Eski yazılarımı okuyanlar bilir.Ben aile büyüklerimi araştırmaya başladığımda elimde hiçbir belge yoktu. Zaten ailemde; sessizlik yemini etmiş gibi konuşmuyordu. Sadece biz Selanikliyiz. Bizimkiler Selanik'ten gelmişler,bunu bilin yeter diyorlardı. 1.kuşak mübadil olan dedemler ve büyük annemler sırları ile birlikte çoktan toprak olup, göçüp gitmişlerdi. Anlıyorum ki çok acılar çektikleri için sessiz kalmayı tercih ediyorlardı. Yaprak gibi savrulmuşlar, mübadelenin ne demek olduğunu bile anlayamadan vatan bildikleri evlerinden yurtlarından, bilmedikleri bir başka yere gönderilmişlerdi.
Şimdi düşünüyorum da; birçok insan için sil baştan bir hayat...Ne kadar zor..İnsan için ne önemlidir? Ailesi, evi, eşyaları, hayvanları, tarlası, elleriyle diktiği ağaçları, emek verdiği mahsulleri, mezarları, geçmişleri...Bunların hepsini bir anda bırak ve sersefil bir halde yollara düş..Balkan savaşlarından zaten yeni ve yenik olarak çıkmışsın. Bir yığın acı çekmişsin. Birdenbire hopp Türkiye'ye ye....Bir de vatan değiştir.
Yine de iyi adapte olmuşlar diye düşünüyorum zaman zaman...Bu durumu da Türklerin göçebe olmalarına bağlıyorum. 600 yıllık bir imparatorluk çökerken böyle acılar yaşanması da olağan tabii Bu duruma söylenecek bir şey yok..
( Ananemin babası İzzet Dede ve ailesine ait olan Tasfiye Talepnamesi)
Atalarımı araştırmaya başladığımda, ilk olarak Devlet Arşivlerinin Cumhuriyet arşivleri bölümünden aile içinde dilden dile aktarılan lakapları, köyleri, anne-baba adları ile araştırma yapmaya başladım.Acaba hangisi bizimkiler diye...Dayım, annem, teyzem, halam, yengeler, köydeki yaşlılar ile sürekli görüşüp, konuşmaları birbirine ekleyerek puzzle yapar gibi günlerce araştırma yaptım.
Sonucunda bizimkilerin tasfiye talepnamelerine ulaştım.
Aşağıda gördüğünüz annemin babası Haydar Dedeme ait tasfiye talepnamesinin ilk sayfası...
Aşağıda gördüğünüz annemin babası Haydar Dedeme ait tasfiye talepnamesinin ilk sayfası...
Bu sayfadan Bir kadın, bir erkek iki kişi geldiklerini, Ücretli yolculuk yaptıklarını, hangi limandan gemiye bindiklerini, Haydar dedemin babasının adının Mustafa olduğunu öğrendik.
Bu arada bu tasfiye talepnamesinde ilginç olan ne biliyor musunuz? Haydar Dede mübadele olduğunda hem öksüz, hem yetim, hem de reşit değil..Kimsesi olmadığı için yanında bir kadın ile birlikte Türkiye'ye gönderilmiş. Aile de kimse o bayanı tanımıyor ama Derinkuyu muhtarlığına ait belgelerde o annesi olarak kayıtlı gözüküyor.Ama annesi değil...İşte böyle durumlar söz konusu...Parçalanmış aileler... kim, nerede, nasıl bilinmiyor.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. En üstteki İzzet dede'ye ait tasfiye talepnamesinde "ücretsiz seyahat" yazıyor. Ama altta ki Haydar Dede'ye ait olan talepnamede "ücretli seyahat" yazıyor. Neye göre böyle bir ayrım yapmışlar acaba?
Tasfiye talepnamesinin ilk sayfasının Türkçe tercümesi
Bize birçok bilgi veriyor.Tam olarak nerede yaşadığını yani memleketini(onların izlerini nerede aramamız gerektiğini),mesleğini, babasının ismini....Nur içinde yatsın babam babasına bazen peder bey diye hitap ederdi..Bize farklı gelmezdi ama aramızda yabancı birileri olduğunda bu hitap şekli onlara çok garip gelirdi....Bakışlarından anlardık :))
Tarlalarının, kimlerin tarlaları ile komşu olduğunu,tapularının kimlerin adına olduğunu ve tapularının Balkan Harbinde kayıp olduğunu söylemişler. Ayrıca altın olarak hesabını yapmışlar.
Ambarlarında ne kadar arpa, buğday olduğunu varsa eğer hayvanlarının ne olduğu ve değeri yine altın olarak hesaplanmış.
İşte elime aldığımda beni asıl duygulandıran sayfa....
Daha önceki yazım BEN MÜBADİL TORUNUYUM-2-' de bahsettiğim Osmanlıca A3 pelür kağıda yazılan, elime almama izin verilen, orada isimlerini, imzalarını parmak izlerini gördüğümde beni duygu seline boğan son sayfa......
Onlarla aramda oluşan somut bir bağ.....
Yukarıda gördüğünüz belge Ananemin babası İzzet Dede'ye ait..Ananem Fatma 13.yaşındaymış
Muhacir Kayıt Örneği de tasfiye talepnamelerini bulduktan sonra isteyeceğiniz 2.belge....
Gemiden nerede indikleri, kaç kişi geldikleri, kaç yaşında oldukları, nereden gelip nereye yerleştirildikleri belgenin içeriğinde yazılı.....Bu belgeyi elime aldığımda mutluluktan havalara uçmuştum.
Küçük bir dip not eklemek isterim. Yerleştirildikleri köyün adı "Çarşı dere",bizimkilerin geldikleri köyün adı "Cuma", Yetkililer bizimkiler gelince sanıyorum, unutulmasın diye köyün adını "Çarşı cuma" olarak değiştirmişler. :)
Yukarıda gördüğünüz Muhacir Kayıt Örneği de Babaannemin babası Rüstem Dede'ye ait...Babaannem Necibe'de 15 yaşındaymış. İki aile de Yunanistan'da Kayalar Kazasına bağlı Cuma köyde kapı komşusu iken; Türkiye'ye getirildiklerinde biri "Çorum-Sungurlu-Çarşı dere köyüne", öbür aile ise "Çorum'a" yerleştirilmişler. Böylece komşular, aileler birbirini kaybetmiş.
Bu arada bir parantez açmak isterim. Bizimkiler birbirini kaybetmemişler. Çünkü yerleştirildikleri yeri beğenmediklerinden dolayı hepsi toplanmış, Niğde'ye yerleştirilen diğer dedemin abisi bir gece at arabasına tüm akrabalarını doldurmuş Niğde'ye getirmiş.
Yukarıdaki Muhacir kayıt örneğinde ise Dedemin diğer bir kardeşi Salim Dedelerin ilk yerleştirme de Niğde Hasaköy'e yerleştirildikleri, 4 yıl sonra 06.03.1928 tarihli emirname ile Adana'ya gönderildiklerini öğrendik.
Böylece yıllarca kulaktan kulağa aktarılan durum belgelenmiş oldu.
Aşağıda yayınladığım listeler Çorum Sungurlu mübadil listeleri.. Belki dedelerinizi bulabilirsiniz.
Bir diğer belge ise; Türkiye'de yerleştirildikleri yere göre düzenlenen mübadil listeleri.....
Bu arada bu belgelerde çok sağlıklı olarak hazırlanmamış.Çünkü yukarıda mübadil kayıt örneğinde Rüstem dedenin yerleştirildiği yer Çorum olarak gözüküyor fakat bu listelerde "Çarşıcuma" köyü olarak gözüküyor. Hak vermek lazım tabii o karmaşıklık, o hengame, fakirlik, cahillik her şey üst üste gelmiş.
Şimdi de sırada "İskan Kaydı Talep Formu" var. Ama bu belgeyi alabilmem için adına kayıt istediğim kişilerden birinin varisi olduğumu kanıtlayan verasetnamenin olması gerekiyor. Bu yüzden ananemin babası İzzet dedenin verasetini almak üzere mahkemeye başvurdum. Son duruşma artık 18.Kasım.2014'de....Umarım verasetnameyi alabilirim. Alabilirsem eğer; bu seferde Devlet Arşivlerine İskan Kaydını almak için başvuracağım. Bu yayınımla geçmişini arayan mübadil torunlarına bir nebze olsun faydam olmasını diliyorum
Tekrar görüşmek üzere
Sevgiler...
GÜNCELLEME -1-
18.Kasım.2014'de duruşması olan verasetname davam, annanemin kardeşleri Osman ve Mümine'nin yaşadığını ya da öldüğünü ispat edemediğim için, Nüfus Müdürlüğünden de "kayıtları bulanamamıştır" cevabı geldiğinden dolayı (Nüfus Müdürlüğü bilmiyormuş) Mayıs'a ertelendi. Mayıs'ta gittim. Hâkime hanım ispat için tanık istedi. Hepsinin öldüğünü tanık olarak sadece annemin olduğunu söylememe rağmen yeterli bulmadı.Tekrar Nüfus Müdürlüğüne yazı yazılmasını istedi. Nüfusta çalışanların böyle yol göstericilikten uzak, sıradan cevaplarına çok kızdığını da ekledi. Bende artık çok yorulduğumuzu ve davadan vazgeçtiğimi söyledim.Çünkü dava 3.yılına girmişti. Vazgeçemeyeceğimi söyledi. :) Kamu davası devam edermiş. Dava Eylül'e ertelendi. Eylül'de ki davaya annemin ameliyatı sebebiyle katılamadım ve dava düştü.
Şimdilik iskân kayıtlarını alabilmem mümkün gözükmüyor maalesef...
Hala umudumu kaybetmedim. Satırlarımı"Gün doğmadan neler doğar" diyerek bitirmek istiyorum.
Sevgiler
GÜNCELLEME -2-
4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim.
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden bana mail atmanız yeterlidir.
Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır.
"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"
Sevgiler...
GÜNCELLEME -1-
18.Kasım.2014'de duruşması olan verasetname davam, annanemin kardeşleri Osman ve Mümine'nin yaşadığını ya da öldüğünü ispat edemediğim için, Nüfus Müdürlüğünden de "kayıtları bulanamamıştır" cevabı geldiğinden dolayı (Nüfus Müdürlüğü bilmiyormuş) Mayıs'a ertelendi. Mayıs'ta gittim. Hâkime hanım ispat için tanık istedi. Hepsinin öldüğünü tanık olarak sadece annemin olduğunu söylememe rağmen yeterli bulmadı.Tekrar Nüfus Müdürlüğüne yazı yazılmasını istedi. Nüfusta çalışanların böyle yol göstericilikten uzak, sıradan cevaplarına çok kızdığını da ekledi. Bende artık çok yorulduğumuzu ve davadan vazgeçtiğimi söyledim.Çünkü dava 3.yılına girmişti. Vazgeçemeyeceğimi söyledi. :) Kamu davası devam edermiş. Dava Eylül'e ertelendi. Eylül'de ki davaya annemin ameliyatı sebebiyle katılamadım ve dava düştü.
Şimdilik iskân kayıtlarını alabilmem mümkün gözükmüyor maalesef...
Hala umudumu kaybetmedim. Satırlarımı"Gün doğmadan neler doğar" diyerek bitirmek istiyorum.
Sevgiler
GÜNCELLEME -2-
4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim.
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden bana mail atmanız yeterlidir.
Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır.
"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"