MUSTAFA NECATİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MUSTAFA NECATİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ekim 2022 Pazartesi

MUSTAFA NECATİ'NİN MÜBADİLLERLE İLGİLİ GENELGESİ "DERDİNİ SORMAYACAKSIN, YÜZÜNE BAKIP ANLAYACAKSIN!"


Selam 
 Sayın Prof.Dr. Kemal Arı hocamızın tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı, bize kazandırdığı genelge'de,  Mustafa Necati; emirlerini,  o kadar içten ve duygu dolu cümlelerle yazmış ki, duygulanmamak elde değil. Tam bir devlet adamı mantığıyla hareket ederek " Derdini sormayacaksın, yüzüne bakıp anlayacaksın" diyor. 



"1. Kış başlamıştır. Teşkilatımızın hazırlık döneminde, göçmen taşıma işlerine önemli ölçüde el atılmıştır. Bu zorunlu durumdan dolayı, bölge müdürlerinin göçmenleri indirme iskelelerinden uzaklaşamadıklarını ve çalışma alanlarını oluşturan vilayet ve kazalarla tam anlamıyla ilgilenmeye zaman bulamadıklarını görüyorum. İndirme iskelelerinde bulunan bölge müdürleri, her halde bölgelerinin en uzak noktalarına kadar gidip etki ederek, göçmenlerin küçük ve gizli yaralarına çare bulmayı en önemli görev saymalıdırlar. Bunun için de bölge emrine verilen memurları bölge içindeki vilayet ve kazalara göndererek, işlerin içinde bulunmaları gerekir. Buna dikkat etmenizi tavsiye ederim.
2.Bölge müdürleri, örgütleri hakkında kapsamlı bilgi vermiş değillerdir. Onun için bölge müdürleri emrinde bulunan memurlar oraya gönderilmiş ya da gönderilmesi kararlaştırılmış bulunan göçmenlerin yerleşme, beslenme ve rahatlarını sağlamaya yeterli midir? Bunu belirleyerek bildirmelidirler. Gereksinim oranında memur göndereceğimden, bölge müdürleri memur gereksinimlerini bana anlatmalı ve bu konuda beni ikna etmelidir. Her bölge müdürü emrindeki memurlardan dolayı sorumludur. Atanan ve seçilen gerek maaşlı ve gerek gündelik ücretli memurlardan yararlanma olanağı olmayanlar, derhal işten çıkarılmak üzere bakanlığa bildirilmelidir… Görevini namusu kadar sevmeyen memurlar, imar ve iskan işlerinde çalıştırılamazlar. Çünkü imar ve iskan işi, kardeşlerimizin yaşamı, memleketimizin huzur ve mutluluğu işidir. Çalıştırılamayanları çalışır duruma getirmek, çalışma yeteneği olmayan ve bu işe büyük bir aşkla sarılarak çalışmayanları memurlarımın arasında görmek istemiyorum. Bunu önemle ilginize sunarım…
3.. Herhangi bir muhacir kardeşimin özen ve ilgiyle bakılmamasından dolayı uğrayacağı akıbet, vicdanım üzerinde acı ve elemli etkiler yapar. Sizde de aynı etkiyi yapacağından eminim. Bu nedenle Hilal-i Ahmer dispanserleri, Hilal-i Ahmer örgütü yerleştirilen göçmenlerin sağlığını tam anlamıyla sağlayamıyorsa, bunları güçlendirmeye çalışmakla birlikte, doğrudan doğruya bölgeniz emrinde bulunmak üzere doktor atayabilirsiniz. Aynı zamanda, gelen kardeşlerimizi üretici duruma koyabilmek için bunlara gönderdiğim genelgede vurguladığım gibi, tohum, araç-gereç vermek yetkisine sahipsiniz. Dolayısıyla, bu tohumlar ekilmiş midir? Gerekli yerlere verilmiş midir? Bütün bunları incelemek gereklidir. Bunun için de tarım uzmanına gereksinim varsa, atarsınız. Yalnız gerek doktorlar, gerek tarım uzmanları atak, kötü hava koşullarından yılmaz, gezmekten usanmaz, incelemelerinde etkili olmalıdır. Köylere, kazalara, şehirlere yerleştirilen göçmenlerin kesin olarak memurlarımızın şefkatli ilgi ve özenli bakımdan uzak bulunmamalıdırlar.. Örgütte bu noktaya önem veriniz. Ne kadar arazi ekildiğini, ne kadar hasta, ölüm ve doğum gerçekleştiğini her on beş günde bir raporla bildirmek gereklidir. Gerekli malzeme ve sağlık araç-gereci bulundurmaya dikkat etmelisiniz. Ölenlerin ölüm nedenlerini doktor raporuyla birlikte merkeze göndermeniz gerekir. Doğumlar da önemle izlenmelidir. Doğan çocuklar gözbebeğimizdir. Bunların yaşaması için çalışmak gereklidir. Bunlara gerekli yardımı yapacağımdan, doğum gerçekleştiğinde bana günü gününe haber verilmelidir.
4.. Şimdiye kadar gönderdiğim genelge ve emirlerde sözü edilen görevlerin yapılışı gerçekleşmiş olmasına karşın, aşağıdaki noktaya da çok önem veriniz:
1.. Göçmenlerin köylerdeki genel durumları nasıldır? Onlarla temas eden memurlarımız yüzlerine baksa, biraz dertleşse herşeyi keşfedebilirler.Çehrelerin, ifadelerin ayrı ayrı anlamları vardır. Bir bakışımızla, yerleşimini sağladığınız göçmenlerin refah içinde ya da sıkıntıda olduğunu anlayabiliriz. Bundan dolayıdır ki, memurlar göçmen kardeşlerimizle sık sık temas etmeye ve onlarla dertleşmeye mecburdurlar. Camı kırık, kapısı sökük hiç bir göçmen evi istemem. Bütün göçmenlerin yerleştirildikleri evlerin camları, kapıları düzenli değilse, dikkat etmek gereklidir. Bölgelerde bu malzemeyi sağlayarak, kesin olarak her evin soğuktan korunmasını güvence altına alınız. Şayet bölgenizde bu malzemeyi bulamazsanız, telgrafla istemelisiniz.
2.. Yataksız yorgansız hiç bir göçmen kalmamalıdır. Paltosu, ayakkabısı olmayanlar var mıdır? Kundaksız yavruların olması olasılığını bile düşünüyorum. Hilal-i Ahmet Teşkilatı şimdiye kadar bize büyük oranda yardım etmiştir. Genel Merkeze yazdığım telgraflara verilen cevaplarda, her bölgede bu gibi malzemelerin bulunduğunu bildirmişlerdir. Bunları Hilal-i Ahmer memurlarından isteyerek sağlamak gerekir. Şayet sağlanamazsa, telgrafla bakanlıktan istek, gerçek görevlerimizdendir.
3.. Göçmenlerin oturdukları evler, sürdükleri tarlalar geçici değildir. Mübadele işleri son bulunca, kendilerine kesin olarak verilmiş olacaklardır. Göçmenlerin bu konuyu bilmeleri gereklidir. Dolayısıyla ev ve arazinin kendi malları olduğunu kulaklarına sokmalısınız. Oturduğu evin kendi malı olduğunu bilen bir adam, onu korumaya ve onarmaya çalışır. Aksi takdirde, gelişigüzel bırakır ve sonuç olarak da baştan başa düşman eliyle yakılıp yıkılan ülkede yeni viraneler meydana gelir. Her göçmene evine sarılmasına ve onu onarması görevinini anlatmalısınız.
4.. a- Onarım işlerine önem vermek, en önemli görevlerdendir. Terkedilen malların harap olanlarını bundan önce verdiğimiz emir gereğince onarmak gereklidir. İlkbahar’da her bölgede yapılması gerekli köyler için de şimdiden bilgi edinmeye çalışmalı ve mevsim gelince derhal işe başlattırılmalıdır. Buna ait ne gibi girişiminiz varsa, raporla bakanlığı haberdar etmelisiniz…
b- Gelen göçmenler kardeşlerimizdir. Göçün acılarına uğramış vatandaşlarımızdır. Bölgenizde özellikle yerlilik, yabancılık gibi bir zihniyetin ortaya çıkmasına engel olmak için halkı aydınlatmak gereklidir. Bir Türk göçmeni kardeşi gibi bağrına basmayanlar, asalet ve faziletin dünyada mümessili olan büyük atalarımızın çocukları sayılamazlar. Fazilet ve büyüklük, yoksullara yardım, göçmen kardeşlere samimi ve gülümseyen, iltifat eden bir yüz takınmakla gerçekleşmiş ve sağlanmış olur.
Bütün bu yazdıklarımdan amacım, sizleri en küçük davamıza kadar duruma egemen, makamınızın manevi etkisinden güç ve esin alan, işlerinizde etkili, göçmenlere baba, yavrularına ana şefkat ve saygısıyla bakarak, kardeşlerimize öksüzlük ve gariplik çektirmeden, bolluk içinde ve üretici konuma getirmiş biçimde yaşatarak bu kutsal göreviniz başarmaktır…"
Mübadele İmar Ve İskan Vekili Mustafa Necati



4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 

19 Ekim 2019 Cumartesi

KOZANA BİCELİ KÖYÜ ile MUSTAFA NECATİ'NİN 1919 YILINDA TÜRK MİLLETİNE HİTABEN YAZDIĞI YAZISI




Türkiye'nin gelmiş geçmiş en çalışkan, en vatansever  Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin kaleminden.......Okuyun bakalım şimdi yaşadıklarımızdan ne farkı var..........Türk'ün Türk'ten başka dostunun olmadığını, şu kocaman dünyada yapayalnız olduğumuzu anlatıyor. 
Aşağıdaki yazı Ahenk gazetesinde Aralık 1919 tarihinde yayınlanmış..... Fotoğraflar Yunanistan Biceli köyüne ait....ardımızda bıraktığımız gözü yaşlı topraklarımızdan ....



"Zavallı milletim sen asırlardan beri yaşamak için çırpındın, ölüm karşısında metin ve azimkâr çalıştın, hududların ateşin sinesinde yanık ve imanlı kalbinle Allah'ına istinad ederek, milletinin kalbine zehirler akıtanları, milletinin ruhuna hançerler saplayanları öldürdün.....milletinin namus ve şerefine el uzatan milletlerin elini kırdın. Mukaddesatına, dinine bühtan edenlerin ağzını yırttın.
Sen hak dininin muhafızı oldun, senelerce o dinin ulviyeti, kudsiyeti uğrunda can verdin. Mekke yollarında, Medine sahralarında, Yemen çöllerinde, Mısır ellerinden Şam ve Beyrut diyarlarında milyonlarca genç ve dinç evladın öldüğü Kudus'ün önünde bir avuç mevcudiyetinle büyük bir kuvveti, bir cihan kuvvetini durdurdun........
Senelerce koynunda din ve milletinin yabancıları olanları hakimiyetinin bayrağının himayesindedir. diye besledin. Bir gün hududa siz gidiniz ben rahat edeyim demedin. Onlar ferih fahur senin gölgende yaşadılar.Kuvvetlendiler, bayrağını hakimiyetini yırttılar, çiğnediler, hükumetler kurdular sana meydan okudular.Yine gittin, yine onları terbiye etmeye hadlerini bildirmeye gittin öldün,öldürdün.......
Şeref şan uğrunda milliyet ve vatan uğrunda yine hayatı feda ettin şerefim yaşasın dedin......
Aileni aradın öldü dediler Mezarını sordun bulamadın.Çocuğunu aradın öldü dediler Bir hatırasını istedin bulamadın Kimsesiz kudretsiz kaldın. Hala sana kendini düşünme incinirsin, kendin için hakkını isteme kızdırırsın derlerse inanma, bütün eski kanaatlerini bırak ve artık varlığın, benliğin için çalış ve bil ki kendini bildiğin, kendin için çalıştığın gün kurtulacaksın. Her vakit mazlum ve mağdur olduğun, her vakit ölüme koştuğun halde bütün cihan şimdi sana katil ve hunhar diyor. Rumeli'nin imanlar taşıyan camilerini kanlarla yıkamayan muhteris kuvvetler çocuk anne kesen eller, genç kız ve ihtiyar baba doğrayan kollar hep unutuldu.
Girit'in yırtıcı kartalları binlerce müslümanın kalbini parçalarken hiçbir ağızdan bir himaye sesi çıkmadı. Şimdi bütün cihan bağırıyor, bütün cihan haykırıyor, bütün varlıklarıyla bütün kuvvetleriyle hesap isteriz diyor. Bizim milyonlarca öldürülen kardeşlerimizin hesabını sormaya hakkımız yok iken, dört katilin yaptığı cinayetin faili sen oluyorsun. Zavallı milletim yüksel ve bil ki hakkını bildirmeye muktedir olduğun gün her kuvvet önünde eğilecektir." diyor Mustafa Necati......

Vatanını sevmek, Milletini sevmek, Türklüğü sevmek, Müslümanlığı gerçekten sevmek böyle birşey işte.....kalpten gelir, samimidir.








4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından  ulaşmanız  yeterlidir. 


BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...