BALKAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BALKAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2023 Salı

ANKARA'DA BAĞ HAYATI ve ARŞİVDEN FOTOĞRAFLAR

 


........................

Yazın Ankara'da sıtma tehlikesi yüzünden oturulmazdı. Bağları olanlar yazın şehir merkezinden giderler. Yazlık evlere "bağ" denir. Gayrimüslimler genelde varlıklı oldukları için bağları vardır. Erkekler gündüz şehir merkezlerinde işlerine gider, akşamları bağlara dönerler. Günlük yapılan bu yolculuklar herkesin ekonomik durumuna göre at arabası, at veya eşekle yapılır. Sabah akşam yollarda binek hayvan kuyrukları oluşur.
Evdokia Ankara'da ki bağ hayatını ayrıntılı bir şekilde aktarmıştır.
Keçiören, Çankaya, Balgat, Büyük Esat ve Küçük Esat bağlarını hatırlıyorum. En zengin ve en soylu insanların Keçiören ve Çankaya'da bağları olurdu. Çok katlı evlerdi bunlar...bahçelerinin içinde seralar ve şadırvanlar olurdu. Çoğu zaman aileye hizmet edenlerin sayısı aile üyelerinden çoktu. Zenginler refahta ve lükste yarışırlardı. Ankara'ya iş  için gelen yabancılar; 
"Siz Ankaralılar İngiltere'nin lordlarından daha iyi bir hayat yaşıyorsunuz" derdi. Erkekler şehir merkezine çalışmaya giderdi. Zengini, fakiri kent merkezinden bağlara yol boyunca süren kuyrukta bir araya gelirlerdi. 
Bu yüzden 
"Ankara'da yazın keyif kediler ve kadınlara, cefa eşeklerle erkeklere" denirdi. Özellikle Keçiören'de kadınlar için eğlence unsurlarından biri at binmekti. Sabah karı-koca bağ evinin avlusunda kahvaltılarını yaparlardı. Kahvaltının lezzetlerinden biri kocanın saman ve ağaçlardan düşen küçük odun parçaları ile yaktığı küçük ateşte pişirdiği kahveydi. Erkeğin görevi işindeydi, kadının görevi ise bağda.....kadınlar sabah erkenden kalkar, geceden dallarından düşmüş kayısıları ve olgun Ankara armutlarını toplardı. Çayırın içinde parlayan meyveler gözlerimizi şenlendirirdi. Dalından kendiliğinden düşen meyveleri yemezdik, onları kışlık olarak değerlendirirdik. Kimi kurutulur, kimi reçel yapılırdı. Ardından ev işi gelirdi. Evin derlenip toparlanması ve yemek pişirilmesi.....bazı günler çamaşır günleri olurdu, çamaşırlar açık havada dut ve akasya ağaçlarının gölgesinde kuş seslerinin arasında kille yıkanırdı. Bazı günler ise hamur tutulur, bazlama yapılır tezek yakılan tandırlarda pişirilirdi. Hünerli kadınlar 2-3 bazlamayı bir arada pişirirdi. Bazlamalar hazır olunca evde ne varsa sofraya getirilirdi. Tereyağı, bal, peynir, pastırma, sucuk, reçel, taze meyveler bazlamanın içine canının çektiği koyar, dürüm yapar yerlerdi. Bazlama piştiği gibi yenirdi. Keyfi misafirle çıkardı. Kadın kadına yenilen farklı bir lezzetti. Bağlarda işler ne kadar zor olursa olsun sevgi ve neşe eksik olmazdı.
Hasat zamanı çok meşgul olurduk. Kimi aileler kendi kendilerine hasat yapar, kimi aileler arkadaşlarından yardım alır, kimi de ücretli işçi tutardı. Ne güzel bir resimdi üzüm dolu sandıklar! Bağlardan gelen üzümleri kullanacakları ürüne göre teknelere boşaltırlardı. Bu ürünlerin başında pekmez gelirdi. Pekmez için işbirliğine ihtiyaç olurdu. Üç dört aile sırayla birbirine yardım ederdi. Bazısı leğenlerin içinde üzümü ezer, bazısı şırayı boşaltır, bazısı kaynatır. Tatlı bir pekmez için pekmez toprağı kullanılırdı. Pekmez kaynadıkça şurup gibi olur, tatlanırdı. Pekmez değişik meyvelerle de kaynatılır, reçel yapılırdı. Cevizli ve bademli pestil yapmak ayrıca çok keyifliydi. Un ve nişasta ile kaynatılan pekmez beyaz çarşafların üzerinde güneşte kurutulurdu. Bir kısmı iki parmak kalınlığında baklava biçiminde kesilir, susamla veya cevizle ahşap kutularda saklanırdı. Buna köfter denirdi. Pestil ve köfter eşsiz iki ikramdı.
Günlük işlere ek olarak yapılan bu ağır işler nedeniyle ev kadınları hiç boş kalmazdı. Sadece etlik yani pastırma sucuk yapımı 15-20 gün sürerdi. Akşamları erkekler heybeleri dolu hayvanları ile gelirdi, akşam yemeğinden sonra ikramlar eşliğinde işlerden ve siyasetten bahsedilirdi.
Eylül ayı bağlardan dönüş ayıydı. halıları, yatakları, perdeleri, battaniyeleri yıkar, dolapları toplar evi gelecek sene için tertemiz bırakırlardı. Sonra da şehirdeki evi bir düzene sokmak gerekirdi. Soğuklar yaklaşır, etlik zamanı gelirdi..... diyor 

Gülen Göktürk Baltas,  Mehmet Söylemez'in hazırladığı Mübadele kitabının  Ankara Rumları yazısında......

Sevgilerimle  














7 Aralık 2021 Salı

LANGAZALI HATAY GAZİSİ MIZRAKLI SÜVARİ ÇAVUŞU RECEP

 

Merhaba

Uzun zamandır blog yazıyorum. Yazmaya ilk başladığım yıllarda Ne yedim? Ne içtim? Nerelerde gezdim? Ne kadar hamaratım? bloggerı iken, aileme ait tasfiye talepnamelerine ulaşmamla birlikte kendi kişisel tarihime doğru çok keyifli ama bir o kadar da hüzünlü yolculuğum başladı. Öğrendikçe daha çok merak etmeye başladım. Zamanla yelpaze genişledi ve aslında bir çok ailenin kendi aile tarihleri konusunda oldukça az bilgi sahibi olduklarını gördüm. Çoğu aile büyükleri konuşmuyor ve anlatmıyor. Bir sonraki nesil ise; umursamıyor ve hafızasına güvenip not almıyor, yazmıyor. Maalesef  bu durum gelecek nesillere aktarabileceğimiz değerli bilgileri, Türk benliğini  kaybettiğimiz anlamına geliyor bence....

Bu nedenle kalıcı bir iz bırakmak için zaman zaman blogumda sizlere ait aile hikayelerinizi paylaşıyorum. Bundan sonra daha da çok bu konuyu paylaşmak istiyorum. Çocuklarımıza, gençlerimize buradan seslenelim

Selanik mübadilleri... siz yazın, ben paylaşayım.

Aşağıdaki kendinizden birşeyler bulabileceğiniz aile hikâyesi, Sayın  Nail Topal'ın Langaza'dan göç eden ailesine ait...

Değerli öğretmenim, yazarım çok teşekkür ediyorum.

Sevgilerimle



Uzun süredir iki fotoğraf gözlerimin önünden gitmiyor. Arada bir onlara bakıyorum dosyadan çıkarıp. Her baktığımda yazayım diyorum belleğim yerindeyken.




 

Birinci resim 26.11.1938 tarihli, Mızraklı Süvari Çavuşu Recep’in anasına yolladığı ve arkasında şunlar yazılı: “Şerefli Validem, Bunu yazan bir arif rüzgâr kendi gitti, resmi kaldı yadigar. Bayram-ı şeriflerinizi tebrik ederim.” Hatay’da Atatürk büstünün önünde çekilmiş bir fotoğraf. Çakı gibi bir asker, bir eliyle tabancasını tutuyor. Atatürk büstü çok yüksek ve çiçeklerle süslenmiş. Ayrıca meşale direkleri de çok yukarıdan yapılmış. Bu genç asker, benim babam. Hatay’a ilk giren askerler arasında. Hatay’ın anavatan Türkiye’ye kavuşturulması sırasında, Ulu Önder Atatürk’ün “ On bin yıllık Türk Yurdu yabancı ellere bırakılamaz!” buyruğunu uygulayan askerlerden biri de o. Babam olarak O’na duyduğum saygı ve sevgiyi katmerli hale getiren bir görev.





İkinci fotoğraf çok daha sonraları Ortaklar’da çekilmiş. Arkasında tarih ve yazı yok ama 1952 yılında olma olasılığı yüksek. Babam kasketli, yeleğinin üstünden bir mendil sarkıyor. Aynı yıllarda açıldığını bildiğim kahvehanemizin yanında. Fotoğrafın arkasında Delgen Kardeşlere ait bir benzinliğin pompası görünüyor. O yıllarda Ortaklar- İzmir karayolu kentin ortasından geçiyordu. Önde üç oğlu, arkada babam. Ağabeyim Ali, küçük kardeşimiz Nafiz’in başından tutmuş, ortanca çocuk Nail 6 yaşlarında ve kendini göstermek istercesine sol elini kaldırmış. O, artık üç çocuk sahibi bir adamdır ve ailesini geçindirmek için kahve işletiyor. Kahvehanenin adı Ferah Kahvesi’dir ve halkın O’nu çağırdığı bildiği adıyla Recep Ağa’dır o.



Babam ve ailesi, Balkan savaşı sonrası, Osmanlı’nın yenilgisi ve Balkanlarda Yunan komitacılarının Türklere yaptıkları eziyetler üzerine, yaşadıkları Selanik Langaza’dan, altı aylık bebekken Türkiye’ye göç ederler. Babası Topal Ali, anası Osman Hoca’nın kızı Hamide Nene’mle. Bindikleri gemi, onları önce Muğla kıyılarına götürür. Daha sonra Ortaklar’a gelirler.

Ortaklar, geldiklerinde, tren istasyonu çevresinde kurulan yeni bir yerleşim yeridir. Bir süre yerli Rumlarla birlikte yaşanır. Önce Balatçık iskelesi diye anılır. Sonraları Reşadiye olur adı, Sultan Reşat döneminde kurulduğu için. Çok sonraları Cumhuriyet döneminde, Ulu Önder Atatürk Ortaklar diye adını koyacaktır.

Yunan, Ortaklar’ı tümüyle işgal edince, Balatçık’a, Dağyeniköy’e ve oradan Tire’ye kadar çekilirler. Babam dokuz yaşlarında bir çocuktur o sıralar. Düşmandan nasıl kaçtıklarını, tanıdıkları bir yabancı kişinin onları nasıl uyardığını, Yunanlılara görünmeden, evlerinden gizlice nasıl yiyecek alıp kaçtığını, babamdan çok dinledim. Ne yazık ki bunları yazılı hale getirmediğim için ayrıntıların çoğu unutuldu gitti.

Babası, üvey Ninem Fatma -çok konuştuğu için olacak Çakılafka Fatma diye tanınırdı - ile evlenir. Dedem Topal Ali, Hamide Ninemi, talâk-ı selase ile boşar. Belli bir tazminat verir. Onu da Rum çeteleri, Balatçık’a kaçarken çalarlar. Bu evlilikten sırasıyla Salim, Fevzi, Firdevs, Mukaddes ve Muammer adlı çocukları olur. Dedem Topal Ali, celeplik ve kasaplık yapmaktaymış. Üvey annesi Fatma, babamı diğer çocuklarından dışlamaktaymış. Yeni doğan koyunların kuzuları, hep küçük kardeşlerine verilirken, ona hiç kuzu verilmezmiş. Bir gün ona yapılanlar, canına tak demiş, evden kaçmış ve anasının yanına gitmiş. Ana oğul birlikte yaşamışlar. Bir daha baba ocağına dönmemiş. Bu yüzden Topal Ali Dedem, oğluna darılır. Oğlu askere giderken, öpmesi için elini bile vermez. Dedem Selanik Langaza’da yaşarken, bir av kazasında ayağından sakatlanır. Bu yüzden çevresinde Topal Ali diye tanınırmış. Soyadı yasası çıkınca Topal soyadını almış. Benim Topal’lığım buradan kaynaklanıyor.

Babam, mızraklı süvari alayında Hatay’da üç yıl askerlik yapmış. Gaziantep Nizip’ten Hatay’a nasıl geldiklerini, Ordu komutanları İzzetin Çalışlar Paşa’yı ve Alay komutanları Şükrü Kanatlı’yı, onların yaptıkları çalışmaları ballandıra ballandıra anlatırdı. Arkadaşlarına askerlik anılarını anlatırken ben de kulak kesilir dinlerdim. Hele Hatay’ın en zengin adamının, “Buraya ordumuz girerse, oğlumu kurban edeceğim” diyerek yemin etmesini ve yeminini tutmak için oğlunu kesmeye kalkışmasını, onu Alay Komutanı Şükrü Kanatlı’nın engellemesini hiç unutmadım. Bu zengin adam, yemininin kefaretini ödemek isteyince, kahraman Albayımız der ki: ” Ordumuz aç ve yorgundur. Onları doyurur ve barındırırsan yemininin kefaretini ödemiş olursun.” Böylece hem kurban edilecek çocuk kurtulmuş hem de askerimiz doyurulmuş olur.

Babam askerden gelince değişik işlerde çalışmış, incir, zeytin, pamuk gibi tarım alanlarında ve demiryolunda işçi olarak yaşamını kazanmaya çabalamış. En sonunda da kahvecilikte karar kılmış. 1942 yılında evlenmiş annemle. Annemin adı Melek. İslamköylü, İmamoğlu Mustafa’nın kızı. Mustafa Dedemin dedesi, büyük dedem Ramazan, İsparta İslamköy’den, Ortaklar’ın Balatçık köyüne imam olarak gelmiş, uzun süre ramazan imamı olarak çalışmış ve bahçe sahibi de olmuş orada. Dedemin babası, Ethem dedem, 1. Dünya savaşında Yemen’de şehit olmuş. Bu yüzden Mustafa dedemin lakabı İslamköy’de farklıdır. Ona Zennelerin Hacı derler. Mustafa dedemin bir adı da Hacı’dır. Herhalde babası kutsal topraklarda şehit olduğu için.

Dedem, annem ve dayım iki çocuğu varken, Müzeyyen Anneannemi kaybeder. Yeni bir evlilik yapar. İsparta’dan ayrılır, dedesinin topraklarını işletmek üzere Ortaklar’a göçer. Hatun ninemle Mustafa dedemin evliliğinden sırasıyla Sevim, Nevin ve Neriman teyzelerim doğar. Kader, Selanik göçmeni babamla, ailesiyle İsparta’dan buraya göç eden annemi, Ortaklar’da buluşturur. 

Annem, küçükken ağır bir rahatsızlık geçirmiş. Nüfus kayıtlarında annemin adı Emine Dudu. Dönemin inanışına göre, adı ağır geldi, taşıyamadı demişler büyükleri ve adını Melek olarak değiştirmişler. Ad değişimi ve gerekçesi, bana çok eğlenceli gelmişti öğrendiğimde.......

Babam ve annem bir de yanlarındaki Hamide Nenemle, 2. Dünya savaşı yıllarında, ekonomik sıkıntıyı, açlığı, kıtlığı, yokluk ve yoksulluğu yakından yaşamışlar. Karı koca gündeliğe giderek, çocuklarını yetiştirmeye çabalamışlar. 1952 yılında babam kahvehanesini açmış. Ferah Kahvesi- Recep Topal yazardı levhada. Önce Belediyenin kiracısıydık. İşyerimizin eski bir Yunan kilisesi olduğu söylenirdi, şimdi Çocuk Kütüphanesi olan yer. Kahvemiz Demokrat Partinin Ocak kahvesiydi. Demokrat Parti’nin ağır toplarından Ethem Menderes ve Namık Gedik’in kahvemize geldiğini hayal meyal hatırlarım. Kahvemiz bir süre de Gençlik Spor Kulübünün lokali oldu. Ben de yedi yaşında burada Fenerbahçeli oldum. Cumartesi günleri, Ortaklar’ın pazarıydı. Müşterilere hizmet için babamla birlikte üç garson çalışırdı. Ağabeyim, küçük kardeşim Nafiz ve ben de onlara yardımcı olurduk. Askı ya da terazi adı verilen bir araçla, pazarcılara çay kahve taşıdığımı hatırlarım.

Evimizde annemin yayıkta hazırladığı ayranlar, taş dibekte dövdüğümüz kahveler, kahve kıtlığı nedeniyle, arpa, çıtlık ve nohuttan yapılan tahmis kahveleri de unutamadıklarım arasındadır. Çay ve kahvenin 7,5 kuruşa satıldığı günlerdi. Kahvemiz iyi çalışıyordu. Altı yıl içinde evimizin yanındaki arsaya kendi işyerimizi ve üzerine de evimizi yaptık.

Çocukluğumdan kalan unutamadıklarım arasında, yazları incir bahçemize göç ettiğimiz gelir. Gece kahveyi kapatınca, babam lüks lambasını yakar, bahçenin yolunu tutardık. Babamın bir elinde lüks lambası, bir elinde köpeklerden korunmak için koca bir sopa, bahçemize giderdik. Bizi Arap adlı köpeğimiz yolda karşılardı.

Rumeli göçmenleri, sevdikleri, değer verdikleri, akıl danıştıkları kişilere Aga derler. Babam çevresine, yakınlarına yardımcı olmaya çalışan bir insandı. Onu 37 yıl önce 15 Ocak 1984’te kaybettik. Annemi kaybedeli de 15 yıl oluyor. Onu da 26 Haziran 2006’da kaybettik. Sevgili yeğenim Aslı’yı 24 Ekim 1997’de bir trafik cinayetinde kaybettik. Niğde’den Aydın’a dönerken, Konya Karapınar’da, otobüs ve tanker çarpışmasında. İçimizde hiç dinmeyen bir acıdır. Ağabeyim Ali Topal’ı 5 Nisan 2017’de, küçük kardeşim Nafiz Topal’ı da 2 Temmuz 2018’de kaybettik. Sizlere anlattığım iki fotoğraf, beni alıp geçmişin sisli anılarına götürdü. Sevgili babamı, annemi, sevgili yeğenim Aslı’yı, sevgili kardeşlerim Ali ve Nafiz’i, saygıyla minnetle ve rahmetle anıyorum. Işıklar içinde yatsınlar.

16 Eylül 2021 Perşembe

BALKAN KAPLANLARI KARAMANOĞULLARI VE SELANİK HASILAR KÖYÜ FOTOĞRAFLARI


*Karamanoğulları Beyliği adını kurucusu Karaman Bey'den alır. Devlet yapısını 13.yüzyılın ikinci yarısından itibaren kurmuşlardır. 16.yüzyıla kadar aralıklarla idari yapılarını koruyabilmişlerdir.


*Karamanoğulları Beyliğini kuranlar, Avşar boyundan Türkmen aşiretlerdir.


*Kuruldukları bölge, Toros Dağlarının kuzey yamaçlarıdır. (Mut-Karaman arasındaki bölge)

*Bu bölgeye Moğol istilasından kaçarak yurt edindikleri Sivas-Kars ekseninden gelmişlerdir.

*Son derece savaşçı-mücadeleci ve başkalarının hükümranlığını reddeden bir felsefeleri bulunmaktadır. Anadolu Selçukluları, Moğollar, Ermeniler ve son olarak Osmanlılarla sürekli mücadele yürütmüşlerdir.

*Göçebe bir toplumdur. Yerleşik hayata geçmeleri çok sonralara rastlar.



*Avşarlar, İslamiyetle geç dönemde tanışan ve Anadolu'ya yerleşme döneminde İslamı seçen, Şaman inanışlarını uzun süre kaybetmeyen bir boydur.

*Anadolu'da Selçuklu ve Osmanlılarla mücadelelerinin bir boyutu da tarikat farklılığındandır. Anadolu'yu kasıp kavuran Babai ayaklanmasında Avşarların önemli bir rolü vardır.

*Başlangıçta Şamanizm'den izler taşıyan bir İslam tarikatı olan Babaizme tabi olan Avşarlar, daha sonra tarihin akışı içinde farklı inanışlara bölünmüşlerdir.


*Timur İmparatorluğu  döneminde Osmanlılara karşı yakın ilişki içine girdikleri Şiiliğin etkisine giren Avşarlar olmuştur. Ancak Anadolu'ya hakim olan Osmanlılar Şii Avşarları doğuya sürmüşlerdir.



*Osmanlı hakimiyetiyle birlikte Konya-İçel-Antalya-İç Batı Anadolu'da kalan Avşarlar zamanla sünnileşmiştir.
 

*Avşarların bir bölümü Anadolu merkezli bir İslam inanışı olan Aleviliğe geçmiştir.

*Hırıstiyanlaşmış Karaman Türkmenleri Niğde-Kayseri-Nevşehir civarında ikamet ederken sonradan mübadele ile Yunanistan'a gönderilmiştir.


*Balkan Türklerinin önemli bölümünün Karamanoğulları kökenli olduğuna dair bir genel kanaat olmakla beraber bu düşünce tam olarak doğru değildir.
*Avşar Türklerinin Balkanlara yerleşmesi çoğunlukla Cem Sultan olayı ile birlikte Osmanlının sabrının taşması ve buralara zorunlu iskan edilmeleri ile olmuştur.
Çoğunluğu Tuna ırmağı boylarında Kosova'ya ve Makedonya'ya yerleştirilmişlerdir.
  


*Erken dönemde Balkanlara yerleştirilen Türkmenlerin çoğu Osmanlı topraklarına geçerken belki bir nesil kadar Anadolu'da yer arayan obalardan oluşur. Bunların önemli bölümü Avşar olmadıkları halde Karaman topraklarında göçerlik yaptıktan sonra Rumeli'ye geçmişlerdir. Bu nedenle üzerlerinde Karaman tesiri vardır.
*Rumeli'de yerleşen Türkmenler çoğunlukla derviş kültürüyle yaşayan göçerlerdi. Babaizmlikten  beslenen bir inanışları vardı. İran üzerinden geçtikleri için Şiiliğinde inanç sistemlerinde izleri vardır. Bu nedenle gerek Rumeli Türkleri arasında gerekse sonradan müslüman olan Arnavut, Boşnak ve Pomaklar'da Bahailikten gelişen bir inanç sistemi olan Bektaşiliğin önemli etkisi yadsınamaz.

*Samsun bölgesindeki mübadil Türkler daha ziyade Sarışaban-Drama bölgesinden gelmişlerdir. Burası Rumeli'ye geçiş yolu üzerinde kaldığı içim birçok değişik etnik Türkmen aşiretinden izler taşıyor olabilir.
Ancak erken dönemde fethedilmiş bölgeler olduğu için Karamanoğullarının Cem Sultan olayı nedeniyle zorla iskan ettirilmiş kollarından olması ihtimalinden çok Rumeli'ye ilk yerleşen göçer Türkmenlerden olma ihtimali daha güçlüdür.




*Ayrıca Sarışaban-Drama bölgesinin büyük çoğunlukla Sünni inanışa sahip olduğu dikkate alınırsa Bahai-Bektaşi çizgisinden beslenen Avşarlar'dan çok diğer Türkmen boyları (Örneğin Kayı Türkmenleri) akla gelmektedir.







Fotoğraflar Hasılar/Hacılar/Hasallar/Haşlar olarak da bilinen köye ait....köy Kozana'ya bağlı olarak gözüküyor. 1915 yılına ait kayıtlarda köyde yaşayan toplam 53 erkek yaşıyor. Aile lakaplarından bazıları ise;
Muçu oğulları
Kara oğlu
Celah oğlu
Kise oğlu 
........ 
Sevgilerimle








2 Şubat 2020 Pazar

SELANİK KAYALAR YUKARI MAHALLE MÜBADİL İSİM LİSTESİ









BİR FIRTINA TUTTU BİZİ.......

Ve birgün kadının köyüne Anadolu'dan Rumlar çıkıp gelir. Üstleri, başları perişan ama hepsinin bellerinde bıçakları, göğüslerinde mavzerleri var. Osmanlı ordusunu beklerken, Rumları karşılarında gören köylüler şaşırır.
-Mustafa Kemal sizi çağırdı! gideceksiniz derler.
Birkaç gün içinde toplanır, Selanik'e doğru yayan yola çıkarlar.
Temmuz 1924, Selanik sokakları
Mübadele başlar. Selanik limanı,Beyaz Kule ve ara sokaklar, aç susuz, bitkin halde yürüyen, Anadolu'ya götürülmeyi bekleyen Türk göçmenlerle doludur.
O kalabalığın içinde bir kadın, elini sıkıca tuttuğu 6-7 yaşlarında bir yetim oğlancık ile limana inen ara sokakların birinde bitkin halde yürür.
Önünden geçtiği evlerin pencerelerinden sarkan Yunanlılar türlü hakaretlerle onlara bağırır
 Kadın korkar.
Oğlunun elini onu korumak istercesine daha sıkı tutar. Adımlarını sıklaştırır.
İleriye doğru baktığında Hilal-i Ahmer çadırlarını görür.Artık limana varmak üzeredir.
Bir ay boyunca sefalet içinde kendilerini Anadolu'ya götürecek olan gemiyi beklerler. Gemi limana yanaştığında ağlayarak istifleme binerler.
O kalabalıkta oğlunu kaybetmemek için kadın çocuğun elini sıkıca tutar.
Gemi limandan yolcularını alır ve denize açılır.


Mübadillerin çoğu ilk defa gemiye biner.Yolcuları aç ve susuz kadın ve çocuk denklerin üzerine oturur. Günlerdir doğru dürüst yemek yemeyen çocuk annesine tuvaletinin geldiğini söyler.Günlerdir aç ve açıklar zaten....ne yedi ki ne yapacak? Ama ihtiyaç işte çocuk diretir.
İkisi beraber oturdukları yerden kalkar. Kadın çocuğun elini sıkıca tutar, onu tuvalete götürür.
Tuvalet ise kapısına kalın bir örtü asılmış, birkaç tahta ile desteklenmiş denizin üstünde lalettayn bir yer.....kadın çocuğunu tuvalete bırakır ve örtünün gerisinde beklemeye başlar. Deniz dalgalı gemi sürekli sallanır. Epey zaman geçer, çocuktan ses seda çıkmaz, kadın açar örtüyü bakar ki çocuk yok.
Kadın denize bakakalır, eli kolu bomboş......

................................



Kayalar şehri Aşağı Kayalar-Yukarı Kayalar olarak  ikiye ayrılıyor. Aşağıdaki listeler  Yukarı mahalleye ait...mahalleye ait  248 adet tasfiye talepnamesi var.  Çoğunluğu çiftçi, bazılarının lakapları, geldikleri mahalle ile yerleştirildikleri yerler  yazılmış. Bu listeleri hazırlarken lakap konusu bir kez daha dikkatimi çekti. Tanıdığım bir ailenin lakabı onlara soyadı olmuş. 
                                                                              Sevgilerimle



1-Kayalar kazası Yukarı Mahallesinden gelen çiftçi Salih oğlu Tahvil
2-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar Kazası Yukarı Mahalle Camii Vakfı'na ait tasfiye talepnamesi.
3-Çiftçi Süleyman oğlu Ferhat
4-Çiftçi Ali oğlu Nesim
5-Çiftçi Veli oğullarından Hasan oğlu Kahraman
6-Çiftçi Şahin oğlu Numan
7-Çiftçi İbrahim oğlu Abdurrahim
8-Kovacılardan Alman Hayrettin
9-Çiftçi Mehmet Hoca oğlu Timur İsa
10-Çiftçi Bayram oğlu Yaşar Çavuş
11-Çiftçi Salih oğlu Rıza
12-Çiftçi Salih kızı Züriye
13-Çiftçi Şahin oğlu Süleyman
14-Çiftçi Feyzo oğlu Mehmet Ali
15-Çiftçi Haşim oğlu Ali
16-Çiftçi Süleyman oğlu Ramazan
17-Çiftçi İbrahim oğlu Mustafa
18-Çiftçi Hasan oğlu Sait
19-Çiftçi Ali oğlu Muharrem
20-Çiftçi Hacı İsmail oğullarından Timur oğlu Latif
21-Çiftçi Beka oğlu Rasim
22-Çiftçi Hamit oğlu Naki
23-Çiftçi Mehmet oğlu Ali
24-Çiftçi İsmail oğlu Resmi
25-Çiftçi Arslan oğlu Yakup
26-Çiftçi Osman oğlu Haydar Çavuş
27-Çiftçi Hüseyin oğlu Salih
28-Çiftçi Veis oğlu Bilal
29-Çiftçi Kazım oğlu Süleyman
30-Çiftçi Salih oğlu Şefik 
31-Çiftçi Mehmet Ali oğlu Mehmet Ali
32-Çiftçi Hüseyin oğlu Ahmet
33-Çiftçi Şaban oğlu Kerim
34-Çiftçi Hayrullah oğlu Halim
35-Çiftçi Abdurrahman oğlu Saadet
36-Çiftçi Hamza oğlu Eyüp
37-Selatin oğlu Yasin
38-Çiftçi Ali oğlu Hamit
39-Çiftçi Timur oğlu Nurettin
40-Çiftçi Timur oğlu Arslan
41-Çiftçi Muharrem oğlu Murat
42-Nurettin kızı Kadime
43-Çiftçi Hacı İsmail oğullarından Bekar oğlu Akif
44-Çiftçi Bilal oğlu Osman
45-Çiftçi Halil oğlu Osman
46-Çiftçi Şerif Hoca oğlu Abdül Ağa
47-Çiftçi Osman oğlu Ali
48-Çiftçi Veysel oğlu Kemal
49-Çiftçi Kemal oğlu Veysel
50-Çiftçi Veysel oğlu Tahvil
51-Çiftçi İbrahim oğlu Selim
52-Çiftçi Şaban oğlu Hasan
53-Çiftçi Ali oğlu Halit
54-Çiftçi Veli oğlu Ferhat
55-Çiftçi Ahmet oğlu Seydi
56-Çiftçi Nurettin oğlu Ömer
57-Çiftçi Arslan oğlu Abdül
58-Çiftçi İbrahim oğlu Süleyman
59-Çiftçi Arslan oğlu İdris
60-Çiftçi Necip oğlu Ramazan
61-Çiftçi Pire Ali oğlu Mehmet
62-Çiftçi Ahmet oğlu Kazım
63-Çiftçi Hüseyin oğlu İsmail
64-Çiftçi İbrahim oğlu Ramiz
65-Çiftçi Abdurrahman oğlu Kahraman
66-Çiftçi Kamil oğlu Şevki
67-Çiftçi Pire Ali oğlu Ahmet
68-Çiftçi Bega oğlu Bayram
69-Çiftçi Pire Ali oğlu Şaban
70-Çiftçi Necip oğlu Nurettin
71-Çiftçi Tütüncülerden Bega oğlu Rıza
72-Çiftçi Arslan oğlu Muharrem
73-Çiftçi Fettah oğlu Salih
74-Çiftçi Fettah oğlu Kerim 
75-Çiftçi Hasan oğlu Yusuf 
76-Çiftçi Mehmet oğlu Hamit
77-Çiftçi Arslan oğlu Kani
78-Çiftçi Şahin oğlu Timur Ali
79-Çiftçi Emin oğlu Aziz
80-Çiftçi Salih oğlu Halil
81-Çiftçi Orhan oğlu Ahmet 
82-Çiftçi Orhan oğlu Ali Rıza
83-Çiftçi İsmail oğlu Zennun
84-Çiftçi Hüseyin oğlu Sait Ali
85-Çiftçi Selim oğlu Cafer
86-Çiftçi Yusuf oğlu Cihan
87-Çiftçi Yakup oğlu Bega
88-Çiftçi Cihan oğlu Fehim
89-Çiftçi Kahraman oğlu Ekrem
90-Çiftçi Rasim oğlu Helami
91-Çiftçi Hayrullah oğlu Abidin
92-Çiftçi Cihan oğlu Naim
93-Çiftçi Arap Ali oğlu Ali
94-Çiftçi Abdurrahman oğlu Aziz
95-Çiftçi Fettah oğlu Cemali 
96-Çiftçi Zülfikar oğlu Zekman
97-Osman oğlu Osman
98-Çiftçi Ömer oğlu İsmail
99-Manastır vilayeti Kozana livası Kayalar kazası Yukarı Kayalar köyünden gelen Arslan
100-Çiftçi Hüseyin oğlu Feyzi
101-Çiftçi Ferhat oğlu Behzat
102-Çiftçi Behzat oğlu Hayrettin
103-Çiftçi Ahmet oğlu Hasan
104-Çiftçi Halil oğlu Resmi
105-Çiftçi Ömer oğlu Ahmet
106-Çiftçi Süleyman oğlu İbrahim
107-Çiftçi Hüseyin oğlu Süleyman
108-Çiftçi Ahmet oğlu Davut
109-Çiftçi Hüseyin oğlu Şefik
110-Çiftçi Lütfü oğlu Akif
111-Çiftçi İsmail oğlu Selim
112-Öğretmen Ali oğlu Harun
113-Çiftçi Ferhat oğlu Mustafa
114-Selim çocukları Hamit ve Süleyman
115-Süleyman oğlu Selim
116-Çiftçi Ali oğlu Osman
117-Çiftçi Sadettin oğlu Hüseyin
118-Çiftçi Hüseyin oğlu Tevfik
119-Çiftçi Luta oğlu Adem
120-Çiftçi Bayram oğlu Abdürrahim
121-Çiftçi Hasan oğlu Ziya
122-Çiftçi Ali oğlu Muhlis
123-Çiftçi İbrahim oğlu Bekir
124-Çiftçi İbrahim oğlu Kadir
125-Çiftçi Ruşen oğlu Kazım
126-Çiftçi Arslan oğlu Ramazan 
127-Sivas ili Hafik kazası Yarhisar köyünde iskan edilen çiftçi Ferhat oğlu Hayrettin
128-Sivas ili Hafik kazası Yarhisar köyünde iskan edilen çiftçi Şahin oğlu Rasim
129-Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen çiftçi Hasan oğlu Mikail
130-Sivas ili Şarkışla kazası Gemerek köyünde iskan edilen Mehmet oğlu Veli
131-Küçük Veli oğlu Mahmut
132-Ahmet Hasan oğlu Kahraman
133-Ahat oğlu Hasan
134-Rıdvan oğlu Mustafa
135-Mehmet oğlu Ahat
136-Tahir Hoca oğlu Seyran'a
137-Çiftçi Timur Ali oğulları Şükür ve Kahraman
138-çiftçi Selim oğlu Aziz
139-İstanbul ili Feriköy kazası Kartaltepe Mahallesinde iskan edilen Hüseyin oğlu Zekai
140-İsmail oğlu Süleyman
141-İsmail oğlu Mustafa
142-Çiftçi Hüseyin Ağa oğlu Tevfik
143-Çiftçi Şerif oğlu Ahmet ve İhsan
144-Çiftçi Şahin oğlu Halim
145-Çiftçi Şahin oğlu Halil
146-Çiftçi Salih oğlu Hasan
147-Çiftçi Veli oğlu Bayram
148-Çiftçi Ahmet Ağa oğlu Hafız Halim
149-Çiftçi Veli Ağa oğlu Ömer
150-Çiftçi Ömer oğlu Hayrettin
151-Çiftçi Bayram oğlu Şahin
152-Çiftçi Ahmet oğlu Halil
153-Çiftçi Osman oğlu Süleyman
154-çiftçi Necip oğlu Musa
155-çiftçi Bayram oğlu Siyami
156-çiftçi Bayram oğlu Behzat
157-çiftçi Bayram oğlu Rasim
158-çiftçi Veli oğlu Hüseyin
159-çiftçi İbrahim oğlu Cafer
160-çiftçi Salih oğlu Bayram
161-çiftçi İsmail oğlu Aziz
162-çiftçi Aziz oğlu Eyüp 
163-çiftçi Celil oğlu Salim
164-çiftçi Mehmet Ali oğlu Salim
165-çiftçi Ömer oğlu Ahmet
166-çiftçi Hurşit oğlu Ali 
167-çiftçi Ömer oğlu Hüseyin
168-çiftçi Ömer oğlu Ahmet
169-Mahmut oğlu Seyfettin
170-çiftçi Ali oğlu Ahmet
171-çiftçi İsmail oğlu Halim
172-çiftçi Salih oğlu Şaban
173-Celil oğlu Fettah'
174-çiftçi Selim oğlu Şemsettin
175-Halil oğlu Rasim
176-İbrahim oğlu Hıfzı
177-çiftçi Elmas oğlu Hüseyin
178-çiftçi Salih oğlu Abdül
179-Çiftçi İzzet oğulları Süleyman ve Ömer
180-çiftçi İzzet oğulları Mehmet ve Hasan
181-çiftçi Mahmut oğlu Kahraman
182-çiftçi İbrahim oğlu Emin
183-çiftçi Abdullah Veli oğlu Mustafa
184-çiftçi Dimşah oğlu Hızır ve eşi Saliha
185-çiftçi Abdullah oğlu Arif
186-çiftçi Şaban oğlu Aziz
187-çiftçi Ali oğlu Arslan 
188-çiftçi Mahmut oğlu İslam
189-Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen çiftçi Latiflerden Ali oğlu Osman
190-Sivas ili Hafik kazası Yarhisar köyünde iskan edilen çiftçi Ali oğlu Recep
191-Veli kızları Fatma, Havva, Esma ve Nazi
192--Bifa oğlu Hasan
193-Ahmet oğlu Abidin
194-Arnavutlardan Mehmet oğlu Ragıp
195-Ömerdedelerden Emir oğlu Sadullah
196-Dedeoğullarından Salih oğlu Ömer
197-İbrahim oğlu Kahraman
198-Çiftçi İbrahim oğlu Halil
199-Abdurrahman oğlu Kahraman
200-Sivas ili Hafik kazası Çimenyenice köyünde iskan edilen çiftçi Halil oğlu Salih
201-Çiftçi İboşoğullarından Hayrettin oğlu Şahin
202-Çiftçi Latiflerden Veli oğlu Halit
203-Çiftçi Latif oğulları Ali, Halit, Raif ve Şuayp
204-Çiftçi Hüseyin oğlu Salih
205-Çiftçi Urfaoğullarından Veli oğlu Hamit
206-Çiftçi Şantaoğullarından Ferhat oğlu Behzat
207-Çiftçi Şantaoğullarından Behzat oğlu Hayrettin
208-Ferhat oğlu Abidin
209-Çiftçi Muslihlerden Süleyman oğlu Timur Ali
210- Nalbandlardan Şahin oğlu İbrahim
211-Çiftçi Mehmet Selim eşi Ümmi'ye
212-Çiftçi Ali oğlu Emin
213-Çiftçi Selim oğlu Kadir'e
214-Muslihlerden Abdurrahman oğlu Muslih
215-Çiftçi Cemali oğlu Bayram
216-Çiftçi Salih oğlu Latif
217-Muslihlerden Ali oğlu Kazım
218-çiftçi Muallimlerden Abdurrahman oğlu Mustafa
219-Nalbandlardan Mustafa oğlu İsmail
220-Nalbandlardan Kazım oğlu Kahraman
221-Nalbandlardan Kazım oğlu Cafer
222-Çiftçi Latiflerden Lütfü oğlu Veli
223-Çiftçi Kalkanlıoğullarından Kadir oğlu Süleyman
224-Çiftçi Halimağalardan Salih oğlu Hüseyin
225-Çiftçi Acarlardan Abdülkerim oğlu Naim
226-Çiftçi Raşit oğlu Kamil
227-Çiftçi Zekir oğlu Süleyman
228-Çiftçi Kalkanlıoğullarından Şerif oğlu İbrahim.
229-Çiftçi Recep oğlu Hasan
230-Çiftçi Raşit oğlu Sadi
231-Çiftçi Rüstem oğlu Rahman
232-Çiftçi Ömer oğlu Kadir
233-Çiftçi Hüsman oğlu İmdat
234-Şeyh mahallesinden çiftçi Turhanoğullarından Şahin oğlu Raif
235-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Nalbandlardan Halil oğlu Hafız Heybet
236-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Hüseyin oğlu Bayram
237-Çiftçi Abdürrahim oğlu Halim'e
238-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi İslam oğlu Yaşar
239-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Mehmet oğlu Ali
240-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Kalkanlılardan Arslan oğlu Ahmet
241-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Recep oğlu Servet Ali
242-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Mustafa oğlu Mümin
243-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Şeyhlerden Halim oğlu Rüstem
244-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Halil oğlu Tahsin
245-Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Kalkanlılardan Sefer oğlu Sefer
246- Şeyh Mahallesinden gelen çiftçi Şeyhlerden Halim oğlu Bayram
247-Hayrettin oğlu Salih'e
248-Çiftçi Halimağalardan Salih oğlu Kamil

BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...