9 Temmuz 2015 Perşembe

YAVRUM VATAN KIBRIS-GAZİ MAĞUSA

Günaydın
Ramazan başlamadan bir hafta önce üç günlük kısacık bir Kıbrıs tatili yaptık.O kadar iyi oldu ki...Hala o tatilinin verdiği doping ile devam ediyorum. Kıbrıs'ı biz çok seviyoruz. Her ada gibi, ağır ağır akan bir hayat var burada da...bu bize iyi geliyor. Bu sefer Gazi Mağusa'ya gittik.
Şehri bir kadına benzetmek gerekirse eğer;  denizi gibi, turkuaz mavi gözlerinin içinde derin derin bakışlarında, serin serin  oradan oraya savrulursun.... 
Beline kadar inen altın sarısı saçları anımsatan kumsallarına; aşık olursun...
 Kısaca çok güzel, endamlı ama hüzünlü bir kadın Gazi Mağusa....



Eski St.Nikolas Katedrali, yeni Lala Mustafa Paşa Camii muhteşem bir yapı...Önünde durduğunuzda etkilenmemeniz mümkün değil....

Lüzinyanlar döneminde Kudüs'ü de yöneten Lüzinyan kralları 1372'ye kadar Mağusa'da ki St.Nikolas Katedralinde taç giymiş.







Bu gördüğünüz Lala Mustafa Paşa Camiinin sol tarafında yer alan cümbez ağacı...Söylendiğine göre 717 yaşında.....Katedralin inşaatına başlandığı 1298 senesinde  dikildiği söyleniyormuş. Kocaman bir ağaç.... gölgesinin keyfi ise paha biçilemez. Kıbrıs'ta geçen birçok tarihi olaya da şahit aynı zamanda....Zırhlı Lüzinyan Şövalyeleri, taç giyen Lüzinyan kralları, Venedikliler, Mısırlılar,1571 yılında gerçekleşen bombardıman, depremler,savaşlar,Namık Kemal'in 38 ay sürgün hayatı....neler görmüş, geçirmiş.


Zindanın duvar yazısı..Bir Türk milliyetçisi duygularını ancak bu dizelerle anlatabilirdi.
Zalim olsa ne rütbe bi-perva
Yine bünyad-ı zulmü biz yıkarız!
Merkez-i hake atsalar da bizi
Küre-i arzı patlatır çıkarız!
                              Namık Kemal

Namık Kemal'in sürgün hayatı yaşadığı zindan, Lala Mustafa Camii'nin biraz ilerisinde tarihi parkın içinde..zaten burada her yer tarihi eser...Namık Kemal birçok edebiyat eserini Gazi Mağusa'da bu zindanda yazmış.Burada çok zor ve olumsuz şartlar altında yaşamış, birçok kez sıtmaya yakalanmış.
3 günlük seyahatimizde 2 kez gittik Gazi Mağusa'ya....Gece gittiğimizde büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Camiinin ve o tarihi bölgenin ışıklandırıldığı düşünmüştük çokk yanılmışız...Sanki şehirde karartma vardı. Sokaklar karanlık, tarihi binalar karanlık, insanlar yok, hayalet şehir gibi..Elimizdekinin kıymetini hiç bilmiyoruz. Sonra başka ülkelere gittiğimizde değmeyecek yerlere hayran kalıp, geri geliyoruz. :((( Üzücü çok üzücü..




Kıbrıs'ta toplu taşıma falan yok..Her yere taksi ile gitmek zorundasınız. Arabalarda İngiliz sistem geçerli yani direksiyonlar sağda...Trafik sağdan akıyor.İngiltere'nin arka bahçesi  deyimini boşuna demiyorlar.Trafikte, Türkiye'de ne yapıyorsanız, orada tam tersini yapıyorsunuz. Bu sebepten dolayı, kendinize güveniyorsanız  eğer, araba kiralayabilirsiniz. Ama biz güvenemedik, taksileri kullandık. Taksi şoförleri de, araba kiralayanlardan yana  çok dertli ...trafikte en çok kaza yapanlar, kendine sonsuz güveni olan yurdum insanlarıymış...Taksilerde çok lüks ama.... mercedesler, limuzinler, cadillaclar orada taksi...keyfi de bir başka hani.....Daha önce Kıbrıs'a geldiğimizde kiraladığımız taksi Mercedes-Vito  idi....Bu seferki de C 180 Mercedes idi. Yayla gibi, deri koltuklu, kliması süper çalışan bir arabaydı...Bizi götürdü, bekledi, aldı, geri getirdi.

Kıbrıs'ta Lefkara işi işlemeler çok meşhur...Lefkara işinin özelliği ŞURADA bu şekilde anlatılıyor
"Venedikli asiller, pek çok döneme ev sahipliği yapan Kıbrıs’a tatil amaçlı olarak sık sık gelirlerdi. Özellikle Lefkara Köyü’ne gelen asilzadelerin kendi ülkelerine özgü getirdikleri danteller ve yerli köylünün yaptığı nakışların birbirinden etkilenmesi ile “Lefkara işi” ortaya çıkmıştır.
Tarihi yaklaşık 7 yy. öncesine dayanan bu özel el sanatı, Kıbrıs’ın en önemli el işlerinden birisidir. Adaya özgü pek çok motifin işlendiği Lefkara işi, genelde beyaz veya ekru yeşil renk olarak yapılmaktadır. Geçim kaynağı olması amacıyla kadınlar tarafından yapılan bu işler Kıbrıs erkekleri tarafından farklı ülkelere götürülüp satılmış, böylece dünya tarafından bilinen özel bir iş haline gelmiştir. 
14. yy’da Venedik Kraliçesi Katerina döneminde Kıbrıs adasını ziyaret eden ünlü ressam Leonardo Da Vinci, Lefkara Köyü’nde gördüğü bu işten çok etkilenmiş ve en önemli motiflerden “dere motifi” olarak bilinen işten yapılan masa örtüsünü satın almıştır. Daha sonra aldığı bu örtüyü Milano’da bulunan St. Trobezas Katedrali’ne hediye etmiştir. Da Vinci, Lefkara işine olan ilgisini İsa’nın havarileri ile yediği son yemeği resmettiği tablosunda göstermiştir. “Son Akşam Yemeği” tablosunda yer alan masa örtüsünde, dere motifini kullanmış ve tüm dünya bunu görmüştür. Bu tablo, Lefkara işinin tarihinin ne kadar eskiye dayandığının güzel bir kanıtıdır.
Kıbrıs’ta yapılan Lefkara işi, nesiller boyu önemini kaybetmemiş, pek çok motif yok olmuş olsa da günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Tepsi, masa örtüsü, tablo, bardak altlığı, çanta, kıyafet olarak hediyelik eşya satan her yerde Lefkara işini bulmak mümkündür. "

Artık benimde bir Lefkara işi kolyem var...Çok hoş ve çok dikkat çekici..


Bizim kaldığımız otel Salamis By idi. Otelden kalan izlenimlerim şöyle....Otel  Kıbrıs'ın ilk otellerinden biri...fakat yönetimi gayet güzel.. tıkır tıkır işliyor.Odalar temiz, yataklar rahat.. Her şey dahil olmasına rağmen yemekler çok iyi..Mısır tarafına baktığından dolayı herhalde, kumsal tek kelime ile şahane...Deniz muhteşem.... girdiğim en iyi denizlerden biriydi..


Gazi Mağusa'da diğer bir önemli merkez ise Salamis Harabeleri....İncil'de adı geçen şehirmiş. Kazılar durmuş durumda...Zamanında o kadar büyük bir şehirmiş ki; şu ana kadar yapılan kazılarda sadece %3'ü gün yüzüne çıkartabilmiş. Sahilden yürüye yürüye gittik ama dönüşte bizim taksici Hüseyin'i çağırdık..:)) Denize çok yakın..görmekte fayda var...ama terkedilmişlik havası  burada da var...



Kalp şeklinde bir kalıntı...Bence Salamis aşıklar şehriymiş. :)))

Gazi Mağusa'da ki bir başka hüzün ise kapalı şehir  Maraş....1974 Kıbrıs Barış Harekatında bizde kalmış fakat antlaşmalardan dolayı kullanılamıyor.Zamanın Dubai'si...Kumarhaneler şehri...Ömer Şerif, Sophia Loren'in evinin olduğu söyleniyor.Kumsalında ki kumu, Mısır'dan gemilerle getirtmişler. İhtişamlı şaşalı dönemlerin şehri...Şimdi bomboş...2000'li yılların başında Gazi Mağusa'ya tekrar gelmiştik.Tam burada denize girmiştik.O zamanlar böyle plajlar falan yoktu...o şaşalı dönemden kalma demirden şezlonglar vardı ne kadar ilginç gelmişti bize..... Gazimağusa'nın altın kumsalları dünyanın en iyi bilinen plajları arasındaymış.


Bir de Gazi Mağusa'nın neden "Gazi" ünvanlı olduğunu da yazayım bitireceğim. 1974 Kıbrıs Barış Harekatının ardından resmen gazilik unvanını aldığı için ismi  Gazi Mağusa olmuş.  Gazi Mağusa nam-diğer Famagusta Kıbrıs'ın en önemli şehirlerinden biri... ayrıca hüzünlerin de başkenti...
                                                                         Sevgiler


15 yorum:

  1. En kısa zamanda gidebilirim inşallah , çünkü uzun zamandır merak ettiğim bir yer Kıbrıs. Kolyende çok güzelmiş Sertaç:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Kadriye.... dilerim en kısa zamanda gider görürsün..sevgiler :)

      Sil
  2. Vaktiyle benim de gitmişliğim vardır ama bir çok şeyi şimdi sizden öğrendim. Akıcı bir uslupla, bilgilendirici bir yazı olmuş. Sıkılmadan okudum. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Rabia hanım..Yazımı beğenmenize sevindim...sevgiler :)

      Sil
  3. Leonardo Da Vinci'nin teşekkür ederim. Lefkara işini kayıt altına almış. Sen de yazında bizi haberdar ettiği için mutlu oldum. Umarım bir gün sevgilimle o plajdan Akdeniz'e dalarım. Kleopatra'ya ve Ay Tanrıçası Selene'yi selamlarım. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir yorum bu Pericim...Umarım bir gün sen ve sevgilin; o hüzünlü şehirde Afrodit'in bir sedefin içinden Kıbrıs kıyılarına çıkıp, kendine hayran bıraktığı yerde Akdeniz'e dalıp Kleopatra ve Selene'yi selamlarsın :)))) sevgiler :)
      (Bu arada Lefkara işinin tanıtımı için kooperatif kurmuşlar..Değerlere sahip çıkmak, yaşatmaya çalışmak çok güzel)

      Sil
  4. Ben hiç gitmedim Kıbrıs'a ve inanılmaz merak ediyorum. Buarada bayıldım o kolyeye! Çok kıskandım ve aynısından istiyorum :D Giden birini bulursam muhakkak aldıracağım :D Güle güle tak şahane.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım en kısa zamanda gidersin..Kolyemi beğenmene sevindim..Daha güzelleri senin olsun...çok teşekkürler :)

      Sil
  5. Maraş'ın hikayesi beni de çok hüzünlendirir. Çürümeye bırakılmış bir şehir. Lefkoşe'de yürürken bir sokakta birden karşına çıkan koca bir duvar ve o duvarın ardında kalan hayalet şehir. Tam 40 yıl öncesinde donmuş kalmış zaman. Siyasetin ne kadar kirli bir şey aslında...
    Çok güzel bir 3 günü paylaşmışsın bizimle, ahh gidesim geldi hemen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni de çok hüzünlendirir...Ne hikayeler yaşanmıştır o zamanlar..ne insan portreleri vardır.Yaşayan herkesten dinlemeyi isterdim.Umarım en kısa zamanda gidersin sevgiler :)

      Sil
  6. sayende gezdik oraları :)
    eğlenmişsin ne hoş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim.:)

      Sil
  7. mübadele yazılarını öncelikle yerel gazete ve dergilere yollasana. hatta gidip görüş basarlar hoşlarına gider hatta. :)

    ama bak ne dicem. mübadele yazılarını ve daha önce yazdığın sevdiğin yazılarını hepsini toplasana, hatta içine yeni yazılar koyarsın, kitap yapsana yaaa, çok kolay, hemen çıkar ki kitabın yaa. düşününce söyle bana fikir veririm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç düşünmemiştim Deep :( olur mu acaba? Düşüneyim ben sana dönerim Deep.Yardımını isterim.iyi bayramlar sevgiler

      Sil
  8. Namık Kemal'in dizeleri muhteşem...
    Çok güzel bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil

YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ....
HEPİNİZE ÇOKK TEŞEKKÜRLER...

BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...