2 Eylül 2014 Salı

ŞAKŞUKA'NIN KONSERVE YAPILMIŞ HALİ


Herkese selam
Yakında bu blog, köyden gelenler yüzünden  yemek blogu haline dönüşebilirrrrr :)))))

Bu aralar, bizim köyden gelenleri yerleştirmeye çalışıyorum. İnsanın bir köyünün  olması ne kadar güzel bir şeymiş aslında....Daha önce ki yazılarımda da bahsetmiştim. Benim köyüm yok. Köyü evlendikten sonra gördüm. Köyün nimetlerinden faydalanmayı da çok sevdimm.

Geçen sene şakşukayı konserve yapmıştım.Yılbaşında açmıştım. Çok beğenilmişti. Bugün sizlerle bu tarifi paylaşmak istiyorum. Şimdi gelelim yapılışına.... 


ŞAKŞUKA YAPIMI

MALZEMELER
*5 tane küçük boy patlıcan
*5 tane küçük boy kabak
*5-6 iri diş sarımsak
*10-15 domates (Rondodan geçirilmiş püresi)
*tuz
*Zeytinyağı
*Kızartmak için sıvı yağ (Ben kızartmaları ayçiçek yağı ile yapıyorum ama keşke zeytinyağı ile yapabilsem.....)

ŞAKŞUKA YAPILIŞI
 İlk önce patlıcanlarımızı alacalı soyup, dörde bölüp, küçük olmayacak şekilde doğruyoruz. Hazırlamış olduğumuz tuzlu soğuk suyun içine atıyoruz. 
Ardından kabaklarımızı da aynı şekilde doğruyoruz. İlk önce kabaklarımızı, ardından patlıcanlarımızı hafifçe kızartıp havlu kağıt serilmiş tabaklarımıza çıkartıyoruz.
ŞAKŞUKA YAPILIŞI
 Domateslerimizi yıkayıp, her yaratılan da vardır bir hikmet diyerek kabuklarını soymadan  dörde bölerek rondoda püre haline getiriyoruz. Tencereye aktarıyoruz. İçine zeytinyağını şöyle bir gezdirip, 2 silme tatlı kaşığı tuzumuzu atıp, tenceremizi,domateslerin suyunu çektirmek için,  ocağımıza koyuyoruz.
Domateslerin piştiğini kıvamından anlarsınız. Daha yoğun kıvamlı olur. Tencerede ki domateslerin izi 2-3 parmak kadar aşağıya iner.

ŞAKŞUKA
 Ardından sarımsaklarımızı soyup,dörde bölüp tencereye ekliyoruz. Kızartmış olduğumuz patlıcanları, kabakları tenceremize ekliyoruz. Birkaç kez karıştırıp, ocağın altını kapatalım. Sonra sıcak sıcak kavanozlarımıza koyup, kapaklarını sıkıca kapatalım. Dokunulmaması gereken bir yerde  temiz bir bezin üstüne ters çevirip koyalım.24 saat orada dursun. Sonra güneş almayan bir dolabın içine yerleştirelim.
ŞAKŞUKA NASIL YAPILIR
Afiyet olsun......
Sevgilerimle

27 Ağustos 2014 Çarşamba

PRATİK MÜRDÜM ERİĞİ MARMELATI

MARMELAT
 Herkese selam
Mürdüm eriğinin tam zamanı...Bu hafta sonu kayınvalidemin köyden getirdiği mürdüm erikleri ile marmelat yapmaya kalkıştım ve evdekilerden tam not aldım..Gelelim kolay marmelat yapımına

*Yaklaşık 2 kg mürdüm eriği
*1 çay bardağı su
*1,5 su bardağı şeker. Şekersiz yaparsanız marmeladınız çabuk bozulur. 
*1 tane limonun suyu
*1 tatlı kaşığı tereyağ
(Bir yerlerde okumuştum parlak olmasını sağlıyormuş.Test ettim Onayladım.)

YAPILIŞI

Yıkadığımız mürdüm eriklerinin çekirdeklerini çıkaralım. Tenceremize koyalım. 1 çay bardağı suyu tencereye ekleyip kısık ateşte yumuşayana kadar pişirelim. Eriklerimiz yumuşadıktan sonra el blendırı ile iyice karıştıralım.1,5 su bardağı şekerimizi tencereye ekleyelim. 5 dakika daha kaynatalım.1 tatlı kaşığı tereyağımızı ve 1 limonun suyunu ekleyelim karıştıralım.Ocağımızın altını kapatalım.Sıcakken kavanozlarımıza koyup soğumalarını bekleyelim.Sonra kavanoz kapaklarımızı kapatalım.
Marmeladımız yemeye hazır......
                                                                                                            Afiyet olsun



MARMELAT

                                                                                                                                  Sevgilerimle

25 Ağustos 2014 Pazartesi

AKYAKA GEZİ NOTLARI


YAVAŞLAYIN
Ahhh bu sözcük ne kadar güzel...Büyük şehirlerin karmaşasında, koşturmasında ne kadar ihtiyacımız var yavaşlamaya... ama olmuyor :(

Birkaç yıl önce Konya'dan bir arkadaşım bana gelmişti. Kısa zamanda birçok yer gezdirmeye çalışmıştım. Bütün gün oradan oraya yürü, mesai saati var, kapanmadan yetişelim, koş hadi, hey taksiiiii, burada eylem var, arkadan dolaşalım, inelim arabadan, yürüyerek daha çabuk ulaşırız...  replikleri ile geçmişti Ankara turumuz...

Eve geldiğimizde bana dönüp
Ben şimdi anlıyorum sizlerin neden zayıf olduğunuzu...Araba bir işe yaramıyor ki siz sürekli yürüyorsunuz  demişti...
Yani kısaca yavaşlayamıyoruz....Şehir buna müsaade etmiyor.

Gelelim Akyaka'ya...Birkaç yıl önce 2-3 günlüğüne gelip, 10 gün kaldığımız, çok sevdiğimiz tatil beldesi...Bu sene de görmeden gitmek istemedik. 1 günde olsa keyfini çıkartmaya çalıştık.
AZMAKBAŞI
AZMAK NEHRİ KAYNAKLARI 
Azmak buz gibi, Akyaka'nın içinden geçmesine rağmen kirletilmemiş, pırıl pırıl nehir...Azmağı, isterseniz tekne turu ile gezebilirsiniz, isterseniz nehrin kenarında arabanızı park edip, suyun serinliğinden faydalanabilirsiniz.
GÜZEL YOLLAR

Marmaris'in eski yolu...Çok severdim.Artık kullanılmıyor.

AKYAKA CUMBALI EV
    Akyaka'nın evleri cumbalı...Tarihsel doku bozulmadan inşa edilmiş. Tabii Akyaka'nın her yerinde, Nail Çakırhan ile Halet Çambel'in etkisi çok büyük...Nail Çakırhan'a 1983 yılında Dünyanın en saygın ödüllerinden sayılan, Ağahan Mimarlık ödülünü kazandıran evi de Akyaka'da.....


CUMBALI EV

Denize girmek için, içinde soğuk su kaynağı olan, ormanın içinde, suyu serin, doğası güzel  Çınar plajına gittik.

GÜZEL DENİZ

Mustafa ile denizdeyiz.  Bayağı da açıktayız....  Hem yüzüyorum hem de kendi kendime bu dubaları niye böyle yakına bağlamışlar diye düşünüp dururken;

- Sertaç senin geçenlerde okuduğun ve çok güldüğün  bir yazı vardı hani..(Coğrafya bilgisi bana on basar, Okurum ama;  çiçek, böcek, deniz görünce, orası mı?  burası  mı? diye hiçç düşünmem..)
- Hangisi...
- Hani şu  Çınar OSKAY'ın KİMSE KUSURA BAKMASIN ! KENDİMİZİ BİR BALIĞA YEDİRMEYİZ  yazısında anlattığı o Boncuk Koyu var ya....
- Hııııı (Bu cümlenin sonunu ben biliyorum mu neeeeee)
- (Eliyle bir köpek balığı için 3-5 kıvrılmada gelebileceği, yakın alanı gösteriyor) şuralarda bir yerde demez mi....
Eeee tabii bende renk attı,dudaklarım birden  morardı...
-Kıyıya jet hızıyla kulaç atarak gelmeye çalışırken
Arkamdan bağırıyordu
-Noldu korktun mu? Uysalmış bunlar uysallllllll
Jaws filmleri ile büyüyen ben, aslında  hiç korkmam 2 metrelik köpekbalıklarından......

İşte böyleee
Akyaka gezi notlarımda böylece bitti. Boncuk koyu yakında da olsa, biz Akyaka'yı çok severiz. Kirlenmemişliği, doğa ile içiçe hayatı, güzel denizi, serin Azmak nehri ile tam yaşanacak yerdir. 
Eğer;  Gökova körfezine yolunuz düşerse, bi uğrayın  bakalım beğenecek misiniz?
                                                                              Sevgilerimle



18 Ağustos 2014 Pazartesi

3-2-1 POĞAÇA

POĞAÇA

Herkese günaydın
Ankara; bu aralar  çok sıcak, bunaltıcı....Bazen neredeyse buharlaşacağımı düşünüyorum.  Bugün sizlere  Cumartesi günü 5 çayına yaptığım, basit ama bir o kadar da lezzetli teyze poğaçalarımın tarifini vermek istiyorum.


BEYPAZARI KURUSU UNU

 Malzemeleri hazırlarken evde galeta unu olmadığını gördüm. Hava çok sıcak zaten...Açıkcası markete gitmeyi göze alamadım.  Naparım diye düşünürken Beypazarı kurusunu gördüm. Neden olmasın dedim ve kuruları tuppera attım ama büyük büyük parçaladı....Ondan vazgeçip havana koydum ve dövdüm.
İncecik galeta unum hazırdı hemde tereyağlı....:)

TUPPERWARE


Malzemeler

HAMURU İÇİN
-1 su bardağı zeytinyağ
-2 su bardağı yoğurt
-3 paket kabartma tozu
-4,5 su bardağı un 
Malzemelerden yumuşak bir hamur yapılacak.

İÇ MALZEMESİ
-3 tane orta boy haşlanmış patates
-1 orta boy kuru soğan rendesi
-150 gr.kıyma
-Maydanoz, nane, karabiber, pul biber, tuz
Hepsi karıştırılacak.


POĞAÇAPOĞAÇA
Hamurumuzdan  biraz büyükçe parçalar alalım. 3 kabartma tozu kullandığımız için poğaçalarımız tombiş tombiş olacak.Bu nedenle çok büyük parçalar koparmayın. Elimizle açalım. Ortasına harç malzememizden koyalım içli köfte yapar gibi kapatalım. Daha sonra galeta unumuza batıralım. Yağlı kağıt serilmiş tepsimize dizelim.180 C önceden ısıtılmış fırınımızda üzeri hafif pembeşene kadar pişirelim.

POĞAÇA

Beypazarından aldığım sofra bezimin üzerinde, tereyağlı beypazarı kurulu 321 poğaçalarım yemeye hazır..

                                                                           Afiyet olsun.Sevgilerimle 

12 Ağustos 2014 Salı

KEKOVA -ÜÇAĞIZ


Herkese Selam.....
 Bu sene tatile, rezervasyonsuz çıktığımızı Kaş yazımda belirtmiştim. Finike'den Akdeniz'e indik. Oradan sahil şeridini takip ederek Kekova'ya vardık. Kekova'ya  bundan tam 16 yıl önce gitmiştik. Hira Melis'e 2 aylık hamileydim. Çok beğenmiştik. Tekrar görmek ve çocuklara göstermek istedik.


KEKOVAKEKOVA

Kıvrım kıvrım yollarından Kekova'ya  indik. Köşeyi döndük bir gişeyle karşı karşıya kaldık. Kekova'ya giriş ücretli.....Biz bu duruma şaşırınca -neyse dedi görevli çıkarken de verebilirsiniz diyerek bizi içeri soktu. Batıkkent Simena var  yaa...Her yere bir biletçi koymuşlar.Aynı şey Patara'da da oldu. Kişi başı giriş ücreti 5 TL. istediler. Şemsiye şezlong ayrıca ücretli...Bizde geri döndük. Görevlinin yanındaki köylü: 
-Abi tekne lazım mı dedi. (Orada denize sahilden girilmiyor.Mutlaka tekne ile koylara açılmanız lazım)
-Eeee tabi lazım....Fiyatları nedir dedi kocacım...
- Sizi istediğiniz koya götürür. Batık şehri gösterir.Fiyatı 260 TL. Yuhhhh artık....

Bir yerlerde okumuştum. Halkı kazıklamaya müsaittir diye yalan değilmiş vallahi.....

Boş oda var mıdır? dedik
-Boşuna aramayın bulamazsınız dediler. Biz inanmadık girdik.
(Şu inanmama huyumu çok seviyorum. Çok işe yaradığı durumlarda oluyor..... İlk söylenene  inanmam..Kendi gözümle görüp, kulağımla duymalıyım.)

İlk sorduğumuz ev pansiyonunda, 1 gecelik  2 oda bulduk. Tekneleri de varmış..

Yalnız bir daha Bayram'da tatile gidersemmmm......Oturacağım Bozkır Ankaramda.....
Tatil yörelerinde yaşayan arkadaşlar bileylemiş oluyorlar 
Önüne çıkan zavallı turistlerden çıkarıyorlar hınçlarını...... 

KEKOVA LİMAN

Kaldığımız evin önündeki manzara nefissss....

KEKOVA MANZARA


KEKOVA

                           Her yerde Likya Mezarları.....


YOLU OLMAYAN KÖY
Burası da Kale köy....
Ulaşım sadece denizden sağlanıyor...

DENİZE İNEN MERDİVENLER
Odalara yerleştikten sonra evin sahibinin teknesiyle, yüksek bir rakam karşılığında Batık şehir Simena'yı görmeye gittik. Oradan bizi denize girmemiz için, Tersane koyuna bıraktı. Telefon edin gelir sizi alırım dedi ve gitti.
SİMENA

Batık liman


Biz Tersane koyunda bulunan aşağıdaki yapının, ısıtma taşlarından dolayı, hamam olduğunu düşünmüştük ama Kültür bakanlığının sitesinde Bizans dönemine ait  kilise apsisi olduğunu belirtmişler.
BİZANS KİLİSESİ

Kazı yapılması yasak olduğundan dolayı kalıntıların tarihi bilinmiyormuş. Batık şehir, kıyı şeridi ve Tersane koyunda her yer kalıntılarla dolu.... Evler, dükkanlar, denize inen merdivenler.... onların üzerinde yüzüyorsunuz. Garip bir duygu...

BATIK ŞEHİR


SİMENA



KEKOVA

Tersane koyunda gün batımı

KEKOVA ÜÇAĞIZ

Kekova sokakları
Sahilde yanyana  3-4 restaurant var. Hepsinde balık aynı fiyat...Rakamlar uygun.Tatilimiz boyunca en güzel balığı Kekova'da yedik. Tavsiye ederim.

KAKTÜS MEYVESİ
Cennet meyvasının dikenleri suda dökülür demiş birileri...
Bizim küçük kızlarda inanmış....
KEKOVA LİKYA MEZARLARI
Tarih dolu her yer....Tarihle birlikte yaşıyorlar ama hiç farkında değiller. 

KEKOVA LİKYA MEZARLARI
Tekne turlarının pahalı olması ile girişte bilet kesmelerinin sebebini ise; giderken öğrendik.
Antalya Belediyesi Kekova yat limanını ihaleye çıkartmış.Bizim Kekovalılarda kendi aralarında bir kooperatif kurup ihaleye girmişler. 150,00 TL'ye alırız diye düşünüyorlarmış. Ama ihaleye büyükler girince rakam 400,00 TL.'ye çıkmış.İhale bizim Kekovalılarda kalmış. (ellerinde patlamış desem daha doğru olacak) Şimdi o parayı çıkartmaya çalışıyorlarmış. Yazık yaa ...Büyüklerin arasında var olmaya çalışıyorlar. 
KEKOVA
İşte bir gezi yazımızın daha sonuna geldik. Kekova farklı atmosferi olan bir yer...Yolunuz düşerse görün. Pişman olmazsınız.
                                                                                                                                                                                Sevgilerimle




8 Ağustos 2014 Cuma

MEİS Καστελλόριζο ADASI

MEİS

Türkiye'ye en yakın Yunan adası hangisidir? diye sorsanız cevap Meis adası... sadece 7 km. yaklaşık 20 dakika uzaklıkta......Hatta Meis'ten, Türkiye'ye yüzme yarışmaları bile yapılıyor. Bu seneki yarışa katılan Çınar Oskay'ın HAKK'A YÜZDÜ yazısı beni koparmıştı. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Meis'i  bu yazıdan sonra daha bir merak eder olmuştum.


 Καστελλόριζο

Kaş'tan Meis'e götüren 2 tane feribot var.Gündüz gitmek isterseniz sabah 10'da kalkıp 16'da geliyorlar.Çarşamba ve Cumartesi günü akşam turu yapıyorlar. Çok sıcak olduğundan dolayı biz akşam 5.45'de kalkıp gece 23.00'de gelen feribotu tercih ettik. İyi ki böyle yapmışız. Bu kadarcık saat bile yetti de arttı.....Adada yapacak pek bir şey yokk çünkü.... Biz Meis Express ile adaya gitmek için kişi başı 25 euro'ya anlaştık. Tabii 15'er Tl. yurt dışı çıkış harcı ile birlikte  pasaportları şirkete verdik. İsmimiz okunarak feribota alındık. 20 dakika sonra Meis'teydik.

  Adaya girişte ne polis ne de gümrükçü vardı..Adanın Duty Free si küçücük, sırt sırta alışveriş yapılıyor.

Kastellorizo- Καστελλόριζο

Yunanistan gezimiz sırasında, aslında Yunanlıların (Mübadiller hariç) çok dindar ve  milliyetçi olduklarını, bu sebeple Türkçe bilenlerin dahi Türkçe konuşmadığını söylemişlerdi. Her memleketin aşırı uçlarından sakınmak gerekiyor. Meis'te yaşayanlarda her cuma günü Kaş'a pazara geliyorlarmış. Zannımca Türkçe bildikleri halde konuşmuyorlar. Bizim restaurant'ın sahibi Yunanca  bağıra çağıra iş yapıyordu...Yunanistan'da porsiyonlar o kadar büyük ki ye ye bitmiyor. Fakat adalarda böyle değil...Porsiyonlar gayet az....Ekmekle doyurduk karnımızı....


MEİS RESTAURANT

Yemekten sonra pasta yemeye gittik. Yalnız pastaları çok 
güzel...Cafeyi işleten kızın annesi yapıyormuş pastaları...Mozaik pastası harikaydı....


 Καστελλόριζο

Adanın tamamı bu kadar bir şey işte......Meis'ten bakınca Kaş Büyükşehir gibi gözüküyor o ka yani......
DIŞ CEPHE

Meis'in adını ilk kez 1991 yılında, En İyi Yabancı Film dalında  Oscar'ı kazanan Mediterrano adlı film ile duymuştum. Çok eğlenceli bir filmdi. Konusu 2.Dünya savaşında adayı korumakla görevlendirilen İtalyan askerlerinin trajikomik hikayesiydi.

MEDİTERRANO FİLMİ

İşte burası da o meşhur Mediterrano filminin geçtiği mekan. Kaldığınız otelin önünden denize atlayabiliyorsunuz.


DIŞ CEPHE
Bu Yunanlılar renklerle barışık insanlar...
Meis güzeli Hira Melis


 Καστελλόριζο


POSEiDON
Poseidon otel
Birlikte geldiğimiz bir aile daha önce bu otelde kalmış. Çok memnun olduklarını belirttiler
(Adada kalmak isteyenler için küçük bir dip not)

CAMİİ


DENİZ HAYVANLARI
Yemek yediğimiz restaurantın,  utangaç, hüzünlü, aç  misafiri...... O kadar çok ki her yerden kafalarını uzatıveriyorlar.
Temiz denizlerin canlıları carettaların bakışları bana çok hüzünlü gelir. :( Yüzerken karşılaşmak istemem ama....o da ayrı...

YER SOFRASI

Dekorasyondan anlıyor Yunanlılar..
Bu da yer sofrasının güzelliği
Annem kendi yer sofrasını kırmızıya boyamıştı. Şimdi ona kırmızılı bir hasır lazım oldu :)

RENKLİ EVLER




DORUK

Çocuklar blog sayesinde fotoğrafçılığa merak saldılar. Bakış açıları değişti. Bu durum  çok hoşuma gidiyor.

HİRA MELİS

Osmanlı Camii'nin yanındaki merdivenlerden Adanın arka tarafına dolaşabilirsiniz.

Meis'ten sonra Kaş'a geldiğimizde kalabalıktan gözümüz döndü....Memleketimin gözünü seveyim. Fazla sukünet bizi bozar :)

Tavsiye kısmına gelelim.Ne bileyim yaaa... yolda ve orada harcadığınız paraya değecek mi? Çok iyi düşünün bence....

Bir tatil yazısı daha sona erdi. Araya başka bir post girmezse eğer Kekova yazısında buluşmak üzere...
                                                                           Sevgilerimle

BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...