Alıntıdır.
Güneş yılı esasına göre, Ömer Hayyam'ın başkanlığında
hazırlanan Hicri Şemsi veya Celali takvimi (bir yılı 385 gün, 6 saat olarak
kabul eder) Milâdi 15 Mart 1079 (Hicri 9 Ramazan 471) gününü yeni yılın
başlangıcı "Nevruz" olarak belirlemiştir. Büyük Selçuklu Sultanı
Melikşah döneminde kullanılmıştır. Bu takvim ekonomi ve tarım işlerinde
kullanılırken, ay yılına göre yapılan Hicri takvimde (1 yıl 354 gün,8 saat 48
dakika olarak Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç ettiği 622 yılı -0-
olarak hesaplanmıştır) kullanılmaya devam edilmiştir.
Osmanlı Devleti'nin mali işlerini düzenleyen Rûmi
takvim;Hicri 1205(1790) yılından itibaren mali işleri düzenlemek için
kullanılmıştır. 13 Mart Rûmi takvimde, Şubat ayının bitişi, Mart ayının
(baharın) ilk günü olarak belirlenmiştir.
Jerveni köyünde 13 Mart; Martinka (Mart kutlaması) adıyla,
baharın gelişi olarak kabul edilir ve kutlanır. Hazırlıklar bir hafta önceden
başlar. Evlerde temizlik yapılır. Yufkalar açılır,ekmekler pişirilir.
O gün veya ertesi gün
“Martinka” kutlaması yapılan evler başta
olmak üzere gidilen her eve,
ellerine birkaç küçük kuru dal
veya odun parçası, çalı çırpı ile
yeşil yapraklı dallar götürürler. Eski yılı kuru dallar, yeni yılı yeşillenmiş
dallar temsil eder ve eve sağlık ve huzur getireceğine inanılır.
Alıntıdır
Alıntıdır
13 Mart akşamı sofraya, evde ne varsa konur.
Yumurtalar kırmızıya boyanır.
Yumurtaları boyamak için soğan kabuğu konulan su kaynatılır. Beyaz yumurtalar bu suya konularak kaynatılır. Birkaç dakika sonra yumurtalar kırmızıya yakın bir renk alır. Daha sonra yumurtalar kırmızı renklerle, şekiller verilerek boyanır. Yumurtalar paylaşılır ve tokuşturulur.Tokuşturulan yumurtalardan kırılmayan yumurtanın sahibinin çok güçlü ve sağlam bir yıl geçireceğine, bolluk bereketin artacağına yorumlanır.
Yumurtaları boyamak için soğan kabuğu konulan su kaynatılır. Beyaz yumurtalar bu suya konularak kaynatılır. Birkaç dakika sonra yumurtalar kırmızıya yakın bir renk alır. Daha sonra yumurtalar kırmızı renklerle, şekiller verilerek boyanır. Yumurtalar paylaşılır ve tokuşturulur.Tokuşturulan yumurtalardan kırılmayan yumurtanın sahibinin çok güçlü ve sağlam bir yıl geçireceğine, bolluk bereketin artacağına yorumlanır.
Alıntıdır
Özel Mart mısırı kaynatılır. Bu Mısır
küllenmiş mısırdır. Kaynatılarak hazırlanır Mısırın bolluk ve bereket
getireceğine evin halkının çoğalacağına inanılır.
Çeşitli yiyeceklerden yedi çeşit (mısır, bal veya pekmez,lahana turşusu, sarımsak, ceviz, yumurta, börekten(maznik)
oluşan sofralar hazırlanırdı..Sofrada bulunan her bir yiyeceğin, ayrı ayrı anlamı
vardır;
-Lahana turşusu, yıl boyunca sivrisinek, arı gibi böcekler ısırmasın diye yenilmektedir.
-Lahana turşusu, yıl boyunca sivrisinek, arı gibi böcekler ısırmasın diye yenilmektedir.
-Sarımsak, yıl boyunca ağzın kötü kokmasını
önleyeceğine ,sağlıklı olunacağına ve sarımsağın büyülerden
koruduğuna inanılır.
-Bir sepetin içine ceviz konulur ve aileden herkes
sepetin içinden ikişer tane ceviz alır. Cevizler avuç içinde kırılır. İçi
sağlam ise yıl boyunca sağlık problemi yaşanmayacak anlamına gelir, çürük
çıkarsa sağlık sorunu olacağı düşünülür.
-Pekmez veya bal ise; yıl boyunca ağzımızın tadı yerinde olsun,tatlı dilimiz olsun, tatlı tatlı konuşalım
temennisi için yenilir.
-“Maznik” kuru fasulye yemeğinin taneleri
ve yufka ile yapılan börektir. Böreğin içindeki fasulyelerin anlamı, ailemiz geniş
olsun, çoğalsın, bolluk olsun demektir.
Alıntıdır
-Beyaz ve kırmızı ip karıştırılarak
adına “Martineçka” denilen özel ipler yapılır. Beyaz sağlık ve temizliği,
kırmızı ise gücü simgeler. Yıl boyunca sağlıklı ve güçlü olma anlamını taşır.
Bu ipler bileğe bağlanır. Bileğe bağlanan ip Kırlangıç kuşu görülünce çıkarılıp
yüksek bir yerden havaya atılarak dilek dilenir.
Kırlangıç kuşu görmeyen kişi bu ipi yüksek bir ağaç dalına asarak dileğini söyler. Marteniçkaların havaya atılması veya ağaç dalına gevşek olarak bağlanması “Rüzgar tarafında uçurulması , ağacın dalından düşerse güzel günler geçireceklerine,dileklerinin olacağına inanılmasından kaynaklanmaktadır.
Kırlangıç kuşu görmeyen kişi bu ipi yüksek bir ağaç dalına asarak dileğini söyler. Marteniçkaların havaya atılması veya ağaç dalına gevşek olarak bağlanması “Rüzgar tarafında uçurulması , ağacın dalından düşerse güzel günler geçireceklerine,dileklerinin olacağına inanılmasından kaynaklanmaktadır.
Martinka gününde evde bulunan evin en büyüğü,
eline iğne iplik alır önceden hazırlanmış küçük bez torbaların ağzını kırmızı
beyaz iple diker. Genelikle kırmızı veya beyaz torbalar kullanılır.Torbayı
dikerken evdekiler:
-“Ne dikiyorsun?” diye sorar (Şopraş ta ka), O da “Düşmanların ağzını dikiyorum! Yıl boyunca kötülük gelmesin, hakkımızda dedikodu yapılmasın. Yılanların, çıyanların, akreplerin, kötülerin, kötülüklerin ağzını dikiyorum bize zarar vermesinler…Kesemiz para dolsun. Evimizde, ambarlarımızda bolluk olsun, çuvallarımız dolsun” diye cevap verir.. Torba ağzı dikildikten sonra büzdürülür sıkıca bağlanır ve saklanır.
-“Ne dikiyorsun?” diye sorar (Şopraş ta ka), O da “Düşmanların ağzını dikiyorum! Yıl boyunca kötülük gelmesin, hakkımızda dedikodu yapılmasın. Yılanların, çıyanların, akreplerin, kötülerin, kötülüklerin ağzını dikiyorum bize zarar vermesinler…Kesemiz para dolsun. Evimizde, ambarlarımızda bolluk olsun, çuvallarımız dolsun” diye cevap verir.. Torba ağzı dikildikten sonra büzdürülür sıkıca bağlanır ve saklanır.
Alıntıdır
Ayrıca evdeki tüm eşyaların, mesela
çömleklerin testilerin, kulplarına da kırmızı beyaz ve kırmızı ipler bağlanır.
Yayığa (matka) bağlanır, yağımız bol güzel olsun.Un ve bulgur vs. torba ve
çuvallarında ağzı aynı şekilde bağlanır.( Benzer uygulama
“Marteniçkalar” hıdrellezde de yapılır ve gece yarısı gül dalına asılarak dilek
dilenir ..)
Gece hayvanlara da, özel yiyecekler verilir. Saman ve ot bol tutulur, elma,armut gibi
yiyeceklerde konulur. Hayvanların o gece kendi
aralarında konuştuklarına inanılır.
"Hayvanların sesleri dinlenerek yorumlar yapılır.." hayvanların kötülüklerden korunması için, ahırların önünde tütsüler yakılır, sabah erkenden kül dolu bir testi evin dışarısında kırılır. Etrafa dağılan kül ile evdeki bit, pire gibi haşaratın gideceğine inanılır. Ayrıca dağılan külün büyü ve nazarı yok edeceğine inanılmaktadır. Sönen ocağın temizlenmesi ile bütün dertlerin evin dışına atılması anlamına da gelmektedir..
"Hayvanların sesleri dinlenerek yorumlar yapılır.." hayvanların kötülüklerden korunması için, ahırların önünde tütsüler yakılır, sabah erkenden kül dolu bir testi evin dışarısında kırılır. Etrafa dağılan kül ile evdeki bit, pire gibi haşaratın gideceğine inanılır. Ayrıca dağılan külün büyü ve nazarı yok edeceğine inanılmaktadır. Sönen ocağın temizlenmesi ile bütün dertlerin evin dışına atılması anlamına da gelmektedir..
Sabah çok erken kimse sokağa çıkmaz.
Herkes pencereden bakar ve sokakta ilk gördükleri kişiye
seslenerek;
"Selam verir ve nereye gittiğini sorarlar sonra
-Benim sorunlarım gitti artık. Onları sen alır mısın! diyerek seslenilir..Bu kişinin verdiği cevaba göre yorum yapılarak sorunlardan kurtulduklarına inanılır...
Örneğin güler yüzle(güleç) " aldım" veya "sorunlarımız artık geride kaldı üzülmeyin" veya "Allah büyüktür halleder" vs..şeklinde cevap verirse seslenilen kişi sevinir. Tepkisini farklı bir şekilde homurdanarak verirse dertlerin bir süre daha devam edeceğine inanılır(1)
"Selam verir ve nereye gittiğini sorarlar sonra
-Benim sorunlarım gitti artık. Onları sen alır mısın! diyerek seslenilir..Bu kişinin verdiği cevaba göre yorum yapılarak sorunlardan kurtulduklarına inanılır...
Örneğin güler yüzle(güleç) " aldım" veya "sorunlarımız artık geride kaldı üzülmeyin" veya "Allah büyüktür halleder" vs..şeklinde cevap verirse seslenilen kişi sevinir. Tepkisini farklı bir şekilde homurdanarak verirse dertlerin bir süre daha devam edeceğine inanılır(1)
Martinka'ya ait sözlü tarih çalışmasını bize aktaranlar
(1)Müzeyyen Güller,Münevver Güller, Kadime Aslan Emine Özbay
Martinkamız, Nevruz'umuz kutlu olsun. O kırmızı-beyaz iplerdeki dileklerimiz tüm dünyaya barış getirsin..
Sevgilerimle