Mart ayında bir yakınımızın düğün törenine katılmak üzere İstanbul'daydık. Bir yağmur... bir yağmur... Durduramadı ama bizi... Eeee tabii İstanbul'a gelmişken yapılması gerekenleri yapalım dedik. Valizlerimizi Beşiktaş'ta kalacağımız yere bıraktıktan sonra şehir hatları vapuruna atlayıp karşıya geçtik. Vapurda Mustafa çizilerini aldı ve martı beslemek için güvertede çıktı. (Vapurda çalışanlardan öğrenmişşş martılar en çok çizi kraker severmişşş)
Yavaş yavaş toplandılar.Bana da güzel güzel resimlerini çekmek kaldı.
Grisin İstanbul Güzelsin İstanbul
Kapalıçarşı, Mısır çarşısını dolaştık ama yağmur o kadar hızlandı ki geri dönmek zorunda kaldık
Dolmabahçe Sarayının önündeki saat kulesi
Akşam arabayla sahil yolundan İstanbul turu ile devam ettik. Bozkırın bağrından kopup gelmiş kişiler olarak İstanbul'a geldiğimizde hep denizi görmek istiyoruz. (Napalım bu da bizim kaderimiz)
Düğün sabahı Beşiktaş iskelesinden kalkan gezinti tekneleri ile Boğaz Turuna çıktık.
Babasının oğlu.... yine martı beslemece
İstanbul'a her geldiğimde uğramaya çalıştığım Beşiktaş'ta bulunan Yıldız Porselen'den 6 kişilik pasta takımından aldım. Bayılıyorum ben bu saray takımlarına.... Bize ait olanları yaşatmamız gerekiyor değil mi ama?
Bir haberde okumuştum.. Devlet kurumları artık hediyelerini Yıldız Porselenden alacaklarmış.Ülkemizin tanıtılması açısından bence güzel bir karar
Veee akşam düğün zamanı
Hira Melis'in elbisesini Park Bravo'dan, ayakkabılarını ve çantasını Nine West'ten aldık.
Benim elbisemde Park Bravo'dan, ayakkabılarım ve çantamda Nine West'ten idi. Ayakkabılarım o kadar rahatsızdı ki düğünü ve sonrasını bana zehir etti. Bir daha platform -yüksek topuk ayakkabı ikilisi asla...
Kulenin 2.katı efsanelerine ayrılmış.... 3 efsanede resimlerle canlandırılmış.... Yukarıdaki resim en çok bilinen kule efsanenin acıklı hikayesi..
Hoşçakal İstanbul......