1 Ağustos 2016 Pazartesi

............................



Selam
Nenelerimiz dedelerimiz derdi ki;
"Muhacirliği gördük biz, Allah düşmanıma göstermesin"

Bu yaşadığımız olaylara başlık bile koyamadım.
Vatanımız çok kötü günlerden geçiyor maalesef...bir türlü rahat bırakmıyorlar, yine bizi bize kırdırmaya çalıştılar. Allahtan başarılı olamadılar. 

"Türkiye haini en çok olan ülke" cümlesiyle tarihe geçen Kamran İnan ne kadar doğru söylemiş. Satılık insanımız ne kadar çokmuş ...bu vatana, millete göz diken, insanları sokakta acımadan öldüren  caniler cezalarını sonuna kadar çeksinler...O görüntüleri seyrettikçe hala aklım almıyor. Sen nasıl kendi insanını vurursun? Nasıl Meclisi bombalarsın?  Nasıl bu topraklardan böyle kana susamış, hiçbir insani değeri olmayan insanlar yetişmiş  anlayamıyorum. 

Bunlara "Atatürk" desen tüyleri diken diken olurdu ama Üzerinde George Washington'un resmi olan  bir dolarlara tapınmaları falanda varmış. Hocalarının her gece Peygamberimizle   rüyasında görüştüğüne inanmalar falan.... şu olaylar  olmasa  bunlara güler geçerdim, gülemiyorum. Hayatımızı alt-üst etmeye, vatanımızı bölmeye çalıştıkları için onlara çok kızgınım....  

Anladığım kadarıyla Pavlov'un köpeğine uyguladığı şartlı refleks teorileri itina ile uygulanmış bu insanlara.....
İtaat-yemek, itaat-para, itaat-iş, itaat-tüm sınavların cevapları 
ve
 en son nokta ellerine verileceğini zannettikleri 
İtaat= Kariyer, Makam, Mevki, Güç (Kocaman bir yanılgı)

Ahh Köy Enstitülerini kapatanlar ahh..

 Tek amacı fakir köy çocuklarını alıp, onlara çağdaş eğitim vererek bilgili, kültürlü, yetenekli  insan yetiştirmekti fakat zorla kapattırıldı para yok, eğitim yok, peki fakir çocukları kim yetiştirdi? Cemaatler.....

İşte bugünler bize gösterdi ki; bunlar Vatanımızı bölmek için yetiştirilmiş maalesef.... 
Toplum olarak geldiğimiz son nokta bu işte...

Kendi insanını, kendi insanına kırdırmak :(

Bizler  vatan, millet, bayrak sevdalısıyız.
Ne dinimizden vazgeçtik,
Ne de vatan, bayrak sevdamızdan....

Büyük Atatürk ülkesini işgale gelen düşman askerleri için bile aşağıdaki sözleri söylerken şu vatan hainlerinin yaptığına bakın.. Tüm şehitlerimiz nur içinde yatın. Sözlerimi Atamın Anzak askerleri için söylediği cümlelerle bitirmek istiyorum.

                                                                        Sevgilerimle 


“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”

                                                                                                                                                                                                                                      Atatürk, 1934

30 Haziran 2016 Perşembe

ZEYTİNYAĞLI YAPRAK SARMASI YAPIMI

serhira

Selam
Tatile son iki.....biz Ankara'lı  bozkır çocukları 10 gün sıcak gördük bunaldık artık, kendimizi denize atmamız gerekiyor.
Kayınvalidem tazecik, körpecik yapraklar göndermiş Yeşilçiftlik'ten...Sardıracak kimseyi de bulamayınca iş başa düştü. Oturdum sardım bir güzel.... çok lezzetli ama yapması 3 saat, yemesi 10 dakika..
nankör yemek zeytinyağlı yaprak sarması :)))

MALZEMELER
Taze asma yaprağı sarabileceğin kadar :))
2 su bardağı pirinç
1 paket kuş üzümü
1 paket çam fıstığı
2 orta boy kuru soğan
1 su bardağı zeytinyağ
1 büyük domates
1 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı tarçın
Yarım bağ nane
Yarım bağ maydanoz
3 adet yeşil erik




Yapılışı
Bir tencereye 1 litre su koyalım. Kaynamaya başlasın. Ardından bir parça (yaklaşık 10-15 tane)yaprakları kaynamış suya bırakalım. Yapraklar sararınca çıkarıp süzgece koyalım. Bir kenarda soğusunlar.
2 su bardağı pirinci yıkayıp, ılık suda ıslatalım. Bekletelim. Yumuşasınlar. Kuş üzümlerini bir kasenin içinde soğuk suyla ıslatalım. Tombiş tombiş şişmeleri için bekletelim.















Bir su bardağı zeytinyağımızı tenceremize koyalım, çam fıstıklarımızı hafifçe kavurup, doğranmış kuru soğanlarımızı ekleyelim. Hafifçe pembeleşene  kadar kavuralım. Ardından ıslattığımız sonrasında da iyice yıkadığımız pirinçlerimizi ve  doğranmış domateslerimizi tenceremize ekleyip hep beraber kavuralım.







Ardından kuşüzümlerini, karabiberi, kimyonu, tarçını, tuzumuzu ekleyelim. Karıştıralım. Ardından doğradığımız maydanozlarımızı ve nanelerimizi ekleyelim şöyle bir karıştıralım.1 su bardağı kaynamış suyumuzu ekleyelim. Tenceremizin kapağını kapatalım. Suyunu çektikten sonra ocağımızı kapatalım. Soğumaya bırakalım.





Hadi bakalım içini hazırladık...Şimdi şenlik başlasın.:(
Sarmaları yerleştirmeden önce tenceremizin dibine 3-4 sarma yaprağını serelim. Sonra sarmalarımızı üzerine yerleştirelim. Tencereyi doldurduktan sonra üzerine tekrar yapraklarımızın birkaç tanesini serelim. Tenceremizin içine birkaç tane yeşil erik koyalım. Yeşil erik o ekşi tadını sarmanın içine bırakarak harika bir lezzet katıyor yemeğimize....










Taze asma yaprağı sarması

Hepimize kansız, şehitsiz, hep beraber ölmeden geçirebileceğimiz güzel geçen bir bayram diliyorum.
                                                                                                                                Sevgilerimle


Taze asma yaprağı sarması







27 Haziran 2016 Pazartesi

HÂRELİ DEV İNSAN

MAHMUT MAKAL

Bizim şer bildiğimiz de hayır,
Hayır bildiğimizde şer vardır bunu sadece Yaradan bilir.
  Tebdil-i mekânda hayır vardır derler ya, o kadar doğru ki....

Birgün yeni büromda  hasbelkader karşılaştığım çok büyük bir insanı anlatacağım size....1950 yılında "Bizim Köy" adlı kitabı yayınlandığında ülkemizde ve dünyada kıyametler koparan, köylerin durumunu tüm gerçekliği ile anlattığı için, beyinlerde çizilen  "köy imajını" altüst eden, bu yüzden de bütün şimşekleri üzerine çeken, doğruyu yazdığı için acılar çeken (hapis yatan, sürülen, ünvanları elinden alınan) Mahmut Makal...

Bizim köyün arka kapak yazısı aynen şöyle....
"Bizim köy 1950'de yayımlandığında toplumun geniş kesimlerinde tam anlamıyla bir depreme yol açtı. Yazarın 17 yaşında gencecik bir öğretmenken kaleme almaya başladığı "köy notları" kitap haline getirilip de basıldığı zaman önce iktidarın öfkesini üzerine çekti. Çünkü köyden yükselen yoksulluk çığlığı, kulaklarını ve gözlerini her türlü olumsuzluğa kapamak isteyenlere,köyleri yemyeşil,bereketli, güzel köylü kızlarının berrak pınarlardan su taşıdığı yerler olarak gösterme çabasında olanlara atılan bir tokattı.Köylerde hala taş devrinin yaşandığı gerçeğini dile getirmenin bir cezası olacaktı elbette.Her yer kar altındayken, köylere ulaşım sağlanamazken köyünde öğrencilerini "hayata hazırlamaya" çalışan genç öğretmenin haberi olmadı kitabının kopardığı gürültüden...Karlar erimeye başlayıp, yollar açılınca ilk ziyaretçileri jandarmalar oldu Makal'ın.Tutuklandı."Bizim Köy" ise tam tersine çeşitli dillere çevrilip ülke sınırlarını aşmaya başlamıştı...."

Bedri Rahmi Eyüpoğlu, sitemkâr şiiri Sakal-Makal'da Bizim Köy'ü ve  umursamaz beyaz Türkleri anlatıyor.


SAKAL-MAKAL
Yahut
Aferin oğlum Ahmet
Bu yolda devam et

Herifçioğlu Sen Mişel'de koyuvermiş sakalı
Neylesin Bizim Köy'ü, nitsin Mahmut Makal'ı
Esmeri, sarışını, kumralı, kuzguni karası
Cebinde dört dilberin telefon numarası
Bir elinde telefon, bir elinde kesesi
Uyyy! Yesun oni nenesi
Yesun oni nenesi

O yaşayan bir efsane
Hayatının her anından ders çıkarılması gereken bir üstat
Bugün onunla konuşmaya gidiyorum, ellerinden öpmeye......

                                                                                 Sevgilerimle


BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...