10-13 Mayıs tarihleri arasında eşimin iş gezisi nedeniyle (peşine takılarak) Hırvatistan Dubrovnik-Mostar-Karadağ gezimize başladık. 1,5 saat yolculuğun ardından Dubrovnik'e vardık. İlk durağımız Cavtat idi.Cavtat Dubrovnik'e 20km.uzaklıkta bir sahil kasabası.. Genelde teknesi olan Ruslar buraya tatile gelirmiş.Ehh işte idare eder..
Cavtat'tan ayrılarak Dubrovnik'e geçtik. Oradan da eski şehir turuna başladık. Eski şehir kalenin içinde surlarla çevrili, daracık sokakları temiz ve bakımlı ...
İlk girişte bizi Orlanda Heykeli karşıladı.Şehrin özgürlüğü için savaşmış bir kahramanmış.
Biraz ilerde kilise adına yardım toplayanlar başladı. Valla ne yalan söyleyeyim aşağıda resmi olan adam işini dört dörtlük yapıyordu.
Şu güzel kızdan yelpaze almadığıma bin pişman oldum... Resmini çekmek aklıma gelmiş ama......Ertesi gün gittiğimde yoktu :(
Ama "Dubrovnik'i seviyorum" kolyelerinden aldım...Bir Melis'e bir kendime
Kocacım her zamanki gibi gittiği hiçbir yerde kuşları unutmaz.... (Martı,güvercin v,s)
Kişi başı 70 kuno vererek 2 km uzunluğunda ki şehri çevreleyen surlara çıktık. Şehri birde yukarıdan görelim dedik yaklaşık 2 saat yürüdük,tırmandık,merdiven çıktık ama değdi. Dikkat ettiyseniz çatıların hemen hemen çoğu yeni yapılmış. Burası da savaşta Sırpların ağır top atışına maruz kalmış. Daha sonra Unesco tarafından desteklenerek restore edilmiş.
Bu dik kayalıklardan beach yapmışlar denize giriyorlardı...
Surlardan aşağı bakarken gelinle damat geldi. Gördüğünüz gibi merdivenlerde oturup nikah saatinin gelmesini beklediler.Böyle bir şey Türkiye'de olacak var yaaaa......... o iki anne..... iki çeker bir kopartır o gelinle damadı :) bıt bıt bıt bıt
Şehir muhteşem kokuyor...Her yerde mimozalar
Biz midyenin tavasına da, dolmasına da bayılırız. Hırvatistan'da bütün Avrupa'nın deniz mahsullerini üretiyormuş diye hadi gelmişken buradaki midyelerinde tadına bakalım dedik amaaaaaa hiçççç beğenmedik. Valla bu aşağıda gördüğünüz porsiyonu bitiremedik. Bitiremediğimizi gören garson üzüntüsünden perişan oldu.Ağlayacaktı neredeyse....Deniz suyu, beyaz şarap ile yapıyorlarmış..Hatta midyelerini yiyip, suyuna da ekmek bandırıyorlar. Ama kalamar ve karideslerine diyecek bir şey yok...Çok lezzetliler
veee son olarak odadan Adriyatik denizi manzaraları.. Hatta bir sabah o ağaçların birinin dalında sincap gördüm.
Mostar-Karadağ gezimiz bir sonraki postun konusu olabilir.