24 Mart 2019 Pazar

KILKIŞ-AVRETHİSAR'INA BAĞLI KÖYLER ve TARHANACILAR


Kılkış genel görünüm



Yıl 1923
Aralık ayının başlarında günlerden bir gün.....
O gün ki,  Rumların 1922' nin  Eylül'ünde köyü terk edişlerinden sonra, 14 ay sessizliğe bürünen Tuzla'nın sessizliğini tahaffuzhane önüne demirleyen köhne  Ümid gemisinin yorgun makinalarının homurtusunun bozduğu gün......
Kimdi, kimlerdi Ümid'le gelenler?
Nereden gelmişlerdi?
Niçin gelmişlerdi?

AVRETHİSAR

 Tuzla'nın yerli halkı sorularının yanıtlarını ararken gemiden indirilenler temizlenip paklanmak ve sağlık kontrollerinden geçirilmek üzere beşerli-onarlı gruplar halinde tahaffuzhanenin karanlık odalarına gönderiliyordu.
Neden sonra öğrenildi, Ümid'in Selanik'ten mübadil getirdiğini.........
..............
O hüzün dolu geminin yolcularından biri ise anasının sinesinde dört aylık bebek olan Kılkış Sevindik köyünde dünyaya gelen Rasim Serbest'ti....



Altı kardeş,annem Ayşe ve babam Ramazan'la gelmişiz.  İnince doğruca tahaffuzhaneye götürmüşler bizi....bir tarafta biz yıkanırken, bir taraftan elbiselerimiz yıkanıp temizlenmiş ve kurutulmuş. Rumca ve Pomakça bilen babam Bin Ali Ramazan Pelvan Sevindik'te subaşı olarak görev yaparmış.Sık sık Kılkış'a gidip gelirmiş. Rumlar babamı sever ve sayarlarmış. Bir seferinde  bu sevgi ve saygı ahaliyi katliamdan kurtarmış. Çeteciler köy halkını çoluk çocuk camiye toplamışlar öldürmek için....ama içlerinden bir Rum;
- Ramazan pelvan'ın çok ekmeğini yedik.Dokunmayacaksınız onlara demiş. Bütün köyü salıvermişler.
........
Serbest ailesi mübadil olmayı hiç istememiş. Ama mecbur kalmışlar. Rasim Serbest de aynı kanaatte...Bu konuda "yapacakları birşey yoktu" diyor.
Peki ya bugün ne düşünüyor Rasim bey?


                                       Kılkış Hükümet konağı

"Mübadele cefa, mübadil de cefa çeken demek bence...insanları huzursuz eden bir uygulama....iyi birşey değil....yerini yurdunu kendi rızan olmadan terk ediyorsun.Bir de geldiğin yerde problem yaşıyorsun. Tuzla'nın yerlileri epeyce bir zaman bize "tarhanacı" dediler. Neden? biz sabahları çorba içiyorduk, onlar çay.....çorba içmemizi beğenmediler. Bu yetmezmiş gibi "pis macır"da diyorlardı. Ama kendini bilenler bize değer verdi. Bir de uzun zaman mübadiller kendi aralarında anlaşamadı"
diyor Rasim Serbest...... Sayın İskender Özsoy tarafından derlenen "Selanik'te sela sesi" adlı kitabında.....
.........................
AVRETHİSAR
Eski hükümet konağı

1902 tarihli Selanik salnamesine göre,  Kılkış'ın nüfusu 6500... Şehrin merkezinde 1 cami, 1 mescid, 1 tekke, biri İslâm, dördü Hırıstiyan olmak üzere 5 mektep, 1 manastır, 2 kilise, 1255 ev, 12 han, 380 dükkan, 3 dakik fabrikası (un fabrikası)  ,18 şirugan (susam yağı) değirmeni, 12 tuğla ve kerpiç hanesi, 1 mezbaha, 40 parça çiftlik ebniyesi (binası) ve 1 taş kireç ocağı varmış. Ayrıca 1 hükümet konağı, 1 telgrafhane ve belediyeye ait 1 memleket bahçesi varmış. (Bizim bu günlerde meşhur olan millet bahçesinin isim annesi meğer memleket bahçesiymiş ve Selanik'teymiş)
Kazada Paprat, Şeremenli, Pikova ve İsenfice dereleri Galik deresi ile birleşirmiş. Yağmurlarla birleşince bu dereler öyle bir taşarmış ki, mevsim bitinceye kadar geçit vermezmiş.
Kasabaya 1 saat mesafede ki  Yaneş çiftliğinde Ekşi su adı ile bir su kaynağı varmış, salnamede  limonata tadında olarak betimlenmiş.
Vardarofça çiftliğinde bir sal varmış, onunla Vardar nehri üzerinden karşı yakaya geçilmekteymiş.
Avrethisar'ın da 36 camii ve 68 mescid varmış. Ayrıca Sarıgöl'de bir Halveti dergâhı bulunmaktaymış.

fotoğraflar yazının üzerine tıkladığınızda fotoğrafların kaynağına ulaşırsınız :)


Harita çok entresan Türkiye Avrupa Türkiyesi ve Asya Türkiyesi olarak betimlenmiş. 

AVRETHİSAR

1900'lü yıllardan ikiz tütün deposu


Kılkış'dan gelenlerin  yerleştirildikleri bazı yerlerin listeleri aşağıda.....
Adana- Kozan,Mahmutlu,Arslanpaşa mahallesi, Hızır İlyas mahallesi, Akçamescid mahallesi,Gaziköy,Pekmezci, Ceyhan
Kırklareli-Vize, Lüleburgaz,Topçu,Pınarhisar Yancıklar köyü
Balıkesir-Edremit,Zeytinli,Avcilar
Bandırma-Havran
Ayvalık-Yozgat-Adapazarı-Çorlu-Germiyanköy,Değirmenköy
Tekirdağ-Yenice köyü, Selçuk-Semetli köyü,İnecik kazası
İzmir-Bergama, Dikili,Sofancı köyü, Kınık nahiyesi,Ödemiş, Urla,Karşıyaka-Bayraklı, Menemen-Seyrek, Göztepe, Bornova, Tire, Bergama, Menemen-Aliağa Çiftliği
İstanbul-Beyoğlu, Osmanbey, Şişli,Karagümrük, Üsküdar, Silivri, Paşabahçe, Tuzla, Çatalca-Istranca, Büyükçekmece-Celaliye, Lüleburgaz,Çiftlikköy
Edirne-Kavaklı, Uzunköprü, Zalif köyü,Tırnova, İpsala, Koz köyü, İbriktepe,
Manisa-Soma, Salihli,Horusköy
Bursa-Mudanya,Karacabey
Çanakkale-Ezine,Lapseki
Afyon-Şuhut,İscehisar
Ankara-Zonguldak-Bartın
Bilecik-Yenişehir
İçel Tarsus Müftiköyü

Bir takım genellemeler yaparsak eğer

Rahotça köyü Tekirdağ'ın Semetli köyüne
Çernal köyü,Edirne Uzunköprü'ye, Edirne Pendik mahallesine ve Cisri Ergene kazasına
Hasanobası köyü Tekirdağ-Köse İlyas'a
Virlan köyü Aydın Söke Yeniköy'e
Surlova köyü İstanbul Kartal'a
Gökçeli,Gökçeli Zir, Büyüklü köyü Tekirdağ, Mürefte kazasının Yenice köyüne
Kraşteli köyü Edirne Kavaklı ve Uzunköprü'ye
 Ayrıca  Çernal köyüne bağlı Hacı Ali Obası ile Fıçı obası adında iki oba mevcuttur.






fotoğraflar bu siteye ait  yazının üstüne tıkladığınızda karşınıza çıkan linkten......


AVRETHİSAR



KILKIŞ'TAN GELENLERİN KÖYLERİ
geldikleri yerler ile yerleştirildikleri yerler Devlet arşivleri kayıtlarına göre oluşturulmuştur.


Armutlu
Karapınar
Vardarofça
Işıklı
Çernal/Çırnal
Karapazarlı
Dervişli
Savcılı
Veisli
Popova
Bulamaçlı
Pirnarı Kebir
Nariş
Köşklü
Dereli
Volovat
Pişova
Karalı
Dimonçe
Hacıoğlu Ovası
Muzgallı
Savcılı
Çipalı
Doğruova
Hacıeseler
Kölemenli
Surlova
Karasüle
Seslova
Ahlatiye
Yardımlı
Semdikli
İsnefçe
Hamzalı
Durbalı
Pankrahasan
Hırsova
Beyaslı
Durasanlı
Çokolova
Kürküt
Güllülü
Divanca
Kebeceli
Serçeli
Çernal Davutlu
Yahyalı
Radila
Başoldere
Razla
Paprat
Çoraplı
Cami Buruklar
Arbor
Balioğulları
Beyazıtlı
Yaşlıdere
Planitçe
Potareş
Perest
Başmahalle
Hoca
Karasüle
Çalışlı
Hasanobası
Gırbaşı Bala
İncikli
Todorova
Gökçeli Zir
Gırbaşı Zir
Saraçlı
Baş
Büyüklü
Alçak
Yenimahalle
Şanşanlı
Gökçeli
Seyyidli
Kalınova
Nariş
Cepli
Torsun
Astalı
Şeyhkölemenli
Bulamaçlı
Ağanlı
Çernal Rahmanlı
Mursallı
Kraşteli
Kuşova
Kasımlar
Ellezli
Salmanlı
Sapancalı
Hacıbaba
Osemli
Mirova
Hacılubese
Öksüzlü
Haşmeli
Turgutlu
Rayan
İsmailli
Fıçıobası
Rahmanlı
Odva
Seyraklı/Seyrablı
Kocamahalle
Davutlu
Çiftlicek
Vedirlan
Hoca Bahişli
Virlan
Surlova
Kıbleler
Ezenceli
Gırbaşı Aziz
Kayalı
Oruçobası
Dağhaşmeli
Akıncalı
Görçalık
Otmanlı
Dağkölemenli
Çağlı
Kepçeli
Aşıklı
Asioğulları
Mürselli
Kara Ahmatlı
Horaviçe
Minetli
Lahne
Saraylı
Hacıyunus
Kocakasımpaşa
Çernal Sündüklü
Sarıdoğanlı
Avrevinçe
Karapazarlı
Sersemli
Gömenç
Başbahçili
Fenerli
Koçoğulları
Yusufhanlı
Çalıklar
Balmış
Toyran
Rahotça
Belaniçe
Erikli
Robova
Bekirli
Karamur
Eceoğulları
Tarlabaşı
Tokuşlu
Boycice
Çalıklı
Merzen
Sarıgöl
İlyaslı
Mecdirek
Ostuyak
Yurdubala
Devresinli
Orlanca
Lelova
Çepelli
Bağşılada
Porçalı
Sincalı
Akıncalı
Başanlı/Yenimahalle
Encekli
Zir Mahmudlu
Kurtağlı
Marşalı
Yosvanlı
Pangırazlı
Karlobası
Karamat
Gıramutfe
Ulaşlı
Hezincili
Çorlu
Anatollu
Körcalıklar
Motol
Karasinan
Yaşlıdere
Gümüşdere
Halaçlı
Hüsrevli
Kılayoğca
Kömürcü
Hacıbari
Çoruklar
Vitrene
Serçeliçift
Hisar
Menetli
Urlanca
Sapancalı
Doğanca
Cinkaya
Bala Mahmutlu
Günçiftlik
Kösemurçeli
Güleş
Yağcılar
Karaorman
Beşevler
Gebeceli
Uğurlu
Çayderesei
Ezyor
Başlıdere
Kozbayırlı
Hondollu
Karacahızırlı
Kocaimarlı
Oravite
Karasol
Bağcılar (Mustafaca,Anbarköy,Sakanlı)


ÇİFTLİKLER
Vardarofça
Şeremetli
Akçakilise
Perest
Salmanlı
Yeniköy
Gavalan
Beylerli
Seslova
Alçak kulubeler
Armutçu
Kazanova
Anbarköy
Hırsova
Dombova
Rateş
Motol
Aleki
Serçeli
Dimonçe
Dobrofça
Çömlekçi
Kokarca
Potoroz
Satanlı
İsterezova
Yaneş

NAHİYELER
Karadağ
Rayan
Çernal
Paperan
Rahyan
Vardar


MAHALLELER
Koz mahallesi
Hoca mahallesi
Urfa mahallesi
Başmahalle
Muhacir mahalle





21 Mart 2019 Perşembe

MARTİNKA - MART KUTLAMASI-NEVRUZ



                                                                                     Alıntıdır.

Güneş yılı esasına göre, Ömer Hayyam'ın başkanlığında hazırlanan Hicri Şemsi veya Celali takvimi (bir yılı 385 gün, 6 saat olarak kabul eder) Milâdi 15 Mart 1079 (Hicri 9 Ramazan 471) gününü yeni yılın başlangıcı "Nevruz" olarak belirlemiştir. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde kullanılmıştır. Bu takvim ekonomi ve tarım işlerinde kullanılırken, ay yılına göre yapılan Hicri takvimde (1 yıl 354 gün,8 saat 48 dakika olarak Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç ettiği 622 yılı -0- olarak hesaplanmıştır) kullanılmaya devam edilmiştir.
Osmanlı Devleti'nin mali işlerini düzenleyen Rûmi takvim;Hicri 1205(1790) yılından itibaren mali işleri düzenlemek için kullanılmıştır. 13 Mart Rûmi takvimde, Şubat ayının bitişi, Mart ayının (baharın) ilk günü olarak belirlenmiştir.

Jerveni köyünde 13 Mart; Martinka (Mart kutlaması) adıyla, baharın gelişi olarak kabul edilir ve kutlanır. Hazırlıklar bir hafta önceden başlar. Evlerde temizlik yapılır. Yufkalar açılır,ekmekler pişirilir.


   O gün veya ertesi gün “Martinka” kutlaması yapılan evler başta
 olmak üzere gidilen her  eve, ellerine birkaç küçük kuru dal
 veya  odun parçası, çalı çırpı ile yeşil yapraklı dallar götürürler. Eski yılı kuru dallar, yeni yılı yeşillenmiş dallar temsil eder ve eve sağlık ve  huzur getireceğine inanılır.


                               Alıntıdır
13 Mart akşamı sofraya, evde ne varsa konur. Yumurtalar kırmızıya boyanır.
Yumurtaları boyamak için  soğan kabuğu konulan su kaynatılır. Beyaz yumurtalar bu suya konularak kaynatılır. Birkaç dakika sonra  yumurtalar kırmızıya yakın bir renk alır. Daha sonra yumurtalar kırmızı renklerle, şekiller verilerek boyanır. Yumurtalar paylaşılır ve tokuşturulur.Tokuşturulan yumurtalardan kırılmayan yumurtanın sahibinin çok güçlü ve sağlam bir yıl geçireceğine, bolluk bereketin artacağına  yorumlanır.
                                                         Alıntıdır


 Özel Mart mısırı kaynatılır. Bu Mısır küllenmiş mısırdır. Kaynatılarak hazırlanır Mısırın bolluk ve bereket getireceğine evin halkının çoğalacağına inanılır.
Çeşitli yiyeceklerden yedi çeşit (mısır, bal veya pekmez,lahana turşusu, sarımsak, ceviz, yumurta, börekten(maznik) oluşan sofralar hazırlanırdı..Sofrada bulunan her bir yiyeceğin, ayrı ayrı anlamı vardır; 
-Lahana turşusu, yıl boyunca sivrisinek, arı gibi böcekler ısırmasın diye yenilmektedir.
-Sarımsak,  yıl boyunca ağzın kötü kokmasını önleyeceğine ,sağlıklı olunacağına ve  sarımsağın büyülerden koruduğuna inanılır.
-Bir sepetin içine ceviz konulur ve aileden herkes sepetin içinden ikişer tane ceviz alır. Cevizler avuç içinde kırılır. İçi sağlam ise yıl boyunca sağlık problemi yaşanmayacak anlamına gelir, çürük çıkarsa sağlık sorunu olacağı düşünülür.
 -Pekmez veya bal ise; yıl boyunca ağzımızın tadı yerinde olsun,tatlı dilimiz olsun, tatlı tatlı konuşalım temennisi için yenilir.

 -“Maznik” kuru fasulye yemeğinin taneleri ve yufka ile yapılan börektir. Böreğin içindeki fasulyelerin anlamı, ailemiz geniş olsun, çoğalsın, bolluk olsun demektir.
                                                                                  Alıntıdır

-Beyaz ve kırmızı ip karıştırılarak adına “Martineçka” denilen özel ipler yapılır. Beyaz sağlık ve temizliği, kırmızı ise gücü simgeler. Yıl boyunca sağlıklı ve güçlü olma anlamını taşır. Bu ipler bileğe bağlanır. Bileğe bağlanan ip Kırlangıç kuşu görülünce çıkarılıp yüksek bir yerden havaya atılarak dilek dilenir. 

Kırlangıç kuşu görmeyen kişi bu ipi yüksek bir ağaç dalına asarak dileğini söyler. Marteniçkaların havaya atılması veya ağaç dalına gevşek olarak bağlanması “Rüzgar tarafında uçurulması , ağacın dalından düşerse güzel günler geçireceklerine,dileklerinin olacağına inanılmasından kaynaklanmaktadır.

Martinka gününde evde bulunan evin en büyüğü, eline iğne iplik alır önceden hazırlanmış küçük bez torbaların ağzını kırmızı beyaz iple diker. Genelikle kırmızı veya beyaz torbalar kullanılır.Torbayı dikerken evdekiler:
 -“Ne dikiyorsun?” diye sorar (Şopraş ta ka), O da  “Düşmanların ağzını dikiyorum! Yıl boyunca kötülük gelmesin, hakkımızda dedikodu yapılmasın. Yılanların, çıyanların, akreplerin, kötülerin, kötülüklerin ağzını dikiyorum bize zarar vermesinler…Kesemiz para dolsun. Evimizde, ambarlarımızda bolluk olsun, çuvallarımız dolsun” diye cevap verir.. Torba ağzı dikildikten sonra büzdürülür sıkıca bağlanır ve saklanır.


                                       Alıntıdır

 Ayrıca evdeki tüm eşyaların, mesela çömleklerin testilerin, kulplarına da kırmızı beyaz ve kırmızı ipler bağlanır. Yayığa (matka) bağlanır, yağımız bol güzel olsun.Un ve bulgur vs. torba ve çuvallarında ağzı aynı şekilde bağlanır.( Benzer uygulama “Marteniçkalar” hıdrellezde de yapılır ve gece yarısı gül dalına asılarak dilek dilenir ..)

Gece hayvanlara da, özel yiyecekler verilir. Saman ve ot bol tutulur, elma,armut gibi yiyeceklerde konulur. Hayvanların o gece kendi aralarında konuştuklarına inanılır. 
"Hayvanların sesleri dinlenerek yorumlar yapılır.." hayvanların kötülüklerden korunması için, ahırların önünde tütsüler yakılır,  sabah erkenden kül dolu bir testi evin dışarısında kırılır.  Etrafa dağılan kül ile evdeki bit, pire gibi haşaratın gideceğine inanılır. Ayrıca dağılan  külün büyü ve nazarı yok edeceğine inanılmaktadır. Sönen ocağın temizlenmesi ile bütün dertlerin evin dışına atılması anlamına da gelmektedir..
 Sabah çok erken kimse sokağa çıkmaz. Herkes pencereden bakar ve sokakta ilk gördükleri kişiye seslenerek;
"Selam  verir ve nereye gittiğini sorarlar sonra
 -Benim sorunlarım gitti artık. Onları sen alır mısın! diyerek seslenilir..Bu kişinin verdiği cevaba göre yorum yapılarak sorunlardan kurtulduklarına inanılır...
Örneğin güler yüzle(güleç) " aldım" veya "sorunlarımız artık geride kaldı üzülmeyin" veya "Allah büyüktür halleder" vs..şeklinde cevap verirse seslenilen kişi sevinir. Tepkisini farklı bir şekilde homurdanarak verirse dertlerin bir süre daha devam edeceğine inanılır(1)

Martinka'ya ait sözlü tarih çalışmasını bize aktaranlar
(1)Müzeyyen Güller,Münevver Güller, Kadime Aslan Emine Özbay

Martinkamız, Nevruz'umuz kutlu olsun. O kırmızı-beyaz iplerdeki dileklerimiz tüm dünyaya barış getirsin..
                                                                                    Sevgilerimle


11 Mart 2019 Pazartesi

KAYALAR SALPOVA KÖYLERİ LÂKAPLARI ve SOYADI KANUNU






Selam
21 Haziran 1934 yılında kabul edilen Soyadı kanunundan önce, aileler lâkapları ile tanınmaktaydı.Bu lâkaplar ailenin bağlı olduğu boyu temel aldığı gibi, bazen de aile reisinin mesleği, ailenin önceki yıllarda yaşadığı yerler veya aile reisinin bedensel durumu ile ilgili birtakım kıstaslar göz önüne alınarak oluşturulmuştur. Bunun dışında ayrıca  aile büyüğünün adı ile söylenen lâkaplarda bulunmaktaydı. 

Soyadı kanunu ile getirilen bu değişiklik ile insanlar arasındaki farklar ortadan kaldırıldı. Aşağıdaki listede Salpova / Sılpova  köyüne ait lâkapları göreceksiniz. Lâkapların her biri yukarıdaki anlatımı birebir yansıtıyor.

Bu arada fotoğraflar Sevgili Thanasis'in objektifinden...Nerayda Ali Akmanos barajına ve barajın kenarında bulunan Nerayda köyüne ait. Enteresan olan bu köyü şimdiye kadar bana kimse sormadı, gölden bahseden olmadı.Barajın adı da ayrıca çok ilginç....mutlaka bir hikayesi var, fakat bunu ben bilemiyorum maalesef...



Aşağıdaki paragraf, İhsan Tevfik'in  Mübadele adlı kitabında yer alan   Salpova / Sılpova'nın bağlı olduğu Kayalar ve Cumapazarı anlatımı  Mehmet Kırca'ya ait röportajından....... 

"Kayalardan önce Cuma kaza merkeziydi. Cumapazarı derlerdi.Tevfik amcamın hanımı Atike yengem Cuma köydendi.Beylerin köyüdür Cuma ve orada büyük bir pazar kurulurdu. Cerelli tekkesi vardı, bir Bektaşi tekkesiydi.Kazanların kaynadığı, sıcak aşın eksik olmadığı bir yerdi. Bahçesi rengarenk güllerle dolu....Tekkenin başında Kazım baba diye biri vardı. Tekkede devamlı aş kaynardı ve gelen yolcuları, yoksulları doyururlardı.
Çerkezlerde vardı Cuma'da...tütünü o civarda daha çok Çerkezler ekerdi. Onlara vermişler bu işi.Binbaşı Cemal bey Çerkezdir. Çerkez Ethem'in adamları önce Atatürk'le ters düşüp o bölgeye yerleştirildiler. Yani civarda Çerkez köyleri de vardı. Af çıktıktan sonra o bölgedeki köylüler daha çok İzmit, Adapazarı tarafına göç etmişler.
..............
Yine Kayalarlı Cemal bey vardı, intihar etti. Yunanlılar geldiği vakit eziyet etmişler. Caminin içinde bir mektup bırakmış ve intihar etmiş, öyle anlatırlardı. Cemal beyin iki oğlu vardı, bir tanesi Demokrat Parti döneminde Menderes'in has adamıydı, avukatlık yapardı. Şimdi adı aklıma gelmedi. (Söz ettiği Şeref Kayalar ve Mazlum Kayalar kardeşlerdi.)

Akif Bey Merzifon'a gelmişti. Oradan da sattı savdı malını, gitti İngiltere'ye...Rum mektebinden mezundu. Bir iki dönem orada milletvekilliği yaptı. Öyle bir dönemdi ki dalkavukluk yapanlarda çok oldu. Kendini bey diye tanıtanlar oldu ki ayaklar baş, başlar ayak oldu. Zülfikâr bey vardı.Arnavut cinsindendi. "Zülfo bey" derdi köylüler....Akif beyin yanında görürdüm onu...O da İngiltere'ye gitti. Bir de Kasım bey vardı....."

Salpova köyüne ait lâkaplar aşağıda.....
                                                                                     Sevgilerimle

Kara Latif oğulları
Koca Kadirler
Süleymanoğulları
Dede Hüseyin oğlu
Kara Mustafa oğlu
Biko oğlu
Fettah oğulları
Cihanoğulları
Topalzadeler
Şekeroğullarından
Karakoçoğulları
Hacı Salihoğulları
Hacı İsmail oğulları
Şahin oğulları
Siyami oğulları
Türk oğulları
Mustafa Hoca oğulları
Davutoğulları
Koca Selim oğulları
Sakaroğulları
Kalfa oğulları
Zeko oğulları
İsmail oğulları
Kuru oğulları
Sagır oğulları
Koca Selim oğullarından
Mısırlıoğulları
Kara Hasan oğulları
Kara Mustafalar
Zülfiye oğulları
Saferoğulları
Şehabettin bey oğulları
Kel Süleymanlar
Kalfalardan
Kara Abdullar
Kayalarlı İsmail oğulları
Paşaoğulları
Dede Veli oğulları
Kara Muminoğlu
Dede Salihlerden
Çaka oğulları
İslam bayrakdaroğulları
Hasan oğulları
Osmançe oğulları
Apuşlarzade
Çako oğulları
Matuşoğulları
Yakupoğulları
Kuruoğulları
Latif Hocalardan
Davutoğulları
Azizoğulları
Menafoğulları


GÜNCELLEME


4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden bana mail atmanız yeterlidir. 


BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...