göç hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
göç hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2023 Salı

ANKARA'DA BAĞ HAYATI ve ARŞİVDEN FOTOĞRAFLAR

 


........................

Yazın Ankara'da sıtma tehlikesi yüzünden oturulmazdı. Bağları olanlar yazın şehir merkezinden giderler. Yazlık evlere "bağ" denir. Gayrimüslimler genelde varlıklı oldukları için bağları vardır. Erkekler gündüz şehir merkezlerinde işlerine gider, akşamları bağlara dönerler. Günlük yapılan bu yolculuklar herkesin ekonomik durumuna göre at arabası, at veya eşekle yapılır. Sabah akşam yollarda binek hayvan kuyrukları oluşur.
Evdokia Ankara'da ki bağ hayatını ayrıntılı bir şekilde aktarmıştır.
Keçiören, Çankaya, Balgat, Büyük Esat ve Küçük Esat bağlarını hatırlıyorum. En zengin ve en soylu insanların Keçiören ve Çankaya'da bağları olurdu. Çok katlı evlerdi bunlar...bahçelerinin içinde seralar ve şadırvanlar olurdu. Çoğu zaman aileye hizmet edenlerin sayısı aile üyelerinden çoktu. Zenginler refahta ve lükste yarışırlardı. Ankara'ya iş  için gelen yabancılar; 
"Siz Ankaralılar İngiltere'nin lordlarından daha iyi bir hayat yaşıyorsunuz" derdi. Erkekler şehir merkezine çalışmaya giderdi. Zengini, fakiri kent merkezinden bağlara yol boyunca süren kuyrukta bir araya gelirlerdi. 
Bu yüzden 
"Ankara'da yazın keyif kediler ve kadınlara, cefa eşeklerle erkeklere" denirdi. Özellikle Keçiören'de kadınlar için eğlence unsurlarından biri at binmekti. Sabah karı-koca bağ evinin avlusunda kahvaltılarını yaparlardı. Kahvaltının lezzetlerinden biri kocanın saman ve ağaçlardan düşen küçük odun parçaları ile yaktığı küçük ateşte pişirdiği kahveydi. Erkeğin görevi işindeydi, kadının görevi ise bağda.....kadınlar sabah erkenden kalkar, geceden dallarından düşmüş kayısıları ve olgun Ankara armutlarını toplardı. Çayırın içinde parlayan meyveler gözlerimizi şenlendirirdi. Dalından kendiliğinden düşen meyveleri yemezdik, onları kışlık olarak değerlendirirdik. Kimi kurutulur, kimi reçel yapılırdı. Ardından ev işi gelirdi. Evin derlenip toparlanması ve yemek pişirilmesi.....bazı günler çamaşır günleri olurdu, çamaşırlar açık havada dut ve akasya ağaçlarının gölgesinde kuş seslerinin arasında kille yıkanırdı. Bazı günler ise hamur tutulur, bazlama yapılır tezek yakılan tandırlarda pişirilirdi. Hünerli kadınlar 2-3 bazlamayı bir arada pişirirdi. Bazlamalar hazır olunca evde ne varsa sofraya getirilirdi. Tereyağı, bal, peynir, pastırma, sucuk, reçel, taze meyveler bazlamanın içine canının çektiği koyar, dürüm yapar yerlerdi. Bazlama piştiği gibi yenirdi. Keyfi misafirle çıkardı. Kadın kadına yenilen farklı bir lezzetti. Bağlarda işler ne kadar zor olursa olsun sevgi ve neşe eksik olmazdı.
Hasat zamanı çok meşgul olurduk. Kimi aileler kendi kendilerine hasat yapar, kimi aileler arkadaşlarından yardım alır, kimi de ücretli işçi tutardı. Ne güzel bir resimdi üzüm dolu sandıklar! Bağlardan gelen üzümleri kullanacakları ürüne göre teknelere boşaltırlardı. Bu ürünlerin başında pekmez gelirdi. Pekmez için işbirliğine ihtiyaç olurdu. Üç dört aile sırayla birbirine yardım ederdi. Bazısı leğenlerin içinde üzümü ezer, bazısı şırayı boşaltır, bazısı kaynatır. Tatlı bir pekmez için pekmez toprağı kullanılırdı. Pekmez kaynadıkça şurup gibi olur, tatlanırdı. Pekmez değişik meyvelerle de kaynatılır, reçel yapılırdı. Cevizli ve bademli pestil yapmak ayrıca çok keyifliydi. Un ve nişasta ile kaynatılan pekmez beyaz çarşafların üzerinde güneşte kurutulurdu. Bir kısmı iki parmak kalınlığında baklava biçiminde kesilir, susamla veya cevizle ahşap kutularda saklanırdı. Buna köfter denirdi. Pestil ve köfter eşsiz iki ikramdı.
Günlük işlere ek olarak yapılan bu ağır işler nedeniyle ev kadınları hiç boş kalmazdı. Sadece etlik yani pastırma sucuk yapımı 15-20 gün sürerdi. Akşamları erkekler heybeleri dolu hayvanları ile gelirdi, akşam yemeğinden sonra ikramlar eşliğinde işlerden ve siyasetten bahsedilirdi.
Eylül ayı bağlardan dönüş ayıydı. halıları, yatakları, perdeleri, battaniyeleri yıkar, dolapları toplar evi gelecek sene için tertemiz bırakırlardı. Sonra da şehirdeki evi bir düzene sokmak gerekirdi. Soğuklar yaklaşır, etlik zamanı gelirdi..... diyor 

Gülen Göktürk Baltas,  Mehmet Söylemez'in hazırladığı Mübadele kitabının  Ankara Rumları yazısında......

Sevgilerimle  














21 Nisan 2016 Perşembe

SELANİK KOZANA ÜSKÜPLER 1915 SEÇMEN KAYITLARI ve SOYADIMIN HİKÂYESİ.....



O zaman ki ismi ile Üsküpler, şimdiki ismi Kilada. Dedem Hacı Rüstem oğullarından Nail Öztepe'nin köyü. Üsküplerin dedemin köyü olduğunu öğrenmem,  tasfiye talepnamelerine ulaşmamla mümkün oldu. Benim ailemde de kulaktan kulağa aktarılan bir takım bilgiler vardı, fakat çok azdı. Devlet arşivlerinde tasfiye talepnamelerini bulup tercüme ettirmemle birlikte, geldikleri köyün ismini öğrenmiş oldum. Lâkapları, köyleri, talepnamenin kaç kişi için hazırlandığı, babalarının adı tasfiye talepnamelerinin bulunmasıyla birlikte belgelenmiş oldu.







Tüm akrabalarla Yunanistan'a ilk gidişimizde karmaşık duygular içindeydik. Köyün girişindeki kahvede bizi birkaç köy sakini karşılamıştı. Onlarla köyün içini gezmeye başladık. Eski camiiyi, mezarlığı gördük. Aynı bizim yaptığımız gibi mezar taşları yok,dümdüz bir tarla ile karşılaştık. Çünkü mezar taşları evlerin altına temel taşı olmuş.  Kültürel varlıkları korumadığımız sürece böyle hayal kırıklıklarını yaşamaya tüm dünya mahkum....Ecdadımıza dua ettik. Evlere baktık, havayı kokladık. Acaba bizimkilerin evi neresidir? diye baka baka köyün sonundaki eve geldik. Köyde yaşayan bir Yunanlı yanımıza gelerek, evin arkasındaki tepenin adının "Göztepe" olduğunu söyledi. Aynı anda hepimiz gözyaşlarına boğulduk. Çünkü bizim grubun yarısının soyadı "Öztepe" idi. Soyadımızın da çok güzel bir hikayesi vardı...
"Rahmetli Büyük babam Hacı Rüstem oğullarından Nail,  Ankara'da, Atatürk Orman Çiftliğinde Atatürk'ün bahçıvanı olarak çalışmaktaymış.1935'de Soyadı Kanunu çıktığında, Soyadımızı ne alayım paşam demek için Atatürk'ün huzuruna çıkmış
Atatürk ise;
 Sizler Balkanlardan geldiniz. Sizlere oraları hatırlatacak, nesiller boyu devam edecek soyadları seçin kendinize demiş. Bizimkilerde kendilerine "GÖZTEPE" soyadını seçmişler ama memurun yanlış yazması sonucu, bizim soyad "ÖZTEPE" olmuş...

Biz "Göztepe"nin neresi olduğunu  o gün öğrendik. 

İşte böyle.... hayat o kadar farklı tesadüflerle sizi şaşırtıyor ki ; güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorsunuz...

  Araştırdıkça daha da zavallı olduklarını anlıyorum. Çoğu mübadil torununa dedesinin ismini, lakaplarını  soruyorum cevap yok.....Bildikleri her şey efsaneden ibaret. Ne doğruluğu belli, ne yanlışlığı ...belge deseniz çok kısıtlı...bürokrasiden dolayı belgelere ulaşmak bazen yıllar alıyor. Aşağıda da  Nail dedemin köyü Kozana Üsküpler'e ait seçmen kayıtlarını yayınlıyorum.Türkiye'de yerleştirildikleri yer Niğde Hasaköy
"Hacı Rüstem oğulları" dedemin lakabı...Umarım biri daha dedesine ulaşabilir.
Hoşçakalın.....Sevgilerimle....


GÜNCELLEME



4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. O köylerden biri de Üsküpler. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 

Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır.

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"





ÜSKÜPLER-KİLADA
SIRA NO
ADI
LAKABI
BABA ADI
DOĞUM TARİHİ
İŞİ
3515
Asan
Keleş Oğlu
İbraim
1872
Çiftçi
3516
Abedin
Keleş Oğlu
İbraim
1875
Çiftçi
3517
Abdul
Kerim Keleş Oğlu
Osman
1879
Çiftçi
3518
Ashan
Keleş Oğlu
Alüs
1875
Çiftçi
3519
Abedin
Katis Oğlu
Sali
1890
Çiftçi
3520
Asan
Talhauh Oğlu
Kerim
1884
Çiftçi
3521
Amet
Haci Mustafa
Adem
1872
Çiftçi
3522
Abedin
Pasali Oğlu
Resul
1869
Çiftçi
3523
Ahmet
Haci Rüstem
Seban
1866
Çiftçi
3524
Veli
Pasali Oğlu
Memet
1874
Çiftçi
3525
Yusuf
Mati Oğlu
Karanfil
1869
Çiftçi
3526
Yasin
Kati Oğlu
Sımsedin
1886
Çiftçi
3527
Yaser
Haci Mustafa
Memet
1861
Çiftçi
3528
Yusuf
Haci Rusin
1851
Çiftçi
3529
Zekirya
Haci Rüstem
Yunus
1879
Çiftçi
3530
Hksan***
Kati Oğlu
Memet
1889
Çiftçi
3531
Hlias
Koca Bekir
Asan
1864
Çiftçi
3532
Kasim
Hacı Rustem Oğlu
Mumin
1881
Çiftçi
3533
Karaman
Kadir Oğlu
Semsidin
1875
Çiftçi
3534
Karanfil
Kadir Oğlu
Memet Ali
1842
Çiftçi
3535
Muimin
Keleş Oğlu
İbraim
1889
Çiftçi
3536
Mustafa
Kati Oğlu
Karanfil
1886
Çiftçi
3537
Mumin
Haci Mustafa
Adem
1889
Çiftçi
3538
Mustafa
Haci Mustafa
Yakup
1865
Çiftçi
3539
Memet
Haci Mustafa
Sali
1882
Çiftçi
3540
Murvet
Pasali Oğlu
Ali
1889
Çiftçi
3541
Murat
Haci Rusem
Mimin
1874
Çiftçi
3542
Memet
Pasali Oğlu
Suliman
1849
Çiftçi
3543
Necip
Keleş Oğlu
Sali
1866
Çiftçi
3544
Omer
Haci Rüstem Oğlu
Mimin
1889
Çiftçi
3545
Usein
Haci Rüstem Oğlu
Yusuf
1869
Çiftçi
3546
Osman
Pasali Oğlu
Resul
1881
Çiftçi
3547
Uzeir
Pasali Oğlu
Resuf
1882
Çiftçi
3548
Usein
Kati Oğlu
Sali
1864
Çiftçi
3549
Omer
Kati Oğlu
Karanfil
1869
Çiftçi
3550
Oruç
Sakali Oğlu
İsa
1889
Çiftçi
3551
Osman
Keleş Oğlu
Sali
1861
Çiftçi
3552
Bairam
Haci Rustem Oğlu
Mimin
1879
Mürid
3553
Rızas
Keleş Oğlu
Yasar
1889
Hizmetçi
3554
Recep
Keleş Oğlu
Yasar
1893
Çiftçi
3555
Ramazan
Koca Bekir
İlias
1892
Çoban
3556
Recep
Talhaut Oğlu
Halil
1884
Çiftçi
3557
Sebidin
Kati Oğlu
Karaman
1857
Çiftçi
3558
Sercis
Kati Oğlu
Memetali
1884
Çiftçi
3559
Sefket
Haci Mustafa
Yakup
1888
Çiftçi
3560
Sali
Haci Oğlu
Abti
1859
Çiftçi
3561
Sali
Pasali Oğlu
Karanfil
1870
Çiftçi
3562
Sali
Pasali Oğlu
Arif
1871
Çiftçi
3563
Sadık
Pasali Oğlu
Zulfikar
1876
Jandarma
3564
Saban
Pasali Oğlu
Resul
1882
Çiftçi
3565
Sulüman
Rustem
Hatgi
1847
Çiftçi
3566
Temir Ali
Koca Bekir
Usein
1889
Çoban
3567
Tursun
Pasali Oğlu
Halil
1872
Çiftçi
3568
Celadin
Pasali Oğlu
Omer
1866
Çiftçi
3569
Camali
Pasali Oğlu
Zulfikar
1864
Çiftçi
3570
Cafer
Pasali Oğlu
Memet
1869
Çiftçi
3571
Tair Haci
Rustem
Omer
1859
Çiftçi
3572
Halil
Talhaul Oğlu
Ramadan
1854
Çiftçi
3573
Haci i Veli
Haci Rustem   
Seban
1859
İmam








BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...