29 Mayıs 2021 Cumartesi

AKSAKLILI HAYDAR GİBİ SESSİZLİK YEMİNİ EDENLERİN HİKAYESİDİR BU.......




Haydar..... Aksaklılı Haydar...1912 Yunanistan Kozana doğumlu....
Baba adı Mustafa, anne adı Ayşe...Köyün isminin halk arasında birçok söyleniş şekli vardı.İsaklı, Ağsaklı, Aksakallı...şimdiki ismi ise Lefkara.....Rumeli'de huzursuzluk başlamadan önce tek katlı, iki odalı, iki ara hayatı, dört ara saman hanesi, iki ara ahırı olan, iki merkebi, üç keçisi, bir koyunu ile 34 dönüm arazisinde çavdar, mısır,arpa ve 4 dönüm bağında her çeşit üzümü yetiştiren bir çiftçi......
Vatanları Rumeli'yi terk etmeyi hiçbir zaman düşünmemişler.  Taa ki yüzyıllardır birlikte yaşadıkları Osmanlı tebaası Yunan-Bulgar-Arnavut çeteler onları öldürmeye başlayana kadar....
Bu huzursuz dönemde Haydar'ın babası Mustafa; köyde ki diğer aranan erkeklerle birlikte dağlara çıkar. Yaklaşık 10 yıl dağlarda çetelere karşı savaşır. Bir gece karısı Ayşe ve oğlu Haydar'ı görmek için köye indiği sırada, yakın akrabası tarafından Yunan çetecilere ihbar edilir, tuzağa düşürülüp öldürülür.
Bu olaydan birkaç yıl sonra annesi Ayşe'de ölür.
Bu kargaşa durumu 1912 Balkan Savaşları ile başlayıp, 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşmasına kadar sürdü. Ondan sonra sancılı yıllar...
Büyük göç mübadele.....



Haydar hem öksüz, hem yetim tek başına kalakalır.
Bu sırada 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalanır. Din esaslı olarak yapılan mübadele antlaşma kurallarına göre; Batı Trakya hariç, Yunanistan sınırları içerisinde kalan Müslüman Türklerle, İstanbul hariç Anadolu'da yaşayan Ortodoks Rumların yer değiştirmesine karar verilir.
Mayıs 1924'de tasfiye talepnameleri kişilerin beyanlarına göre doldurulmaya başlanır ve Temmuz 1924'de Rumeli'de Anadolu'ya göç başlar. 
Mübadelenin ne olduğunu bilmeden -Gazi Paşa çağırmış diyerek yola çıkarlar.
Bir hafta boyunca sefalet içinde yürüyerek Selaniğe varırlar. Yaklaşık  bir ay Selanik'te  Beyaz (Kanlı) Kule'nin orada kendilerini Anadolu'ya götürecek gemiyi beklerler. On gün süren gemi yolculuğundan sonra Haydar; Aliye ile Samsun'a ayak basar. 
Mübadele başladığında Haydar 12 yaşında ve kimsesiz....
O zamanlar kimsesiz çocukları aynı veya yakın köyden yalnız bir kadının yanına vererek Türkiye'ye göndermişler. Haydar'ı da  Aliye isimli bir kadınla birlikte Türkiye'ye göndermişler. Burada Nevşehir-Derin kuyu-Su vermez köyüne yerleştirmişler. Aile de hiç kimse Aliye'yi tanımıyor. Ama Su vermez köyü muhtarlığında Haydar'ın annesi olarak kayıtlı....Daha sonra Haydar Adana'ya, sonra da Ceyhan'a gidiyor. 17 yaşında askere alınıyor. Üç kez askere çağrılıyor ve toplamda 7 yıl askerlik yapıyor. Bu arada Fatma ile evleniyor, dört çocukları oluyor. Yıllarca yokluk içinde göç yollarında hayata tutunmaya çalışırlar. Tam her şey yoluna girdi derken Haydar ortağı tarafından sırtından bıçaklanarak öldürülür.
Bundan sonrası ise dört çocukla kalakalan Fatma için tam bir felaket...Yıl 1945 dul kalan genç bir kadın....kadınların çalışmasını ayıplayan bir zihniyet....başında durulması gereken ama durulamayan bir otel....elinden kayıp giden malları, sahte altınlarla ellerinden alınan mübadil tapuları....arkasından gelen derin fakirlik ve tekrar küllerinden doğmaya çalışma hikayesi.....

Yunanistan'da doldurulan tasfiye talepnameleri mübadil çocukları için çok değerli... Karanlıkta kalan geçmişlerinin belgeleri.... Dört suret olarak doldurulmuş. Suretler  Yunanistan'a,  Türkiye'ye, Mübadele Komisyonuna (büyük ihtimalle Lozan'da) ve mübadillere verilmiş.
Mübadele sırasında mübadillerin taşınması için Yunan hükümeti gemiler tahsis etmiş, seyahat için bir değer biçmiş ama bunu kabul etmeyen Türk mübadillere Türk Hükümeti kendi vapurlarını göndereceğini bildirmiş. Bu yolla zaten yoksul olan Türkiye Cumhuriyetinin parasını içerde tutmayı istemişler. İstanbul ve çevresine getirilecek göçmenler için kişi başı 300 kuruş, Karadeniz,Mersin ve çevresi için kişi başı 600 kuruş bedel alınmış. Bu parayı ödeyemeyeceğini belirten mübadillerin parasını Vapurcular Birliği öder. Haydar'ın tasfiye talepnamesinde ücretli yolculuk yazıyor.

Nesiller boyu kulaktan kulağa aktarılan hikayeler tasfiye talepnameleri ile belgelenir. Dedeler, nineler, lakapları, babalarının isimleri, geldikleri köyler, yaptıkları işler, evlerinin özelliği gibi birçok bilgi tasfiye talepnamelerinin okunması ile torunlarının eline geçmiş oluyor.

İşte böyle....Annanem Fatma ile Dedem Haydar'ın hikayesi.....

Bu hikaye, tasfiye talepnamesinin çevirisi sonucu orta çıkmıştır. Haydar dedeme ait çevirisi yapılmış orijinal tasfiye talepnameleri küçük bir güncelleme yazımı okuduktan sonra aşağıda...


GÜNCELLEME




4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 

Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır. 

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"



















22 Mayıs 2021 Cumartesi

SUŞEHRİ, ŞARYERİ,KAYALAR,KIRIMŞA HİKAYELERİ.......

    



Suşehri Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri 1950


Selam 

İhsan Tevfik'in Mübadele kitabı Sivas ve yöresine yerleşen her iki ülke mübadilleri için eşsiz bir kitap....anılar, fotoğraflar, röportajlar.......okurken çok büyük keyif almıştım o yüzden ara ara yayınlarımda kitaptan alıntılar yapıyorum. Bu arada İhsan Tevfik'in kitabında hemşehrisi Osmanlı Arşivi uzmanı Levent Kürşat Kırca'nın çalışmalarından da alıntılar yapmış. Çok değerli bilgiler mevcut. Sivas tarihi açısından bulunmaz bir eser....tavsiye ederim. Aşağıda ki makalede kendinizden bir şeyler bulmanızı dilerim.

                                                                      Sevgilerimle



Şaryeri'nde kış


Güzel, demli çay eşliğinde harika bir öğleden sonra kahvaltısından sonra köyün ortasına ve ilerdeki diğer mahalleye gitmek üzere hocadan izin isteyip ayrıldık. Köyün meydanına doğru ilerlerken meydanda yaz için İstanbul'dan, şurdan burdan gelmiş köylülere rastladık. Selamlaşma ve hoşgeldin faslından sonra ayaküstü sohbete başladık.

    Şaryeri köyü Rumeli ve Kafkas muhacirlerinin bir arada yaşadığı ilginç bir yer....köye daha sonraları İmranlı'dan ve çeşitli yerlerden gelen Kürt aileler de yerleşmiş az miktarda Alevi nüfusu barındırıyor. Bu yönüyle toplumun değişik kesimlerinin buluştuğu huzurlu köylerden biri....

    Büyükşehirlerde çalışmaya giden Şaryerliler zamanla köye dönüp, güzel evler yapmışlar. Köylülerden biri İlya'yı tanıyor ve gülerek 

-" Bu arkadaş su yolu etti burayı, birkaç kez oldu rastlıyorum ben ona, burayı çok seviyor" diyor.

-"Muhtarı arıyoruz zaten, yer verse yerleşecek buraya" diyorum, gülüyorlar.

Muhtar köyde değilmiş 

İlya'ya 

-şansın yok diyorum, bir daha ki sefere....muhtar Suşehri'ne gitmiş. İlya'da yine gülerek

-O yeri verecek olsun ben Suşehri'nde bulurum onu, kulubeyi de tez ce yaparım." diyor.

Bu arada elinde baltasıyla, pantolonunun paçaları çoraplarının içinde yaşlıca bir amca yaklaşıyor yanımıza. Selam veriyor, meydandakiler takılıyor yeni gelene 

-"Bak Mustafa emmi, memleketten hemşehrilerin gelmiş, seni ziyaret etmeye..bak bu arkadaşın büyükleri buradan gitmiş, siz oaradan gelmişsiniz, asıl hemşehri sizsiniz" deyince yanımıza gelen yaşlı amcanın mübadil olduğunu anlıyorum.


Şaryeri'nde harman yapan köylüler

Soruyorum nereden mübadil olduklarını konuklara

-Hemşehriler hoşgeldiniz be! dedikten sonra adının soyadının Mustafa İşçi olduğunu babasının Kayalar'a bağlı Frankoca köyünden mübadil olduğunu, annesinin de yine Kayalar'a bağlı Voyvodina köyünden olduğunu söylüyor.

Mustafa amcanın memleketlisi insanları görünce gözleri parlıyor ve bu arkadaşlar nereden tam olarak? diye soruyor. Onlar da Kayalarlı Mustafa amca, Kayalar'ın Kırımse yani bizim muhacirlerin deyimi ile Kırımşa köyünden konuklarımız diyorum.

"Duydum o köyü Suşehri'ne ve köylere oaradan muhacir geldi, bize çok uzak diilmiş" diyor

Mustafa amca 80 yaşındaymış. Mübadeleden 8 yıl sonra (1932) burada doğmuş ama o da birçok mübadil gibi anasından babasından oraları dinleyerek büyümüş: Dinleyecek insanları bulmanın coşkusuyla ve heyecanla anlatıyor;

-"Kuvvetli erazisi varmış Kayalar'ın babam öyle derdi. Adam eksen bitermiş be, bağlık, bahçelik herşey yetişirmiş orada. sulama bile yokmuş. Ey gidinin memleketi be, demek siz oradan geldiniz, uzaktır be kim bilir ne kadar orası. Safa getirdiniz, ne ikram edeyim size?




Suşehri merkezi

Sivas caddesi

Mustafa amcaya teşekkür ederek gitmek zorunda olduğumuzu söyledik. Gözleri parlıyordu ve sohbete devam etmek istiyordu aslında.....konuklara 

-"Bizim köyü de bilir misiniz orada? Şimdi nasıl var mı gene oralar? diye sorup duruyordu.

-"Köyler aynen duruyor Mustafa amca ama insanlar artık yok. Bak bu arkadaşların dedeleri buradan oraya, bizimkiler oradan buraya.......savrulup gitmiş herkes bir tarafa" diyorum. O da özlemle ve gıptayla

-"Ne güzel söyledin be evladım ama helal olsun bu adamlara çıkıp dedelerinin yerlerini görmeye gelmişler ya, bi tâ (daha) köyün dışına zor çıkarız buradan.....gitmek görmek ziyaret etmek ne güzel şey be, bu gariplerde üle yapmış, helal olsun valla kendi payıma" diyor."

Darısı tüm ata topraklarını göremeyen, kişisel tarihini hiç bilmeyen mübadillere.....

Şaryeri'nde çiğdem ve nevzur çiçekleri

Aşağıda 1914 Alman haritasında Suşehri ve Şaryeri

18 Mayıs 2021 Salı

GÜMÜLCİNE DEDEAĞAÇ KAZASINA BAĞLI TÜRK KÖYLERİ VE İSKANDA YAŞANANLAR




Gümülcine Sancağı Hükümet Dairesinin resmi açılışı

Selam
Aşağıdaki yazı da 
 birçok mübadil torununun  bilmediği Türkiye'ye geldiklerinde iskanın nasıl yapıldığı  ve kriterlerin neler olduğu  dair bilgiler yer almaktadır. Yazının sonunda Dedeağaç'a bağlı köyler ile Türkiye'ye geldiklerinde yerleştirildikleri yerler yer almaktadır.

Nedim İpek'in Mübadele ve Samsun isimli kitabından
................ 
                                                                Sevgilerimle

Mübadil ve göçmenler zamanla meskun bulundukları meskenlerden çıkarak başka bir meskene taşınabilmişlerdir. Şehir dahilinde mesken değişikliğinin sebepleri şunlardı:
1-Bazı göçmen aileleri, adına tahsis edilen meskenin küçük olması sebebiyle sosyal şartlarına uygun başka bir meskene nakledilmişlerdi. Tahliye edilen mesken ise daha az nüfusa sahip göçmen ailelerine tahsis edilmiştir. Adına mesken tahsis edilenler, pansiyon şeklinde inşa edilmiş olan Rum evlerine yerleştirilmişlerdi. Pansiyon odaları ve müştemilatı kalabalık aileleri barındıracak konumda değildi. Bu nedenle kalabalık ailelere iki ayrı oda tahsis ediliyordu. Odaların birinde mübadil veya göçmen var ise; yerinden çıkartılıyor ve başka bir semtteki meskene yerleştiriliyordu. Bu durum şehir içinde sürekli bir mesken değişikliğine sebebiyet veriyordu. Ayrıca iskân edildiği tarihte aile fert sayısı az iken doğum ve evlilik gibi sebeplerden dolayı nüfusu çoğalan ailelere tahsis edilen oda sayısı arttırılıyor veya nüfusuna uygun başka meskenlere aktarılıyordu.
2-Samsun mürettibi iken adi iskan hakkından feragatla Samsun Mıntıka Müdüriyetinin izniyle başka bir yerleşim alanına giden mübadillerden vekaletin onayını alamamış olanlar Samsun'a iade edilmişlerdi. Bunlar terk edilmiş binalara yerleştirilmişlerdir.
3-Bekar mübadillerin adi iskân hakkı yoktu.Ancak evlenmeleri halinde bu hakkı elde ediyorlar ve kendilerine mesken tahsis ediliyordu. Öte yandan yerli bir erkekle evlenen mülteci ya da mübadil kadınların boşanmaları halinde adi iskân hakları oluyordu. Bu gibilere de hane tahsis edilmişti.


Gümülcine Jandarma ve Polis Dairesini gösterir fotoğraf

4-Şehrin kenar mahallerinde iskân edilen mübadiller eğitim çağındaki çocuklarının kolay bir şekilde okula gidip gelmesini sağlamak maksadıyla okula yakın meskenlere nakledilmişlerdi.
5-Mübadillerin bir kısmı ise kendilerine tahsis edilen meskenlerin okul sahası veya sair devlet dairesi olması sebebiyle bu gibi meskenlerden çıkartılarak başka bir meskene nakledilmişlerdir.
6-Adına tahsis edilen meskenin belediyece yıkımına karar verilenler başka bir mahalleye nakledilmişlerdir.
7-Dul kadınların şehirde adiyen iskân hakkı vardı. Dul kadınlardan bir kısmı geldikleri zaman damadı ve sair yakınlarının yanlarına yerleşmişlerdi. İleriki tarihlerde bunlardan bir kısmı ayrı bir meskene çıkmak istemişlerdi. 1927'de dul kadınların durumunu görüşen İskân komisyonu bunların adiyen iskânını uygun görmeyerek gerekli belgelerin olması halinde,tefvizen ev ve dükkan tahsisi yoluna gitmiştir. Buna karşın bir çocuğu ve akrabaları nezdinde ikamet eden dul bir kadın Reşadiye mahallesinde  metrûk bir haneye yerleştirilmiştir. (6 Kasım 1926) Yine kızı ile 
birlikte şehirdışında bulunan bir meskene iskân edilen dul kadın ileriki tarihlerde müracatı üzerine şehir dahilindeki Reşadiye mahallesine yerleştirilmiştir. (14 Mart 1927)
8-Köyde adına mesken inşa edilmemiş olan çiftçi göçmenler geçici olarak şehir ve kasabalarda bulunan terk edilmiş binalarda barındırılıyorlardı. 1927 tarihi itibariyle bu gibilerden bazılarına şehirde mesken tahsis edilmemişti. Bunun üzerine sözkonusu mübadil ve göçmenler kiraladıkları meskenlerde barınmaya çalışmışlardı. Bunlardan köydeki meskeninin inşası bitenler şehirden çıkartılmaya çalışılmıştır. Bazı mübadiller köye gitmek istemiyordu. Bu gibiler polis vasıtasıyla şehirde adına tahsis edilen meskenden çıkarılmaktaydılar.
9-Samsun'da mübadele öncesi Kırım,Yenipazar ve Şark mültecileri ile Balkan savaşları göçmenleri adi iskân derecesinde iskâna elverişli boş meskenlere yerleştirilmiştir. Söz konusu mülteci ve göçmenlerden memleketinde veyahut başka mahalde adına kayıtlı taşınmaz mal bulunanların iskân hakkı bulunmuyordu.Bu gibiler kendilerine tahsis edilen meskenlerden çıkartılmışlardır. Bu arada adi iskân işlemini zamanında yaptırmayan mübadiller kasaba ve şehirde kiralık meskenlerde ikamet ediyorlardı. Bu gibilerden yardıma muhtaç olanlara vekaleti izni ile adi iskân derecesinde metruk hane tahsis edilmekteydi.*





Gümülcine'ye bağlı Dedeağaç'tan gelenlerin Türkiye'ye geldikten sonra yerleştirildikleri yerler aşağıda

İzmir Karşıyaka
Adana Eski İstasyon mah.
İzmir Karantina,Bergama,Altınova
Denizli Sarayköy
İzmit
İstanbul,Silivri,Çanta köyü
Adana,Karasofu mah.
Samsun Çarşamba
Antalya
Manisa Sarımsakçı mah,Soma
Zonguldak
Bursa,Demirkapı,Muradiye
Edremit, Kurşunlu mah
Konya,Gazi Alemşah mah
Samsun,Bafra
İzmit, Bahçecik


Gümülcine'ye bağlı nahiyelerin, köylerin ve mahallelerin  adları aşağıda 



KÖYLERİ


NAHİYELERİ
Hamidiye
Fener

Kırcaali kazası
Kalfalar
Karagöz

Hasköy nahiyesi
Okçular
Osmanlı

Yenice nahiyesi
Kolar/İskeçe
Koyunköy/İskeçe
Eğridere kazası
Denizli
Karasinan



Sakarkaya
Şehreküstü


Tusçezir
Dalışman/İskeçe


MAHALLELERİ




Sağir Narlı Bahçe mah.



Aşcı Hasan mah.



Hacı Yavaş mah.



Mahkeme mah.



Çay mah.




Aşağı mahalle




Muhacir mah./İskeçe



Gazhane mah./İskeçe



Camii Atik mah.



Barut mah.




Yassıviran mah.



BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...