiçekleri

Aşağıda 1914 Alman haritasında Suşehri ve Şaryeri

BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...