Merhaba
Atalarımız geldikleri köylerin adını yeni yerleştikleri köylere veremediler ama bazı köylerin adlarına ek yaptırabildiler. Mesela Çorum Çarşıdere köyüne, Selanik Cumaköylü mübadiller yerleştirildikten sonra, adı Çarşıcuma köyü olarak değiştirilmiş. Yunanistan'a gönderilen Anadolu Rumları ise; Türkiye'de ki köylerinin adlarının başına"nea" yani "yeni" kelimesini getirerek köylerinin adını yaşatmışlar.
Aşağıda paylaştığım yazı Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın Hürriyet pazar buluşması sayfasından 2017 yılına ait bir mübadele gerçeği yazısı
"Biz çok büyük bir deprem geçirdik. Bazı tarihi olaylar kalıcı izler bırakır. Bu depremin adı Birinci Cihan Harbi'dir. Bu harbin en mühim sonuçlarından biri ise mübadele olmuştur. Bu mübadelenin, her şer olayda olduğu gibi hayırlı tarafları da olmuştur. Ama nüfus değişimi genelde büyük bir dramdır; yaradır ve izleri kalır.
Şu gerçektir 1924 mübadelesi Venizelos tarafından getirildi. Türkiye'de moda bir saldırı başladı.
"Cumhuriyetçiler etnik temizlik yapmak için mübadeleyi ortaya çıkardılar" deniyor. Bir kere mübadele iki taraflı bir anlaşmadır. Tek taraflı olmaz. Nitekim Venizelos giriştiği büyük macerada acı gerçeği görünce bu sefer doğruya döndü ve elindeki mevcut Yunanistan'ı kalabalıklaştırmak için Anadolu'da ki Helen nüfusu istedi. Büyük Devletleri de buna ikna etti ve Türkiye'de bunu kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü bizim artık bazı konularda daha fazla direnecek halimiz yoktu. Trablus'tan beri on sene aralıksız harp etmiş bir millettik. Birinci Cihan Harbi başkaları için dört yıl sürmüşse de bizim için on yıl sürmüştür. Bu konularda bizim yeni Devletimiz beynelmilel konsorsiyuma karşı koyabilecek güçte değildi. Dolayısıyla mevcut şartlar iki ülke arasında nüfus mübadelesini zorunlu kılmıştır diyebiliriz.
Mübadele ile birlikte Anadolu'dan bir buçuk milyon kadar insan karşı tarafa göç etmiştir. Bunlar muhtelif şehirlerden gitmişlerdir ve bugünkü Yunanistan'da göç ettikleri şehirlerin adlarını "nea" yani "yeni" diye anarak yeniden yaşatmışlardır. Nea Fokea, Nea Samson, Nea Arteka gibi....Türkiye'ye ise o topraklardan beşyüz bin kadar insan geldi. Mevcut yerleşkelerine iskân edildiler.
Bu sayılara dikkat edelim. Mesela Yunanistan, sigara tabakaları için tütünü bile dışardan almak zorunda kaldı çünkü tütün tarımı bitti. Mübadele hiçbir zaman akıllı bir ekonomik tedbir değildir. Öyle ki, ekonomik faliyetler belli toplumlarda belli grupların içinde yapılır. Kuyumculuk belli bir grubundur, tütüncülük belli bir grubundur. Siz onları atarsanız o sektör çöker. Bu durumun farkında olanlar vardı elbet...mesela Kayseri'de, Niğde'de esnaf toplanıyor ve "Lütfen bu insanları göndermeyin. Biz burada aynı dükkânı bile açamayız" diyorlardı.
Biz muhacir kabul etmeye alışkın bir memleketiz.1877-78 Osmanlı-Rus Harbinden (93 Harbi) beri Balkanlardan muhacir kabul ediyoruz.1856 Kırım Savaşı dönemindeki muhacirleri ise Bulgaristan vilayetlerimize yerleştirmiştik. Anadolu'ya pek gelmemişlerdi. Ancak 93 harbinden itibaren gelmeye başladılar.
Mübadele ile Türkiye'ye gelen nüfus için özel çalışmalar yapılmıştır ve bu kitle büyük ölçüde memnun kalmıştır. "Tam memnun kaldılar" demiyoruz, kalamazlardı da. Çünkü dünyada hiçbir göçmen geldiği memleketi tamamen sevemez, eskisini özlemeye devam eder. Kendisine verilenler ilk anda durumunu düzeltmesini sağlamaz. Bu bir genel vakıadır.
Yine de bizim göçmen kabul etme alışkanlığımızın etkisiyle Yunanistan'a göre sorunları daha çabuk hallettik. Rumeli'den, Kafkasya'dan, Kırım'dan, Rusya'dan göçmen alma geleneğimiz sayesinde büyük sosyal krizler çıkmadığı gibi "iç evlilikler"dediğimiz evlilikler de vuku buldu, yerlilerle akraba olundu ve Anadolu bu göçlerden yararlandı.
Ama şunu unutmayalım ki, muhaceret ya da mübadele çok sıkıntılı bir süreçti. Sanatlar yok olur, kabiliyetler yok olur. Siz Romanya-Bulgaristan hududundaki Dobruca'dan bir aileyi alıp, Elazığ'a yerleştireceksiniz. Zor bir süreç.......milyonlarca Anadolu Helen'i nin Yunanistan'da çok mutlu zamanlar yaşamadıklarını da söylemek gerekir.Örneğin Anadolu'da sosyalizm gibi bir derdi olmayan bu insanlar oraya gidince sosyalizme meylettiler. Çünkü burada tuzu kuru sayılırlardı. Ancak orada başka dertlerle ve sınıf ayrışmalarıyla uğraşmak zorunda kaldılar. Buraya gelenler ise kısmen bazı şeylere intibak edemedilerse de Türkiye'nin değişim ve gelişiminde çok büyük faydalar yarattılar.
Kısacası biz coğrafyayı bilmek zorundayız. Türkiye'nin etnik temizlik için mübadele yaptığı iddiası ne tarihidir ne de ahlakidir.
OĞUZ TÜRK'Ü KARAMANLI TÜRKLER MÜBADELEDE NASIL GÖNDERİLDİ?
Bu mübadele esasen Türk-Yunan mübadelesi değildi. Peki neydi? Müslüman-Ortodoks mübadelesi idi. Bu sebeple tek kelime Rumca bilmeyen Karamanlı Ortodoks Türk nüfus da Yunanistan'a gönderildi. Karamanlı Türkler Oğuzlardı. Ortodokslardı ancak Türklerdi. Türkçeleri bizim Türkçemizden daha temizdi. Yunan alfabesiyle Türkçe yazarlardı. İncilleri dahi böyleydi. Yunancayı hiç bilmezlerdi. Bu topluluğun gitmesiyle birlikte Türkiye önemli bir grubunu kaybetti. Göndermek mecburiyetindeydik çünkü Yunanistan ve büyük devletler grubu onları da mübadeleye dahil ettiler. Bize gelen nüfus ise Selanik'ten, Yanya'dan, Batı Trakya'dan, adalardan ve özellikle Girit'ten gelen Müslümanlardı. Girit'ten gelenler orada Türkçeyi epeyce unutmuşlar ve mektepte de hiç öğrenmemişlerdi. Yani Müslümanlardan Türkçeleri zayıf olanlar vardı."
Sevgilerimle