11 Mayıs 2019 Cumartesi

SAKIZ ADASI SAKİNLERİ -18-

TASFİYE TALEPNAMELERİ

Selam
Sakız adasından gelenlerin tasfiye talepnamelerini uzun zamandır paylaşmıyordum, fotoğraflarına bakmayı özlemişim.
 Sakız adasında düzenlenen tasfiye talepnamelerinin bir kısmının özelliği,  belgelerin fotoğraflı  olmasıdır. Bu durum tasfiye talepnamelerini incelediğim başka hiçbir bölgede karşıma çıkmadı. O zamanların giyim anlayışını  belirtmesi açısından çok önemli.....bir kere insanlar çok bakımlı ve  şık..... erkeklerde kasket de , fes de, fötr şapka da var. Kadınlarda aynı..... kapalı olan çarşaflı kadınlarda var, modern şapkalı kadınlarda.....


1928 tarihli  belge Sakız livasından gelip, İzmir ili Foça ilçesine yerleştirilen Ekrem çocukları Mehmet ve Zerrin'e ait.....

Sevgilerimle......




28 Nisan 2019 Pazar

YANYA KÖY, MAHALLE, ÇİFTLİK ADLARI ve AH VRE YANYA.....





Yanya fotoğrafları, Lozan Mübadilleri Vakfı sayfasında 2015 yılı Yanya gezisi izlenimlerini paylaşan Sayın Aydın Ataberk'e aittir.





"Uygur bey ;Yanya'nın zengin ve tanınmış ailelerinden birinin oğluydu. Uzun boylu, güçlü kuvvetli, yakışıklıydı. Gür saçları,kara kaşları,kara gözleri uçları hafif yukarı kalkık bıyıkları ile girdiği her ortamda hemen fark edilirdi. Üzerindeki yağmurluk ince kaliteli, koku yapmayan deridendi. Ceketi, pantolonu en güzel İngiliz kumaşından Yanya'nın en iyi terzisi Sarkis efendinin elinden çıkmaydı.
Yanya çarşısında gümüş işlemeciliği yapan büyükçe bir dükkanı vardı Uygur beyin....yanında 3 usta çalıştırıyor, üç katlı büyükçe bir konağı rahatça geçindirebilecek kadar para kazanıyordu. Ancak içinde hiç dinmeyen bir sızı vardı geçmişi ile ilgili....bin bir hevesle Harp Okuluna  girmiş, başarılı bir subay olarak çıkmıştı.1897 Osmanlı-Yunan harbine katılmıştı teğmen olarak..
"Süvari teğmeniydi" Kılıcını bir mücevher gibi taşırdı belinde....
Ne yazık ki kaderin başka sürprizleri vardı genç Uygur için....askerleri ile talimden döndüğü buz gibi bir kışın sabahında annesinden aldığı bir telgrafla bütün hayatı alt üst olmuştu. Babasının ölümünden sonra Ata bildiği biricik abisi, yengesi ve üç yeğeni bir Rum çetesinin pususuna düşmüş ve katledilmişlerdi. Anası "dön gel oğul" diyordu."Başımızda ol"
Haklıydı anası...evde anası,ablası ve küçük kız kardeşi yalnız kalmışlardı. Başlarında onlara sahip çıkacak biri lazımdı. Çok sevdiği askerlik mesleğinden ayrılmak zorunda kalmak yüreğini paramparça etse de razı olmuştu kaderine........

Şimdilik razı olmuştu kaderine,  o zaman bilmiyordu ki; bir süre sonra yaşadığı şehri ve halkını korumak için askerlerin başına geçeceğini.....




"09.Kasım 1912'de Selanik şehrini teslim alan Veliaht prens Konstantin, 19 Ocak 1913'de iki güçlü tümenle Yanya bölgesine geldi. İki ayrı tümeni daha bölgeye getirtti.Prens Konstantin Alman akademisinde birlikte okuduğu arkadaşı Esat Paşa'ya gücünü göstermek istiyordu. Aralıksız bir gün süren çok yoğun bir topçu ateşi başlattı. Topçu ateşi o kadar yoğundu ki; Osmanlı topçu subay ve erlerinin bir çoğu öğlen olmadan ya yaralanmıştı ya da şehit düşmüştü.
Osmanlı birlikleri çok zayiat vermişlerdi. Mermileri tükenme noktasına gelmişti. Mevzilerin önünde ve içinde amansız bir mücadele yaşanmıştı. Esat paşa,  gece karanlığından yararlanarak kaleye doğru çekilmelerini emretmişti birliklerine......bundan sonra savunmaya müstahdem mevkii de devam edeceklerdi.
Bu sırada Grebena'ya bir alay kadar düşmanın saldırdığını öğrendiler. Grebena'da bırakılan 100'e yakın gönüllünün böylesine güçlü bir düşmana karşı savunması mümkün değildi. Yanya bölgesinde savaşın yeniden şiddetlenmesi ve birliklerin kale civarına çekilmesi üzerine Esat paşa, Uygur bey'e "Yanya'ya dön" emrini verdi.
Bu  iki haber ortalığa yayılınca köylüler arasında korku ve  telaş başladı. Çekilirlerse onları kim koruyacaktı? Canlarını kurtarmak için onlarda kendilerini Yanya'ya atmak zorundaydı.
Çınarlı köylüleri bir karar vermek üzere toplandılar. İki saat kadar tartıştılar ve sabaha karşı yola çıkmaya karar verdiler. Köyde bir koşuşturma bir telaş yaşanıyordu ki tarifi mümkün değil...... mezarlıkta yatan büyükleri ve sevdikleriyle vedalaşanlar, atını arabasını hazırlamaya çalışanlar, çeteler almasın diye toprağa gömdükleri altınlarını bulmaya çalışanlar, acele ile çocuklarının karnını doyurmaya çalışanlar......aynı telaş komşu köylerde de vardı. Müslüman köylerde göç hazırlığı başlamıştı. 
Sabah olur olmaz kağnılar, atlar, arabalar yollara dizildi. Birer tas çorba içip, ağıtlar ve gözyaşlarıyla yola çıktılar. Çocuklar, yaşlılar ve hastalar hariç herkes yürüyordu. İki saat sonra Meçova yol kavşağına geldiler. Yunan askeri yolu kesmişti. Önce bir korku sardı yüreklerini..... ne yapacaklarını bilemediler. Askerler köylüleri durdurdu, bir şeyler söylediler ve elleri ile dağ yolunu gösterdiler. Köylüler bilirdi o yolu.......yokuşları dik, kar bol olurdu. İtiraz ettiler. Kar dediler, yokuş dediler, arabalar yüklü dediler, çoluk-çocuk, yaşlı-hasta dediler olmadı, dinletemediler.....düşman askerlerinin umurunda değildi hiçbiri.....köylüler biraz daha ısrar edince silahlarıyla havaya ateş açtılar, sonra silahları köylülere çevirdiler. Köylüler bir dağlara, bir de tüfeklere baktılar...atlarının öküzlerinin yönünü dağlara doğru çevirdiler.
Köylülerin yola düştükleri düşman askerleri tarafından dağ yoluna sürüldükleri haberi Uygur bey'e, bir gün sonra ancak ulaştı. Uygur bey endişe ile gökyüzünün simsiyah bulutlarına ve dağlara baktı. Kar yüksek yerlerde daha şiddetli yağar, rüzgar daha sert eserdi. Köylüleri kim bilir neler bekliyordu o karlı dağlarda........"


Yukarıdaki anlatım Sayın Nevzat Kutlu'nun 138 gün süren Yanya direnişini anlattığı "Ah Vre Yanya" adlı kitabından.....




Tasfiye talepnamelerinde belirtilen Yanya'da ki meslek grupları şöyle;
Doktor,polis,yüzbaşı,reji memuru,kol ağası,arabacı,katip,müezzin,müderris,zeytinci,hakim muavini, eczacı,baklavacı,yün boyacısı

Yerleştirildikleri yerler ise;
Kütahya,Kars,Trabzon,Samsun
İstanbul,Pendik,Üsküdar,Beyoğlu,Aksaray,Vefa
İzmir,Karşıyaka
Manisa, Karamanlı,Tevfikiye
Bursa,Gemlik
Ankara,Hacı Bayram İmaret mahallesi
Zonguldak
Balıkesir,Ayvalık





Tasfiye talepnamelerine göre Mübadillerin Yanya'da yaşadıklarını yerlerin adları ise aşağıdaki listede belirtilmiştir.

                                                                                Sevgilerimle



YANYA KÖY ADLARI
MAHALLELERİ
Kalbaki
Espatar
Zevaidiye
Arslanpaşa
Koska
Razoşov
Kanlıçeşme
Behrampaşa
Çerkovişte
Gazdibek
Dede Oruç
Loca Yusuf ağa
Fethiye
Çukurköy
Şemsettin
Namazgâh
Asbat
Dirsela
Loça
Kaleiçi
Banyar
Emirlen
Yusuf ağa
Emirler
Dırağaz
Boroş
Sultan Süleyman
Aydonat
Meraz
Karapınar
Celal paşa
Petre
ÇİFTLİKLER
Osman çavuş
Loca Osman çavuş
Çodila Çiftliği
İbrahim paşa
Mehmet ağa
Militonoş Çiftliği
Celal Ali paşa
Menzil


Ali paşa
Celali paşa


Sultan Beyazıt
Çarşı


Kale
Dede Ruhi mah.


Bucu Yusuf mah.
Kaleiçi Halil paşa mah.


Turabiye mah.
Saray


Kanlarço mah.

22 Nisan 2019 Pazartesi

KOZANA FOTOĞRAFLARI ve E-DEVLET MACERAMIZ



Selam
Kozana adı bir çok insanın hayatına E-devlet'in Şubat 2018 yılında kullanıma açtığı Alt-Üst soy bilgilerini öğrenme portalı ile girdi. Dedelerimizin, nenelerimizin babalarının annelerinin doğduğu yerleri ilk defa orada gördük.Nerede olduğunu bile bir çoğumuz bilmiyorduk.Merak, endişe, sevinçten sisteme o kadar çok yüklendik ki, günlerce e-devlete giremedik. Sistem error verdi, bu seferde bir hafta  sistemin düzeltilmesini bekledik. Sonuçta elimizde birer kağıt ilk kişinin doğum yerini aramaya başladık. Kozana, Kayalar, Sarışaban, Florina, Nasliç, Grebene, Yanya, Kesriye..... İlk aklımıza gelen google sormak oldu. Twitter'da tt yaptık, balkankökenim, balkan,selanik  etiketlerini......birbirimizle şakalaştık, espri konusu oldu senin deden, benim nenem..... Yok öyle yerler bulamadık veya bulduklarımız birkaç kelimeden  öteye gidemedi.Kulaktan dolma bir Selanik adı dillerde...nereden başlayacağımızı, nasıl gideceğimizi bilemez haldeydik.
Bu günlerde  blogdaki trafik de bayağı arttı. Mübadele etiketli her yayınım, 2500-3000 tıklanma almaya başladı. Hatta 15 Şubat'ta aldığım tıklanma sayısı 23.000 idi.  Bu bir blog için müthiş bir rakamdı. Bence şu ana kadar yapılan en güzel hizmet bu kayıtların halka açılması idi.

Üzücü olan ise; kökleri Rumeli'ye dayanan mübadil torunlarının Atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlardı. Bu durum çok acı....çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda durduğunu bize gösterdi. Bir toplumun mensubu olmak o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirmeli, bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve maalesef kültürsüzleşme ile birlikte  kullanılmaya çok müsait bireylerden oluşan topluluklar ortaya çıkarmakta...... bilmeyen, bilmediği için düşünemeyen, empati kuramayan insanlar yetişmekte.....sonrası ise geçmişi ile bağı koparılmış, nereden gelip, nereye gittiğini bilmeyen   emperyalizm tarafından kullanılmaya müsait  bir güruh..........

Büyük Atatürk'ün dediği gibi
"Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez"
Aşağıda bir çoğumuzun rüyalarını süsleyen Kozana'ya ait fotoğraflar var. Bu fotoğrafları bize ulaştıran sevgili Thanasis'e teşekkürlerimle.....   



































4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 


BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...