24 Kasım 2014 Pazartesi

AH VRE MEMLEKET


Selam
24.Kasım tüm öğretmenlerimizin  öğretmenler gününü kutluyorum..

Öğretmenlerimizi anma şeklimiz bence; bir kutlama mesajı olarak değil de, unutmayarak, kendimizi de unutturmayarak, onların bize gösterdiği doğru yolda adım adım ilerleyerek ve  arada sırada da hatırlarını sorarak  olmalı... 

Buradan yazmak istiyorum. Sevgili ilkokul öğretmenim Seyyal hanım...Hayatımdaki yerin ve önemin çok büyük...Seni çok seviyorum..

Bugün sizlere  Mübadele konusundaki çalışmaları ile tanınan İskender Özsoy'un ilk öykü kitabı olan Ah vre Memleket'i anlatmaya çalışacağım.


AH VRE MEMLEKET

Ressam Dimitrios Katsikas Kappadokis'in Sinasos'ta ki Rumların Türkler tarafından uğurlanışını yansıtan tablosu


Türkçe konuşan  Ortodoks Rumların
Türkçe konuşan Müslüman Türklerin ortak  hikayesi.....Mübadele hikayeleri

Ailesinde mübadil olan biri, mutlaka büyüklerinden  bu hikayelerden birini dinlemiştir. Bir solukta okuduğum güzel bir kitap...Beni en çok etkileyen iki hikayeyi kısa kısa aşağıda özetlemeye çalıştım.Umarım beğenirsiniz.

Gece olmuştu.
Ve gece sürprizlere gebeydi.

Vagondan önce Hasan indi,sonra Ali'yi kucakladı,indirdi;ardından yavuklusu Zülfiye ile kayınanası Meryem'in inmesine yardımcı oldu.
Meryem ana gözlerini doğanın karanlığına alıştırdıktan sonra başını göğe kaldırarak derin bir nefes, çelik kafes içine girmiş gibi hissettiği ciğerlerini temiz havayla doldurdu.
O sırada gökte hilali gören Meryem söylendi:

"Ay gördüm Allah
Amentü billah
Aylar mübarek olsun
Lailaheillallah"
..............

Yoktu Süleyman Ağa yoktu.
....Emin bey meseleyi öğrenince Hasan'a akıl verdi:
"Marşandizin en önündeki pencereli vagonda bizimle Türkiye'ye gelen mübadele heyetinin İtalyan azası var.Git ona sor."
Hasan umutlandı,koşarak gitti. İtalyan'ı buldu.Bir gayret meramını anlatmaya çalıştı."Süleyman,Süleyman.Molla Süleyman." diye
Araya girenlerin yardımıyla anne ve babasının Nusratlı'da kaldığını, 15 gün sonra ayrı bir kafileyle Türkiye'ye gönderileceğini öğrenince yıkıldı Hasan, yiğit Hasan......

Vagona giren askerin koluna sarılarak bağırdı:
"Sende mi görmedin Ali'mi?
Asker tepkisiz,kolunu çekti.
İşini tamamladı, indi.
Kapıyı sürgüledi.
Zülfiye'nin gücüne gitti yeni vatanında kapıların yüzüne kapanması..
........

Yorgun mübadillerin bir bölümü Beyazıt'ta ki misafirhaneye,bir bölümü de -uygun yerlerine ranza kurulan- Sultanahmet Camii'ne yerleştirildi.
Hasan ve Zülfiye, bir hafta geçirdi misafirhanede, annesiz..
Meryem daha hastahaneye götürülürken yolda ölmüştü.
...........

Hasan,Zülfiye ve Ali'ye gelince
Hasan, annesiyle babasının nerede olduğunu öğrenemedi.
Zülfiye anasının mezarını hiç ziyaret edemedi.
Ali Kavala'da kimsesizler yurdunda " kim" olduğunu bilmeden rüyasında " düdüklü amca" sıyla beraber sisler içinde koşarken sonsuzluğa.....Öldü.....




AH VRE MEMLEKET



Yüzü mosmordu Fotini'nin gül yüzlü anacığının...
Bilenler kendi aralarında fısıldaştı."Kadıncağız sekte-i kalpten gidivermiş oturduğu yerde..." diye
Fotini'nin annesinden ayrılması güç oldu.
Bu ayrılık ölümden beterdi.
Antigoni'nin cesedini bir şilteye sardılar,ayaklarına demir bağlayarak denize attılar, gemideki papazların söylediği Themu Voithise Mas ilahisinin eşliğinde....
Ölüm sessizliğini süvarinin gür sesi bozdu:
"Makineler tam yol ileri..."
Gemi, Ege'nin sularından bir meçhule doğru yeniden yola çıkarken güverteden Türkçe ağıtlar yükseliyordu.....

"Dereköy'den çıktım yan basa basa
Mudanya'ya geldim kan kusa kusa
Dereköy'den çıktım başım selamet
Mudanya'ya geldim koptu kıyamet"

Umarım bir daha hiçbir millet bu acıları yaşamaz.
                                                                                    Sevgilerimle

20 Kasım 2014 Perşembe

OSMANLI MUTFAĞINDAN TANDIR ÇORBASI


Güzel başlayan bir perşembe gününden herkese merhaba...
Geçenlerde kitap evinde gezerken; Yunus Emre AKKOR'un
 Osmanlının yemek tariflerini veren kitabı "Osmanlı Mutfağı" kitabını buldum. Çok güzel tarifleri var.Zaman içinde hepsini yapıp, paylaşacağım.Bugün sizlere tandır çorbasının tarifini vermek istiyorum. Aslında ona çorba demek bir nevi haksızlık...İçinde yok yok....O kadar besleyici ki bir tabakla doyduğunuzu hissediyorsunuz...Annemde biz çocukken sık sık yapardı bu çorbayı... Çocukluğumun lezzetlerinden biridir.

OSMANLI MUTFAĞI ÇORBALARI

                                       Gelelim tarifimize....

MALZEMELER
*2 yemek kaşığı kavurma
*Yarım su bardağı nohut
*Yarım su bardağı bulgur
*Yarım su bardağı kuru fasulye
*Yarım su bardağı yeşil mercimek
*3 su bardağı et suyu
*1 orta boy kuru soğan
*2 su bardağı su
*1 yemek kaşığı tepeleme tere yağ
*1 çay kaşığı tuz
*1 limonun suyu
*1 çay kaşığı kimyon
*1 çay kaşığı pul biber
*1 çay kaşığı karabiber

SOSU İÇİN
*2 yemek kaşığı tere yağ
*1 tatlı kaşığı kuru nane
*3 diş sarımsak
*1 tatlı kaşığı pul biber

YAPILIŞI

Mercimek, fasulye ve nohudu bir gece önceden yıkayıp ayrı ayrı ıslatalım. Bu malzemeleri tuz eklemeden ıslattığımız sularla birlikte haşlayalım. Bulguru ayıklayıp yıkayalım. Kuru soğanları küçük küçük yemeklik doğrayalım. Derin bir tencerede bir yemek kaşığı tereyağını eritip,içine doğradığımız soğanları ekleyelim. Pembeleşene kadar kavuralım. Soğanlar pembeleşince içine haşlanmış mercimeği, kuru fasulyeyi, nohudu, yıkanmış bulguru, kimyonu, pul biberi, limon suyunu, et suyunu, tuz ve karabiberi ilave edip karıştıralım ve otuz dakika pişirelim. Çorbamız piştikten sonra on dakika dinlendirelim.

Çorbamız dinlenirken, küçük bir tavada tereyağını kızdırıp, içine kıyılmış sarımsakları atıp kavuralım. Ocağımızın altını kapatmaya yakın kuru nane ve pul biberini atıp kavuralım. Hazırladığımız sosu çorbamızın üstüne gezdirip, sıcak olarak servis yapalım.


ÇORBALAR

                                                                                                                                    Sevgiler 


13 Kasım 2014 Perşembe

MÜBADELE'DE GELENLERE AİT BELGELER


YUNANİSTANDA DOLDURULAN BELGELER



Selam
Eski yazılarımı okuyanlar bilir.Ben aile büyüklerimi araştırmaya başladığımda elimde hiçbir belge yoktu. Zaten  ailemde;  sessizlik yemini etmiş gibi konuşmuyordu. Sadece biz Selanikliyiz. Bizimkiler Selanik'ten gelmişler,bunu bilin yeter diyorlardı. 1.kuşak mübadil olan dedemler ve büyük annemler sırları ile birlikte çoktan toprak olup, göçüp gitmişlerdi. Anlıyorum ki çok acılar çektikleri için sessiz kalmayı tercih ediyorlardı. Yaprak gibi savrulmuşlar, mübadelenin ne demek olduğunu bile anlayamadan vatan bildikleri evlerinden yurtlarından, bilmedikleri bir başka yere gönderilmişlerdi.

Şimdi düşünüyorum da; birçok insan  için sil baştan bir hayat...Ne kadar zor..İnsan için ne önemlidir? Ailesi, evi, eşyaları, hayvanları, tarlası, elleriyle diktiği ağaçları, emek verdiği mahsulleri, mezarları, geçmişleri...Bunların hepsini bir anda bırak ve sersefil bir halde yollara düş..Balkan savaşlarından zaten yeni ve yenik olarak çıkmışsın. Bir yığın acı çekmişsin. Birdenbire hopp Türkiye'ye ye....Bir de vatan değiştir.

Yine de iyi adapte olmuşlar diye düşünüyorum zaman zaman...Bu durumu da Türklerin göçebe olmalarına bağlıyorum. 600 yıllık bir imparatorluk çökerken böyle acılar yaşanması da olağan tabii Bu duruma söylenecek bir şey yok..
MÜBADELE BELGELERİ



( Ananemin babası İzzet Dede ve ailesine ait olan Tasfiye Talepnamesi)


Atalarımı araştırmaya başladığımda, ilk olarak Devlet Arşivlerinin Cumhuriyet arşivleri bölümünden aile içinde dilden dile aktarılan lakapları, köyleri, anne-baba adları ile araştırma yapmaya başladım.Acaba hangisi bizimkiler diye...Dayım, annem, teyzem, halam, yengeler, köydeki yaşlılar ile sürekli  görüşüp, konuşmaları birbirine ekleyerek puzzle yapar gibi günlerce araştırma yaptım. 
Sonucunda bizimkilerin tasfiye talepnamelerine ulaştım.

Aşağıda gördüğünüz annemin babası Haydar Dedeme ait tasfiye talepnamesinin ilk sayfası...

YUNANİSTANDA DOLDURULAN BELGELER

Bu sayfadan Bir kadın, bir erkek iki kişi geldiklerini, Ücretli yolculuk yaptıklarını, hangi limandan gemiye bindiklerini, Haydar dedemin babasının adının Mustafa olduğunu öğrendik.
Bu arada bu tasfiye talepnamesinde ilginç olan ne biliyor musunuz? Haydar Dede mübadele olduğunda hem öksüz, hem yetim, hem de reşit değil..Kimsesi olmadığı için yanında bir kadın ile birlikte Türkiye'ye gönderilmiş. Aile de kimse o bayanı tanımıyor ama Derinkuyu muhtarlığına ait belgelerde o annesi olarak kayıtlı gözüküyor.Ama annesi değil...İşte böyle durumlar söz konusu...Parçalanmış aileler... kim, nerede, nasıl bilinmiyor.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. En üstteki İzzet dede'ye ait tasfiye talepnamesinde "ücretsiz seyahat" yazıyor. Ama altta ki Haydar Dede'ye ait olan talepnamede "ücretli seyahat" yazıyor. Neye göre böyle bir ayrım yapmışlar acaba?


TASFİYE TALEPNAMELERİ

Tasfiye talepnamesinin ilk sayfasının Türkçe tercümesi 

Bize birçok bilgi veriyor.Tam olarak nerede yaşadığını yani memleketini(onların izlerini nerede aramamız gerektiğini),mesleğini, babasının ismini....Nur içinde yatsın babam babasına bazen peder bey diye hitap ederdi..Bize farklı gelmezdi ama aramızda yabancı birileri olduğunda bu hitap şekli onlara çok garip gelirdi....Bakışlarından anlardık :))

TASFİYE TALEPNAMELERİ



TASFİYE TALEPNAMESİ



Tarlalarının, kimlerin tarlaları ile  komşu olduğunu,tapularının kimlerin adına olduğunu ve tapularının Balkan Harbinde kayıp olduğunu söylemişler. Ayrıca altın olarak hesabını yapmışlar.



TASFİYE TALEPNAMESİ


Ambarlarında ne kadar arpa, buğday olduğunu varsa eğer hayvanlarının ne olduğu ve değeri yine altın olarak hesaplanmış.
MÜBADELE BELGELERİ



İşte elime aldığımda beni asıl duygulandıran sayfa....
Daha önceki yazım  BEN MÜBADİL TORUNUYUM-2-' de bahsettiğim Osmanlıca A3 pelür kağıda yazılan, elime almama izin verilen, orada isimlerini, imzalarını parmak izlerini gördüğümde beni duygu seline boğan son sayfa......
Onlarla aramda oluşan somut bir bağ.....

DEVLET ARŞİVLERİ BELGE


Yukarıda gördüğünüz belge Ananemin babası İzzet Dede'ye ait..Ananem Fatma 13.yaşındaymış
 Muhacir Kayıt Örneği de  tasfiye talepnamelerini bulduktan sonra isteyeceğiniz 2.belge....

Gemiden nerede indikleri, kaç kişi geldikleri, kaç yaşında oldukları, nereden gelip nereye yerleştirildikleri belgenin içeriğinde yazılı.....Bu belgeyi elime aldığımda mutluluktan havalara uçmuştum.
Küçük bir dip not eklemek isterim. Yerleştirildikleri köyün adı "Çarşı dere",bizimkilerin geldikleri köyün adı "Cuma", Yetkililer bizimkiler gelince sanıyorum, unutulmasın diye köyün adını "Çarşı cuma" olarak değiştirmişler. :)

MÜBADİLLERE AİT EVRAKLAR

Yukarıda gördüğünüz Muhacir Kayıt Örneği de Babaannemin babası Rüstem Dede'ye ait...Babaannem Necibe'de 15 yaşındaymış. İki aile de Yunanistan'da Kayalar Kazasına bağlı Cuma köyde kapı komşusu iken; Türkiye'ye getirildiklerinde biri "Çorum-Sungurlu-Çarşı dere köyüne", öbür aile ise "Çorum'a" yerleştirilmişler. Böylece komşular, aileler birbirini kaybetmiş.
Bu arada bir parantez açmak isterim. Bizimkiler birbirini kaybetmemişler. Çünkü yerleştirildikleri yeri beğenmediklerinden dolayı hepsi toplanmış, Niğde'ye yerleştirilen diğer dedemin abisi bir gece at arabasına tüm akrabalarını doldurmuş Niğde'ye getirmiş.
MUHACİR KAYIT ÖRNEĞİ


Yukarıdaki Muhacir kayıt örneğinde ise Dedemin diğer bir kardeşi Salim Dedelerin ilk yerleştirme de Niğde Hasaköy'e yerleştirildikleri, 4 yıl  sonra  06.03.1928 tarihli emirname ile Adana'ya gönderildiklerini öğrendik.
Böylece yıllarca kulaktan kulağa aktarılan durum belgelenmiş oldu.
MÜBADELE BELGELERİ
Aşağıda yayınladığım listeler Çorum Sungurlu mübadil listeleri.. Belki dedelerinizi bulabilirsiniz.

MÜBADELE BELGELERİ

MÜBADELE LİSTELERİ

MÜBADİL LİSTELERİ



Bir diğer belge ise; Türkiye'de yerleştirildikleri yere göre düzenlenen mübadil listeleri.....
Bu arada bu belgelerde çok sağlıklı olarak hazırlanmamış.Çünkü yukarıda mübadil kayıt örneğinde  Rüstem dedenin yerleştirildiği yer Çorum olarak gözüküyor fakat bu listelerde "Çarşıcuma" köyü olarak gözüküyor. Hak vermek lazım tabii o karmaşıklık, o hengame, fakirlik, cahillik her şey üst üste gelmiş.


Şimdi de sırada "İskan Kaydı Talep Formu" var. Ama bu belgeyi alabilmem için adına kayıt istediğim kişilerden birinin varisi olduğumu kanıtlayan verasetnamenin olması gerekiyor. Bu yüzden ananemin babası İzzet dedenin verasetini almak üzere mahkemeye başvurdum. Son duruşma artık 18.Kasım.2014'de....Umarım verasetnameyi alabilirim. Alabilirsem eğer; bu seferde Devlet Arşivlerine İskan Kaydını almak için başvuracağım. Bu  yayınımla geçmişini arayan mübadil torunlarına bir nebze olsun faydam olmasını diliyorum
Tekrar görüşmek üzere 
   Sevgiler...

GÜNCELLEME -1-
18.Kasım.2014'de duruşması olan verasetname davam, annanemin kardeşleri Osman ve Mümine'nin yaşadığını ya da öldüğünü ispat edemediğim için, Nüfus Müdürlüğünden de "kayıtları bulanamamıştır" cevabı geldiğinden dolayı (Nüfus Müdürlüğü bilmiyormuş)  Mayıs'a ertelendi. Mayıs'ta gittim. Hâkime hanım ispat için tanık istedi. Hepsinin öldüğünü tanık olarak sadece annemin olduğunu söylememe rağmen yeterli bulmadı.Tekrar Nüfus Müdürlüğüne yazı yazılmasını istedi. Nüfusta çalışanların böyle yol göstericilikten uzak, sıradan cevaplarına çok kızdığını da ekledi. Bende artık çok yorulduğumuzu ve davadan vazgeçtiğimi söyledim.Çünkü dava 3.yılına girmişti. Vazgeçemeyeceğimi söyledi. :) Kamu davası devam edermiş. Dava Eylül'e ertelendi. Eylül'de ki davaya annemin ameliyatı sebebiyle katılamadım ve dava düştü. 
Şimdilik iskân kayıtlarını alabilmem mümkün gözükmüyor maalesef...
Hala umudumu kaybetmedim. Satırlarımı"Gün doğmadan neler doğar" diyerek bitirmek istiyorum.
                                                 Sevgiler
GÜNCELLEME -2-

4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden bana mail atmanız yeterlidir. 

Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır.

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"

12 Kasım 2014 Çarşamba

TAŞ BOYAMA İLE TAŞKÖY YAPIMI

Selam
Bu sene bizimkiler; yazlıktayken,  deniz taşlarından nihale fikri kafamda oluşmuştu. Bende onlardan şöyle azıcık küçük boy yassı deniz taşı istemiştim. Fekat bizimkiler vur deyince öldürür. :)  o kadar çok deniz taşı getirmişler ki; bi denizdeki kayaları toplayamamışlar o eksik kalmış :)))))
Yani şimdilerde ben, bu deniz taşlarını nasıl değerlendiririm diye düşünüp dururken; facebook'ta gördüğüm bu çalışmadan etkilendim vee ortaya bu güzellik çıktı.



İnsanlar o kadar marifetli ki neler neler çiziyorlar o taşlara.....Ama ben resim konusunda kendimi çok yetenekli bulmuyorum. Bundan önce birkaç denemem de tamamen fiyasko ile sonuçlanınca, taş boyama konusunda cesaretimi  kaybettim.



Ama bu taş evleri boyamak pek kolay..Yassı orta boy taşları beyaza, güneşi sarıya,ağaçları yeşile  boyadım. Üzerlerini vernikledim. Asetat kalemi ile pencere çizdim. Bu arada bu asetat kalemi ile desen çizmek çok basitmiş. Geniş yüzeyleri boyamalı, deseni asetat kalemi ile halletmeli....


Kullandığım boyalar Burada , şimdiye kadar bulabildiğim en süper yapıştırıcı da Burada


 
Daha sonra derinliği olan bu çerçeveye, taş köyümü Pattex yapıştırıcı ile yapıştırdım. Sonuç bence çok güzel oldu...

Ama daha büyük bir çerçeve bulabilseydim eğer sonuç daha da güzel olabilirdi...:( Çünkü bir sürü kırmızı damlı ev çerçeveye sığamadı. Güneşin ışınları dışarıda kaldı. Denizin dibinde ki kayalıklar (Kayalıkların altı deniz...ben öyle hayal ettim :))) çerçeveye  sığışamadı...

Neyse bir sonra ki Taş köy için daha büyük boy çerçeve arayışlarıma şimdiden başladım. O köy Bodrum temalı olacak...
 mavi çatılı, mavi pencereli ve mavi kapılı.... masmavi bir köy....

                                                                                  Sevgiler


5 Kasım 2014 Çarşamba

BEREKETİN ADI- AŞURE TARİFİ


AŞURE NASIL YAPILIR

Selam
Kuran-ı Kerim'de kıymet verilen 4 aydan biri olan Muharrem ayı dolayısıyla, en az 7 malzemeli ve 7 kapıya dağıtılması gereken aşureyi pişirmemek olmazdı. Bu yüzden  bugün sizlere hafta sonu yaptığım aşurenin  tarifini vermek istiyorum.


AŞURE



 *1 su bardağı nohut
*1 su bardağı kuru fasulye
*1 su bardağı pirinç
*Yarım kilo yarma
*250 gr.fındık
*250 gr.sarı üzüm
*250 gr.dövülmüş ceviz
*400 gr.incir
*400 gr.kayısı
*1 adet portakal
*1 su bardağı süt
*5 su bardağı toz şeker
*1 tane nar
*Çekilmiş antep fıstığı
*Yarım fincan gül suyu
*Yaklaşık 1,5 litre kaynamış su

Bir gece önceden nohudu, kuru fasulyeyi ve yarmayı iyice yıkayalım ve ayrı ayrı tencerelerde üzerlerini 4 parmak geçecek kadar ılık suyla ıslatıp kapaklarını kapatalım.Sabaha kadar beklesinler.Sabah ıslattığımız sularını süzelim.İyice yıkayalım. Tekrar üzerlerini 4 parmak geçecek kadar su koyalım ve pişirmeye başlayalım. Yaklaşık 30 dakika pişirdikten sonra ocaklarımızı kapatalım.Bu arada pirinçleri iyice yıkayalım. 15 dakika haşlayalım.

AŞURE KURU MEYVALAR


 Nohut, kuru fasulye,pirinç ve yarmalar pişerken kayısı ve inciri 4 parçaya bölelim. Yıkadıktan sonra şişmeleri için su dolu kaselere ayrı ayrı ıslatalım. Bekletelim.

AŞURE

  İyice pişen kuru fasulyemizi, pirinçlerimizi, nohudumuzu (nohutların kabuklarını soyup koydum.Zaten bir taraftan bastırınca öbür taraftan kabukları ayrılıveriyor) ve yarmamızı kalan suları ile birlikte  büyük aşure tenceremize boşaltalım.


AŞURE YAPIMI

Bu arada kayısımızı,sarı üzümlerimizi ve incirlerimizi üzerine 2 parmak geçecek kadar sıcak su ekleyip yaklaşık 10 dakika  pişirelim. Piştikten sonra aşure tenceremizin içine kayısı ve üzümleri suyu ile incirleri kepçe yardımı ile alarak koyalım. Çünkü incirin suyu ile koyarsak incirin kara suyundan dolayı aşuremiz kararabilir.. DİKKAT!

AŞUREMALZEMELERİ



Yıkanmış bir portakalın kabuklarını soyalım. Kabuklarını küçük küçük doğrayalım. Biraz su ile birlikte 10 dakika pişirelim. Piştikten sonra portakal kabuklarımızı da suyu ile birlikte  aşure tenceremize ekleyelim.


AŞURE YAPIMI

1 su bardağı sütü, 2 su bardağı sıcak su ile başka bir kapta karıştıralım ve tenceremize ekleyelim. Sütü birdenbire eklerseniz kesilebilir.DİKKAT !

AŞURE

Fındıkların yarısını buzdolabı poşetinin içine koyalım,  ağzını kapatarak 4-5 kez tokmakla vurarak ikiye ayrılmasını sağlayalım.Un ufak yapmayalım. Aşure tenceremize ekleyelim.

AŞURE

Ardından şekerimizi ve  yaklaşık 1,5 litre kaynamış suyu tenceremize ekleyelim. Bir tutam tuzumuzu da tenceremize ekledikten sonra 10 dakika kadar ezmeden karıştırarak kaynatalım. Ocağımızın altını kapattıktan sonra yarım fincan gül suyumuzu ekleyelim. Son bir kez daha karıştırdıktan sonra artık aşuremiz hazır :)
                                                                                    Afiyet olsun 


AŞURE NASIL YAPILIR





23 Ekim 2014 Perşembe

BAYRAM İÇİN ŞEKERPARE TARİFİ

BAYRAM TATLISI ŞEKERPARE FISTIKLI

MALZEMELER
*250 gr. tereyağ
*2 yumurta
*1 çay bardağı şeker
*1 su bardağından 2 parmak az irmik
*1 tane kabartma tozu
*1 tane vanilya
*3,5 su bardağı un

ŞEKERPARE NASIL YAPILIR
ŞERBETİ
*4 su bardağı şeker
*5 su bardağı su ile şerbetini hazırlayalım.

Şekerparelerin şerbetini önceden hazırlayalım.Soğumaya bırakalım.
Çünkü şerbetin soğuk,şekerparelerin sıcak olması gerekir.

ŞEKERPARE NASIL YAPILIR
YAPILIŞI
Tereyağımızı, 2 tane yumurtalarımızı,1 çay bardağı şekerimizi,1 su bardağından az irmiğimizi,kabartma tozumuzu, vanilyamızı hamur yoğurma kabımıza koyalım.3,5 su bardağı unumuzu eleyerek kabımıza ekleyelim. Yumuşak bir hamur yapalım. İyice yoğurduktan sonra hamurumuzdan  ceviz büyüklüğünde parçalar koparalım. Yuvarlak yapalım. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsimize koyup üzerine fıstıklarımızı batıralım.


ŞEKERPARE NASIL YAPILIR
                             180 C'de 15 dakika pişirelim.

BAYRAM TATLISI
Şekerparelerimin bir sırasının üzerine yumurta sarısı sürdüm...Parlak parlak oldu. 
Afiyet olsun

                                                                                                                    Sevgilerimle

9 Ekim 2014 Perşembe

FELLAH KÖFTESİ NAM-I DİĞER SARIMSAKLI KÖFTE



FELLAH KÖFTESİ

Selam....Geçmiş kurban bayramınızı kutlayarak başlamak istiyorum. Yeterince kavurma yedik herhalde...Artıkkkk vücut sağlığımız için baklagillere dönme vaktidir diye ben bugün sizlere; 
 sevenlerin tekrar tekrar yemek istediği, ama sevmeyenlerinde "midemi ağrıtıyor" sızlanmaları ile burun kıvırdıkları ,bence enfes bir lezzet olan; sarımsaklı köftenin namı-ı diğer fellah köftesinin tarifini vereceğim.


Benim ailemin  mübadil olduğundan daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Fellah köftesini genelde Çukurovalılar bilir. Annanemlerde mübadeleden sonra, birkaç yere göç edip en sonunda Adana'ya yerleşmişler. Bu nedenle o yöreye ait yemekleri gayet iyi bilir ve yaparlar.

Bizim yemek kültürümüz ortaya karışık türden yani...
Balkanların  bürekleri de pişer, Çukurova'nın yemekleri de.....
Hadi başlayalım......

FELLAH KÖFTESİ


MALZEMELER
2 su bardağı köftelik bulgur
4 tatlı kaşığı silme tuz
6 su bardağı su
5 yemek kaşığı un
10 diş sarımsak


SOS İÇİN
7,5 yemek kaşığı sıvı yağ
1 yemek kaşığı salça
2 tatlı kaşığı pul biber
1 demet maydanoz


SARIMSAKLI KÖFTE TARİFİ



YAPILIŞI

Bulguru geniş bir kaba alalım. İki tatlı kaşığı tuzu koyalım. Karıştıralım.1su bardağı suyu ara ara serperek 10 dakika yoğuralım.Unu ilave edelim. 2/3su bardağı suyu ekleyerek 10 dakika daha yoğuralım.Üzerinin kurumaması için nemli bez 
örtelim.5 dakika dinlendirelim.Su ile avucumuzu ıslatalım.Fındık büyüklüğünde köfteler yuvarlayalım.Ortalarını çukurlaştıralım. Delikli süzgece koyalım.

Kalan suyu ve tuzu tencereye koyalım. Su kaynamaya başlayınca üzerine delikli süzgecimizi yerleştirip uygun bir kapakla üzerini kapatalım. Kaynayan suyun buharı ile köftelerimizi 20-25 dakika pişirelim. 


Sarımsakları soyup havanda ezelim. Sıvı yağımızı bir tavaya alıp, ısıtalım. Ardından sarımsağı, salçayı, pul biberi yağın içine ekleyelim.1-2 dakika karıştırıp ocağımızı kapatalım.

Köfteleri haşladığımız suya sarımsaklı sosumuzu ekleyelim, karıştıralım. Delikli süzgeçte bulunan köftelerimizi tencereye ekleyip 5 dakika kaynatalım.


Tenceredeki suyu ile birlikte borcama alalım. Üzerine bir demet ince kıyılmış maydanoz ekleyelim. Sarımsaklı köftelerimiz yenmeye hazır.....Afiyet olsun



FELLAH KÖFTESİ NASIL YAPILIR

                                                                                      Sevgilerimle

30 Eylül 2014 Salı

PRATİK SEBZELİ BiFTEK

Herkese Selam 
Nasılsınız? Okul işleri düzene girdi mi? Bayram temizlikleri ne durumda? Benim biraz olsun işlerim rayına girdi. Okul, dershane düzene girdi sayılır, temizlik beni benden aldı ama sona ermek üzere....bu arada, evde çalışan kadınlar işiniz çokk zor hem de ücretsiz...... Çalışan kadınların işi daha da zor fakat programlı olmak zorunda oldukları için iş,ev ve çocuklar daha düzenli....

ACİL FİKİR ÇAĞRISI  yazımda paylaştığım konu ile ilgili olarak psikiyatri doktorumuzla görüştüm.Kızımın ilacı kullanmasını istemediğimi, onu ikna etmek için yardımcı olmasını istedim. İkiletmeden tamam kullanmasın o zaman; onun yerine omega 3  kullansın dedi :) böylelikle beni günlerdir sıkıntıya sokan durumu ortadan kaldırmış oldum.
Demek ki neymiş; anne-babanın çok bilinçli olması, bıkmadan usanmadan sorgulaması gerekiyormuş....

Bende durumlar böyle işte.....

Bugün sizlere; benim her başım sıkıştığında yaptığım sebzeli biftek tarifini vereceğim.

SEBZELİ ET YEMEĞİ
Malzemeler
*6 adet biftek (Ben dövdürmüyorum. Kalın kalın daha çok hoşumuza gidiyor. Suyu içinde kalıyor.Yapacağınız kişi sayısına göre biftek sayısını arttırabilir ya da azaltabilirsiniz.)
*2 adet orta boy havuç
*2 adet orta boy patates
*İstediğiniz kadar bezelye
*5-6 adet arpacık soğan
*1 yemek kaşığı salça
*4 su bardağı su
*3 yemek kaşığı zeytinyağ
*Yeteri kadar tuz

SEBZELİ ET YEMEĞİ

YAPILIŞI
Biftekleri tavamıza koyup arkalı önlü hafifçe kızartıyoruz.
Bu arada havuçları,patatesleri yıkayıp soyarak küp küp doğruyoruz. Geç haşlandığından dolayı; ilk önce havuçlarımızı 4 su bardağı su ile haşlamaya başlayalım.5 dk.kadar haşlandıktan sonra küp küp doğradığımız patateslerimizi ve bezelyelerimizi ekleyelim 5.dk.kadar hepsini birlikte haşlayalım.

SEBZELİ ET YEMEĞİ

Daha sonra tenceremize 3 yemek kaşığı zeytinyağımızı koyup, 1 yemek kaşığı salçamızı ve arpacık soğanlarımızı  ekleyip soteliyoruz. Ardından bifteklerimizi, haşlanmış sebzelerimizi ekleyip, şöyle bir karıştıralım. Haşlama suyunu ve tuzumuzu tenceremize ekleyelim.15 dakika kadar kısık ateşte pişirelim.
Afiyet olsun.
  

SEBZELİ ET YEMEĞİYEMEK TARİFİ
                                                                                                                          Sevgilerimle



22 Eylül 2014 Pazartesi

DENİZ TAŞLARINDAN NİHALE


 Hepinize güzel bir pazartesi gününden merhaba...
Bu hafta pazartesi sendromu falan yok...Çünkü ben izinliyim.Bu nedenle de çok mutluyum :) 
Tabii hafta sonu boş durmadım uzun zamandır aklımda olan deniz taşlarından nihaleyi yaptım...
Malzemeleri sadece keçe, taş, yapıştırıcı ve vernikten ibaret...Hemen de bitiverdi...

NİHALE DIY

İlk önce 20 cm çapında bir kaseyi alıyoruz.Keçenin üzerine koyup kalemle çizip kesiyoruz. Daha sonra hemen hemen aynı boyda olan yatay deniz taşlarını  Pattex'in metal-cam-plastik  yapıştırıcısı ile keçenin üzerine dıştan başlayarak yapıştırıyoruz. Bu arada yapıştırıcı gayet güzel... Keçemizin üzerini  tamamen taşla kapladığımızda üzerine ağırlık koyarak 12 saat kurumasını bekliyoruz. Daha sonra üzerini sprey parlak vernikle 2 kat vernikliyoruz. İşte bu kadar....

Yalnızzz taşları verniklerseniz eğer; üzerine sıcak birşey koymamaya özen gösterin. Yoksa vernik eriyip yapışıyor....:) Tecrübeyle sabittir. :)
Ama verniklemezseniz de , iyice kuruyan taşların renkleri belli olmuyor.....:(
O kadar zevkli bir çalışma oldu ki evdeki herşeye taş yapıştırasım var...  


HANDMADE

 Nasıl güzel olmuş mu?


                                                                                                                                 Sevgilerimle

16 Eylül 2014 Salı

ACIL FİKİR ÇAĞRISI




Herkese merhaba
Bir haftadır koşturmaktan post yapmaya bir türlü fırsat bulamadım. Üzgünüm. Şimdiii size anlatacaklarım var.....

Benim bu sene üniversite sınavına girecek bir kızım var .Yani kısaca bana ve ona Allah kolaylık versin diyeceğim.Yaklaşık 2 yıldır bana arkadaşlarının dikkat dağınıklığı için bir ilaç kullandığını acayip güzel olduğunu ,hiç yorulmadıkları, dersi okul bitinceye kadar dikkatlice dinlediklerini , ama kendisinin  kullanmadığı için yoğunlaşamadığını, dikkatinin dağıldığını falan anlatıyor.2 sene boyunca bu duruma karşı çıktım ama bu sene artık üniversite sınavı falan diyince yelkenlerim suya indi aldım kızımı   psikiyatri kliniğine götürdüm. İlk önce psikolog görüşmesi yapıldı. İlk izlenim olumlu......Psikoloğunu çok sevdi. Onunla konuşmak kızımı rahatlattı. İkinci görüşmede benim talebim üzerine (Çünkü etrafımdaki birkaç aile bu testi yaptırdığını ve çocuklarında şimdiye kadar fark edemedikleri dikkat eksikliğinin çıktığını söylemişti.) dikkat testi yapıldı.Çıkan sonuç  "gözden kaçırabilecek kadar az" dikkat eksikliği....neyse testi yorumlamak üzere, psikiyatrist randevusu aldım bu görüşmeden  çıkan sonuç, sınav geçene kadar 18 mglık con.....adlı ilacı günde 1 kez sabahları içmesini, bu ilacı aldığı zamanlarda kahve, çay,kola içmemesini,  fakat ilk önce kalp doktoruna gözükmesi gerektiği belirtti.Tabii hocam tabii tabii... ilaç kullanacağız yaaaaa bi kalp doktoruna gözükelim haklısınız diye diye, teşekkür ederek odadan ayrıldım.(Bu dünyada "doktor odası büyüsü" diye birşey var herhalde ve ben bu durumla sık sık karşılaşırım. O odada her şey mantıklı gelir, dışarı çıkınca aklım başıma gelir, nasıl kaçacağımı bilemem....)  meğer Melis arada sırada çarpıntısının olduğunu ve bu yüzden bizim bir geceyi hastanede geçirdiğimizi anlatmış. Kalp bu şakaya gelir mi?

Biz aldık kırmızı reçeteyi döndük eve........tabii ilaç yazıldığı  için benim kız memnun .....dikkatinin ve testlerde ki net sayısının artacağını, artık üniversite sınavına hazır olduğunu falan söylemeye başladı . Bu mesut iki günümüz, taaaaa ki internette ben bu ilacı araştırmaya başlayana kadar sürdü. Aman allahım.....neymiş bu ilaç böyle....uykusuzluk, iştah azalması sinirlilik, çarpıntı , 36 saat bitmeyen enerji ,sonrasında dalamadan bir uyku, halüsinasyonlar ve en kötüsü bağımlılık.......forum sitelerine göz gezdireyim dedim....Dehşete kapıldım.....ergenler bu tarz ilaçları birbirlerine tavsiye ediyor....iç iç hiç yorulmazsın , uykun gelmez, sürekli ders çalışabiliyorsun....hatta olayı abatmışlar bu ilaç 2 renkmiş... diyor ki biri birine sarı kısmını dişle at kahverengi kısmını derste yut hayal alemine dal diyooooo... kendisi derste sıkıldığı zaman böyle yapıyormuş çok güzelmiş... gerçek gibi hayaller görüyormuş ....Bak sen Allahım aklıma mukayyet ol diye diye okudum bütün haberleri, yorumları....

Bir tane köşe yazarı tehlikeleri ile ilgili 2011 yılında bir yazı yazmış o kadar....Hatta yurtdışında bu tarz ilaçların birkaç kutusu yetişkin bir insanın cebinde çıkarsa yıllarca hapis yatabiliyormuş.

Neyse eve geldim, aldım kızımı karşıma bir bir anlattım ona öğrendiklerimi...ona bu ilacı kullanmasını istemediğimi, onun yerine bitkisel birşeyler araştıracağımı, omega 3, pekmez   cevizinde hafızayı güçlendirebileceğini anlattım.
 Beklemediğim şekilde olumlu karşıladı tamam o zaman alma içmeyeceğim dedi ....taaaa ki dershanedeki çok bilmiş bir hocasıyla konuşana kadar.....Melis'e ilacı içip içmediğini sormuş o da benim anlattıklarımı anlatmış olur mu öyle şey bak benim kızım içiyor hiçbir yan etkisi yok demiş Annenin düşündüğü ilaçların daha da çok yan etkisi var demiş bir de üstüne istersen ben anneni arar ikna ederim demiş ..... :))))))
Haydaa döndük başa.... Öğretmeni söyledi yaaa ....benim ki başladı tekrar -al içicem demeye..Hala birbirimizi ikna konuşmalarımız devam ediyor.

İmdatttttttt

Bizim evin halleri işte böyle..... 

Soruyorum size doğru değil mi düşüncelerim?
-Her heyecan yaşadığında,enerjiye, konsantrasyona ihtiyaç duyduğunda bu tarz ilaçları mı içmeli?
(O zaman çocuklarımız mahvoldu....Üniversiteye girdi...Her vize döneminde devam, bütünlemeye kal iç, iş mülakatında iç, heyecanın yatışsın, evlendiğinde iç... sonu var mı bu listenin.....  
-Beraberinde gelen bağımlılığın hesabını kim verecek?
-Ben bir anne olarak içirmemek için çırpınırken, çocuklarına bu tarz ilaçları içiren annelerinde ne düşündüğünü inanın çok merak ediyorum.Düşünceleriniz benim için çok önemli...


                                                                                   Sevgilerimle













BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...