25 Şubat 2019 Pazartesi

1902 SELANİK SALNAMESİNDE KARAFERYE........

Selam
Bugün size  Sayın Hatice Oruç'un tercümelerini tamamlayıp, yayınladığı 1902 Selanik Salnamesi'nde Karaferye'yi anlattım. En alt bölümde ve burada bağlantılarını verdiğim linklere tıklayarak  Markos Markoudis'in  günümüz fotoğrafları ve anlatımıyla eski Karaferye, yeni Veria sokaklarında gezintiye çıkabilir, anlatımlarıyla kendinizden birşeyler bulabilirsiniz.


VERİA



"Karaferye kasabası halkı 9000 kadardır. Otuz mahalleden oluşan kasabada 2132 hane ile 369 dükkan vardır. 19 cami, 4 tekke,2 medrese,60 kadar kilise vardır. Bu kiliselerin çoğu harap durumda olduğundan sadece 5 kilisede ayin yapılmaktadır. Kasabada 1 rüştiye mektebi, erkeklere mahsus beş, kızlara mahsus 1 tane ibtidai mektebi olup, gayri müslimlerin 5 adet mektepleri vardır.
Karaferye'de bir hükümet konağı, bir telgrafhâne, iki kışla ve birde hastahane bulunmaktadır."



VERİA

Karaferye'de bulunan Medrese camii..... bahçesinde bulunan çeşmeden su içmek bize de nasip olmuştu.  Osmanlı zamanından beri  akıyormuş.

                                                                                                                           Fotoğraflar Hellas photography 





VERİA

KAZA HAKKINDA BİLGİ

Kazada hububat buğday, arpa, mısır, susam, burçak, nohut, çeltik ve pamuk yetiştirilir. Ahali genelde ziraatle uğraştığından sanayii  yok gibidir.
Ağustos kasabası ahalisi gayet çalışkan olduklarından yeniden ipekböceği için  dutluk yetiştirmeye başlamışlardır. Bundan başka Karaferye kazasında senede bir milyon kıyye şarab ve yüz onbeş bin kıyye karib arak hasıl olmaktadır ki şarabın yüzelli bin kıyyesiyle arakın otuzbeşbin kıyye kadarı Ağustos kasabasının mahsulatıdır.  Her sene Karaferye kasabasında Aya Andon adıyla üç gün süren panayırda 1500-2000 lira raddesinde alışveriş yapılmaktadır.
Karaferye kasabasında su ile çalışan dört un fabrikası, iki iplik fabrikası  bulunmakta olup, pek çok fabrika ve tesis yapılacak mahalleler  olmasına rağmen bu durumundan istifade edilmemektedir.

VERİA

"Kasabada 10 adet çeşme vardır. Kasabada sarnıç olmayıp 3 su kuyusu vardır. Kasaba civarında yarım saat mesafede Bendbaşı mahallesinden doğan Anadere adındaki su ile civardaki ve kasabanın altındaki araziler sulanmaktadır.

Kasaba dahilinde 15 kunduracı, 10 demirci, 2 saraç, 2 marangoz, 8 ekmekçi dükkanı, erbâb-ı sanattan şimdilik 20 dülger mevcuttur.
Karaferye'den, Serfice'ye giden yolda büyük-küçük 28 adet köprü vardır.
Karaferye'den, Selanik civarına giden yolda ise 48 adet köprü bulunmaktadır."

VERİA ŞEHRE BAKIŞ


"Selanik-Manastır, Osmanlı demiryolu hattı 220 kilometredir. Hattın üzerinde her gün bir tren çalışmaktadır. Hat üzerindeki meşhur istasyonlar şunlardır; Karaferye, Agustos,Vodine,Sorovic,Filorine'dir. Hattın üzerindeki bekçilerin adedi 50 olup, yol boyunca hattın tamiri için istihdam edilen amele sayısı 315 kişiymiş.
1901 senesinde bu hat üzerinde  taşınan 112.306 yolcudan 731'i birinci, 10.398'i ikinci, 101.177'si üçüncü mevkiide seyahat etmişler"

Yazarken rakamlara inanamadım. O döneme göre yolcu taşıma kapasitesi çok büyük.......

"Karaferye kazasına bağlı Agustos nahiyesinde Rum cemaat tarafından yapılmış olan 3 yataklı bir gureba hastanesi vardır.
Bu arada .....Karaferye'de Yahudilere ait mahallede olan Barbuta kahveleri çok meşhur....aşağıdaki linkte görebilirsiniz....

 Günümüz fotoğrafları ile Karaferye sokakları ve yaşantıları nı görmek için yazının üstüne tıklamanız yeterli.....

                                                               Sevgilerimle

GÜNCELLEME

,

4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden bana mail atmanız yeterlidir. 



20 Şubat 2019 Çarşamba

1902 YILINDA SELANİK SALNAMESİNDE LANGAZA KAZASI.....


SELANİK




Selam
Salnameler; içinde dönemin takviminin de yer aldığı  Osmanlı klasik döneminin resmi yıllıklarıdır. Devlet salnamelerinde merkezi idarenin yanı sıra vilayetlerdeki idari yapılar,yöneticilerinin isimleri, tarihi yapılar, coğrafi bilgiler, okul, matbaa, kütüphanelerin isimleri, nüfusu gibi bilgiler bulunmaktadır. O tarihlerdeki durumu bizim için aydınlatan değerli kaynaklardır. Selaniğe ait 1320 (1902) yılına bu salname maiyyet memurlarından Halil Rifat bey tarafından hazırlanmıştır. Selanik vilayetinin ilk salnamesi Hicri 1287 (m.1870) yılında hazırlanmıştır. Aşağıdaki bilgileri aldığım salname, Selanik için hazırlanan 17 nci salnamedir. Bu salnamede dahil olmak üzere Selanik için toplam 20 salname hazırlanmıştır. 
"Her alanda çok zengin ve eşsiz bilgiler sunan bu salnamenin  içine girerek o dönemin Selanik vilayetinde bir gezintiye çıkmak idarecisi askeri muallimi, öğrencisi, tüccarı halkla tanışık olmak tarihi mekanları ziyaret etmek iklim ve doğasını bilip havasını teneffüs etmek çarşısında alışveriş yapmak kısaca oradaki yaşamı tahayyül etmek mümkündür" der Salnameyi çeviren Sayın Hatice Oruç.....


Aşağıda  okuyacağınız yazı  1902 yılında Langaza yı anlatıyor. Keyifli okumalar......

SELANİK


MERKEZ KAZA HAKKINDA BİLGİ
Langaza kasabası, hicri takvime göre 302, miladi takvime göre 1886 senesinde merkez kaza olarak kayıtlara geçmiştir. Langaza kasabasında  464 hanede 1716 kişi yaşamaktadır. Kazaya bağlı köylerde ise 9742 hanede 48121 nüfusu vardır ki; 5831 hanede 30097 nüfus İslâm, 271 hane 1328 nüfus İslâm kıptisi, 3155 hanede 14578 nüfus Rum ve 20 hanede 71 nüfus Rum kıptisi, 465 hanede 2057 nüfus Bulgar mezhebindendir. 
Langaza kasabasında 1 cami, 1 mescid ve 30 kadar talebesi olan bir medrese, İkisi müslim, ikisi gayrimüslim kız ve erkeklerin gittiği okul ile 1 kilise, 1 havra, 175 dükkan, 16 han, 12 fırın, 1 buharlı dakik fabrikası bulunmaktadır.  Langaza Belediyesinin 1 aded tulumbası, lüzumu kadar kova, kanca ve balta gibi alet edevatı ile 25 nefer tulumbacısı, 2 adet temizlik arabası ve 2 nefer süpürgecisi vardır. Langaza'nın içinde çeşme yoksa da, her hanede pınar ve kasabanın etrafındaki sebze bahçelerinde  tatlı su kuyuları bulunmaktadır. 
Salnamede kasabaya 20 dakika mesafedeki kaplıcaların suyunun emsalsiz olarak anlatılıyor. Kaplıcalar birbirlerine 15 metre uzaklıktaymış. İkisinin suyu sıcak, birisini suyu gayet soğukmuş. Sıcak sulardan birisinde kükürt, diğerinde altın, civa, çelik ile az miktarda kükürt madeni olduğu erbâb-ı fen tarafından tecrübe edilerek anlaşılmıştır. 
Bu sıcak suların 32 C'de sıcaklığı olup, kükürtlü suyun cildiye hastalığına, diğerinin ise romatizmaya tutulmuş hastalara iyi geldiği görülmüştür. Kasabadan Banya mahaline  doğru giden yola bu sene dahilinde dikilen söğüt ağaçları  tamamıyla yetişmiş olduğundan, fevkalade bir manzara oluşmuş, Banya civarındaki Belediye tarafından bir takım binalar ve kahvehane  gibi yerler yapıldığından ziyaretçilerin istirâhatı temin edilmiştir.


SELANİK


KAZADA YETİŞEN ÜRÜNLER, SANAYİSİ ve TİCARETİ
Salnamede Langaza kazası halkının genellikle çiftci olduklarından bahsediliyor. Langaza'da  7 demirci, 12 ekmekçi, 10 hancı, 1 marangoz, 1 saraç, 2 arabacı, 15 dülger, 5 kunduracı, 15 bakkal, 2 tenekeci, 5 basmacıdan ibaretmiş. Arazisi çok bereketli olup, senede 1'e 8 veya 10 oranında hasılat alınır. Kazanın bağları 100 bin dönüm sınırında olup, mahsulünden senede 400-500 bin kıyye şarap imal edilir.



SELANİK




Kasabada Salı günü kurulan pazarda her nevi eşya ve hayvanat satılırmış. Pazargâh karyesinde her sene ruz-ı hızır'ın elli ikinci günü Paşa panayırı adıyla bir hafta süren bir panayır kurulurmuş. Oraya her yerden tüccarlar gelip, satış yaparlarmış.


SELANİK


KAZANIN DOĞAL ÖRTÜSÜ
Kazanın birçok yerinde dereler bulunmaktadır. En büyüğü Langaza deresidir. Bu dere Langaza'ya 6 saat mesafede bulunan  Niyegovan dağlarından doğmaktadır. Dere Langaza ovasıyla Arıklı, Seraçlı ve Kavalar karyelerinin topraklarını sulayıp, Aya Vasil gölüne dökülmektedir. bu dere yazın kurumaktadır. Kazaya en yakın iskele Selanik şehridir. Ayrıca kazaya 12 saat uzaklıkta İstavroz çiftliğinde de bir iskele bulunmaktadır. Kazada biri Beşik diğeri Ayo Vasil olmak üzere 2 göl bulunmaktadır. Beşik gölünün bir ayağı da  İstavroz Katerin'de denize akmaktadır. Bu göllerden başka üç ufak göl daha bulunmaktadır. Bunlardan birisi Mavrova, diğeri Lance ve üçüncüsü Kargı göldür. Mavrova ve Lance göllerinin suyu acı olduğundan buralardan ne balık ne de saz çıkarılır.
Kargı gölden ise sadece saz çıkarılıp, Ademköy ve civarı köylerin ahalisi tarafından hasır yapılarak satılmaktadır.

                                                            Sevgilerimle




SELANİK



13 Şubat 2019 Çarşamba

KAYALAR-ÇOR KÖYÜ LÂKAPLARI ve BİR ÇOR KÖYÜ HİKAYESİ


Selam
Yunanistan Türk köyleri yazılarıma Çor köyü ile devam ediyoruz. Ataları  Çor köyünden gelen Sevgili Suzan'ın köyünü ilk kez gördüğünde yaşadıklarını okuyacaksınız. Yazının sonunda  Çor köyünden gelen ailelere ait lâkapları bulabilirsiniz. Çor köyünden anavatana toplam 332 aile gelmiş. Ailelerin yerleştirildiği yerler ise maalesef  yazılmamış.  


KAYALAR ÇOR

.....................................
"Daha sonra bu köyden de ayrılarak, benim dedem ve babaannemin geldiği topraklar olan Çor köyüne, bugünkü adı Galatai olan köye doğru yola koyulduk. Şimdi babam, ben, kardeşim, kızım ve eşimdeydi heyecan sırası..... Çünkü babaannemin anlattıkları dışında hiçbir şey bilmiyorduk. Gerçi buralara gelmeden önce Arşivler Genel Müdürlüğünden belgeleri çıkarttırmıştım ama Osmalıca olduğu için tercüme ettirememiştim.


SELANİK ÇOR


 Köye geldiğimizde saat öğleden sonra üç civarındaydı. Köy meydanına geldiğimizde birkaç yaşlı Rum köylü köy kahvesinde oturmuş sohbet ediyorlardı. Onların siesta saatine rast geldiğimiz için etrafta başka köylü görülmüyordu. Kahve önünde gördüğümüz yaşlılara yıllardır babaannemden dinlediğimiz kadarı ile evimizi tarif etmeye başladık.


SELANİK ÇOR


 Ev köyün en büyük eviymiş o zamanlar..... üç katlı bir evmiş. Büyük dedem köyün ağasıymış çok büyük bir araziye sahipmiş. Bu araziyi daha iyi kontrol edebilmek için evin hemen yanına çok yüksek bir gözetleme kulesi yaptırmış. Buradan dürbünle arazisini kontrol ediyormuş. Evi tarif ederken yanında çok yüksek yuvarlak bir kule varmış dediğimizde hemen, gelin evinizin yeri burada dediler. Çok heyecanlandık çünkü tam olarak evimizin yerini bulabileceğimizi hiç ummuyorduk. Sadece köyü görüp döneceğimizi düşünüyorduk.


KAYALAR ÇOR


 Köyün eşrafından Yorgo amca, elinde bastonu ile bizi peşine takıp bir evin önüne getirdi. "İşte sizin araziniz ve evinizin yeri burası idi" dedi. 1995 yılında büyük bir deprem yaşanmış burada.... Ev o tarihe kadar sağlam bir şekilde ayaktaymış ancak depremde yıkılmış. Şu anda arazinin bir kısmı köy meydanına kalmış, bir köşesine küçük tek katlı müstakil bir ev yapılmış. Sahipleri ile görüşmek istedik, Kayalar’a göçmüşler ara sıra geliyorlarmış.


SELANİK ÇOR


Evin sol yanında arazimiz olduğu gibi duruyor. Deprem sonrası evimizin bir duvarı ayakta kalabilmiş. Kerpiç duvarın kerpiçlerinden hatıra olarak aldık birkaç parça...... Bahçede evin temel taşları hala duruyor. Bir su kuyusu var içinde suyu bile kurumamış, sadece sonradan ağzına bir bilezik yapılmış. Bahçenin bir köşesindeki üzüm bağı ve üzümleri o günden bu güne dayanabilmiş ve üzerinden ellerimizle üzüm kopardık. Yorgo amca bu asmaların Büyük dedemin diktiği asmalar olduğunu ancak bir kısmı yakılan bir anızdan sıçrayan kıvılcımlarla yandığını, ancak birkaç tanesinin kaldığını söyledi. Fotoğraflar çektik ailece çok duygu yüklendik. Babam, ben ve kardeşim ağlayarak gezdik ata topraklarımızı..... Kızım bile dördüncü kuşak olarak fazlası ile duygulandı. Eşim bizimle hissettiklerimizi ve duygu yoğunluğumuzu paylaştı. 




Bahçeden bir miktar toprak aldık, suyundan bir pet şişeye biraz doldurduk. Çünkü yola çıkmadan, dedemin ve babaannemin mezarlarını ziyaret ettim. Onlara hasret gittikleri topraklarından, bir parça toprak ve su getireceğime, mezarlarına serpeceğime söz vermiştim. Köydeki Rumlar Türkçe bilmedikleri halde telefon numaralarımızı aldılar. Bizlere kendi telefon numaralarını verdiler. “Bir daha ki sefere gelirken bizleri arayın, yemek hazırlayalım birlikte yemek yiyelim” dediler çok mutlu olduk. 



Köyde bir de; Galatai Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği varmış. Dernek başkanı genç bir Rum.... Bizim köye geldiğimizi duymuş, hemen geldi. Bizimle tanışmak istemiş. Bize kartını verdi ve bizleri ağırlamak istediğini söyledi. Biz evimizi, yerimizi ararken diğer arkadaşlarımıza köylüler ikramlarda bulunmuşlar.


 Artık buradan istemesek de ayrılma zamanımız gelmişti. Selanik’e geri dönmemiz gerekiyordu. 125 kilometre yolumuz vardı. Yola çıkmak üzere otobüsümüze tam binmek üzereydik, köylülerden birisi eşimi kolundan tutarak Rumca bir şeyler söyleyerek, bir adamı gösterdi. Tabii ne söylemek istediğini anlamadığımız için tercümanımıza ne demek istediğini sorduk. "Bak bu adam sizin evin yerinden dört teneke dolusu altın çıkardı” diyormuş. Hepimiz çok şaşırdık, çünkü yıllarca babaannem bize bu altınları anlatır; 
-şimdi gitsem kayınbabamla beraber gömdüğümüz yeri bulurum. derdi. Ancak biz köyde kimseye bundan bahsetmemiştik, fakat köylüler biliyorlarmış. Altınları çıkardığını iddia ettikleri kişi ile görüşmek istediğimizde adam bir anda ortadan kayboldu, biz oradan ayrılana kadar da görünmedi. 



İşte ayrılma zamanımız gelmişti. Büyükdedem, dedem ve babaannem mübadele ile topraklarından koparıldıklarında ne hissettiler ise şu anda bizde aynı şeyleri hissetmeye başlamıştık. Gözlerimizden akan yaşlar yanaklarımızdan süzülürken otobüsümüze bindik. Köy halkı arkamızdan el sallıyorlardı. Oradan ayrılırken, topraklarımızın, bahçemizin görüntüsünü hafızama kazıyarak, yola koyulduk. Selanik’e dönüş başladı"


                                                                             Sevgilerimle



Muharrem oğulları
Şabanoğulları
Emrullah oğulları
Hacı Yaşaroğulları
Yaşar oğulları
Timuroğulları
Ahmet oğulları
Macar Alioğulları
Balcı oğulları
Resul oğulları
Karaali oğulları
Emrullah oğulları
Alioğulları
Salih oğulları
Aliko oğulları
Balcılar
Yakupoğulları
Hayrullahoğulları
Hasanoğulları
Mısırlımehmetoğulları
Osmanoğulları
Mersinoğulları
Karaabdioğulları
Nuribeyoğulları
Nurioğulları
Halilağaoğulları
Mustafaoğulları
Delipaşaoğulları
Mahmutoğulları
Çavdaroğulları
Hacı Halimoğulları
Ayvazoğulları
Abdurrahmanoğulları
Galioğulları
Mısıroğulları
Şerifoğulları
Deli Hüseyinoğulları
Behzatoğulları
Kılıçoğulları
Fettah Osmanoğulları
Hacı Timuroğulları
Valçooğulları
Sadık ağaoğulları
Mustafa Ağaoğulları
Kerim Ağaoğulları
Emoş oğulları
Ahmetovaoğulları
Veyisoğulları
Mülazımoğulları
Halimoğulları
Abidinoğulları
İdrisvelioğulları
İdrisoğulları
Selim Mahmutoğulları
Selim Bayrakdaroğulları
Kılıçoğulları
Koca Hasanoğulları
Ahmedoğulları
Abdioğulları
Kara Abdioğulları
Timuroğulları
Mahmutoğulları
Karapaşaoğulları
Kör Ahmedoğulları
Ganioğulları
Hacı Velioğulları
Sinanoğulları




GÜNCELLEME

GÖÇ KİTAPLARI


4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden bana mail atmanız yeterlidir. 


ÇOR



SELANİK ÇOR KÖYÜ


BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...