29 Kasım 2016 Salı

KOZANA KÖSELER KÖYÜ 1915 SEÇMEN KAYITLARI



                                               Fotoğraf için Sayın Orhan Atilla Bulut'a teşekkürler

Selam
Mübadiller; Yunanistan'dan Anadolu'ya geldiklerinde, çeşitli sıkıntılarla karşılaştılar. Ülke savaştan yeni çıkmış ve fakir, gelen insanlar fakir, ellerindeki avuçlarında ne varsa göç yollarında bitmiş. Yerleştirilecekleri evler yakılıp yıkılmış, Rumeli kadar geniş tarım alanları yok,alışkın oldukları iklim yok, yerleştirildikleri yerlerde bildikleri işi yapacak şartlar yok...3 yaşındayken mübadeleyi yaşayan, Yunanistan'dan Çorum Çarşıdere'ye yerleştirilen ve halen orada yaşayan Cemile Nine evde bir bardak bile bulamadıklarını, ölüm döşeğinde su isteyen dedelerine hayvanların yalaklarını eğerek  su içirdiklerini anlatmıştı. 
Onlar için Asıl mücadele şimdi başlayacaktı.Hem kendileri hem de vatanları için....

   Nedim Şener; Mübadele ve Samsun adlı kitabında, yurt içindeki durumu şehir şehir özetlemektedir. 

Yozgat'ta ;
"Mübadil sevk jurnal defterindeki kayıtlara göre 3678, yetkililerden alınan bilgiye göre 5.277 mübadil 
vilayet dahiline gönderildi. Çiftçi olan Kayalar göçmenleri Akdağmadeni gibi çam ağaçlarının kaplı olduğu ve madenin bulunduğu bir bölgeye yerleştirildiler.Dolayısıyla mesleklerini icra edemediklerinden çoğu, tüketici bir toplum olarak kaldı. 1923-1933 tarihleri arasında 1113 hanede 3911 mübadil iskan muamelesi gördü. Bunlara 698 ev,67 dükkan,3 arsa, 56731 dönüm tarla, 4 bağ ve 80.100 dönüm bahçe verildiğini"

Akdağmadeni; kültür seviyesi çok yüksek, Akdağmadeni'ne yerleştirilen bir aileden öğrendiğim kadarıyla geldikleri zaman Akdağmadeni'nde halk konaklarda yaşıyormuş,  postanesi o zamanın en çok ciro yapan postanesiymiş. İnsanlar faytonlarla geziyormuş. 

Sivas'ta;
1925 yılı itibariyle Sivas vilayeti Hafik,Zara,Divriği,Gürün,Darende,Kangal,Şehr-i Kışla, Yenihan ve Aziziye kazalarından oluşmaktaydı.Vilayetin nüfusu 377.575 idi.
Sivas'ta iki ayrı göçmen grubu bulunmaktaydı. Mübadillerden önce Sırbistan'dan sevk edilen Boşnak ve Arnavutlar Gürün'ün merkezine ve köylerine yerleştirilmişti. Bu göçmenlere sadece bulundukları yerde kalabilme hakkı tanınmıştı. İkinci grubu ise mübadiller oluşturmaktaydı. Sivas dahilinde 70-80 bin dönüm metruk arazi vardı. Bu sahaya 12.000 mübadilin iskan edilmesi planlandı. İlk etapta Samsun iskelesine çıkarılan 5.048 mübadil tahta arabalarla Amasya-Tokat güzergahı ile Sivas'a geldiler. Gelenler Sivas'ın dokuz kazasına dağıtıldılar. Dağıtım esnasında organizasyon eksikliği nedeniyle  çiftçiler kasabalara, sanat ve tüccar erbabı da köylere gönderilmişti. Yetkililerin ifadesine göre göçmenlerin %80'i yerli ahalinin yardımı ile ayakta durabilmekteydi" diye anlatır. 
Kozana'ya bağlı Küsüler köyü seçmen listeleri aşağıda...

GÜNCELLEME


4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 

Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. O köylerden biri de Köseler.......Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 


Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır.

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"
                                                                         Sevgilerimle

KÜSÜLER





SIRA NO
ADI
LAKABI
BABA ADI
DOĞUM TARİHİ
İŞİ
5194
Alise
İsa Oğlu
Sulüman
1863
Çiftçi
5195
Ali
İsa  
İsa
1875
Çiftçi
5196
Ahmet
İsa
Atem
1889
Çiftçi
5197
Arif
İsa
İsa
1876
Çiftçi
5198
Asan
İsa
İsa
1885
Çiftçi
5199
Aspi
Temur zade
Habib
1883
Çiftçi
5200
Ali
Temur zade
Abib
1891
Çiftçi
5201
Ali
Temur zade
Musa
1888
Çiftçi
5202
Ali
İbraim Hoca
Zerup
1891
Çiftçi
5203
Ahmet
İbraim Hoca
Veli
1889
Çiftçi
5204
Ali Osman
Mustafa Oğlu
Osman
1877
Çiftçi
5205
Arslan
Recep Oğlu
Elias
1866
Çiftçi
5206
Alil
Kara Memet
Memet
1848
Çiftçi
5207
Yakup
İsa Oğlu
Temir
1868
Çiftçi
5208
Yusuf
Keya Oğlu
Ali
1875
Çiftçi
5209
Yaya
Temur zade
Hıdır
1887
Çiftçi
5210
Latif
Keya Oğlu
Ali
1874
Çiftçi
5211
Zinel

Rostem
1869
Çiftçi
5212
Zerup
İbraim Hoca
İbraim
1839
İmam
5213
İzet
Mustafa Oğlu
Yasar
1884
Çiftçi
5214
Zekirya
İsa Oğlu
Kasir
1883
Çiftçi
5215
Kasir
İsa Oğlu
Ahmet
1861
Çiftçi
5216
Karaman
Mustafa Oğlu
Musa
1881
Çiftçi
5217
Kadir
Temur zade
Elmas
1875
Çiftçi
5218
Bairam
İsa Oğlu
Sulüman
1864
Çiftçi
5219
Besin
İsa Oğlu
Sulüman
1889
Çiftçi
5220
Bairam
Memet Zade
Zaheh
1878
Çiftçi
5221
Mustafa
Memet Zade
Omer
1869
Çiftçi
5222
Mustafa
Kerim Oğlu
Memet Ali
1866
Çiftçi
5223
Bairam
Kerim Oğlu
Yasar
1889
Çiftçi
5224
Mumin
Mustafa Oğlu
Yasar
1871
Çiftçi
5225
Moarem
Mustafa Oğlu
Bitula
1870
Çiftçi
5226
Memet
Athigganos***
Yasar
1864
işçi
5227
Memet
Memet Zade
Saditin
1875
Çiftçi
5228
Necip
İsa Oğlu
Usein
1869
Çiftçi
5229
Usein
Temur zade
Musa
1878
Çiftçi
5230
Omer
İsa Oğlu
Alisa
1891
Çiftçi
5231
Osman
İsa Oğlu
Rutem
1863
Çiftçi
5232
Usein
Kaye Oğlu
Ali
1872
Çiftçi
5233
Omer
Mustafa Oğlu
Sali
1891
Çiftçi
5234
Usein
Athigganos***
Memet
1891
işçi
5235
Omer
Memet Zade
Mustafa
1892
İşçi
5236
Rıfat
İsa Oğlu
Kadir
1889
İşçi
5237
Rustem
Memet Zade
Mustafa
1890
Çiftçi
5238
Ramazan
Mustafa Oğlu
Yasar
1889
Çiftçi
5239
Recep
Temur zade
Hıdır
1892
Çiftçi
5240
Semsedin
Temur zade
Halil
1880
Çiftçi
5241
Seli
İsa Oğlu
İsa
1875
Çiftçi
5242
Sefer
İsa Oğlu
Musa
1876
Çiftçi
5243
Sakir
İbraim Hocaoğlu
Terup
1872
Çiftçi
5244
Zefer
Memet Zade
Uzeir
1875
Çiftçi
5245
Sali
Mustafa
Yusuf
1858
Çiftçi
5246
Sali
Keya Oğlu
Tait
1889
Çiftçi
5247
Tafil
Temur zade
Abib
1885
Çiftçi
5248
Temursa
Temur zade
Halim
1879
Çiftçi
5249
Talip
Keya Oğlu
Ali
1864
Çiftçi
5250
Temurli
Keya Oğlu
Ahmet
1891
Çiftçi
5251
Fiza
Temur zade
Ali
1877
Çiftçi
5252
Kadir
Temur zade
Temursa
1859
Çiftçi
5253
Salim
Temur zade
Temursa
1852
Çiftçi
5254
Hasan
Temur zade
Halil
1873
Çiftçi






25 Kasım 2016 Cuma

SAKIZ ADASI SAKİNLERİ -8-

Selam

Bu akşam yayınlayacağım tasfiye talepnamesi;  12.12.1925 tarihli  Sakız livası Torloto mahallesinden gelip, İzmir ili Orhaniye mahallesinde iskan edilen Osman kızı Zihniye'ye ait
                                                                                                                                                                                   Sevgilerimle



SAKIZ ADASINDAN GELENLER




22 Kasım 2016 Salı

DRAMA'DAN BİR MÜBADELE HİKAYESİ......



MUBADELE

Selam
Nazan hanım dik duruşlu tam bir Rumeli kadını...aile hikayesini yazmasını istediğimde Olmaz! yazamam dedi. Sabırla bekledim ve yeğeninin hatırına yazdı sonunda.....teşekkürler Nazan hanımcım...sizi seviyorum.



"Biz Padişah Bedduası aldık evladım derdi nenem,Bulgar gitti Yunan geldi, Yunan gitti Alman geldi , halı gibi çiğnendik" derdi. Rumeliden gönderilen Hareket ordusu tarafından tahtından indirilen Sultan ikinci Abdülhamit Selaniğe sürgüne giderken Drama halkı tren istasyonuna dökülerek teneke çalmış ,bundan çok müteessir olan sultan “İnşallah sürünürsünüz !” diye beddua etmiş. Hikaye böyle......

 Hareket Ordusu’da nenem Naciye hanımın iki ağabeyi de var. İsmail ve Ali İhsan ağabeyleri İstanbul dönüşü küçük kız kardeşlerine bir oyuncak bebek getirmişler. Üç yıla kalmadan patlayan Balkan savaşında o iki ağabey Arnavutlar tarafından şehit edilmiş. İki kardeşin acı haberi bir bayram gününde gelmiş. Anneleri kederinden kırk gün yememiş içmemiş ama şişmanlamış , halk arasında buna gam eti denir. Şehitlerin babası olan dedemiz delikanlı oğulları cepheye giderken “ölmek var , dönmek yok oğlum !” dediği için kaçmayıp şehit olmuşlar.
 Bulgar; Drama varoşlarına dayandığında, yaşlı baba bile eline tüfek alıp savunmaya gitmiş , altı saat süreyle. Bakmışlar olacak gibi değil çoluk çocuğu alıp daha emniyetli olduğunu düşündükleri bir köye kaçmışlar , bir eşeğin ( veya katırın) bir küfesine nenem bir küfesine küçük ağabeyi bindirilmiş Dedemiz Ahmet ağa hayırseverliği ile bilinen bir adam olduğu için Bulgarların elinden kurtulmuşlar . Mübadil torunu hemşerilerden bir arkadaşım, Bulgarların, babasının dört amcasını bahçede gül ağaçlarını altında boğazladığını anlatmıştı. Benzer hikâyeler çoktur.
 Bir süre sonra köylerden şehre geri dönüş başlamış, geldiklerinde yol üzerinde olan üst katı havuzlu evlerini Bulgarlar tarafından talan edilmiş , adeta çırılçıplak bırakılmış halde bulmuşlar. Birleşmiş milletlerden yardım gelene kadar, kırk gün tuzsuz kaçamak yemek zorunda kalmışlar, bu yemek mısır unundan yapılan bir Rumeli yemeğidir, ama bizim evde hiç pişirilmemiştir. Herhalde o acı günleri hatırlamamak için olsa gerek.... Dramada açlık var, çingene nüfus hep açlıktan ölmüş Bu savaşlarda inanılması güç  hümanizma hikayeleri vardır,Bir gün bir Bulgar Subayı eve gelmiş, Sofyaya gideceğim , giderken anneme baklava götürmek istiyorum bana iki tepsi baklava yapın demiş ve un,şeker,yağ bırakıp gitmiş. Akrabamızdan hacı nine adlı bir baklava ustası yaşlı hanım çağırılmış ve Bulgar subayın istediği iki tepsi kendine teslim edilmiş, subay bu tepsinin biri de sizin diyerek çıkıp gitmiş. Bulgar işgali 11 ay sürmüş, sonrası İkinci Balkan savaşına denk geliyor , Yunanlılar Bulgarları kovmuş , . “Karatabanlı Bulgar “ derdi nenem , kaçarken ağaçları bile söktü öyle kaçtı ! Yunanlı gelince bizimkiler evlerine kapanmış , Yunan Subayları sokak sokak gezip, “ Çıkın kardeşlerim , biz insansız bahçeyi ne yapalım ? “ diyerek halkı ikna etmeye çalışmışlar. Yavaş yavaş insanlar dışarı çıkmaya işlerine koyulmaya başlamış. Drama halkının büyük çoğunluğu Türk, Bulgar ve Ulahlardan oluşmuş.Ulahlar, Romanya ile kereste ticareti yaparmış, Yunan azınlık çok az, bir tek Rum mahallesi var( Ulahlar bazı belgesellerde göçebe çobanlar olarak tanıtılıyor ama pek öyle değil.Manastırda o zaman zengin bir Ulah nüfusu var. Yunanistan şimdilerde Ulahları ya öldürerek ya kaçırtarak bitirmiş) Köylerde Müslüman Pomaklar ve sanıyorum bir de Türkçe konuşan Rumlar var, 

Resmi tarih kitaplarının yazamadığı muhtemelen sansür etmekte fayda gördüğü şöyle bir durum daha var.Bir süre sonra Yunan askeri de çekip gitmiş bir sebeble.....ailenin en küçük oğlu çocuk yaşta olmasına rağmen askere alınmış.Askere alan kim?  Osmanlı ordursu.....Yani biz Birinci Dünya Savaşında resmen oradayız ve orduya asker veriyoruz. Sözde müttefik Almanların askeri de bir süre Drama'da bulunmuş, Varvara çayında yüzerlermiş. Annanem bir mahallenin delikanlısını "Çanakkale yedi" derdi.Kızlar genç nüfusun kırılmasından dolayı Rumeli geleneğinde hiç olmadığı şekilde yaşlı dul erkeklerle evlendirilmeye başlanmış.
Küçük abi bir süre sonra askerden hastalanarak gelmiş.Babası Ahmet ağa bedel vermiş.Hastalık verem..... Rumeli'de o zaman hayli yaygın, savaştan sağ dönen gençleri de verem alıp götürmüş.
Bir süre sonra büyük dede Ahmet ağa'da ölmüş. Evladlarımı Türk toprağına bir çıkarabilsem diye diye....Biraz iyileşen küçük oğul evlendirilmiş, bir oğlu olmuş ama nafile.....sonunda o da hastalığa teslim olmuş. Arkadan bebekte ölmüş yaslı gelin baba evine geri dönmüş. Bu gelin hanım yıllar sonra İzmir'e, yanında genç bir subayla Samsun'dan çıkıp gelmiş. İkinci eşinden olan oğlu ile onlarda Samsun'a yerleştirilmiş.
Atilla İlhan "Daha Rumeli'nin hikayesi yazılmadı" demişti. O romanlar yazılmalı, şimdilik yazılanlar giden Rumlara ah-u-vah eden romanlar sadece..."Gelenlerin dramını anlatan yok, gidenlere ise; neredeyse Kerbela ağıtları yakılacak" demişti genç tarihçi Osman Karatay.........Bunları yazıyorum ama bir yandan da gözlerimi siliyorum....Bana yazsana diyen yeğenimin hatırı için.......
Büyük dede öldüğü sırada Yunanlılar tekrar gelmiş.Bu dönem anlaşılan Mondros Mütarekesinden sonraki dönem olmalı......
Derken Yunan Hükümeti evlere Türkiye'den gelen Rumları yerleştirmeye başlamış. Bizim eve de Çorlu'dan ya da Çatalca'dan  şimdi tam hatırlayamıyorum bir aile yerleştirilmiş.Bir anne iki kızı ve damadı....Bu arada annane tekrar evlendirilmiş.Tesadüf bu ya...damat beyde verem hastasıymış ve Nazan hanım'ın dayısının doğumundan 13 gün sonra vefat etmiş.Bebeğin doğum tarihi İzmir alındıktan 6 ay sonrasıymış. (Eski usulde tarih düşme) Evde ki davetsiz misafirlerin damadı Niko acıdan sütü kesilen Naciye nene için kapı kapı dolaşıp süt aramış. Niko; Amerika'da büyümüş çok efendi bir Yunanlıymış. Hanımı Kiryakisa'da öyle.....Bizim Naciye nene ile çok iyi anlaşmışlar.Bu 1,5 yıllık ortak hayatta aile hem Türkçe hem de Yunanca konuşarak anlaşmış. Gelelim diğer küçük kıza.....tam bir edepsiz...Naciye nenenin dizdiği tütünleri çalıp,satmış.Düşünün bir yetim oğlancık ile anasının bir yıllık geçim parasını......Naciye nene gidip kızı Yunan Komutana şikayet etmiş ama ne olmuş? Sormak aklımıza bile gelmemiş :) O yıllarda çocuk ya da genç olduğumuz için masal gibi dinlenlerdik anlatılanları..Şimdi bütün mübadil torunları hepimiz pişmanız. Evin küçük kızının hakaretleri de ayrıdır. O sırada Anadolu'da savaş sürmektedir. Yunan basına sansür uygulamakta, haber alınamamaktadır. Evin küçük kızı Naciye neneyi sürekli taciz etmektedir: "Kör Kemal'i yakaladık,kör Kemal'i getiriyorlar"Naciye nene her gün bir haber alabilir umuduyla tren istasyonuna gelir, gelenlere bakar canı sıkkın geri dönermiş."Bugün de gelmedi bizi kurtarmaya" diye düşünen ailenin her gün yürekleri ağızlarına gelmekteymiş. Derken! Trenler Kemal'i değil ama vagonlar dolusu yaralı Yunan askerlerini taşımaya başlayınca bizimkiler bozgun olduğunu anlamış.
Zaten Drama'da direniş vardır. Yunan her akşam iftar vakti insanları kurşuna dizmektedir. Sonradan Akhisar'a iskân edilen elbiseci ( hazır giyimci) Hüseyinler ailesi bu direnişin içinde olanlardır. Nenemin bana anlattıkları yıllar sonra okuduğum komitacı Yüzbaşı Fuat Balkan'ın hatıraları ile çok uyuşmaktadır. "Fuat Balkan'ın anıları" ikinci defa basılmıştır.İsteyen kitapçılarda bulabilir.
Nenem Yunana "yaygaracı kafir" derdi."yaygaracı kafirler korkaktır!"Geceleri sabahlara kadar kralcılarla, Venizeloscuların sokak kavgaları yaptıklarını anlatırdı. Zito Konstantino! Zito Venizelos! yaygaraları ile.......
Mübadele haberleri gelince evdeki davetsiz misafirlerin küçük kızı hakaretlerin dozunu iyice arttırmıştır."Siz Türkiye'ye gidince aç kalacaksınız, orada o....k yapacaksınız"şeklinde çirkin konuşmalar, kızın annesini çok üzmektedir.Türkçe olarak neneme "Allah hayır versin bu kıza" demektedir.
Neticede mübadele olmuş bizim üç kişilik aile gemi ile İzmir'e gelmiş. (Hangi vapurla,nereden binmişler? hiç bilmiyoruz.) Sanırım Urla'da karantina da beklemişler.Herkes yavaş yavaş dağılmış,bizimkiler sona kalmış.Kendilerine teklif edilen yerlere korkudan gidememişler, İzmir'in Bayraklı'sını  çok uzak bir yer sanmışlar.Başlarında erkek yoktur, en sonunda İzmir'in Alsancak (eski adı Punta) semtinde bahçesiz, 1,5 katlı sakız biçimi metruk bir Rum evine yerleşmişler. Drama'da Rum mahallesinden geçerken "bahçesiz ev nasıl olur?" diye alay ederken, havuzlu Türk konağından bahçesiz Rum evine tıkılan, yerli-köklü tütün çiftçisi bir Dramalı aile ve hayatta kalanları, genç bir anne, yaşlı anası ve 1,5 yaşında yetim bir oğlancık....Nasıl? Sultan Abdülhamit'in bedduası tutmuş mu? Herşeyden önce ağır bir statü kaybı...Çünkü koskoca Ağa kızı Naciye hanım -hazıra hazine dayanmaz hesabı- bir müddet sonra mahalledeki diğer hemşehri kızları ve gelinleri gibi incir işletmesine çuval dikim işçisi olarak girip çalışmaya başlamış.
MUBADIL
 Balkan Savaşı öncesi Aydın'a göçmüş,Yunan işgalinde eniştesi yerli Rumlar tarafından katledilince Demirci Efe çetesine katılıp savaşmış hemşerilerden dedemle evleninceye kadar İncir İşletmesinde işçi olarak çalışmayı sürdürmüş.Birçok mübadil aile de aynı şekilde malının karşılığını alamayarak , aynı kaderi paylaşmıştır.Dedemin hayatı ise ayrı ibretlik hikayedir.Harekat Ordusunun Drama'dan kalkan kolu büyük dedemizin konağında toplanmış.Kur'an ve tabanca üzerine yemin edilmiş (Tam bir ittihatçı ritüeli olduğu aşikar.). Dede gönüllülere masraflara katılmak için bir çekmece dolusu altın vermiş.Dedem İzmir'in kurtuluşunda bir Rum'u öldürmüş.Adam"Yapma vire Sami bütün altınlarım senin olsun!" diye yalvarıyormuş.Sami neler gördüyse artık bu işi yapmış,ölmeden bir hafta öncede kendisine nasıl bir yük olduysa durmadan bu olayı sayıklamış.Aslında kimseye kıyacak biri değil,hayırseverliğiyle tanınmış bir ağa çocuğu,içki de içmiş ama her Ramazan Ayında fahri müezzinlik yapmış bir gönül Müslümanı.....Rumeli ağalığı da şimdiki güneydoğu ağalığından çok farklı.



MUBADELE



17 Kasım 2016 Perşembe

SAKIZ ADASI SAKİNLERİ -7-


Günaydın
gururlu insanlar
Fotoğraflara baktığın zaman gördüğün nedir diye sorsanız...gurur derim..Başı dimdik, boyun eğmeyen, gururlu, aç kalsa da kimseye müdana etmeyen ve vatanını çok seven Türk insanları diye eklerim...  
Bugün tarihin tozlu sayfalarından bize seslenen Sakız livasından gelip, İzmir ili Bayraklı Mahallesinde iskan edilen Süleyman oğlu Ahmet Saffet.....
21.07.1925 tarihli tasfiye talepnamesinin numarası 130-16-13-2/35-257-9
                                                                                                         Sevgilerimle



SAKIZ ADASI




TASFİYE TALEPNAMESİ

SAKIZ ADASI

BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...