Aile büyüklerim bugünkü Yunanistan’a bağlı, o günkü adı ile Sarışaban kazasının köylerinden gelmişler. Dedelerimi ben doğmadan çok önce vefat ettiklerinden hiç bilmiyorum. Sadece Anneannemi (Büyükana derdik) ve Babaannemi (Fatma ana derdik) tanıma fırsatım oldu.
Her ikisi de bir şey anlatacakları zaman, söze “bizim memleket te” diye başlarlardı. Onlar için doğdukları ve bırakıp geldikleri, bugün Yunanistan sınırları içinde kalan yerler hala memleketti. "Memleket te" diye başlayıp, uçsuz bucaksızdı diye tarif ettikleri tarlaların büyüklüğü, sağmaya yetiştiremedikleri ineklerin, memelerinin sağılamadığı için çatlayacak hale geldiğini anlattıklarında, bu benzetmeyi abartılı bulurdum. Zamanla vatan bildikleri o topraklardan kopup geldiklerinde ve yine vatan dedikleri bu topraklara ayak bastıkları zaman dilimi arasına yıllar girdi. Kendilerini, bu topraklara getiren aile büyüklerini bir bir kaybedip, buradaki vatan toprağına gömdüler. Artık memlekete dönme ümidinden de bir o kadar uzaklaştılar.
Anlattıkları sınırlıydı hep, unutmuşlar mıydı, yoksa konuşup hatıraları tazelememekle unutmanın kolay olacağını mı düşünüyorlardı bilemiyorum. Yoksa yaralarına kabuk mu bağlatmışlardı? Kabuk bağlamış yaranın tekrar kanaması için bırakın kaşımayı, hafif bir tırnak darbesi bile yetiyorken, biz o yarayı ne kadar kaşısak da, tırnak atsak da, ya kanatmayı beceremedik, ya da yaradan sızanın kan olduğunu anlayamadık.
Orada aşk var mıydı? Türk–Yunana, Yunan–Türk’e aşık oluyor muydu? hiçbirini öğrenemedik. Sustular, hep sustular.
Fatma anama, anlat dediğimizde, “-ne anlatayım ayol, her şey orada kaldı işte” diye kısa keser, fakat yine de peşinden yarım yamalak bir hatırasını anlatır ve her defasında gözlerini dolduran yaşlarını silmek için çemberinin ucunu kullanır, anlat diye ısrar edende, ettiğine pişman olurdu.
Bir yaz günü tütün diziyorken, radyoda söylenen “Debreli Hasan” türküsü üzerine, Fatma anama, Debreli Hasan'ı bilir miydin? diye sorulduğunda, -“Bilirim elbet, rahmetli anam beni Salialara (Salih ağa) bir şey almaya göndermişti, eve girdiğimde içerde adamlar oturuyordu, debreli beni görünce kim bu kızçe dedi, Saliağa yabancımız değil, bizimdir dedi, sonra ben evden çıkıyorken de Saliağa eğilip bana burada o adamı gördüğünü sakın bir yerde söyleme diye tembih etmişti…” koca Debreli Hasan hakkında bile anlattığı bununla sınırlı kaldı.
Debreli Hasan, Rum Çetecilerin karşısında kendi etrafındaki gönüllülerle kurulmuş bir Türk çetecisinin lideriymiş. Adına türkü yazılacak kadar nam salan bu kişinin hakkında kim bilir ne anılar biliyordu da anlatmıyordu ninem.....
Debreli Hasan türküsünden bir dörtlük:
“Mezar taşlarını Hasan koyun mu sandın,
Adam öldürmeyi Hasan oyun mu sandın,
Drama mahpusunu Hasan evin mi sandın,
At martinini Hasan dağlar inlesin,
Drama Mahpusunda Hasan dostlar dinlesin.
Adetlerimizdendir, Bayram namazı için camiye giden erkekler, namaz çıkışı hemen eve gelmezler mezarlığa giderler.
Bir bayram sabahı idi, mezarlık ziyaretini de yapmış eve geldiğim de, elini öpeceğimden, Fatma anamı alt katta bulamayınca üst kata çıktım. Ellerini balkon korkuluklarına koymuş gözleri ile çok uzakları tarıyor gibiydi.
-Fatma ana bayramın mübarek olsun ver elini
dediğimde, ağladığını gördüm.
-şimdi siz mezarlara gittiniz, dualarınızı okudunuz,biz mezarlarımızı da memlekette bıraktık, kimbilir bakımsızlıktan yerleri bile kaybolmuştur" dedi.
O güne kadar bizimkiler buraya, buradakiler de oraya gitmişler diye basitleştirdiğim mübadeleyi ve mübadilleri bir anda yeniden tanımıştım sanki.......
Fatma anamın da, büyük anamın da giyim tarzları aynıydı. Giyimlerinin vazgeçilmezi olan fıta dedikleri önlükleri vardı. Her ikisini de hep siyah çember ve saten benzeri siyah kumaştan dikilmiş, içinde astarı olmayan ferace bir manto ile hatırlarım. Bir sokak aşağı dahi gitseler, mantolarını hemen üslerine alırlardı. Neden hep siyah giyiyorlardı? Bu renk, memleketten süre gelen bir tarzı mıydı? Yoksa zorla çıkarıldığımız vatanımıza tekrar dönene kadar asla renkli giymeyeceğiz diye alınmış, bir daha da geri dönemedikleri içinde bozulmamış bir karar mıydı? Bilinmez.
Tek bir satır okuma ve yazma bilmezken namaz kılacak kadar yeterli sure ve duayı nereden, nasıl öğrenmişlerdi? Büyüklerinin öğrettiği kesindi. Balkan Harbi, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşını peş peşe yaşadılar. Bu savaşlarda sevdiklerini bir bir kaybettiler. Ambarlarındaki çalışmışlıklarını, her yıl ama her yıl cepheye gönderdiler. Mısır koçanını öğütüp, un niyetine kullanıp, ekmek yapacak kadar fakirlik ve yokluk içinde iken, bu büyükler, nasıl oldu da kızancıklara ve kızçelere (çocuklarına) din eğitimi vermekten geri kalmadılar.
Kapıya “pota”, bahçeye “harem”, merdivene “drabazan”, patatese “kumpir” gömleğe “dolama” yengeye “ganga” El havlusuna “kığma” aile fertlerine “Horanda” … demeselerdi eğer, onların geçmişte yaşadıkları kültürleriyle ilgili hiçbir şekilde bilgi sahibi olamayacaktım.
Fatma anama ara sırada olsa, yalvar yakar söylettirilen Rum kızı türküsünün sözlerini keşke onun sağlığında bir yerlere not etseydim. Tek bir kelime dahi Rumca bilmiyorlardı, Rumca öğrenip konuşmaya mecbur olmayacak kadar geniş ve kalabalıktılar demek ki.....
Gülmeleri kadar, ağlamaları da anlıktı. Ne yaşamışlardı da hem gülmeyi hem de ağlamayı aynı nefese sığdırabiliyorlardı. Mezar taşlarının başına “Kavalalılı, Selaniklili, Sarışabanlı” gibi memleket isimlerinin yazılması ahde vefa mıydı, yoksa geride kalanların vefası mıydı?
Sevgilerimle
Selanik vilayeti Drama Livası (Sancağı) Sarışaban kazasına bağlı köylerin isimleri
1-Muratlı 2-Karacaova
3-Domaçlı 4-İnceğiz
5-Çağlayık 6-Darıova
7-Ulucak 8-Mencenos
9-Gaziler 10-Kenez
11-Beklemiş 12-Muratcık
13-Mustafaoğulları 14-Beğcilli
15-Karacakoyun 16-İlhanlı
17-Eskiköy 18-Dededağı
19-İskeçe 20-Mencus
21-Karamanlı 22-Susığırı
23-Baraklı 24-Bayramlı
25-Kızbükü 26-Uzunkuyu
27-Karagıdırlı 28-Nedirli
29-Lise 30-Köseler Bala
31-Sepetçiler 32-Dranova
33-Çobanlı 34-İmrenli
35-Haleb 36-Aşıklar
37-Köseler Zir 38-Kavacık
39-Kolçalar 40-Koçoğulları köyü
41-Çakırlı 42-Köprübaşı
43-Kurudere 44-Kotuncalı
45-Toylar 46-Kadıovası
47-Boyova 48-Kolacık
49-Urgancılar 50-Boynukızıl
51-Kuru 52-Kurudere
52-Eski Sarışaban köyü 53-Ada
54-Çobanköy 55-Zigoş
56-Muncunos 57-Yenimahalle köyü
58-Kasaba 59-Doyranlı
60-Ulucak
MAHALLE ve ÇİFTLİKLER
1-Kayapınar Çiftliği
2-Hüseyinbey mah.
3-Eğrelti mahallesi
4-Kadı Ahmet efendi mahallesi
5-Çarşı mahallesi
SARIŞABAN KAVACIK KÖYÜNDEN GELENLERİN LAKAPLARI
1-Nizamoğulları 13-Molla Osmanoğulları
2-Kalıncıoğulları 14-Terzioğulları
3-Delioğulları 15-Bayramoğulları
4-Kocayusufoğulları 16-Söylemezoğulları
5-Şalakoğulları 17-Kasapoğulları
6-Topaloğulları
7-Hacı oğulları
8-Berberoğulları
9-Dikmeoğulları
10-Bahçecioğulları
11-Karaalioğulları
12-Rahmanoğulları
14-İshakoğulları 31-DipliAlioğulları
15-Molla Osman oğulları 32- Reşitoğulları
16-Köklü Ahmetoğulları 33- Köri İbrahimoğulları
17-Yakupoğulları 34- Sait Oğulları
ROPÇOZ KAZASI MESUDİYE KÖYÜ LAKAPLARI
1-Arnavutoğulları 17- Küçükoğulları
2-Kanlıoğulları 18-Nizamoğulları
3-Numankahyaoğulları 19-Paşaoğulları
4-Malkaoğulları 20-Oruçoğulları
5-Kuyumcuoğulları 21-Şuaypoğulları
6-Limanoğulları 22-İsmailpaşaoğulları
7-Oykooğulları 23-Ahmetoğulları
8-Numanoğulları 24-Hacımehmetoğulları
9-Parkanoğulları 25-Purkanoğulları
10-Salahoğulları 26-Cihanoğulları
11-Deli İsmailoğulları 27-Kaçnaroğulları
12-Kumcuoğulları 28-Kanlıoğulları
13-Topaloğulları 29-Araçlar
14-Numan efendi oğulları 30-Pazooğulları
15-Kazmaoğulları
16-Sinaboğulları
Yukarıda lakaplarını yazdığım ailelerin tamamı Ropçoz kazası Mesudiye köyünden gelip Kocaeli Bahçecik kazası Yuvacık köyüne yerleştirilmiştir.
SARIŞABAN KÖYÜ NEDİRLİ KÖYÜ SAKİNLERİNE AİT LAKAPLAR
Karaosmanoğulları Hacıibrahimoğulları
Karacaoğulları Kantacıoğulları
Dayıoğulları Nazıroğulları
Mumcuoğulları Halildayıoğulları
Delieminoğulları Hatipoğulları
Koçoğulları Mehmetalioğulları
Kasapoğulları Terzioğulları
Bahçacıoğulları Mollaahmetoğulları
Boyacıoğulları Topaçoğulları
Kocakıroğulları Karabaşoğulları
Nebioğulları Küçükalioğulları
Bayraktaroğulları Yanbaşoğulları
Yaşbozoğulları Geyikoğulları
Abdioğulları Külcüoğulları
Alibabaoğulları Kahvecioğulları
Kubakoğulları Muharremoğulları
Yakupoğulları Karagözoğulları
Sarıalioğulları Arapoğulları
Hacıkelebekoğulları Bektaşoğulları
Çakaloğulları Karabaşoğulları
Hacıeminoğulları Mahmutoğulları
Nediroğulları
MURATCIK KÖYÜ SAKİNLERİNE AİT LAKAPLAR
ULUCAK KÖYÜ SAKİNLERİNE AİT LAKAPLAR
Babaoğulları Caferoğulları
Yeleklioğulları Küçükalioğulları
Kırahmetoğulları Hatipoğulları
Kayaoğulları Kahyaoğulları
Dolu Osmanoğulları Basanoğulları
Karaİsmailoğulları Alemdaroğulları
İbişoğulları Eselioğulları
Barutçuoğlu Çavgaoğulları
Çıbaoğulları Solakİbrahimoğulları
Çorbacıoğulları Koca Mustafaoğulları
Müezzinoğulları Hoca Hasanoğulları
Molla Hasanoğulları Büyük Alioğulları
Bekiroğulları Piryeoğulları
Köroğulları Kulaoğulları
Mahmutoğulları Barutcuoğulları
GÜNCELLEME